Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik'in Basın Toplantısı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 3 generalin açığa alınmasıyla ilgili olarak CHP'den gelen tepkilere ilişkin, "Sayın İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı kendi yetkisini aşan kanunlara ve Anayasa'ya aykırı bir tutum ve davranış içerisinde olursa, aynı partide olmamıza rağmen önce ben kendilerini eleştiririm

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 3 generalin açığa alınmasıyla ilgili olarak CHP'den gelen tepkilere ilişkin, "Sayın İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı kendi yetkisini aşan kanunlara ve Anayasa'ya aykırı bir tutum ve davranış içerisinde olursa, aynı partide olmamıza rağmen önce ben kendilerini eleştiririm. Ama böyle bir şey olmadığına göre, yasal bir şey yapıldığına göre, hukuka, demokrasiye aykırı bir tutum olmadığına göre CHP budur işte, klasik CHP budur" dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, 'Sayın Başbakan'ın seçimlerde vekillerin yüzde 60'ı ile yollarını ayıracağı iddiası var. Gerçekten parti içerisinde böyle bir huzursuzluk var mı?' sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Bu istatistiği kim tuttu bilmiyorum. Yani bu yüzde 60'ı. Yüzde 59 değil, yüzde 62 değil de yüzde 60'ı kim tespit etti. Bunlar spekülasyondan ibarettir. Her dönem milletvekilli adaylığı devam eden vekiller var, kendisi aday olmayanlar var, partileri tarafından listeye konmayan milletvekilleri var veya ön seçim yapılacaksa, ön seçimde kaybeden milletvekilleri var. Her parlamento döneminde bu böyledir. Şimdi 23, 22, 21 geriye doğru gidin aşağı yukarı her dönemde TBMM'de benzeri durumlar görürsünüz. Ama
bizim partimizle ilgili olarak, Sayın Başbakan'ın telaffuz ettiği, konuştuğu, dillendirdiği veya birilerinin partimiz içinde bir yetkilinin konuştuğu, dile getirdiği böyle bir şey olmamasına rağmen tamamen huzursuzluk yaratmaya yönelik, dışardan üretilmiş olan dedikodulardan ibarettir. Bu konuyla ilgili olarak en ufak bir şey konuşulmadığı, görüşülmediği gibi gündeme de gelmemiştir. Sayın Başbakan dün yaptığı toplantıda da kesinlikle bir kelime ile de olsa bundan söz etmemiştir."

SÜMEYYE ERDOĞAN'IN MİLLETVEKİLİ OLACAĞI İDDİASI
Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın bu seçimlerde milletvekili olabileceğine yönelik değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine ise Çelik, "Sayın Başbakanımızın kızı Sayın Sümeyye Erdoğan'ın milletvekili olup olmayacağına kendisi karar verir. Daha doğrusu milletvekili adayı olup olmayacağına, aday adayı olup olmayacağına kendisi karar verir. Her Türk vatandaşı gibi eğer o şartları taşıyorsa, o da müracaat edebilir, aday adayı olabilir, aday olabilir, olursa milletvekili seçilebilir veya
seçilmeyebilir. Dolayısıyla bu tamamen bir faraziyeden ibarettir. Bu da herhalde biraz gündem doldurmak için söylenen ifadelerden bir tanesidir. Ama Sümeyye Hanım, birikimi, tahsili itibarıyla milletvekilliğine layık mıdır uygun mudur diye sorarsanız, elbette milletvekilliğine uygun olduğunu, layık olduğunu düşünürüm. Yetişmiş, iyi yetişmiş bir bayan arkadaşımızdır ama bu kararları kendisi ve ailesi verecek" diye konuştu.

3 GENERALİN AÇIĞA ALINMASI
Balyoz iddianamesinde adı geçen üç generalin görevden alınması ile ilgili CHP'den gelen 'sivil darbe ve intikam operasyonu' eleştirileri ile ilgili bir soruya ise Çelik, şu yanıtı verdi:
"Ben bunu CHP'nin çıkmazı olarak değerlendiririm. Biliyorsunuz Yüksek Askeri Şura ile ilgili olarak da Sayın Kılıçdaroğlu 'TSK'nın teamülleri vardır, bu teamüllere uyulmak zorundadır, kimse bunlara karışmasın' anlamına gelebilecek ifadeler kullandı. Teamül dediğimiz şeyler, tekrarlana tekrarlana alışkanlık haline gelen şeylerdir. Bir memlekette Anayasa varken, kanunlar varken, hukuk varken ve demokrasinin evrensel prensipleri ve normları varken kimse teamüllerle filan iş yapamaz. Eğer Türkiye gerçek
anlamda hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir Cumhuriyet olacaksa ki arzumuz iddiamız budur, Anayasamızda da Cumhuriyetin vasıfları ifade edilirken bu yazılır. Eğer böyleyse, sivil memur için, sivil kamu çalışanları için yapılan neyse, prosedür neyse tabi oldukları kanunlar farklı olabilir ama hukukun işletilmesi açısından bir farklılık ben şahsen görmüyorum. Sayın İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı kendi yetkisini aşan kanunlara ve Anayasa'ya aykırı bir tutum ve davranış içerisinde olursa, aynı
partide olmamıza rağmen önce ben kendilerini eleştiririm. Ama böyle bir şey olmadığına göre, yasal bir şey yapıldığına göre, hukuka, demokrasiye aykırı bir tutum olmadığına göre CHP budur işte, klasik CHP budur. 'TSK'nın teamülleri var karışmayın' diyen zihniyetle şimdi bugün buna 'sivil darbe' diyen zihniyet maalesef aynı yerden, aynı zihniyetten kopan bir anlayıştır."

POLİSLERİN ASKERLİĞİ
Polislerin askerliği ile ilgili bir düzenlemenin gündeme gelmesinin ardından öğretmenler ve doktorların da benzer taleplerde bulunmasına ilişkin bir soruya ise Çelik, "Zaten, doktorlarımızın çok önemli bir kısmı, askerlik yaptığı zaman tabip olarak askerliklerini yapıyorlar. Genel acemilik eğitiminden sonra doktor olarak birliklerinde çalışıyorlar. Öğretmenlerimizin en azından bir kısmı, öğretmen asker olarak askerliklerini yapıyorlar. Öğretmenlerle ilgili düzenleme çok daha önce yapılmış olan bir
düzenlemedir. İki şeyi birbirine karıştırmamak lazımdır. 'Efendim işçiler de, esnaf da müracaat etsin'. Esnaf da desin ki 'Ben iyi satış yaparım, kantinde askerliğimi yapayım'. Böyle bir anlayış olmaz. Polisle ilgili niçin böyle bir şey yapılıyor. Polis kolejine giden bir delikanlı düşünün, ilköğretimden sonra polis kolejine gitmiştir, sonra polis akademisini bitirmiştir. Tıpkı askeri liseye giden bir öğrenci gibi veya Harp Akademisi'ni bitiren bir öğrenci hangi şartlardan geçiyorsa, polislik mesleğine,
özellikle akademiye gidenler için söylüyorum. Polis koleji ve akademisine gidiyor. Adeta bir polislik eğitim ve disiplini içinde yetişiyor. Silah kullanmaysa silah kullanma. Silah kullanma, savunma. Biz, askerlik hizmetini niçin yapıyoruz. Askerlik hizmeti vatan savunması için değil mi? Eğer bir polis memurumuz iyi atıcıysa, iyi nişancıysa, kuşu gözünden vuruyorsa ona 'tekrar gel ille de uzun dönem askerlik yap' demenin bir anlamı var mı? Kaldı ki bu konu üzerinde çalışılan bir konudur. Yani 'polislerle
ilgili olan düzenleme bütün diğer meslek erbabını da kapsasın' demek doğru değil. Kaldı ki polislerle ilgili olarak da son nokta konulmuş değil. İçişleri Bakanlığı bu mesele üzerinde çalışıyor. Milli Savunma Bakanlığı ile konuyu birlikte çalışacaklar. Bir sonuca vardıklarında da kamuoyuyla bu paylaşılacak" yanıtını verdi.

"CHP'NİN SABIKASI VARDIR"
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendilerini 'inanç sömürüsü yapmakla' suçladığını belirten Çelik, "Hükümeti, AK Parti'yi makam, mevki için her şey yaparlar, satarlar gibi hiç de nazik olmayan ifadeler. Bizim inanç sömürüsü yaptığımızı söyledi. Sayın Başbakanımızın Süleymaniye Camii'nde bayram namazı kılmasını, bayram namazından sonra oradaki vatandaşlarla bayramlaşmasını. Herhalde Başbakan'ın bayram tebriklerini tek tek vatandaşlara iletmesi mümkün değildi. Başbakan halkıyla birlikte olmuştur. Orada
bir siyasi propaganda konuşması asla söz konusu değildir. Parti bayrağı kullanılması söz konusu değildir. Başbakan, halkımızın sevincini paylaşmıştır. Güzellik dolusu mesajlar vermiştir" dedi.
Cumhuriyet Halk Partililerin inanç sömürüsünden söz ederken biraz da kendilerine bakmaları gerektiğini belirten Çelik, "CHP'nin camiler konusunda sabıkası vardır, hem de az buz değil dosyalar dolusu sabıkası vardır. Tek parti döneminde bir yığın cami kapatılmıştır, bir yığını satılmıştır, bir yığını yıkılmıştır, kiraya verilmiştir, depo yapılmıştır, ahır yapılmıştır, kışla yapılmıştır, hapishane olarak kullanılmıştır. Sazlı, sözlü, içkili eğlence mekanı haline getirilmiştir. Ve CHP'nin parti binalarına
tahsis edilmiştir. Ben bir iddiada bulunuyorum, buyurun Türkiye'de araştırmacılar var teker teker lütfen bunları araştırın. Eğer burada doğru olmayan bir şey varsa getirin bizim yüzümüze çarpsınlar" şeklinde konuştu.
Mescitlerin tamiratında hükümetin yolsuzluk yaptığının iddia edildiğini ifade eden Çelik, bunun son derece üzücü bir iddia olduğunu söyledi. Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun iddia ettiği mesele nedir? İzmir'de, Manisa'da yapılan bazı onarım ihalelerinde yolsuzluk yapıldığını iddia ediyor ve bunu da hükümetimize fatura ediyor. Bunu partimize fatura ediyor. Bundan dolayı da Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu ifadelerinin gerçekle bağdaşmadığını hilafı hakikat olduğunu ve kendisine yakışmadığını bir kez daha
söylüyorum" dedi.
Hükümet kararlı bir şekilde bu yolsuzlukların üzerine giderken, sorumlulardan bunun hesabını sorarken, bu yanlış yapan bürokratın kulağından tutup onu adalete teslim ederken AK Parti'nin hükümetin kutsal mekanların tamirinde bile yolsuzluk yapmakla suçlandığını belirten Çelik, "Kusura bakmayın bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu iddialarınızı ancak size iade edebiliriz" diye konuştu.

NATO SAVUNMA SİSTEMİ
NATO Füze Savunma sistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Çelik, şöyle konuştu:
"İran, Türkiye'nin özellikle gösterdiği çabadan dolayı, hiçbir komşusunu düşman olarak nitelendirmemesinden dolayı Türkiye'ye teşekkür ediyor. Bu işten rahatsız olan özellikle bu füze kalkanı meselesinden dolayı rahatsız olan kim? İsrail ve bizim muhalefet, İsrail niye rahatsız oldu, İsrail'in beklentisi çok farklıydı. Niçin İsrail'le aynı lige giriyorsunuz değerli muhalefet mensupları. NATO savunma amaçlı bir şey yapıyor. Herhangi bir füze falan getirilmiş değil, olsa olsa radar olacak. NATO bir
savunma paktıdır. NATO'ya Türkiye ilk kez de girmiş değil. Sayın ana muhalefet lideri diyor ki 'Madem ki komşularımız tehdit değil, bunlara ne lüzum var'. Türkiye, NATO içerisinde dünyanın en büyük ordusuna sahip niçin bir milyon kişilik o zaman asker besliyoruz? İlle de birisinin kapımıza dayanmış olması mı gerekiyor? Ordunuzun olması için uçağınızın, tankınızın, topunuzun olması için ille de birilerinin sınırlarımızı ihlal edip içeriye girmesi mi gerekiyor? Muhalefetin savunma anlayışı bu mudur? Siz,
böyle bir coğrafyada yaşıyorsunuz, kötü niyetli olanları veya olabilecek insanları caydıracak bir güce sahip olmalısınız. Netice itibariyle bir savunma paktına girdiğiniz zaman orada nimet varsa paylaşırsınız, külfet varsa onu da paylaşırsınız. Yapılan budur. Onun için sayın Kılıçdaroğlu, sayın Bahçeli, lütfen İsrail'le aynı sevinci paylaşmasınlar veya aynı üzüntüyü duymasınlar."
Çelik, ameliyat olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na partisi adına geçmiş olsun dileklerini de dile getirdi.
(MÜG-CC-Y)