Bakan Faruk Çelik '5. Uluslararası İnanç Önderleri Toplantısı'na Katıldı
İstanbul'da düzenlenen 5
İstanbul'da düzenlenen 5. Uluslararası İnanç Önderleri Toplantısı'nda konuşan Devlet Bakanı Faruk Çelik, "Hükümet olarak, bir yandan ekonomik kalkınmayı sağlarken, bir yandan da sosyal onarım projelerini hayata geçiriyoruz. Bu bağlamda çözüm aranan alanlardan bir tanesi de Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın sorunları. Savaşa gitmiyoruz, kavga için yola çıkmış değiliz. Biz gerçekçi davranıp bu sorunların, bu taleplerin çözüme kavuşması konusunda kararlılığımızı ortaya koyuyoruz" dedi.
5. Uluslararası İnanç Önderleri Toplantısı, Bostancı Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıya Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi Vakıfları Federasyonu Onursal Başkanı ve Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay ile Alevi inanç önderleri katıldı. Toplantıda Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Norveç, İran, Irak, Azerbaycan, Kazakistan, Suriye, Türkmenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Bosna, Kosova, Arnavutluk, Karadağ ve Macaristan'dan da yüzlerce inanç
önderi, kurum temsilcisi, bilim adamı, gazeteci, araştırmacı ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen parlamenterler de hazır bulundu.
Alevi toplumunun sorunları, Alevilerin çeşitli alanlardaki hukuk mücadelelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınma süreci, iktidarın Alevilik'le ilgili politikaları, cemevlerinin statüsü, Alevilerin genel bütçeden pay almaları, ders kitaplarında Aleviliğin anlatılması gibi konuların tartışıldığı toplantıda konuşan Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevilerin ayrımcılığa tabi tutulduğunu öne sürdü. Prof. Dr. Doğan, "İnancından dolayı farklı bir muameleye tabi tutulmak bugünün dünyasının kabul
edeceği bir tutum değildir. Ağır uluslararası sorumlulukları beraberinde getiren bir davranıştır. Din hizmetlerinden Alevilere ayrılan pay sıfır kuruştur. Cemevlerinin hukuki statüsü 5 dakikada halledilecek bir konuyken sürüncemede kalmaya devam ediyor" diye konuştu.
Daha sonra söz alan Bakan Çelik ise, sözlerine, "Keşke bugün tartıştığımız konuları 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl 50 yıl önce şu platformda konuşulabilseydik. O zaman hiç kimse farklılıklarımızı istismar etme cesaretini bugün gösteremezdi. Kahramanmaraş'ı, Sivas'ı, Çorum'u, 1 Mayıs 1977'yi yaşamak zorunda kalmazdık" diyerek başladı.
Her insanın, hiçbir metinde yazmasa da, hiçbir kanunda yer almasa da doğuştan gelen hakları olduğunu belirten Çelik, "Topluma düşen bu haklara saygı göstermek, yöneticilere ise bu hakları yasal düzenlemelerle garanti altına almak düşüyor. Bugün artık farklı bir Türkiye var. Artık Türkiye'nin sorunlarını ötelemek yerine, önceleyen, fırsatların karınca hızıyla geldiğini, şimşek hızıyla gittiğini bilen bir anlayış hakim. Herkes bunun farkında. Hükümet olarak, bir yandan ekonomik kalkınmayı sağlarken, bir
yandan da sosyal onarım projelerini hayata geçiriyoruz. Özgürlükler bağlamında, hangi alanda sorun yaşanıyorsa o alana müdahale ederek çözüm arayışlarını hızlandırmış bulunuyoruz. Bir sorunu, toplumun sadece belli bir kesimi yaşıyor olabilir ama o sorun aslında hepimizin sorunu olmalıdır. O sorunun yakıcılığı bütün toplum tarafından da hissediliyor" ifadelerini kullandı.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, bu bağlamda çözüm aranan alanlardan bir tanesinin de Alevi-Bektaşi vatandaşların sorunları olduğunu söyledi. Bu konuda dayanışmanın önemine değinen Çelik, "Savaşa gitmiyoruz. Kavga için yola çıkmış değiliz. Burada hoşa giden şeyler söyleyebiliriz. Heyecanlı, güzel konuşmalar yapabiliriz. 'Yapacağız', 'edeceğiz', 'çözeceğiz' de denilebilir. Fakat bizim derdimiz bu değil. Biz gerçekçi davranıp, bu sorunların, bu taleplerin çözüme kavuşması konusunda kararlılığımızı ortaya
koyuyoruz. Sorunları, yalnız 'ben' değil, 'biz' olarak çözmemiz gerekiyor. Güç birliği yapılması gerekiyor. Aksi taktirde 'ben-sen meselesi' değil ki. Senin meselen ne kadar ise bu mesele benim de meselemdir. Bunun iyi anlaşılmasında yarar var" açıklamasında bulundu.
Çelik, "Tarihte yaşananları değiştirmek veya yargılamak gibi bir şansımız yok" diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Önemli olan, tarihe mal olmuş bu olayların günümüze yansıyan sonuçlarıdır. 3 Haziran 2009 tarihinde hep birlikte bir yola çıktık. 'Bu sorunları gelecek nesillere taşımayalım, bu sorunları çözelim' dedik. Biz, bu sorunları öteleyebilirdik, görmezden gelebilirdik, boş vaatlerle oyalayabilirdik. Ama bunların hiç birisini yapmadık. Aldatan olmadık, olmayacağız."
5. Uluslararası İnanç Önderleri Toplantısı, Bostancı Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıya Devlet Bakanı Faruk Çelik, Alevi Vakıfları Federasyonu Onursal Başkanı ve Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay ile Alevi inanç önderleri katıldı. Toplantıda Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Norveç, İran, Irak, Azerbaycan, Kazakistan, Suriye, Türkmenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Bosna, Kosova, Arnavutluk, Karadağ ve Macaristan'dan da yüzlerce inanç
önderi, kurum temsilcisi, bilim adamı, gazeteci, araştırmacı ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen parlamenterler de hazır bulundu.
Alevi toplumunun sorunları, Alevilerin çeşitli alanlardaki hukuk mücadelelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınma süreci, iktidarın Alevilik'le ilgili politikaları, cemevlerinin statüsü, Alevilerin genel bütçeden pay almaları, ders kitaplarında Aleviliğin anlatılması gibi konuların tartışıldığı toplantıda konuşan Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevilerin ayrımcılığa tabi tutulduğunu öne sürdü. Prof. Dr. Doğan, "İnancından dolayı farklı bir muameleye tabi tutulmak bugünün dünyasının kabul
edeceği bir tutum değildir. Ağır uluslararası sorumlulukları beraberinde getiren bir davranıştır. Din hizmetlerinden Alevilere ayrılan pay sıfır kuruştur. Cemevlerinin hukuki statüsü 5 dakikada halledilecek bir konuyken sürüncemede kalmaya devam ediyor" diye konuştu.
Daha sonra söz alan Bakan Çelik ise, sözlerine, "Keşke bugün tartıştığımız konuları 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl 50 yıl önce şu platformda konuşulabilseydik. O zaman hiç kimse farklılıklarımızı istismar etme cesaretini bugün gösteremezdi. Kahramanmaraş'ı, Sivas'ı, Çorum'u, 1 Mayıs 1977'yi yaşamak zorunda kalmazdık" diyerek başladı.
Her insanın, hiçbir metinde yazmasa da, hiçbir kanunda yer almasa da doğuştan gelen hakları olduğunu belirten Çelik, "Topluma düşen bu haklara saygı göstermek, yöneticilere ise bu hakları yasal düzenlemelerle garanti altına almak düşüyor. Bugün artık farklı bir Türkiye var. Artık Türkiye'nin sorunlarını ötelemek yerine, önceleyen, fırsatların karınca hızıyla geldiğini, şimşek hızıyla gittiğini bilen bir anlayış hakim. Herkes bunun farkında. Hükümet olarak, bir yandan ekonomik kalkınmayı sağlarken, bir
yandan da sosyal onarım projelerini hayata geçiriyoruz. Özgürlükler bağlamında, hangi alanda sorun yaşanıyorsa o alana müdahale ederek çözüm arayışlarını hızlandırmış bulunuyoruz. Bir sorunu, toplumun sadece belli bir kesimi yaşıyor olabilir ama o sorun aslında hepimizin sorunu olmalıdır. O sorunun yakıcılığı bütün toplum tarafından da hissediliyor" ifadelerini kullandı.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, bu bağlamda çözüm aranan alanlardan bir tanesinin de Alevi-Bektaşi vatandaşların sorunları olduğunu söyledi. Bu konuda dayanışmanın önemine değinen Çelik, "Savaşa gitmiyoruz. Kavga için yola çıkmış değiliz. Burada hoşa giden şeyler söyleyebiliriz. Heyecanlı, güzel konuşmalar yapabiliriz. 'Yapacağız', 'edeceğiz', 'çözeceğiz' de denilebilir. Fakat bizim derdimiz bu değil. Biz gerçekçi davranıp, bu sorunların, bu taleplerin çözüme kavuşması konusunda kararlılığımızı ortaya
koyuyoruz. Sorunları, yalnız 'ben' değil, 'biz' olarak çözmemiz gerekiyor. Güç birliği yapılması gerekiyor. Aksi taktirde 'ben-sen meselesi' değil ki. Senin meselen ne kadar ise bu mesele benim de meselemdir. Bunun iyi anlaşılmasında yarar var" açıklamasında bulundu.
Çelik, "Tarihte yaşananları değiştirmek veya yargılamak gibi bir şansımız yok" diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Önemli olan, tarihe mal olmuş bu olayların günümüze yansıyan sonuçlarıdır. 3 Haziran 2009 tarihinde hep birlikte bir yola çıktık. 'Bu sorunları gelecek nesillere taşımayalım, bu sorunları çözelim' dedik. Biz, bu sorunları öteleyebilirdik, görmezden gelebilirdik, boş vaatlerle oyalayabilirdik. Ama bunların hiç birisini yapmadık. Aldatan olmadık, olmayacağız."