Diyanet Ani Harabeleri'nde Cuma Namazı Kılınmasına Son Noktayı Koydu

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ani Harabeleri'nde cuma namazı kılmasıyla ilgili olarak, "İsteyen istediği yerde Cuma kılabilir" dedi.

Bardakoğlu, Camiler ve Din Görevlileri Haftası açılış töreninin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bardakoğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Ani Harabeleri'nde cuma namazı kılmasının uygun olup olmadığının sorulması üzerine, "Allah cumalarını kabul eylesin. Biz hep namaz kılanın ve dua edenin yanındayız. Bize düşen namazlarının kabul olması için dua etmektir. Bu bizim görüş bildireceğimiz bir konu değildir" dedi.
Ayasofya'da daha önce namaz kılınmasının da gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine Bardakoğlu, "Ayasofya ayrıdır. Biz kiliselerde tıpkı Sümela Manastırı gibi, Akdamar Kilisesi gibi kiliselerde Hıristiyanların ayin yapmalarını din özgürlüğünün bir parçası olarak görüyoruz. Bunu Türkiye için bir risk alanı değil, Türkiye'nin din özgürlüklerine verdiği alanın bir göstergesi olarak görüyoruz. Gerek Sümela Manastırı'ndaki ayin gerekse Akdamar'daki ayin gerekse Sean Paul Kilisesi'nin kilise olarak işlev
görmesi konusundaki görüşümüz hiç değişmedi. Yurt dışında ve yurt içinde hep aynı ifadede bulunduk. Din özgürlüklerinin gelişmesinden ve genişlemesinden korkmamak lazım. Din özgürlüklerini geliştirmek bizim ecdattan aldığımız bir gelenektir. Bırakalım bu topraklarda insanlar nasıl istiyorsa, neye inanıyorsa, nasıl yaşamak istiyorsa kendi özgür iradelerine göre tercihte bulunsunlar. Hiç kimse kimseyi baskı altına kalmasın. Artık mahalle baskısının tarihe karıştığını görmek istiyoruz. Hiçbir yönde bir
mahalle baskısını, hiçbir yönde bir insanın diğerine baskı yapmasını onaylayamayız. Çağımız bireysel özgürlüklerin geliştiği bir çağdır. Yeter ki toplumsal huzurumuz, birliğimiz bozulmasın" dedi.
MHP'nin bu girişiminin din özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin sorulması üzerine ise Bardakoğlu, "Cuma kılınmasından daha tabii ne olabilir. Elbette kılınacaktır Cuma. Bunu soru konusu yapmasını yadırgıyorum. İsteyen isteği yerde Cuma namazı kılabilir" dedi.

"BİREYLERİN ÖZGÜRLÜKLERİNE SONUNA KADAR SAYGILIYIZ"
Başbakan Erdoğan başörtüsü konusunda Diyanet İşleri Başkanlığına da başvuracakları yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Bardakoğlu şunları kaydetti:
"Diyanet İşleri Başkanlığı olarak dini konularda aynı duruşu sürekli olarak sergiliyoruz. Din adamlarının, görevlilerinin üzerinde tasarruf yapabileceği her sabah kalktığında yeni bir şey söyleyebileceği bir alan değil. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu defalarca yetişkin Müslüman kadınların başlarını örtmesini dini bir vecibe olduğunu, 14 asırdır bayanların başlarını dini bir vecibe olduğuna inandığı için örtünmekte olduğunu defalarca söyledi. Ancak bir dinin gereğini yerine getirip
getirmeme kişilerin kendilerini dindarlık tercihleridir. Bir insan ben Müslümanım diyorsa bizim için onu Müslüman saymak yeterlidir. Oruç tutup tutmaması, ibadetini yapmaması, başını örtüp örtememesi onun kendi tercihi olduğu için yargılama ve derecelendirme konusu olmamalıdır. Biz sadece dinin doğru bilgisini insanlara açıklarız. Bireylerin özgürlüklerine sonuna kadar saygılıyız. Ne başını kapatan insanın herhangi bir incinmeye maruz kalmasını onaylarız ne başı açık bir insanın bu sebeple incitilmesine
onay veririz. Artık mahalle baskısını bırakın insanların birbirlerine hayat tarzları sebebiyle bireysel baskı ve sitemde bulunması dahi bireysel incinmelerin olmasını doğru bulmamaktayız. Rotamız özgürlükleri toplumsal bir anlayış karşılıklı sevgi saygı ortamında geliştirmek özgürlüklerin gelişmesinden korkmamak düzenimizi de korumak."
Başörtüsünü takma konusunda ki tartışmalara ilişkin bir soru üzerine ise Bardakoğlu, "Biz o tartışmalara girmeyiz. Biz sadece dinin bu konudaki genel ilkelerini söyleriz. Bundan sonraki kısım insanların kendi zevk dünyaları ve moda anlayışları ile alakalıdır. Elbette tarlada çalışan bir kadınla, üniversite okuyan bir insanın, bir başka kurumda çalışan bir insanın, büyükşehirde yaşayan bir insanın hepsinin aynı davranışı, aynı davranışı, aynı kıyafeti benimsemesini beklemek doğru değildir. Tek tipleştirme
çağdaş dünyanın ortak anlayışlarına aykırıdır" diye konuştu.