Ne zaman AB'de olacağız?

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Amerikan dergisi Newsweek'in, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği dış politikadan AB hedefine, İslam dünyasında Asya ve Afrika'ya kadar dış hedeflerini anlattı.

Ne zaman AB'de olacağız?
Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu, "NATO üyeliği ve AB müzakere sürecinin Türkiye'nin stratejik önceliği olduğunu" belirterek, "Ancak bu, Orta Doğu'yu, Asya'yı ve Afrika'yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor" diye konuştu.

Bakan Davutoğlu, Amerikan dergisi Newsweek'in, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği dış politika, bölge ülkeleriyle ilişkileri, Türkiye'nin geleceği ve Türk-Amerikan ilişkilerine dair sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, "Başbakan Erdoğan'ın İran ziyaretinden sonra Türkiye'nin bir çok müttefiki merak ediyor. Türkiye kimin tarafında?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bu soruya cevap verebilmek için, coğrafyayı ve Türkiye'nin tarihini anlamanız lazım. Biz bir Avrupa ülkesi ve Asya ülkesiyiz. Balkanlara, Kafkaslara ve Orta Doğu'ya doğrudan erişimimiz var. Dolayısıyla Türk dış politikası, çok bölgeyi içine almalı ve çok boyutlu olmalı. Aynı zamanda Avrupa tarihinin de bir parçasıyız. Orta Doğu ve Balkanlar'daki 20'den fazla ülkenin tarihi, sadece Türk arşivleri kullanılarak yazılabilir. Bosna'da olandan daha fazla Boşnak nüfusa, Arnavutluk'ta olandan daha fazla Arnavut nüfusa sahibiz. Kürtler ve Araplar da var. Bu tarihi bağlardan dolayı, tüm bu ülkelerin bizden belli beklentileri bulunuyor"

Soğuk Savaş'ın statik bir uluslararası ortama sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, "(O dönemde) iki seçeneğiniz vardı. Ya NATO'nun ya da Varşova Paktı'nın üyesi olacaktınız, üçüncü bir alternatif yoktu" dedi.

Davutoğlu, Soğuk Savaş'tan sonra dinamik bir durumun ortaya çıktığına dikkati çekerek, Türkiye'nin, etnik ya da dini geçmişine bakmadan tüm komşu bölgelerini kapsayan bir dış politika rolünü üstlenmek zorunda kaldığını vurguladı.

"AVRUPA İLE ENTEGRASYON ANA HEDEF"

Aynı zamanda, Türkiye'nin en kurumsallaşmış ilişkisinin NATO üyeliği olmaya devam ettiğini, bunun Türkiye'nin en güçlü bağını oluşturduğunu ifade eden Davutoğlu, aynı doğrultuda, Türk dış politikasının ana hedefinin de Avrupa ile entegrasyon olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, "Tarihimiz ve kültürümüz, Avrupa'nınkilerin bir parçası ve modernleşme sürecimiz Avrupa'daki gelişmelerle paralel. NATO üyeliğimiz ve AB ile müzakere süreci, Türkiye'nin stratejik önceliği. Ancak bu güçlü ilişkiler, Orta Doğu'yu, Asya, Orta Asya'yı, Kuzey Afrika'yı ya da Afrika'yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor" diye konuştu.

"SIFIR SORUN POLİTİKASINI HERKESE UYGULUYORUZ"

İran ile ilişkilerinin yeni bir şey olmadığını belirten Davutoğlu, Türk-İran sınırının 370 yıldır değişmediğine dikkati çekti. "Komşularla sıfır sorun" politikasını sadece İran'a değil, Irak, Suriye ve Müslüman olmayan Gürcistan. Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Romanya ve diğer tüm komşulara uyguladıklarını vurgulayan Davutoğlu, bölgesel ilişkilerinin geliştiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Bugün Rusya bizim en büyük ticaret ortağımız. Yunanistan ve Gürcistan ile ilişkilerimiz mükemmel. Dolayısıyla bu herkesi kapsayan tutarlı bir politika. Türkiye İran'a özel bir öncelik veriyor diyemezsiniz. Soru şu olmalı; 'komşularımızla sıfır sorunun olması, AB adaylığı ve NATO üyeliğiyle uyumlu mu?' Bizim perspektifimizden, 'evet, uyumlu'. Komşularıyla siyasi sorunlarını en aza indirgemeyi öngören AB'nin felsefesi de bu zaten. Buna benzer biçimde, çevremizde güvenlik ve istikrar bölgesi oluşturmak istiyoruz. Avrupa felsefesi ve değerlerini temel alan Avrupa'nın yaklaşımı da tam olarak bu. 1960'lardaki Alman 'Ostpolitik'ini (Almanya'nın Sovyet blokuyla ilişkilerini normalleştirme politikası) incelerseniz, Türkiye'nin 2009 yılındaki doğu siyasetini anlarsınız"

"IRAK SAVAŞI OLMASAYDI DA DIŞ SİYASETİMİZ AYNI OLURDU"

Davutoğlu, "Türkiye'nin bölgedeki etkisi ve bunun Irak savaşıyla bağlantısına" dair bir soru üzerine, Irak'ta savaş olmasaydı da Türkiye'nin Orta Doğu'ya yönelik dış siyasetinin aynı olacağını" kaydetti.

"Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar'a yönelik siyasetimiz fırsatçılık değil, katı ilkeleri temel alıyor" diyen Davutoğlu, zengin, istikrarlı ve güvenli bir Orta Doğu'nun yaratılması için proaktif bir barış diplomasisi yürüttüklerini söyledi.

Davutoğlu, "Bu nedenle Suriye-İsrail görüşmelerine ön ayak olduk, Irak'taki Sünni grupları birleştirebildik ve onları siyasete katılmaya ikna ettik. Lübnan'da Sünni ve Şiiler arasındaki gerginliğin çözümü için Lübnan siyasetinde çok aktif rol aldık. Gazze'de ateşkesin sağlanması için aktif davrandık. İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunları çözmeye çalışıyoruz. Ermenistan ile protokoller imzaladık ve Azeri-Ermeni ihtilafının çözümü için adımlar attık. Gürcistan krizi sırasında Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu'nu ortaya attık, Bosna-Hersek ve Sırbistan'da aracılık rolleri üstlendik" diye konuştu.

Irak savaşının Türkiye için büyük riskler de yarattığını ifade eden Davutoğlu, bu tip uluslararası meselelerin, risk ve avantajları aynı anda getirdiğine dikkati çekti.

"KISA DÖNEMLİ ÇIKARLAR İÇİN POLİTİKAMIZI DEĞİŞTİRMEDİK"

Davutoğlu, Türkiye'nin tutarlı bir dış politika izlediğini, dolayısıyla bölgede mükemmel ilişkilerinin bulunduğunu ifade ederek, "Ama bu, bizim dış politikamız nedeniyle böyle oldu, Irak'taki savaş yüzünden değil" dedi. Davutoğlu, samimi ve aktif olduklarını, kısa süreli konjonktürel çıkarlar yüzünden politikalarını değiştirmediklerini vurguladı.

"Türkiye'nin bölgedeki sorunları çözmedeki başarısının Avrupa'dan mı ilham aldığı?" sorusuna Davutoğlu, Avrupa'nın bu konuda "güzel bir örnek" oluşturduğunu belirterek, "2.Dünya Savaşı'nı yaşayan ve kıtada milyonlarca kişinin ölümüne yol açan nesille, AB'yi kuran nesil aynı. Bu güzel örneğin bir parçası olmak ve bu deneyimi diğer bölgelere yansıtmak istiyoruz" yanıtını verdi.

"İLİŞKİLER BUSH DÖNEMİNE GÖRE ÇOK DAHA İYİ"

Davutoğlu, "Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin, eski başkan George Bush dönemine göre daha mı iyi olduğu" sorusunu da, "Çok daha iyi. (ABD Başkanı Barack) Obama, müttefiklerine danışmadan siyaset oluşturmak ve bunu hayata geçirmek yerine, çok taraflılığı, müttefikleriyle daha fazla istişare ve etkileşimi öngören bir tarz izliyor" şeklinde yanıtladı.

"ABD, Türkiye'den ne istiyor" sorusu üzerine de Davutoğlu, "bunun tipik bir Soğuk Savaş mantığı sorusu olduğunu" belirterek, "Bizden sürekli bir şey isteyen tek bir gücün, ABD'nin olduğunu var sayıyor. Müttefik olmak, paylaşmak ve kapsayıcı olmak demek. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a, Amerikan dış politikasını ilgilendiren en önemli 10 konunun ne olduğunu sorsanız, bana da Türkiye ile ilgili olarak aynı soruyu sorsanız, aynı listeyle size yanıt veririz, Irak, Afganistan, Filistin, enerji güvenliği, Kafkaslar, Balkanlar. Sorunlarımızı paylaşıyor, bunları hep birlikte çözmeye çalışıyoruz" dedi.

"10 YIL SONRAKİ TÜRKİYE"

Davutoğlu, "10 yıl sonra Türkiye'yi ve kendinizi nerede görüyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Tüm komşularıyla ekonomik entegrasyonunu hayata geçirmiş ve sağlam ilişkiler kurmuş bir ülke görüyorum. Ayrıca, AB'nin bir üyesi olmuş, NATO'daki etkin rolünü muhafaza eden, sadece güvenlikle alakalı alanlarda değil, G20 gibi ekonomik örgütlerde de kilit konumda olan bir ülke görüyorum. Bu hedeflerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümü olan 2023'e kadar ulaşılamaz hedefler olduğunu düşünmüyorum"

Bakan Davutoğlu, bir başka soru üzerine, Darfur'daki taraflarla Sudan hükümeti arasında daha iyi bir diyaloğun sağlanması için çalıştıklarını ifade ederek, "Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir Türkiye'ye geldiğinde Cumhurbaşkanımız onu en samimi ve açık yolla eleştirdi. Sudan ile ahlaken sorumlu bir ilişki geliştirmeyi başardığımızı düşünüyoruz" dedi.