Başkan Erdoğan'ın bağrına bastığı Suriyeli kardeşler konuştu: Dünyanın en güçlü çocukları gibi hissettik!
Ankara'da düzenlenen Dünya İnsan Hakları Günü Programı'nda Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yürüyerek sahneye çıkan Suriyeli sığınmacı kardeşler Rimas Jabakji (13) ve Abdulhadi Jabakji (8) hayat hikayelerini ve Başkan Erdoğan ile yaşadıkları anlattı.
Sabah'ın haberine göre; Rimas ve Abdulhadi kardeşler duygu dolu sözlere imza attı.
SAVAŞTAN KAÇIP TÜRKİYE'YE SIĞINDIK
'İkimizde Suriye'de doğduk. Ben 5 yaşında kardeşim Abdülhadı 5 aylıkken 2016 yılında Halep'ten ailemle birlikte savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığındık. Yolculuğumuz böyle başladı. Türkiye bize kapılarını açtı. Aradan 8 yıl geçti, bugün ben 13, kardeşim Rimas 8 yaşındayız. Ankara'da Keçiören'de kardeşim, babam, dedem ve babaannem ile yaşıyoruz. Annem Fransa'da. Anne babamız 6 yıl önce ayrıldı. Kardeşim ve ben ikimizde okula gidiyoruz.
SURİYE GÜVENLİ OLUNCA DÖNERİZ
İkimizde büyüyünce doktor olmak, yardıma ihtiyaç duyan çocuklara şifa dağıtmak istiyoruz. Vatanımız Suriye'de savaş bitti buna çok sevindik. Artık çocuklar, insanlar ölmeyecek, evlerinden edilip bizim yaşadıklarımızı yaşamayacak. Bu yüzden savaşın bittiğini duyunca çok mutlu olduk. Suriye, güvenli haline gelince bizde ülkemize döneriz. Okulumuzu Türkiye'de bitirmemiz gerekebilir.
ERDOĞAN AİLE BÜYÜĞÜMÜZ GİBİ
Cumhurbaşkanımız Erdoğan bizim için dedemiz, babamız gibi. O bize kapılarını açtı, bizi hiç yalnız bırakmadı hep sahip çıktı. Cumhurbaşkanımızla buluşacağımızı öğrenince çok sevindik, dünyalar bizim oldu. O gece heyecandan uyuyamadık. Cumhurbaşkanımızın koltuğu altında kürsüye yürürken kendimizi dünyanın en güçlü çocukları gibi hissettik. Dünyadaki tüm sığınmacı çocukları temsil ettiğimizi düşündük. Cumhurbaşkanımız çok samimi, içten aile büyüğümüz gibiydi.
ALLAH TÜRKİYE'Yİ KORUSUN
Türkiye'ye sığındığımız İlk günden bugüne hiçbir an yabancı gibi hissetmedik. Okul arkadaşlarımız, komşularımız hepsi merhametli, yardımsever bir millet. Allah Türkiye'yi korusun. Cumhurbaşkanımıza, tüm Türkiye'ye herkese çok teşekkür ederiz. İyi ki varsınız.
Bir yanımız Suriye bir yanımız Türkiye. Barış olsun, mutluluk olsun çocuklar gülsün. Suriye'de bittiği gibi tüm savaşlar bitsin, artık çocuklar ölmesin, üşümesin, üzülmesin.'
SAVAŞTAN KAÇIP TÜRKİYE'YE SIĞINDIK
'İkimizde Suriye'de doğduk. Ben 5 yaşında kardeşim Abdülhadı 5 aylıkken 2016 yılında Halep'ten ailemle birlikte savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığındık. Yolculuğumuz böyle başladı. Türkiye bize kapılarını açtı. Aradan 8 yıl geçti, bugün ben 13, kardeşim Rimas 8 yaşındayız. Ankara'da Keçiören'de kardeşim, babam, dedem ve babaannem ile yaşıyoruz. Annem Fransa'da. Anne babamız 6 yıl önce ayrıldı. Kardeşim ve ben ikimizde okula gidiyoruz.
SURİYE GÜVENLİ OLUNCA DÖNERİZ
İkimizde büyüyünce doktor olmak, yardıma ihtiyaç duyan çocuklara şifa dağıtmak istiyoruz. Vatanımız Suriye'de savaş bitti buna çok sevindik. Artık çocuklar, insanlar ölmeyecek, evlerinden edilip bizim yaşadıklarımızı yaşamayacak. Bu yüzden savaşın bittiğini duyunca çok mutlu olduk. Suriye, güvenli haline gelince bizde ülkemize döneriz. Okulumuzu Türkiye'de bitirmemiz gerekebilir.
ERDOĞAN AİLE BÜYÜĞÜMÜZ GİBİ
Cumhurbaşkanımız Erdoğan bizim için dedemiz, babamız gibi. O bize kapılarını açtı, bizi hiç yalnız bırakmadı hep sahip çıktı. Cumhurbaşkanımızla buluşacağımızı öğrenince çok sevindik, dünyalar bizim oldu. O gece heyecandan uyuyamadık. Cumhurbaşkanımızın koltuğu altında kürsüye yürürken kendimizi dünyanın en güçlü çocukları gibi hissettik. Dünyadaki tüm sığınmacı çocukları temsil ettiğimizi düşündük. Cumhurbaşkanımız çok samimi, içten aile büyüğümüz gibiydi.
ALLAH TÜRKİYE'Yİ KORUSUN
Türkiye'ye sığındığımız İlk günden bugüne hiçbir an yabancı gibi hissetmedik. Okul arkadaşlarımız, komşularımız hepsi merhametli, yardımsever bir millet. Allah Türkiye'yi korusun. Cumhurbaşkanımıza, tüm Türkiye'ye herkese çok teşekkür ederiz. İyi ki varsınız.
Bir yanımız Suriye bir yanımız Türkiye. Barış olsun, mutluluk olsun çocuklar gülsün. Suriye'de bittiği gibi tüm savaşlar bitsin, artık çocuklar ölmesin, üşümesin, üzülmesin.'