94 Yasindaki Kore Gazisi Açiklamasi 'Ayla Filminin Konusuna Sahit Oldum'

Sakarya’nin Geyve ilçesinde yasayan 94 yasindaki Kore gazisi Ridvan Özer, savas sirasinda yasadiklarini unutamiyor. 10 günlük evliyken önce askere, sonra da Kore Savasi’na giden Özer, Ayla filmine konu olan hikayeyi de anlatti.

94 Yasindaki Kore Gazisi Açiklamasi 'Ayla Filminin Konusuna Sahit Oldum'
Geyve ilçesi Alifuatpasa Mahallesi’nde ikamet eden 94 yasindaki Kore gazisi Ridvan Özer, 1950 yilinda henüz 10 günlük evliyken Kocaeli’ne askerlik görevini yapmaya gitti. Askerlik vazifesini yaptigi sirada çikan Kore Savasi’na da katilan Özer, yasadiklarini unutamiyor. Hatiralarini anlatan Özer, “1950 yilinda 10 günlük evliyken Izmit’e askere gittim. Tabii o zamanki yolculuklar kara trenle yapilirdi. Kocaeli’de askerlik yaparken Güney Kore ile Kuzey Kore arasinda savas baslamis, Kore Savasi’na gittim. Süngü elimizde, 4 gün 4 gece yakin mesafeden süngü ile mücadele ederek Çin askerini geri püskürttük ve Güney Kore savasi kazandi” dedi.



“Herkes ailesine mektup yazsin, helallessin”

31 gün süren gemi yolculugunun ardindan 16 Eylül 1950 tarihinde Kore’ye vardiklarini söyleyen Ridvan Özer, “Çin’in Kuzey Kore’yi desteklemek için savasa katilmasiyla Amerika da Birlesmis Milletler Konseyi’ni toplayarak Güney Kore’yi desteklemek amaciyla savasa katilma karari almis. Dönemin Adnan Menderes hükümeti Mecliste Birlesmis Milletlere girebilmek için Türk askerini de Güney Kore savasina gönderme karari almis. Komutanlarimiz Albay Tahsin Yazici, Albay Celal Dora, Albay Nuri Pamir bizlere sunlari söylediler; ‘Evlatlarim, Güney Kore’ye destek olmak için savasa gitmemiz gerekiyor. Herkes ailesine mektup yazsin, helallessin. Gidis var, dönüs olmayabilir. Geyve’den, Çengel köyünden, Mekse köyünden, Akyazi’dan birçok arkadasim vardi. Mektup ile ailemize durumu izah ettik, trenle yolculuk günümüzü bildirdik. Alifuatpasa’ya gelince tren durdu. Anne, babam, esim Ümmühan, akrabalarim ve yüzlerce kisi Alifuatpasa istasyonunda bizleri bekliyorlardi. Ellerini öpüp helallestik. Esim Ümmühan palaskami istedi. Meger Alifuatpasa istasyon sefinin hanimi, ‘Savasa giden kocanin palaskasini alip saklarsan, kavusmak nasip olur’ demis. Ben de palaskami esime verdim. Ankara Etimesgut’ta bir gece kaldik, ertesi gün Iskenderun’a gittik. Iskenderun’da gemiye bindik. 31 gün sonra 16 Eylül 1950 günü Kore’nin Busen sehrinde karaya çiktik. Trenle Tege sehrine gittik” diye konustu.



“15 ay Kore’de savastik”

Savasta yaralanan Akyazili arkadasini sirtina alarak ates çemberinin disina tasimaya çalistigi esnada sehit oldugunu anlatan Özer, “Simdiki Güney Kore’nin baskenti Seul sehrinde bir gece kilisede kaldik. Ertesi gün cepheye gittik. 15 bin 500 Türk askeri vardi. 15 ay Kore’de savastik. Amerika askeri bize destek olmadi. Uzun süre top, tüfek atimi yapildi. Mermimiz bitti, düsman iyice yaklasti. Yakin mesafe süngü savasi basladi.

4 gün 4 gece süngü ile mücadele ettik. Biz süngü savasi yaparken hoca arkadaslar devamli sala ve ezan okuyorlardi. Komutanlarimiz ‘Ya Allah ya Bismillah hücum aslanlarim’ diye kükreyince ‘Allah Allah’ nidalari göklere yükseldi ve saldirimiz daha da siddetlendi. Çinli ve Kuzey Koreli askerler felegini sasirip geri çekilmek zorunda kaldilar. Savasin en siddetli aniydi. Mermiler, bombalar havadan yagmur gibi yagarken Akyazili arkadasim yaralandi. Onu sirtima aldim, ates çemberinin disina tasiyordum. Akyazili arkadasim, ‘Atilan sarapnel ayagimi kopardi. Ben kan kaybindan giderim. Beni birak, arkadan düsman hücum ediyor, sen kendini kurtar. Bu vatanin sana ihtiyaci var’ diye bagirdi. Birakmadim, yine ates çemberinden uzaklastirmaya çalisiyordum, arkadasim sirtimdan zorla indi. Baktim ki gerçekten ayagi kopmus. Su gibi kan akiyor. Mevziden kenara sürüklerken atilan mermi ile sahadet serbetini içti” seklinde konustu.



“Bir ay hastanede tedavi gördüm, iyilesince tekrar savasa katildim”

Bayram namazi için toplandiklari esnada baslarindan geçen olaya da deginen Ridvan Özer, “3 yil süren Kore savasinda 640 Mehmetçigimiz sehit düstü. Sarapnel beni de kolumdan yaraladi. Beni uçaga bindirdiler, Japonya’nin baskenti Tokyo’ya götürdüler. Bir ay hastanede tedavi gördüm. Iyilesince tekrar Kore savasina katildim. Hem savasiyor hem de dini vecibelerimizi yerine getiriyorduk. Gür sesli askerler ezan okuyor, sala okuyordu. Bu ezanlar, salalar bize cosku, düsmana korku veriyordu. Kurban Bayrami namazini kilmak için uygun yerde toplastik. Sesi güzel olan arkadas ezan okudu. Sabah namazini kildik, gün aydi. Düsman bizi böyle toplu olarak görürse bomba atar. Cenabi Allah’in lütfuyla kara bir bulut üzerimizi semsiye gibi kapladi. Namaz bitti, bulut da dagildi. Mevlam düsmanin görüs açisini kapatti ve bizi korudu” ifadelerini kullandi.

“Ayla filminin konusuna sahit oldum”

Ayla filminin konusuna sahitlik ettigini anlatan Özer, “Bizim komutanlardan Süleyman Astsubay, savas meydaninda 5 yaslarinda Koreli küçük bir kiz buldu. Bu kiz yetimdi ve evini de bilmiyordu. Süleyman komutan kizi yanina aldi ve Ayla ismini verdi. Kiz çocugu askerlerin nesesi oldu. Süleyman komutan ile Ayla kisa sürede baba-kiz gibi oldular. Biz 15 ay sonra ülkemize dönecegimiz zaman Süleyman komutan bu kizi da Türkiye’ye getirmek istedi. Fakat Kore kanunlari müsaade etmedi. Bu olayi ve diger hatiralari evlatlarima, torunlarima, gelen gidene anlatirdim. Yillar sonra oglum Sabri, bu olayin filminin çevrildigini söyledi.

Çok duygulandim” dedi.



“Annem, babam 6 ay benden haber alamayinca sehit oldugumu düsünmüsler”

Gazi Ridvan Özer, “Savasin en siddetli zamani memlekete mektup yazamadim. Annem, babam 6 ay benden haber alamayinca herhalde sehit oldu diye düsünüyorlar. Türkiye radyo muhabiri Kore savasinin yapildigi yerlerde dolasir, haber toplar, askerlerle sohbet ederdi. Topladigi bu haberler, haftada bir saat Ankara Radyosu’ndan yayinlanirmis. Cenabi Allah’in tevafuku radyo muhabiri, bir seferinde de bana rastladi. Adimi, soyadimi, memleketimi sordu. ‘Adapazari’nin Geyve ilçesine bagli Istasyon Mahallesi’nden Kazim oglu Ridvan Özer, köyüme ve Türkiye’ye selam söylüyorum’ dedim. Bu haberi Alifuatpasa’daki Süleyman dayim radyodan dinlemis. Sevinçten tüfek atmis. Komsular, yangin var zannederek dayimin evine gitmisler. Dayim, ‘Yegenim Ridvan ölmemis. Az evvel radyo söyledi.

Içimdeki yangini söndürmek için silah attim’ demis” diye konustu.



“Sag salim vatanima döndügüm için babam 12 tane kurban kesti”

Dönüs yolculugunu da anlatan Özer, “640 sehit verdik. 15 ay savastigimiz Kore’den geri dönüs hazirligi basladi.

Babama mektup yazarak, Izmir limanina gelecegimizi bildirdim. Bizim gençligimizde evde baba varken hanima mektup yazilmaz. Mektup aile reisi adina gönderilir, içinde bir satirla esine, çocuguna selam yazilirdi. Kore’de gemiye bindik, 29 günde Izmir limanina geldik. Binlerce kisi limanda bizi karsiladi. Izmir’den trenle Alifuatpasa’ya geldik. Yüzlerce sevenlerim beni istasyonda bekliyorlardi. Arkadaslarim sevinçten beni omuzlarina aldilar, eve kadar getirdiler. Ben sag salim vatanima döndügüm için babam, 12 tane kurban kesti. 25 Haziran 2000 tarihinde Güney Kore Cumhurbaskani Kim Dae Jung, tüm Kore gazileriyle beraber bana da Tesekkür Berati ve madalya gönderdi. Beratta sunlar yazilidir; ‘Güney Kore halkinin bagimsizligini kazanmasi için Türkiye’den gelip burada savasarak gazi olan Gazi Rizvan Özer’e tesekkür ederiz.’ Ayrica Kore Savunma Ataseligi, Kore Büyükelçiligi, Türkiye Muharip Gaziler Dernegi çesitli plaketler ve beratlar verdi. Bizleri unutmadiklari için tesekkür ederim” seklinde konustu.

Kaynak: İHA