Kibris'in Deprem Gerçegi Açiklamasi Panige De Rehavete De Yer Yok

Kibris adasi ve KKTC’nin deprem riskini degerlendiren Yakin Dogu Üniversitesi’nin uzman akademisyenleri, karsi karsiya olunan deprem riskinin panige neden olacak bir seviyede olmadigini ancak rehavete kapilmadan yapi stogunun deprem dirençli hale getirilmesi gerektigi uyarisinda bulundu. Uzmanlara göre ayrica atilmasi gereken en önemli adimin KKTC’de ilçe bazli deprem riski haritasi olusturmak oldugu dile getirildi.

Kibris'in Deprem Gerçegi Açiklamasi Panige De Rehavete De Yer Yok
Türkiye’de yasanan Kahramanmaras merkezli depremlerin, bazilari Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nde de hissedilen artçilari sürüyor. Bazi deprem uzmanlarinin Kibris ile ilgili medyaya yansiyan deprem öngörüleri ise halkta büyük bir tedirginlik olusturuyor. Peki Kibris Adasi ve Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nin tasidigi deprem riskinin gerçek boyutu nedir? Yakin Dogu Üniversitesi’nin deprem konusunda uzman akademisyenleri Üniversite Rektör Yardimcisi Prof. Dr. Mustafa Kurt’un moderatörlügünde bir araya gelerek Kibris’in deprem gerçegini masaya yatirdi.

Yakin Dogu Üniversitesi Insaat ve Çevre Mühendisligi Fakültesi Dekani Prof. Dr. Hüseyin Gökçekus, Mühendislik Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Salih Saner ile ayni zamanda KKTC Cumhurbaskanligi Deprem Komitesi Baskani da olan Üniversitenin Deprem ve Zemin Arastirma ve Degerlendirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cavit Atalar, adanin tasidigi deprem riskini degerlendirirken alinmasi gereken önlemler ve yapilmasi gereken çalismalar için de yol haritasi olusturdu.

Uzmanlar, en kisa sürede Yakin Dogu Üniversitesi’nde deprem gündemini merkezine alacak önemli bilimsel etkinlikler düzenleyeceklerini de vurguladi. Bu etkinliklerin ilki, 8 Mart’ta Irfan Günsel Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan “KKTC’de Deprem Riski ve Yapilmasi Gerekenler” çalistayi olacak. Akademisyenler, oda ve birlik baskanlari ile deprem uzmanlarini bir araya getirecek olan çalistayin ardindan 18-22 Ekim tarihleri arasinda ise baskanligini Prof. Dr. Hüseyin Gökçekus’un yapacagi “Uluslararasi Deprem Tehlikesi ve Akdeniz’in Deprem Riski Kongresi”nin ikincisi düzenlenecek.

Kibris’in deprem gerçegi: Panige de rehavete de yer yok

Türkiye’de 11 kenti etkileyen ana depremler Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nde de hissedildi. Ancak Türkiye’den Akdeniz’e uzanan fay hattinin Kibris adasi ile karada kesismiyor olmasinin önemli bir nokta oldugunu söyleyen Prof. Dr. Salih Saner, “Aktif fay haritasinda Hatay’dan güneybatiya uzanan bir fay var. Doguda yer alan bu fay, Kibris’in 200 kilometre uzaginda geçerek, adanin güneyinde karaya 50 kilometre yaklasiyor. Adanin güneyinde hilal seklinde ilerleyen bu fayda meydana gelecek depremlerin Kibris’ta büyük bir yikim olusturma ihtimali az. Bu fay hattinda meydana gelecek depremler, Kibris’ta hissedilebilir. Eger siddetli ise yikim da yapabilir ancak bu fayin, ada genelinde en fazla 6.8, KKTC’de ise en fazla 4 büyüklügünde deprem üretmesini bekliyorum” degerlendirmesini yapti.

Fay hatlarinin bir birbirini iten plakalarin kesistikleri sinirlarda olustugunu söyleyen Prof. Dr. Salih Saner, “Güneyimizdeki Afrika plakasi, Kibris’in da üzerinde bulundugu Anadolu plakasinin altina dalmaktadir. Kibris’ta yasanabilecek depremlerde Afrika plakasinin bu hareketi belirleyicidir. Ancak bu durumun neden oldugu depremlerin derinligi oldukça yüksektir” degerlendirmesini yapti.

Prof. Dr. Cavit Atalar ise Kibris’in son 130 yillik tarihinde, 15 yikici depremin oldugunu ve bunlardan en büyüklerinin 1941, 1953, 1995, 1996 ve 1999 yillarinda yasandigini söyledi.

Prof. Dr. Atalar, 1953’te Baf’ta meydana gelen 6.0 ve 6.1 büyüklügündeki ardisik depremlerin bölgede 8 siddetinde etki olustururken Lefkosa’da bu etkinin 5 seviyesinde hissedildigi bilgisini verdi. “Kibris’ta bugüne kadar kayda geçen en büyük deprem 1996’da meydana gelmistir ve 6.8 büyüklügündedir. Mevcut duruma baktigimizda Kibris’ta her an bir deprem olabilir. Ancak depremin nerede, ne zaman ve ne büyüklükte olacagini önceden söylemek mümkün degildir. Önemli olan binalarin saglam zeminde saglam bir sekilde yapilmasidir” dedi.

Uzmanlarin mutabik kaldigi nokta ise Kibris’in tasidigi deprem riskinin panige neden olacak bir seviyede olmadigi. Ancak depremlerde yasanacak yikimi ve can kaybini asil belirleyen konunun yapi güvenligi oldugunu vurgulayan uzmanlar, rehavete kapilmadan depreme dirençli bir yapilasmanin saglanmasi gerekliligine vurgu yapti.

Deprem riski Güney’de daha yüksek

Tarihsel verilere bakildiginda Kibris’i etkileyen en büyük depremlerin Limasol ve Baf’ta meydana geldigini hatirlatan Prof. Dr. Hüseyin Gökçekus ise “Kibris yayi olarak adlandirdigimiz deprem üreten bölge, adanin güneyinde yer aliyor. Dolayisiyla deprem riski Güney’de çok daha yüksektir. Yasanilacak bir depremde yikiciligi belirleyen temel unsurlar, kirilan fayin büyüklügü, depremin süresi ve derinligidir. Ancak bunlar kadar önemli olan bir diger husus da binalarin saglamligidir. Dolayisiyla yapilmasi gereken, bir an önce, KKTC genelinde yapi stokunun deprem riskinin belirlenmesidir” ifadesini kullandi.

Prof. Dr. Salih Saner’in Türkiye AFAD ile MTA’nin fay ve deprem haritalari ile Kibris’in tarihsel deprem verilerini bir araya getirerek olusturdugu “Deprem Riski Haritasi” da özellikle Baf ve çevresinin en önemli deprem bölgesi oldugunu ve Güney Kibris’ta deprem riskinin daha yogun oldugunu ortaya koyuyor. Prof. Dr. Cavit Atalar ise “Günümüz depremlerini ve tarihsel depremleri göz önünde bulundurdugumuzda Dogu Anadolu fay zonu, Hatay’dan sonra karadan güneye dogru Suriye, Lübnan ve Israil’e dogru gitmektedir” tespiti ile bu haritaya itirazini dile getiriyor.

“KKTC’de ilçe bazli deprem riski haritasi olusturulmali”

Yakin Dogu Üniversitesi’nin deprem uzmanlari, Kibris adasinin ve Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nin tasidigi deprem riskinin belirlenebilmesi için ilçe bazli deprem riski haritalarinin olusturulmasi gerektigi noktasinda da hemfikir. KKTC’de mikro zonlama çalismasinin bir an önce yapilmasi gerektigini söyleyen Prof. Dr. Cavit Atalar, bölgesel deprem riski haritalarinin olusturulduktan sonra ülkenin tasidigi deprem riskinin çok daha gerçekçi bir sekilde degerlendirilecegini söylüyor.

Prof. Dr. Hüseyin Gökçekus da bölgesel deprem riski haritalarinin önemine vurgu yaparak, “Bu çalismanin üniversiteler ve kamunun is birliginde, uluslararasi destek de alinarak yapilmasi gerekiyor. Farkli alanlardaki pek çok uzmanin bir araya gelmesi gereken bu çalismada, yapi stokunun deprem dayanikliligi, bölgelerin zeminin özellikleri, aktif ve uyuyan fay hatlarinin belirlenmesi, sismisite analizleri kapsamli bir sekilde tamamlanmali ve riskli bölgeler belirlenmeli” ifadesini kullandi.

Yapi stoku mutlaka analiz edilmeli

Uzmanlarin vurgu yaptigi en önemli konularin basinda ise mevcut yapi stokunun deprem analizinin yapilmasi gerektigi. Fakülteleri bünyesindeki Yapi Malzemeleri ve Zemin Mekanigi Laboratuvari’nin ekipmanlarini modernize ederek, yapilarin deprem analizlerini yapmak için halkin ve kamunun kullanimina açtiklarini hatirlatan Prof. Dr. Hüseyin Gökçekus, “Ilk çalismalara Yakin Dogu Üniversitesi kampüsünde basladik. Karot makinesi ile yapilardan aldigimiz numuneleri laboratuvar ortaminda basinç testlerinden geçirerek dayaniklikliligini ölçüyoruz. Donati tarama testi ile de binalarin kolon ve kiris gibi tasiyici elemanlarinda kullanilan donati çubuklarinin çap ve sikligini, herhangi bir kirma islemi yapmadan, çok hizli bir sekilde tespit ediyoruz. Zemin analizlerini de yaptiktan sonra bütün verileri ilgili bilgisayar yazilimlari ile analiz ederek binalarin güçlendirilme gereksinimlerini belirliyoruz” dedi.

Prof. Dr. Gökçekus, KKTC’de deprem yönetmeliginin yürürlüge girdigi tarihi milat olarak kabul ederek, öncesinde yapilan yapilardan baslamak üzere bu testlerin KKTC’deki yapi stoku için de yapilmasi gerektigini vurguladi.
Kaynak: İHA