Uluslararasi Hukukta Filistin Meselesi Açiklamasi 'Uluslararasi Adalet Divani'ndan Çikacak Karar Soykirimi Durdurabilir'
Fatih Sultan Mehmet Vakif Üniversitesi (FSMVÜ) Islam Hukuku Arastirma Merkezi (IHAM) Koordinatörü ve Uluslararasi Hukuk Uzmani Anas Zeineddin, uluslararasi hukukta Filistin meselesini degerlendirdi. Zeineddin, Uluslararasi Ceza Mahkemesi’nde (UCM) 3 yil önce açilan sorusturmada herhangi bir adim atilmadigini bu nedenle de Filistin lehine bir karar alinmasini beklemedigini vurgularken, Uluslararasi Adalet Divani’ndan çikacak kararla soykirimin durdurulabilecegini söyledi.

UCM’de Ukrayna Savasi için baslatilan sorusturmada bir yil geçmeden Rusya Devlet Baskani Putin’e yakalama karari çikarildigini belirten Zeineddin, Ukrayna için ayrilan bütçenin 4 milyon Euro’ya yakin oldugunu ancak Filistin sorusturmasi için 900 bin Euro ayrildigini anlatti. Zeineddin, Filistin’in lehine ancak Uluslararasi Adalet Divani’ndan karar çikacagini ifade etti.
Zeineddin, savasi durdurma ve soykirimi önleme yetkisine sahip Uluslararasi Adalet Divani’na 1948 tarihli ‘soykirim suçunu önleme ve cezalandirma’ hakkindaki sözlesmeye tabii olan taraf devletlerden birinin soykirimla alakali olarak sikayette bulunabilecegini de aktardi. Ukrayna Savasi sirasinda 43 devletin Uluslararasi Adalet Divani’na basvurdugu ancak Filistin için hiçbir devletin Israil’e yönelik sikayetinin olmadigini söyleyen Zeineddin, Cumhurbaskani Erdogan’in yaptigi açiklamalardan dolayi Türkiye’nin bir hazirlik sürecinde olma ihtimaline degindi. Filistin için 2004 yilinda Uluslararasi Adalet Divani’ndan “Israil’in kesinlikle isgal ettigi topraklarda herhangi bir mesru savunma hakki söz konusu olamaz” hukuki görüsün çiktigini ifade eden Zeineddin, Uluslararsi Adalet Divani’ndan umutlu oldugunu belirtti.
Yillardir devam eden yasa disi bir isgal için Birlesmis Milletler Genel Kurulu tarafindan Filistinlilere ‘kendi gelecegini tayin etme’ hakki tanindigini söyleyen Zeineddin, bir mesru savunma olarak Israil’in yasa disi isgal ve saldirilarina karsilik olarak Filistinlilerin silahli veya silahsiz direnis hakki oldugunu vurguladi.
“Israil’in Filistin’e yönelik saldirilari Roma Statüsü ’nün 6. ve Soykirim Sözlesmesinin 2. maddesinde geçen soykirim tanimina uygun”
13 yil önce Türkiye’ye gelen Fatih Sultan Mehmet Vakif Üniversitesi (FSMVÜ) Islam Hukuku Arastirma Merkezi Koordinatörü ve Uluslararasi Hukuk Uzmani Anas Zeineddin, “Gazze’deki duruma baktigimizda net bir sekilde Israil’in Gazze halkina yönelik uyguladigi muamele, eylemler vesaire direkt Roma Statüsü ’nün 6’inci maddesinde ve Soykirim Sözlesmesinin 2’inci maddesinde geçen soykirim tanimina uygun oldugunu söyleyebiliriz. Nitekim Israil’in bu eylemlerinden ve Israil Bakanlarinin yaptiklari açiklamalardan da sunu açik bir sekilde anlayabiliriz. Direkt Gazze halkini yok etmek amaci içinde olduklarini çok net bir sekilde görebiliriz. Her soykirim basinda oldugu gibi karsi tarafi seytanlastirma, karsi tarafi insanliktan çikarma çabasi oluyor. Bunu Ruanda Soykirimi’nda da gördük. Orada karsi taraf hakkinda ‘karincalar’ ve ‘hayvanlar’ dendi. Yine Gazze olaylarinin basinda Israil Savunma Bakani’nin yaptigi açiklamada ‘Gazze halkinin insansi hayvanlar’ oldugunu dile getirdi. Sonrasinda baska bir bakan, Gazze halkina karsi nükleer silah kullanilmasini önerdi. Bu açiklamalardan yola çikarak Gazze halkina karsi Israil’in Gazze halkini yok etmek gibi amaci oldugunu rahat bir dille söyleyebiliriz” dedi.
“UCM’nin nezdinde yargilanmis kisilere baktigimizda hepsi Afrikalilardir”
UCM’nin Afrikalilari yargilayan bir mahkemeden ibaret oldugunu düsündügünü söyleyen Zeineddin, “Nitekim suana kadar UCM nezdinde yargilanmis kisilere baktigimizda hepsi Afrikalilardir. Ve söyle bir sikinti var; 2021 yilinin basinda Filistin’de islenen suçlarla alakali olarak bir sorusturma baslatildi. Önceki savcinin baslattigi bir sorusturma var. Yeni savcinin gelmesiyle birlikte bu sorusturmanin üzerinden 3 yil geçtigi halde yeni savcinin attigi herhangi bir adim yok. Ama Ukrayna Savasi’na baktigimizda orada 2022 yilinin Subat ayinda bir sorusturma baslatiliyor. Bir yil geçmeden Rusya Devlet Baskani Putin hakkinda yakalama karari çikariliyor. Filistin ile alakali bir sorusturma olunca orada maalesef açilmis olan sorusturma üzerinden 3 yil geçtigi halde herhangi bir Israilli Bakan hakkinda yakalama veya gözaltina alma karari çikmadi. Bütçeye bakacak olursak yine UCM nezdinde Ukrayna sorusturmasina bu yil için ayrilmis olan bütçe 4 milyon Euro’ya yakindir. Ama Filistin sorusturmasi için ayrilmis bütçe ise sadece 900 bin Euro’dur. Bu nedenle UCM’den çokta bir beklentim yok. Umarim farkli bir durum yasanir orada. Umarim oradaki savci üzerinde bir baski olusturulur ki Filistin ile alakali sorusturma yoluna girer” ifadelerini kullandi.
“Uluslararasi Adalet Divani Gazze’deki savasi durdurma karari alabilir”
UCM’den Filistin lehine karar çikmayacagini ancak Uluslararasi Adalet Divani savasi durdurabilecegini belirten Zeineddin, “UCM kisileri yargilayan bir mahkemedir. Ama Uluslararasi Adalet Divani nezdinde orada devletler arasindaki ihtilaflara yönelik bir yargilama söz konusu olabilir. Soykirim meselesine gelecek olursak 1948 tarihli ‘soykirim suçunu önleme ve cezalandirma’ hakkinda sözlesme var. Bu sözlesmesinin 9’uncu maddesi geregince aslinda bu sözlesmeye taraf olan herhangi bir devlet, baska bir devlette yasanan soykirimla alakali olarak sikayette bulunabilir. Bu sikayet dogrultusunda Uluslararasi Adalet Divani, Gazze’deki savasi durdurma karari alabilir. Ve sivillerin korunmasina ya da soykirim suçunun önlenmesiyle alakali olarak farkli tedbir içeren kararda alabilir. Ukrayna Savasi oldugunda orada 43 devlet Uluslararasi Adalet Divani’na basvurdu. Filistin ve Gazze’deki olaylarla alakali olarak suana kadar basvuru yapan tek bir devlet yok. Tabii bu anlamda Cumhurbaskanimizin son zamanlardaki açiklamalarina baktigimizda Türkiye’nin Uluslararasi Adalet Divani nezdinde bir sikayette bulunma ihtimalini görebiliriz” seklinde konustu.
Uluslararasi Adalet Divani’ndan çikan hukuki görüs: “Israil’in kesinlikle isgal ettigi topraklarda herhangi bir mesru savunma hakki söz konusu olamaz”
Uluslararasi Adalet Divani’nin 2004 yilinda aldigi Israil’in mesru savunma hakkinin olmadigina yönelik verilen hukuki görüs hakkinda konusan Zeineddin, “Filistin ile alakali olarak özellikle Gazze’deki yasanan son olaylarda batinin ve batidaki liderlerin aldigi tutuma baktigimizda açik bir sekilde bir çift standart uygulandigini görebiliriz. Ve tabii savasin ilk günlerinde sürekli Israil’in mesru savunma hakki diye söylendi. Halbuki Uluslararasi Adalet Divani’nin 2004 yilinda verdigi hukuki görüs dogrultusunda “Israil’in kesinlikle isgal ettigi topraklarda herhangi bir mesru savunma hakki söz konusu olamaz” ve yaptigi uluslararasi hukuka aykiriliklarin bir bahanesi olarak “benim mesru savunma hakkim var” diyemez. Bu durumda sunu da açik bir sekilde görebiliyoruz; batidaki liderlerin yaptigi açiklamalar aslinda Uluslararasi Adalet Divani’nin 2004 yilinda aldigi hukuki görüse aykiridir. Filistin ile alakali olarak Uluslararasi Adalet Divani’nin aldigi kararlara ve verdigi hukuki görüslere baktigimizda Filistin lehine bir durum oldugunu görebiliriz. Nitekim 2004 yilinda çikan hukuki görüs bu yöndeydi. Israil aleyhine bir hukuki görüs verildi.
Tabii Uluslararasi Adalet Divani’nin 15 hakimden olusuyor olmasinin da ciddi bir etkisi var. UCM’de oldugu gibi degil orada bir savci yakalama karari çikartiyor veya çikartmiyor. Uluslararasi Adalet Divani’nin durumu bu anlamda farkli. Bu neden herhangi bir Müslüman devlet bir sikayette bulunursa Uluslararasi Adalet Divani bununla alakali oalrak Filistin lehine karar çikacagini umut ediyorum. Filistin ve Gazze’de yasanan durumlar Adalet Divani’na götürüldügünde savasi ve soykirimi durdurma karari alinabilir veya sivillerin korunmasi karari alinabilir” diye konustu.
Birlesmis Milletler Genel Kurulu’ndan çikar karar: “Filistinlilere açik bir dille ‘kendi gelecegini tayin etme’ hakki tanindi”
Filistinlilerin Israil’e verdigi karsiligin Birlesmis Milletler Genel Kurulu’ndan çiktigini anlatan Zeineddin, “Filistin’de yillardir devam eden yasa disi bir isgal söz konusu. Bu yasa disi isgalden dolayi Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nun aldigi bir sürü karar uyarinca Filistinlilere açik bir dille ‘kendi gelecegini tayin etme’ hakki tanindi. Kendi gelecegini tayin etme hakkinin tek kullanim yolu aslinda direnis. Bu direnis silahli veya silahsiz olabilir. Silahli direnis dahil bu hakkin kullanilabilecegini dair yine Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nun karari var. Bu neden 7 Ekim’de yasanan olay aslinda Filistinlilerin kendilerine verilmis olan kendi gelecegini tayin etme hakkinin bir kullanma yolu ve bir mesru savunma oldugunu, mesru savunmanin kolektif kullaniminin oldugunu düsünüyoruz” dedi.