Prof. Dr. Baris Ata Açiklamasi 'Tüp Bebek Tedavisini Denemeye Devam Edin'

Üreme Sagligi ve Infertilite Dernegi-TSRM ve Kongre Baskani Prof. Dr. Baris Ata, "Tüp bebekte 5 kereye kadar, genetik tarama yapilmis bir embriyolarla 5 kere transfer yapildiginda yüzde 98’den fazla dogum oluyor. Yumurta çikiyorsa, embriyo yapilabiliyorsa, rahmi de varsa, çok kolay görülecek problemleri ekarte ediyorsaniz bu 5 embriyoyu yapmak, her yenisi yeni ve esit bir sans, bunlari üst üste topladiginizda ulasilan rakam yüzde 98’den büyük. Heyecanlanacak, panik olacak ya da her seferinde yanina baska bir sey ekleyecek, paranizi stresinizi enerjinizi bunlara harcamak yerine, denemeye devam ediyorsaniz, sonunda büyük olasilikla insanlar doguruyor" dedi.

Prof. Dr. Baris Ata Açiklamasi 'Tüp Bebek Tedavisini Denemeye Devam Edin'
20. yilini kutlayan Üreme Sagligi ve Infertilite Dernegi-TSRM tarafindan düzenlenen 11. Üreme Sagligi ve Infertilite Kongresi-TSRM 2023, Antalya’nin Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçeklestirildi.

Kongre çerçevesinde düzenlenen basin toplantisinda konusan Üreme Sagligi ve Infertilite Dernegi-TSRM ve Kongre Baskani Prof. Dr. Baris Ata, Türkiye’den ve yurt disindan alaninda söz sahibi bilim insanlarinin konusmaci olarak katildigi kongrede; “Over Doku Transplantasyonu: Teknikler-Sonuçlar ve Gelismeler, Embriyo transferinde seçim için yapay zeka, Sperm Seçimi Gebelik Oranlarini Artirabilir mi?, Açiklanamayan Infertilite Nasil Yönetilir?, Erkek Infertilitesinde Diyetin Rolü” gibi ilgi çekici basliklar her yönüyle tartisilip, güncel veriler sunuldugunu aktardi.

Ata, hem sürekli egitim ihtiyacini karsilayan, hem de en üst düzey akademik tartismalarin yer aldigi, toplam 900’ü askin katilimcinin takip ettigi kongrede, Türkiye’den 187 konusmaci ve oturum baskaninin, yurtdisindan 51 davetli yabanci konusmacinin görev aldigi oturumlarda yeni gelismelerin katilimcilarla paylasildigini kaydetti.



"Ticari kaygidan uzak bir bilgilendirme sitesini hayata geçirecegiz"

Bu kongrenin, Türkiye’de bu alandaki en büyük toplanti oldugunu ifade eden Prof. Dr. Baris Ata, "Kurumsal olarak bizimle beraber toplantida olan 4 ayri uluslararasi dernek var. Bunlardan birisi Amerikan Üreme Tibbi Dernegi, bizim Amerika’daki dengimiz diyebiliriz. Amerika ve Avrupa dernekleri global olanlar. Amerikan Üreme Tibbi Dernegi’nin baska bir dernekle gelip ortak bir aktivite yapmasi Türkiye’de ilk kez oluyor. Her yil bir delegasyonla burada olacaklar. Onlarin 12-13 bin kisilik toplantilari var yillik. O toplantida her yil bizim dernegimizin temsil edildigi oturumumuz olacak. Hasta egitimi için gelistirdikleri için çok materyalleri var. Bizim dernegimizin kendine koydugu hedeflerden biri sadece aramizda aktivite yapmak ya da egitmek degildir. Toplumun üreme sagligi ve üremede yasadigi problemlerle ilgili bilimsel, tarafsiz, ticari kaygidan uzak bilgiye ulasabilecekleri kaynak olmak istiyorduk. Insanlarin çogu maalesef herhangi bir sey yapacagimiz zaman internette, daha genç olanlar sosyal medyada ariyor. Sonuçta oralarda karsimiza çikan seyler, cani isteyenin yazabildigi bir yer. Caninin istedigi endiseyle yazabildigi bir yer, yani kirli bilgiden öte, ticari yönlendirme amaciyla paylasilan koyulan seyler. En iyimser sekilde ifade edecek olursak tamamen yanlis olmasa bile, abartili iddialar, bazen tamamen bilimsel dayanagi olmayan seyler bulunabiliyor. Bu insanlarin sadece zaman ve para kaybetmesine degil, bazen fiziksel zarar görmelerine neden oluyor. O nedenle bu bilinirlige ulasip, insanlara açtigimizda global bir akademik bir kurumdan bilimsel veri, global uzmanlarin deneyimiyle üretilen, ticari kaygidan uzak oldugu açik olan bir bilgilendirme sitesini hayata geçirecegiz. Bu yeni birliktelik hedefimize büyük oranda yaklastiriyor. Bu yilki toplantinin en önemli yani budur" ifadelerine yer verdi.

"Denemeye devam edin"

Insanlarin karsilastigi problemlerin birinden bahseden Ata, "Insanlar her ay gebe kalmiyorsa, her tedavide özellikle tüp bebek için bakildiginda gebelikle sonuçlanmiyor. Her embriyo o potansiyele sahip degil ve onun anlamanin bir yolu yok. O nedenle yapip da olmadiginda insanlarin moralleri bozuluyor. Aslinda tedaviye devam edecek olsalar daha sanslari varken. Söyle örnek vereyim, evde deniyorlar bir de olmayinca birakiliyor mu bir daha deniyorlar. Bunda da bir kere olmadiginda iki kere olmadiginda bir noktada olmadiginda, embriyo üretilebiliyorsa hala, ümitsizlige kapilip biraktiginda aslinda ileride deneyerek sansi olacaksa orayi kaybetmis oluyor. Ümitsizlige kapilip da birakmakla beraber, diger sikinti sürekli dogal dürtü bu farkli bir sey yapma ihtiyaci hissediyorlar. Baska yeni ne yapacagiz. Sanki yapilan sey dogru yapilsa da her seferinde olacakti da bir sey eksik yapildigi için olmadi gibi düsünülüyor. Halbuki o degil, her seferinde yeni yumurta, yeni sperm, yeni embriyolar var. Insanlara ne kadar denedikten sonra daha bambaska bir deneysel seyleri düsünmek gerekir gibi çalismalar var. 5 kereye kadar, genetik tarama yapilmis bir embriyolarla 5 kere transfer yapildiginda yüzde 98’den fazlasi dogum yapiyor. Yumurta çikiyorsa, embriyo yapilabiliyorsa, rahmi de varsa, çok kolay görülecek problemleri ekarte ediyorsaniz bu 5 embriyoyu yapmak. Verdim birinciyi bir kismi gebe kaldi, olmadi ikinciyi, olmadi üçüncüyü verdin, gebelik ve dogum orani sabit gidiyor bunlarda. Her yenisi yeni ve esit bir sans. Bunlari üst üste topladiginizda ulasilan rakam yüzde 98’den büyük. Heyecanlanacak, panik olacak ya da her seferinde yanina baska bir sey ekleyecek, paranizi, stresinizi, enerjinizi bunlara harcamak yerine, denemeye devam ediyorsaniz sonunda büyük olasilikla insanlar doguruyor. Bunu bulmak için 127 bin hastanin dosyasi taranarak, 30 klinik 56 ülkede taranarak ortaya çikmis, gerçek hayat verisi. ‘Bilmem neyi icat etti onu veriyoruz, yüzde 80 gebelik oluyor’ diye bir sey gördügünüzde bu genellikle dogru degil. Ama 3 kere embriyo transferi olmussaniz, sonunda dogurma oraniniz yüzde 92’yi buluyor ve dogrudur. Amaca ulasmanin yolu fazla kurcalanmadan baska sikintilara girmeden denemeye devam etmek" dedi.



"Erkek çocuklar adölesan dönemde asilanmali"

Üreme Sagligi ve Infertilite Dernegi- TSRM Saymani ve Kongre Sekreteri Doç. Dr. Sezcan Mümüsoglu ise HPV ile güncel bilgilerin giderek arttigini dile getirdi.

Önlem için ellerinde asi oldugunu ifade eden Mümüsoglu, "Bilinmeyen bir taraf olan erkek faktörü üzerine etkisi bugüne kadar agirlikli olarak hep kadin üzerinde duruyorduk. Ancak son 10 yilda özellikle Italyan arastirmacilarin öncülük ettigi çalismalarin devaminda gelen çalismalar; cinsel aktif erkeklerde de yüzde 10 ile 13 civarinda HPV varligi tasiyiciligini göstermis durumda. Bu tabi ki beklendik bir durum ama HPV uzunca süre sperm ve spermin içinde aktif olarak kalabiliyor. Bu uzun süre kalmanin getirisi ne diye bakildiginda, birikenler bize gösteriyor ki sebebini bilmedigimiz kisirlik. Yani çiftler kendi kendilerine bir yildan uzun süredir çocuk denemelerine ragmen gebe kalamadiklarinda ve biz bunu arastirdigimizda aslinda standart testlerimizde hiçbir sey bulamadigimizda, biz bu çiftte açiklanamayan kisirligi olan çift olarak adlandiriyoruz. Bunlarda asilama ve tüp bebege kadar giden bir tedavi uyguluyoruz. Biriken veriler gösteriyor ki, açiklanamayan kisirligin bir kismi, aslinda erkekte ve spermde uzun süre kalan HPV olabilir. HPV varligi olan erkeklerde tasnifle daha iyi sperm ayirici yöntemlerin gelistirilmesi bizim tedavi uygulamalarindaki basarimizi maksimize edebilir. Bu çerçevede HPV sadece kadin degil, üreme sagligi içinde de konumlandiriyoruz. Korunmak için elimizde bir silah varken asiyi yayginlastirmak, erkek çocuklarini adölesan dönemde asilamak korunmanin yolu olabilir" diye konustu.



"9 yasindan itibaren hem kiz hem erkek çocuklarin asilanmasini öneriyoruz"

Üreme Sagligi Infertilite Dernegi- TSRM Yönetim Kurulu Üyesi ve Kongre Sekreteri Doç. Dr. Isil Kasapoglu da HPV virüsü hakkinda açiklamalarda bulundu.

HPV üzerinde Saglik Bakanligi’nin son yillarda çalismalar yaptigini dile getiren Kasapoglu, "Önlenebilir kanserler var, rahim agzi kanseri gibi. Bunlar asi yapildigi takdirde HPV enfeksiyonunu baskiladigi için kanser insidansini oldukça azaltmis durumda. Hepatit asisi gibi HPV asilari da rutin bazi ülkelerde asi takvimine girmis durumda. Bizde asi takvimine girmedi ama 9-26 yas araliginda hem kiz hem erkek çocuklarin asilanmasi öneriliyor. Bu zaman geçirildiyse, herhangi bir yasta yapilacaksa mümkünse HPV virüsüyle karsilasmamis olmasi tercihen asi aktivasyonunu arttirdigi için öneriliyor. Genellikle 3 doz halinde yapiliyor. Sadece rahim agzi degil, erkeklerde de görülen HPV’ye bagli girtlak kanseri gibi. Erkeklerin de asilanmasi öneriliyor. Asiyla ilgili son yillarda çalismalar devam etse de ülkemizde yaklasik subat ayindan beri 9’lu asi denilen, HPV tiplerinden 9 tanesine etki gösteren bir asi mevcut. 4’lü asiyi yaptirmis olsa da üzerinden bir yil geçse de 9’lu asiyi yapmasini da öneriyoruz. Bunlar henüz Saglik Bakanligi tarafindan asi takvimine alinmadigi için ücretli asilar olarak uygulanabiliyor. 9 yasindan itibaren hem erkek hem kiz çocuklarin asilanmasini öneriyoruz" açiklamasini yapti.

"Nadir hastaliklari tespit edebiliyoruz"

Üreme Sagligi Infertilite Dernegi- TSRM, Reprodüktif Genetik Özel Ilgi Grubu Koordinatörü Doç. Dr. Evrim Ünsal, tüp bebek uygulamalarinin dünyada ve Türkiye’de artik hizini kaybetmeden infertil çiftler için uygulanmaya devam ettiginin altini çizdi.

Türkiye’de her sehirde tüp bebek merkezlerinin oldugunu ifade eden Ünsal, "Asil amaç ailelerin saglikli bebek sahibi olmasidir. Infertil çiftler en büyük hasta grubunu olusturuyor ama genetik tibbinin ilerlemesiyle birlikte tüp bebek yöntemiyle elde edilen embriyolarda nadir hastaliklari tespit edebiliyoruz. Bu aileler için sagliksiz çocuk sahibi olmada çok önemli bir faktör. Tüp bebek yöntemiyle her iki es bir hastalik tasidiginda, diyelim ki SMA olsun. Resesif aktarilan nadir hastaliklar her iki es ayni mutasyonu tasiyorsa çiftleri hasta çocuk sahibi yapiyor. Bu çiftler tasiyici oldugu için hastalik klinigi göstermiyorlar. Ancak her iki çiftte de ayni gende bir bozukluk olursa hasta çocuk sahibi olabiliyorlar. Böyle bir durumda ancak kendilerinin tasiyici oldugunu anliyorlar. Ülkemizde akraba evliligi yüksek bir toplum oldugumuz için bu çiftleri hasta çocuk sahibi olmadan taramak ve tanisini koymak çok önemlidir. Beta talasemi tarama programina alindi ve hastaligin ülkemizde yayginlasmasini önemli ölçüde önlendi. Çiftler bir danismanlik aldilar. Çiftlere üreme seçenekleri söylenmeye baslandi. Günümüz teknolojilerinde biz tüp bebek yöntemiyle elde edilen embriyolarda preimplantasyon testleri yaparak embriyodan bir hücre alip ilgili hastaligi bu hücrede tarayip, sadece saglikli embriyolarin rahim içine transfer edilmesi yöntemiyle çiftlerin saglikli gebelik baslatmasini saglayabiliyoruz" diye konustu.



"Akraba evliligi doguda yüzde 40’larda"

Türkiye’de akraba evliliginin yüksek oldugunu ve dogu bölgelerinde bu oranin yüzde 40’lari buldugunu aktaran Ünsal, "Bu çerçevede çiftlerin ortak gen bozuklugu tasima ihtimali çok artiyor. Bu akraba taramalarinin yapilmasiyla birlikte genis test panellerinin uygulanmasiyla bu hastaliklar tespit edilebilir. Dünya üzerinde tanimlanmis 8 bin hastalik var. Her hafta en asagi 5 hastalik literatüre giriyor. Yüzlerce daha tespit edilmemis gen bozuklugu mevcut. Avrupa ülkelerinde sik görülen hastaliklar, diyelim ki 15-20 civarinda hastalik bizim ülkemizde yüzde 35’lerde görülüyor. Yani yüzde 65-70 civarindaki hastalik dünyanin çok bilmedigi nadir olan hastaliklar, o nedenle bizim mücadelemiz biraz daha fazla. SMA ilaç tedavisi çiktigi için çokça bilinen bir yöntem ama birçok hastalik mevcut. TSRM bilinçlendirmeyi arttirmayi hedefliyor" dedi.

Kaynak: İHA