Türk Mezar Taslari, Kentlesme Kültürünün Asamalarini Yansitiyor

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bahar: 'Göçebe kültüründen gelen insanlarimiz yerlestikçe, kentlesme baslayip, eli çekiç tuttukça yavas yavas taslari sekillendirmeye baslamis. Mezar taslarinin ebatlari önce yariya düsmüs, sonra sekillenerek küçülmeye devam etmis' 'Mesela Osmanli'nin klasik döneminde, 1516. yüzyilda artik çok daha edebi siirlerle karsilasiyoruz ve daha sonra içinde yatan kisinin kimlikleri ortaya çikmaya baslamis. Fesler, kavuklar yapilmaya baslamis. Kadin mezarlari ayri bir estetikte yapilmis'

SERHAT ÇETINKAYA - Konya'da, geçmisi asirlar öncesine dayanan mezarliklardaki insan boyunu asan dev mezar taslari, görenleri sasirtiyor.

Kent merkezindeki Musalla ve Üçler mezarliklarinda bulunan farkli dönemlere ait kayrak, andezit, mermer gibi taslardan yapilmis mezar taslari, sekilleri, boyutlari ve süslemeleriyle birbirinden ayriliyor.

Bazi mezar taslarinin boyu 3 metreyi geçerken, bir arada bulunan eski ve yeni mezar taslari, alisilmisin disinda görüntüler olusturuyor.

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bahar, AA muhabirine, farkli yüzyillara ait Türk mezar taslarinin, kentlesmedeki kültürel gelisim asamalarini yansittigini söyledi.

Türklerin, Anadolu'ya ilk geldigi dönemlerde 5-6 metreye varan kayrak taslarini mezar tasi olarak kullandigini belirten Bahar, 11. yüzyila ait mezar taslarinin menhirleri andirdigini kaydetti.

Göçebe hayattan yerlesik hayata geçtikçe mezar taslarinin da sekillenmeye basladigini ifade eden Bahar, "Göçebe kültüründen gelen insanlarimiz yerlestikçe, kentlesme baslayip, eli çekiç tuttukça yavas yavas taslari sekillendirmeye baslamis. Mezar taslarinin ebatlari önce yariya düsmüs, sonra sekillenerek küçülmeye devam etmis." diye konustu.

- "Mezar taslarinda tarihimizde attigimiz her adimi görebiliriz"

Bahar, kültür ve sanattaki gelisimin mezar taslarina da yansidigini ifade ederek sunlari aktardi:

"Önce süslemeler baslamis. Sonraki yüzyil okuma yazmayla beraber desenler kazinip yazilar yazilmaya baslamis. Mesela Osmanli'nin klasik döneminde, 15-16. yüzyilda artik çok daha edebi siirlerle karsilasiyoruz ve daha sonra içinde yatan kisinin kimlikleri ortaya çikmaya baslamis. Fesler, kavuklar yapilmaya baslamis. Kadin mezarlari ayri bir estetikte yapilmis. Hocalarin, alimlerin, sanatçilarin, askerlerin ayri… Artik mezarlar da kimlik kazanmaya baslamis. Mezar taslarina baktiginiz zaman bizim kentlesme, kültürlesme ve tarihimizde attigimiz her adimi görmemiz mümkün."

- "Mezarlarimiz bir arsiv gibidir"

Mezarlarin, Türk kültürünün merkezinde olduguna dikkati çeken Bahar, tarihte Türklerden ilk söz eden, Türk isminin ilk geçtigi Bilge Kagan'in Bengü Tasi yazitinin da bir mezar tasi oldugunu animsatti.

Bahar, söyle devam etti:

"Bazen tarihi yerlesimler tahrip edilebiliyor ama mezarlara saygimizdan dolayi çogu kültürel kalintilarimiz mezarliklarda yasiyor. Mezarlarimiz bir arsiv gibidir. Bu mezarlar bir de dünya ile ahiret arasindaki sinir taslari gibi görülmüs. Insanoglu her zaman için ölümsüzlügü aramis ve ölümsüzlük arayisi bir sekilde mezarlara yansitilmis. Bir bakima mezar hem ölüme giden bir yol hem de ölümsüzlüge giden bir yol."
Kaynak: AA