Müsilaj Konusu Gemlik'te Masaya Yatirildi
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayrami etkinlikleri kapsaminda, Gemlik Belediyesi tarafindan “Müsilaj ve Gemlik Körfezi” söylesisi düzenlendi.
Ziraat Mühendisi ve CHP 24. Dönem Bursa Milletvekili Ilhan Demiröz’ün moderatörlügünü yaptigi söylesiye Istanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, Bursa Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölüm Baskani Prof. Dr. Mete Yilmaz, Gazeteci Yazar Necati Kartal ve DOGADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir Katildi.
Söyleside en çok merak edilen konulardan denize girilip girilmeyecegi, balik tüketiminin sorun olup olmayacagi gibi sorulara cevap verildi.
Deniz yüzeyinde müsilaj olmadiginda denize girmenin sorun olmayacagi belirtilirken, balik tüketmekte de herhangi bir sorun olmayacagi dile getirildi.
Kabotaj Bayrami hakkinda bilgi veren Ziraat Mühendisi Ilhan Demiröz, 24 Temmuz 1923 yilinda Lozan Antlasmasi ile yabanci devlete verilen ayricaliklar olan kapitülasyonlarin kaldirilmasindan sonra 1935 yilindan beri Denizcilik ve Kabotaj Bayrami’nin kutlandigini söyledi.
Demiröz söyleside ilk sözü, Gemlikli olmasi nedeniyle gazeteci Necati Kartal’a verdi.
“Gemlik’te her noktada denize girilirdi”
Geçmis’te Gemlik’te her noktada denize girildigini belirten Kartal, önceki dönemlerde yasanan balik bolluguna da dikkat çekti. Kartal söyle konustu: “Burada kayikhaneye kadar olan binalarin hiç biri apartman degildi. Bir tek apartman vardi. Geri kalanlarin hepsi yali evleriydi. Hepsinin altinda dalgakiranlar vardi. Her yerde denize giriliyordu. Burada bir sürü nokta balik tutulan voli yerleriydi. Biz çocuktuk, oltamiz olmasina gerek yok. Toplu igneye ekmek takip iskeleden uzattiginizda kumbil buna vururdu. Ya da evden ekmek biçagini alip, kisa pantolonla denize girerseniz, kumlukta yürürken hareket gördünüz mü biçagi batirirdiniz. Pisi alirdiniz. Bugün pisi baliginin kilosu 70 lira. Vietnam’dan gelenleri de bu fiyata veriyorlar. Iskeleden midye çikarirdik. Manastir bölgesi dogal sayfiye yeri ve plajdi. Bugün konutlasmanin oldugu yerlerin hepsi dogal plajlardi. Her yerinde yüzülebilir, her yerinde balik yakalanabilirdi. Ben bunlari anlattigimda herkes bakiyor. Yalanmis gibi kabul ediyorlar. Denizin kiyisindaki yali evleri apartmana dönüstü. Yanlis bir imar politikasiyla en öndekiler alti kat, bir arkasi bes kat, bir arkasi dört seklinde imar verildi.
Bu denizin hava akimini ve denizi görmeyi engelledi. Deniz çok kirlendi. Eski Gemlik’i anlatiyorum. Sonra kendi kendime diyorum ki, bunlar hayal miydi? Ben de yasamadim mi?”
“Geçmiste derelerin üzeri kapatilip atik kanali yapildi”
1950’lerde Istanbul’un nüfusunun 1.1 milyon oldugunu söyleyen Istanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay da, su anda 17 milyon civarinda nüfus oldugunu söyledi.
Prof. Albay sözlerine söyle devam etti: “1980’li yillarin sonunda atiklar ile ilgili bir fikir gelistiriliyor. Marmara Denizi’nin altinda Akdeniz’in suyu vardir, Karadeniz’e gider. Karadeniz’in suyu da üstten akar Ege’ye dogru gider. Atiklari derin deniz desarjiyla Akdeniz’e verirsek Karadeniz’e tasir. Tasimadigini gördük. Marmara Denizi’ni 30 yildan beri kirletmeye devam ediyor. Bursa sinirlari içindeyiz. Nilüfer Çayi kirli akiyor. Simav Çayi ile birlesip Marmara Denizi’ne akiyor. Dünya Bankasi Istanbul Belediyesi’ne kaynak olusturdu. Dereler islah edilecekti. Derelerin üzeri kapatildi ve atik kanali haline getirildi.
Bu atiklar yillarca Marmara Denizi’ni kirletti. Biliyorsunuz Marmara Havzasi çok nüfus alan bir yer. Türkiye’nin üçte biri yasiyor. Istanbul’da kilometre kare basinda 3 bin kisi yasiyor. Tunceli’de 10 kisi yasiyor. Bu havzaya bu kadar insani biriktirirseniz Istanbul’un suyu yetmez. Denizi de yetmez. Eger aritma tesislerini çalistirirsak, dereler temiz akmaya baslarsa, betonlasmayi durdurursak, Simav Çayi temiz akarsa Marmara Denizi temizlenir. Marmara Denizi ne zaman temizlenir diyenlere sunu söylüyorum. Marmara Denizi alti yilda bir yenileniyor. Dört yilda zaman verirseniz, atik atmazsaniz on yilda Marmara Denizi’nin piril piril olacagini düsünüyorum.
“Müsilaj baliga zararli ama tüketilmesinde sorun yok”
Bursa Teknik Üniversitesi BiyomühendislikBölüm Baskani Prof. Dr. Mete Yilmaz ise Marmara Denizi’nin kirlilik baski altinda oldugunu belirterek bu baskinin yillardir devam ettigini belirtti.
Balik yenilip yenilmeyecegi sorusuna cevap veren Prof. Yilmaz, “Su ana kadar bu konuda tehlikeli bir seye rastlanmadi. Tarim ev Orman Bakanligi bunu takip ediyor. Halk da güncel olarak sikinti olup olmadigini takip edebilir. Müsilaj baliga zararli mi? Evet. Müsilaj oksijeni azaltacak, baligin solungaçlarini tikayacak, baligin ölümüne ya da dibi kapladigi zaman dipteki canlilarin ölümüne sebep olacak. Mudanya kiyilarina müsilaj geldiginde örnekler aldik. Bundan ürün çikarabilir miyiz onu düsündük. Acaba müsilajin içinde agir metal var mi? Toksik madde var mi? Bizim aldigimiz örneklerde yoktu ama baska yerlerde olmayacagi anlamina gelmez.”
“Marmara Denizi kendini ifade etti”
DOGADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir de “biz yillardir çevre ve yasam mücadelesi verirken, Marmara Denizi’nin kirliligini ifade etmeye çalistik. Kenti yönetenler, karar verenler bizim sesimizi duymadi” dedi.
Demir söyle konustu: “Bundan 10 yil önce Bursa DOGADER olarak Marmara Denizi’nin kirliligini arttiran etkenlerden biri olan Nilüfer Çayi’nin temiz akmasi için bir kampanya yürüttük. Nilüfer Çayi Susurluk Havzasi’nda Emet ve Balikesir’den gelen derelerle bulusup Marmara Denizi’ne desarj oluyor. Nilüfer Çayi, Marmara Denizi’ne giderken yaklasik 200 km yol kat ediyor. Bu yolu kat ederken yirmiyi askin sanayi bölgesinin kirliligini ve 4 milyona yaklasan Bursa nüfusunun kirliligine maruz kaliyor. Marmara Denizi’ne dökülürken su olmaktan çikip kimyasal atik haline geliyor. Biz böyle kirli bir uyu yillardir Marmara Denizi’ne gönderiyoruz. Biz bir farkindalik olusturduk. Basinda ciddi sekilde ses getirdik. O dönem bakanlik belli firmalara cezalar kesti. Aritma tesisleri kapasiteleri kismen arttirildi. Bizi duymadilar. Ta ki Marmara Denizi kendisini ifade edene kadar. Üç bes günde bitmesi gereken deniz salyasi üç ay sürünce herkes mikrofonu hocalarima tuttu. Biz yasam savunuculari, çevreciler, bu sorunu yillardir her firsatta dile getiriyoruz. Marmara Denizi’ndeki baliklarda agir metal birikmesinin basladigini biliyoruz. Bahsettigimiz hat ayni zamanda tarim havzasindan geçiyor. Bu bölgede Türkiye’nin en marka sirketleri süt topluyor. Misir yetistiriliyor. O dönem bir haberde sütte agir metal oldugu tespit edildi. O havzadan çikan ürünü tüketiyoruz. Bir etken karadan gelen kirli sularin Marmara Denizi’ne desarj edilmesi. Ikinci etken iklim degisikligi. Her ikisinin birlesmesi Marmara Denizi’ni bu hale getirdi. Ege ve Akdeniz’i de bu hale getirecek. Karar vericilerin, acil eylem planlariyla bilim insanlarini dinleyerek adimlar atmali. Baska Marmara yok! Bu kirlilikten hepimiz yurttas olarak üzerimize düseni yaparak kurtulacagiz.”
“Mücadelede bizle birlikte olun”
Söylesi sonunda konusan Gemlik Belediye Baskani Mehmet Ugur Sertaslan, Marmara Bölgesi’nde müsilajla ilgili ilk konusmayi kendisinin yaptigini ve konusma videosunun 600 binden fazla izlendigini söyledi.
Baskan Sertaslan sözlerine söyle devam etti: “Basimiza gelen her kötü sey tercihlerimizin yüzünden oluyor. Zengin dedigimiz insanlar, sanayiciler var ya, bizim arkadaslarimiz, akrabalarimiz. Yabanci degiller. Bursa’da 12 sanayi bölgesi vardi. 2009 yilinda Il Çevre Düzeni çalismasinda 21’e çikti. Sanayiyi yiktik Marmara’ya, istihdami yiktik Marmara’ya. Çocuklarimiz yüzmeyi havuzda ögreniyor. Tek sorumlusu siyasetçiler degil. Onlari da seçenler bizleriz. Elli yildir, sanayi bölgeleri Nilüfer çayi, Karsak Deresi araciligiyla aritmayi çalistirmasak, çok masrafli deyip, üç kurus için bu memlekete ihanet edenler bizim insanlarimiz. Istanbul’da her gün 4 buçuk milyon metreküp lagim akiyor Marmara’ya. Vicdan sahibi bireyler olarak davranacagiz. Imar açarken yedi kat istemeyecegiz. Orhangazi’de aritma tesisi için konusma yapiyorum. Orhangazi’de Karsak Deresi’ne pislik birakiliyor. Biz ugrasiyoruz. Beni ve Gemlik’te siyaset yapan arkadaslarimizi ne kadar çok sikistiririz sonuca ulasmak o kadar yakin olur. Biz sahip çikmazsak, bizim adimiza kimsenin sahip çikmasini beklemeyin. Yanimizda olun.”
Kaynak: İHA
Söyleside en çok merak edilen konulardan denize girilip girilmeyecegi, balik tüketiminin sorun olup olmayacagi gibi sorulara cevap verildi.
Deniz yüzeyinde müsilaj olmadiginda denize girmenin sorun olmayacagi belirtilirken, balik tüketmekte de herhangi bir sorun olmayacagi dile getirildi.
Kabotaj Bayrami hakkinda bilgi veren Ziraat Mühendisi Ilhan Demiröz, 24 Temmuz 1923 yilinda Lozan Antlasmasi ile yabanci devlete verilen ayricaliklar olan kapitülasyonlarin kaldirilmasindan sonra 1935 yilindan beri Denizcilik ve Kabotaj Bayrami’nin kutlandigini söyledi.
Demiröz söyleside ilk sözü, Gemlikli olmasi nedeniyle gazeteci Necati Kartal’a verdi.
“Gemlik’te her noktada denize girilirdi”
Geçmis’te Gemlik’te her noktada denize girildigini belirten Kartal, önceki dönemlerde yasanan balik bolluguna da dikkat çekti. Kartal söyle konustu: “Burada kayikhaneye kadar olan binalarin hiç biri apartman degildi. Bir tek apartman vardi. Geri kalanlarin hepsi yali evleriydi. Hepsinin altinda dalgakiranlar vardi. Her yerde denize giriliyordu. Burada bir sürü nokta balik tutulan voli yerleriydi. Biz çocuktuk, oltamiz olmasina gerek yok. Toplu igneye ekmek takip iskeleden uzattiginizda kumbil buna vururdu. Ya da evden ekmek biçagini alip, kisa pantolonla denize girerseniz, kumlukta yürürken hareket gördünüz mü biçagi batirirdiniz. Pisi alirdiniz. Bugün pisi baliginin kilosu 70 lira. Vietnam’dan gelenleri de bu fiyata veriyorlar. Iskeleden midye çikarirdik. Manastir bölgesi dogal sayfiye yeri ve plajdi. Bugün konutlasmanin oldugu yerlerin hepsi dogal plajlardi. Her yerinde yüzülebilir, her yerinde balik yakalanabilirdi. Ben bunlari anlattigimda herkes bakiyor. Yalanmis gibi kabul ediyorlar. Denizin kiyisindaki yali evleri apartmana dönüstü. Yanlis bir imar politikasiyla en öndekiler alti kat, bir arkasi bes kat, bir arkasi dört seklinde imar verildi.
Bu denizin hava akimini ve denizi görmeyi engelledi. Deniz çok kirlendi. Eski Gemlik’i anlatiyorum. Sonra kendi kendime diyorum ki, bunlar hayal miydi? Ben de yasamadim mi?”
“Geçmiste derelerin üzeri kapatilip atik kanali yapildi”
1950’lerde Istanbul’un nüfusunun 1.1 milyon oldugunu söyleyen Istanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay da, su anda 17 milyon civarinda nüfus oldugunu söyledi.
Prof. Albay sözlerine söyle devam etti: “1980’li yillarin sonunda atiklar ile ilgili bir fikir gelistiriliyor. Marmara Denizi’nin altinda Akdeniz’in suyu vardir, Karadeniz’e gider. Karadeniz’in suyu da üstten akar Ege’ye dogru gider. Atiklari derin deniz desarjiyla Akdeniz’e verirsek Karadeniz’e tasir. Tasimadigini gördük. Marmara Denizi’ni 30 yildan beri kirletmeye devam ediyor. Bursa sinirlari içindeyiz. Nilüfer Çayi kirli akiyor. Simav Çayi ile birlesip Marmara Denizi’ne akiyor. Dünya Bankasi Istanbul Belediyesi’ne kaynak olusturdu. Dereler islah edilecekti. Derelerin üzeri kapatildi ve atik kanali haline getirildi.
Bu atiklar yillarca Marmara Denizi’ni kirletti. Biliyorsunuz Marmara Havzasi çok nüfus alan bir yer. Türkiye’nin üçte biri yasiyor. Istanbul’da kilometre kare basinda 3 bin kisi yasiyor. Tunceli’de 10 kisi yasiyor. Bu havzaya bu kadar insani biriktirirseniz Istanbul’un suyu yetmez. Denizi de yetmez. Eger aritma tesislerini çalistirirsak, dereler temiz akmaya baslarsa, betonlasmayi durdurursak, Simav Çayi temiz akarsa Marmara Denizi temizlenir. Marmara Denizi ne zaman temizlenir diyenlere sunu söylüyorum. Marmara Denizi alti yilda bir yenileniyor. Dört yilda zaman verirseniz, atik atmazsaniz on yilda Marmara Denizi’nin piril piril olacagini düsünüyorum.
“Müsilaj baliga zararli ama tüketilmesinde sorun yok”
Bursa Teknik Üniversitesi BiyomühendislikBölüm Baskani Prof. Dr. Mete Yilmaz ise Marmara Denizi’nin kirlilik baski altinda oldugunu belirterek bu baskinin yillardir devam ettigini belirtti.
Balik yenilip yenilmeyecegi sorusuna cevap veren Prof. Yilmaz, “Su ana kadar bu konuda tehlikeli bir seye rastlanmadi. Tarim ev Orman Bakanligi bunu takip ediyor. Halk da güncel olarak sikinti olup olmadigini takip edebilir. Müsilaj baliga zararli mi? Evet. Müsilaj oksijeni azaltacak, baligin solungaçlarini tikayacak, baligin ölümüne ya da dibi kapladigi zaman dipteki canlilarin ölümüne sebep olacak. Mudanya kiyilarina müsilaj geldiginde örnekler aldik. Bundan ürün çikarabilir miyiz onu düsündük. Acaba müsilajin içinde agir metal var mi? Toksik madde var mi? Bizim aldigimiz örneklerde yoktu ama baska yerlerde olmayacagi anlamina gelmez.”
“Marmara Denizi kendini ifade etti”
DOGADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir de “biz yillardir çevre ve yasam mücadelesi verirken, Marmara Denizi’nin kirliligini ifade etmeye çalistik. Kenti yönetenler, karar verenler bizim sesimizi duymadi” dedi.
Demir söyle konustu: “Bundan 10 yil önce Bursa DOGADER olarak Marmara Denizi’nin kirliligini arttiran etkenlerden biri olan Nilüfer Çayi’nin temiz akmasi için bir kampanya yürüttük. Nilüfer Çayi Susurluk Havzasi’nda Emet ve Balikesir’den gelen derelerle bulusup Marmara Denizi’ne desarj oluyor. Nilüfer Çayi, Marmara Denizi’ne giderken yaklasik 200 km yol kat ediyor. Bu yolu kat ederken yirmiyi askin sanayi bölgesinin kirliligini ve 4 milyona yaklasan Bursa nüfusunun kirliligine maruz kaliyor. Marmara Denizi’ne dökülürken su olmaktan çikip kimyasal atik haline geliyor. Biz böyle kirli bir uyu yillardir Marmara Denizi’ne gönderiyoruz. Biz bir farkindalik olusturduk. Basinda ciddi sekilde ses getirdik. O dönem bakanlik belli firmalara cezalar kesti. Aritma tesisleri kapasiteleri kismen arttirildi. Bizi duymadilar. Ta ki Marmara Denizi kendisini ifade edene kadar. Üç bes günde bitmesi gereken deniz salyasi üç ay sürünce herkes mikrofonu hocalarima tuttu. Biz yasam savunuculari, çevreciler, bu sorunu yillardir her firsatta dile getiriyoruz. Marmara Denizi’ndeki baliklarda agir metal birikmesinin basladigini biliyoruz. Bahsettigimiz hat ayni zamanda tarim havzasindan geçiyor. Bu bölgede Türkiye’nin en marka sirketleri süt topluyor. Misir yetistiriliyor. O dönem bir haberde sütte agir metal oldugu tespit edildi. O havzadan çikan ürünü tüketiyoruz. Bir etken karadan gelen kirli sularin Marmara Denizi’ne desarj edilmesi. Ikinci etken iklim degisikligi. Her ikisinin birlesmesi Marmara Denizi’ni bu hale getirdi. Ege ve Akdeniz’i de bu hale getirecek. Karar vericilerin, acil eylem planlariyla bilim insanlarini dinleyerek adimlar atmali. Baska Marmara yok! Bu kirlilikten hepimiz yurttas olarak üzerimize düseni yaparak kurtulacagiz.”
“Mücadelede bizle birlikte olun”
Söylesi sonunda konusan Gemlik Belediye Baskani Mehmet Ugur Sertaslan, Marmara Bölgesi’nde müsilajla ilgili ilk konusmayi kendisinin yaptigini ve konusma videosunun 600 binden fazla izlendigini söyledi.
Baskan Sertaslan sözlerine söyle devam etti: “Basimiza gelen her kötü sey tercihlerimizin yüzünden oluyor. Zengin dedigimiz insanlar, sanayiciler var ya, bizim arkadaslarimiz, akrabalarimiz. Yabanci degiller. Bursa’da 12 sanayi bölgesi vardi. 2009 yilinda Il Çevre Düzeni çalismasinda 21’e çikti. Sanayiyi yiktik Marmara’ya, istihdami yiktik Marmara’ya. Çocuklarimiz yüzmeyi havuzda ögreniyor. Tek sorumlusu siyasetçiler degil. Onlari da seçenler bizleriz. Elli yildir, sanayi bölgeleri Nilüfer çayi, Karsak Deresi araciligiyla aritmayi çalistirmasak, çok masrafli deyip, üç kurus için bu memlekete ihanet edenler bizim insanlarimiz. Istanbul’da her gün 4 buçuk milyon metreküp lagim akiyor Marmara’ya. Vicdan sahibi bireyler olarak davranacagiz. Imar açarken yedi kat istemeyecegiz. Orhangazi’de aritma tesisi için konusma yapiyorum. Orhangazi’de Karsak Deresi’ne pislik birakiliyor. Biz ugrasiyoruz. Beni ve Gemlik’te siyaset yapan arkadaslarimizi ne kadar çok sikistiririz sonuca ulasmak o kadar yakin olur. Biz sahip çikmazsak, bizim adimiza kimsenin sahip çikmasini beklemeyin. Yanimizda olun.”