Adalet Bakani Abdulhamit Gül, 5. Darbe Ile Mücadele Sempozyumu'nda Konustu Açiklamasi

'Yarinlarimiza, çocuklarimiza birakacagimiz en önemli miras yeni, sivil, daha demokratik bir anayasadir. Cumhuriyetimiz, ikinci yüzyila bu anayasayla girmeyi hak etmektedir' 'Vesayetle kalici mücadeleyi basarili bir sekilde tamamlamanin zirvesi, yeni ve sivil bir anayasadir. Kim gelirse gelsin, dönemlere, konjonktüre göre demokratik degil, bu ülkede bundan sonra hiçbir kimsenin vesayetin önünü açmadigi, hiç kimsenin düsüncesine, inancina, kilik kiyafetine, yasayisina, mezhebine, siyasi düsüncesine karismadigi bir temel hakki anayasal güvence altina almak hepimizin ortak sorumlulugudur. Bize göre vesayetle mücadele bu anlamda anayasayla taçlanmali ve bu mücadele basariyla sonuçlanmalidir' 'Anayasayla birlikte anayasa yapim sürecinin de uzlasmayla yapilmasi çok önemlidir. Inaniyoruz ki milletimize yakisir bir anayasayi hep birlikte yapma basarisina ulasacagiz'

Adalet Bakani Abdulhamit Gül, "Yarinlarimiza, çocuklarimiza birakacagimiz en önemli miras yeni, sivil, daha demokratik bir anayasadir. Cumhuriyetimiz, ikinci yüzyila bu anayasayla girmeyi hak etmektedir." dedi.

Bakan Gül, Istanbul 2 Nolu Barosu ve Türkiye Hukuk Platformu is birliginde ve Istanbul Üniversitesi (IÜ) ev sahipliginde, Prof. Dr. Fuat Sezgin Salonu'nda düzenlenen 5. Darbe ile Mücadele Sempozyumu'nda yaptigi konusmada, vesayetin temelinde, insani oldugu gibi kabul etme yerine "belirleme" ve "toplumu dizayn etme" anlayisinin yattigini söyledi.

Bu anlayisin, millet iradesine, insanin yasam tarzina, kültürüne ve inançlarina; kendinden menkul olarak "buyurgan", "tepeden inmeci", "sabloncu", "tek tipçi" bir anlayisla müdahale ve "halka ragmen halk için" ifadesiyle özetlenebilecegini anlatan Gül, bu anlayisin sonucunun "makbul vatandas, makbul olmayan vatandas" ayrimina kadar vardigini belirtti.

Bunun karsisinda "halk için, halkla birlikte" anlayisinin bulunduguna deginerek, Türk siyasetinin, "yeter söz milletin" diyenler ile "hayir söz vesayetin" diyenlerin mücadele sahasi oldugunu anlatan Gül, bu mücadelede milletin iradesinin egemen oldugu tüm dönemlerde vesayetçilerin milletten ve iradesinden korktuklarini ifade etti.

Geriye dogru bakildiginda takvimin her ayinda bu "vatansiz anlayisin" kanli izlerini gördüklerini dile getiren Gül, 27 Mayis 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtirasi, 12 Eylül 1980 darbesi ile 28 Subat postmodern darbe döneminde yasananlara degindi.

15 Temmuz'da ise bambaska bir tarih yazildigini vurgulayan Gül, Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in "Halkin gücünün üstünde bir güç ben tanimadim" sözü ve liderliginde, aziz milletin destansi cesaretle direnisinin, demokrasi tarihinin makus talihini degistirdigini, milletin bu kararinin daha güçlü ve kurumsallasmis demokrasi için tarihi bir adim oldugunu ifade etti.

Adalet Bakani Gül, "Millet mi, vesayet mi karar verecek" mücadelesinde Cumhurbaskani Erdogan liderligindeki AK Parti hükümetlerinin, çok kararli bir durus sergilediklerini, millet iradesi ve demokrasi adina önemli adimlar atildigini, bu mücadelede "Milletin kararindan baska hiçbir güç yoktu" anlayisinin ortaya kondugunu vurguladi.

Bürokratik ve yargisal vesayetin ortadan kalktigina, vesayetin zincirlerinin kirildigina dikkati çeken Gül, Türkiye'nin vesayette prangalarini kurtardikça her alanda gelecege daha büyük ve ümitvar adimlarla yolcugunun devam edecegini belirtti.

- "28 Subat'in vesayetçi izlerini birer birer sildik"

Gül, AK Parti hükümetlerinin 19 yil boyunca vesayetle mücadele kapsaminda yaptigi çalismalari söyle anlatti:

"Olaganüstü hal uygulamasina son verdik. Haksiz uygulamalarin oldugu Devlet Güvenlik Mahkemelerine (DGM) son verdik. 2003 yilinda MGK'yi sivillestirdik. Bati Çalisma Grubu vardi, insanimizi fisleyen, ötekilestiren bu zihniyete Basbakanlik Takip Kuruluna son verdik. EMASYA Protokolü'nü kaldirdik. 28 Subat'in vesayetçi izlerini birer birer sildik. Kat sayi uygulamasina son verildi. Basörtüyle okumak isteyenlerin egitim ögrenim hakki önündeki engeller kaldirildi. Kamuda çalismanin önündeki engeller kaldirildi. Milletvekili olarak 'Bu kadina haddini bildirin'den, 'Bu seçilmis bir kisiyse Meclis'te, bu yüce çati altinda, parlamentoda görev yapar' anlayisiyla fiili olarak bu yasaklara son verdik. Din egitiminin önündeki engelleri kaldirdik. Siyasi partilerin kapatilmasini zorlastirdik. 12 Eylül darbecilerinin yargilanmasinin önünü açtik. Yargisal denetimdeki kisitlamalari kaldirdik. 2017'de demokratik mesruiyeti güçlendirerek Hakimler ve Savcilar Kurulu'yla ilgili milletimizin iradesiyle önemli degisiklikler yaptik."

Bakan Gül, tüm bu süreçlerde temel yaklasimlarinin, demokratik kazanimlarin kisiler degisse bile kalici bir sekilde kurumsallasmasi oldugunu belirtti.

Kendileri bu mücadeleyi verirken, 19 yilda vesayetin bos durmadigina isaret eden Gül, "Daha hükümetimizin birinci yilinda darbe planlariyla mücadele ettik. Bürokrasinin, yarginin is yapmama direnisiyle karsilastik. 14 Mayis 2007'de baslayan ve iki Cumhuriyet mitingleri ile kitlesel ayaklanma girisimleri... Yine '367 krizi' ile cumhurbaskani seçiminin engellenmesi. 2007'de 'e-muhtira' ile demokrasiye, millete ayar verilme girisimi. 2008'de, iki kisiden birinin oyunu almis olan AK Parti'ye kapatma davasi. MIT Müstesari üzerinden basbakani devirme girisimi. Gezi Parki olaylariyla bir ayaklanma denemesi. 17-25 Aralik yargi, emniyet darbe girisimiyle hükümetin düsürülme girisimleri ve 15 Temmuz darbe girisimi. Tüm bu vesayet girisimleri milletimizin dirayetiyle cesaretiyle çok büyük bir basari, direnç ortaya konmustur ve sonunda vesayet degil, milletimiz kazanmistir." diye konustu.

- "1982 Anayasasi'nin ruhuna sinen vesayetçi ruhtan kurtulmamiz gerekir"

Adalet Bakani Gül, yeni anayasa çalismalarina deginerek, sözlerini söyle sürdürdü:

"Vesayetle kalici mücadeleyi basarili bir sekilde tamamlamanin zirvesi, yeni ve sivil bir anayasadir. Kim gelirse gelsin, dönemlere, konjonktüre göre demokratik degil, bu ülkede bundan sonra hiçbir kimsenin vesayetin önünü açmadigi, hiç kimsenin düsüncesine, inancina, kilik kiyafetine, yasayisina, mezhebine, siyasi düsüncesine karismadigi bir temel hakki anayasal güvence altina almak hepimizin ortak sorumlulugudur. Bize göre vesayetle mücadele, anayasayla taçlanmali ve bu mücadele basariyla sonuçlanmalidir. Zira bu anayasa darbeciler, vesayetçiler tarafindan yapilmis, lafziyla ruhuyla bastan sona sivillesmesi gereken bir anayasadir. 1982 Anayasasi'nin ruhuna sinen bu vesayetçi ruhtan hepimizin ülke ve millet olarak kurtulmasi gerekir. Yarinlarimiza, çocuklarimiza birakacagimiz en önemli miras yeni, sivil, daha demokratik bir anayasadir. Cumhuriyetimiz, ikinci yüzyila bu anayasayla girmeyi hak etmektedir."

Insanin haklariyla yasadiginin altini çizen Gül, devleti ancak insani yasatmakla mümkün gören bir anlayisla, temeline insani ve onurunu koyan, insan hak ve özgürlüklerini teminat altina alan toplumsal bir sözlesmeyle anayasa yapmanin millete karsi ödevleri oldugunu dile getirdi.

Böylece vesayetin de tam anlamiyla yenildigi bir sonuca ulasma imkani olacagina isaret eden Gül, "Anayasayla birlikte anayasa yapim sürecinin de uzlasmayla yapilmasi çok önemlidir. Inaniyoruz ki milletimize yakisir bir anayasayi hep birlikte yapma basarisina ulasacagiz." dedi.

- "Yarginin emir alacagi tek yer anayasadir, kanunlardir"

Bir ülkede vesayet varsa orada adalet olmayacagina dikkati çeken Gül, sunlari kaydetti:

"Bu ülkede vesayetin birçok izlerini yargi alaninda da maalesef üzülerek gördük. Yargi maalesef, sabloncu anlayisin kolon tasiyicisi olarak bazi dönemlerde görev ifa etmistir. Vesayetin çizdigi bir tip var, bu tipe, sablona uymayan vatandaslar yine gelip, dönüp dolasip vesayetin yargi anlayisina takilmislardir. Vesayetin emrindeki mahkemeler, her darbe sonrasi kurulan yeni düzende dizayn edici aygitlar haline gelmistir. 17-25 Aralik'ta ise yargi ve emniyetle birlikte burada hükümet darbesinin aparati olmasi ötesinde bizatihi faili haline gelmistir. Yargi darbesi olarak da tarifte yerini alan bu girisim FETÖ'nün milli iradeye karsi en ahlaksiz, en çirkin, en hayasiz göstergelerinden biriydi."

Adalet Bakani Gül, 15 Temmuz gecesini "kirilma noktasi" olarak niteleyerek, "O gece Türk yargisi hakimiyle savcisiyla savunma ayagiyla avukatiyla darbenin karsisinda dimdik ayakta durmustur. O gece 15 Temmuz darbecileri FETÖ'cülere suçüstü yapilmistir. Türk milleti adina darbecilerden hesap sormustur, hesap sormaya devam etmektedir. Nasil milletimiz sokaklarda, meydanlarda nöbet tuttuysa, hukuk nöbetini, demokrasi nöbetini, anayasa nöbetini de Türk yargisi o geceden itibaren cuntacilardan hesap sorarak baslatmistir, hala sürdürmeye devam etmektedir. Bunu yaparken de hukukun sinirlarindan asla çikmadan bu yargilamayi yapmislardir. O gece anayasayi ortadan kaldirmak isteyenleri de yine kaldirmak istedikleri anayasa, evrensel hukuk çerçevesinde yargilamistir, yargilamaya devam etmektedir." degerlendirmesinde bulundu.

Yarginin yegane koruyucusu adalet oldugunun altini çizen Gül, "Yarginin emir alacagi tek yer anayasadir, kanunlardir. Bu konu, bizim için bütün meselelerin üzerindedir, temel hassasiyetimizdir. Esas itibariyla yargi da millete hizmet eder hale gelmistir; vesayetin degil, milletin yargisi olarak çok önemli bir misyonu üstlenmistir. Yargiya yönelik sistematik saldirilarin temelinde de yarginin millet adina bu darbecilerden hesap sormasindan duyulan bir rahatsizlik oldugunu da açikça ifade etmek isterim." diye konustu.

Bakan Gül, demokrasinin emin adimlarla yoluna, hedeflerine yürüdügünü belirterek, bu gelismeyle yetinmeyeceklerini, anlayislarinin daha demokratik, özgürlükçü ve güçlü bir Türkiye'yi 2023 ve sonrasina tasimak oldugunu vurguladi.

Türkiye'yi gelecege tasiyacak tek kuvvetin, milli irade ve milletin tercihleri olduguna dikkati çeken Gül, "Bu noktaya gelene dek milletçe ödedigimiz tüm bedellerin idrakiyle, milletin emanetine karsi vesayet tuzaklarinin yeniden kurulmasina asla ama asla müsaade etmeyecegiz. Bu kararliligimiz, gücünü milletten almaktadir. Demokrasilerde vesayete yer yoktur, milletimizin de vasiye ihtiyaci yoktur. Vesayetin her türüne, vesayetçinin her rengine karsiyiz. FETÖ'ye, zihniyetine, vesayet anlayisina sonuna kadar bu millet daima karsi çikacaktir. Milletin iradesinin üzerinde hiçbir güç taninmayacaktir." seklinde konustu.

IÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Istanbul 2 Nolu Baro Baskani Av. Yasin Samli'nin konusma yaptigi sempozyumun açilisinin ardindan düzenlenen panellerde, 27 Mayis ve 12 Eylül darbeleri ile 28 Subat postmodern darbesi ve 15 Temmuz darbe girisimi ele alindi.

Kaynak: AA