IYI Parti Grup Toplantisi
IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, deniz salyasi sorununa deginerek, “Marmara Denizi’ne dökülen atik sularin bir kismi degil tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekiyor. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin. Mevcut aritma tesislerini bir an önce ileri biyolojik aritma tesislerine çevirin, gerekirse kamulastirmaya gidin” dedi.
IYI Parti Genel Baskani Aksener, partisinin grup toplantisinda konustu.
Aksener, esnaf ziyaretleri gerçeklestirdigini belirterek, “Ulukisla’da bir manav kardesim ‘Destek için müracaat ediyoruz, kimseye bir sey vermiyorlar. Birakin destegi, basvurumuz bile onaylanmiyor. Her sey ucu ucuna denk geliyor. Biz kasabin yolunu unuttuk’ diyor. Bor’da bir emeklimiz, ‘Ben yüksek maastan olacagim diye emekli oldum. Ama sirkette ortagim diye bana su an 2 bin 400 lira degil bin 700 lira maas veriyorlar. Sirketi feshedersem ben nasil geçinecegim’ diyor. Oto Sanayi’de 84 yasindaki Naci abimiz ile tanistik. 40 usta yetistirmis, sanayinin en eski ustasi, kurucusu. O bile dertli. Diyor ki ‘Kupon arazi hâline döndü burasi. Arsa olarak aliyorlar elimizden, bizi de dagin basina atiyorlar. Burayi birakip dagin basina tasinmamizi, üzerine de 100 bin lira para yatirmamizi istiyorlar’” ifadelerini kullandi.
Aksener, deniz salyasi sorunu ile ilgili olarak ise, “Bir seyin altini özellikle çizmek istiyorum. Bu bela yeni degil. Ilk olarak 2007 yilinda ortaya çikti. Bugünküne göre çok daha küçük boyuttaki o felaket, ancak iki yilda temizlenebildi. Peki sonra ne oldu? 2020 yilinin kasim ayinda yeniden ortaya çiktiginda bilim dünyasi, basta Bakanlik olmak üzere ilgili birimleri uyardi, ‘Önlem alin’ dedi.
Peki Çevre ve Sehircilik Bakanligi ne yapti? Mayisin ortalarina kadar bu salginin siradan bir plankton artisi oldugunu, numune almaya bile gerek olmadigini söyledi.
Ama son bir haftada müsilaj kiyilarimizi sarip gündem olunca nihayet Bakanlik, ‘acil durum eylem plani’ yapmaya basladi.
Onlarca bilim insaninin aylardir yaptigi uyariya kulak asmayan Bakanlik, sustu sustu, en sonunda Sayin Erdogan ‘Çevre bizim isimiz’ deyince nihayet adim atti. Su üstün liyakate bakar misiniz? Devletin Bakani, ‘Sayin Cumhurbaskanimizin talimatlariyla’ demeden ise baslayamiyor. Bilimin uyarisi yetmiyor. Vatandasin tepkisi yetmiyor” dedi.
Aksener, söyle devam etti:
“Yapilan arastirmalara göre Karadeniz’e ve Marmara’ya dökülen atiklari yüzde 40 oraninda azaltirsak müsilaj sorunundan ancak 6 yilda kurtulabilecegiz. Iktidar farkinda olmasa da müsilaj belasi iste bu kadar ciddi bir sorundur. Ve her ciddi sorun gibi bilimle, akilla ve ciddiyetle çözülmesi gerekir. Böyle sorunlar, bir kisinin ‘Talimati verdim’ dedigi sig ve indirgemeci bir anlayisla çözülemez. Biz sorumlu muhalefet anlayisimiz geregi isaret ettigimiz sorunlara dair çözüm önerilerimizi de paylasiyoruz. Türkiye’nin meselelerini kimin çözdügünü degil, meselelerin çözülüp çözülmedigini önemsiyoruz. Öncelikle sorunun yalnizca yerel yönetimlerin yükü olmadiginin bilinmesi gerekiyor. Bakanlik, zor zahmet de olsa büyüksehir belediyelerimizi de dahil ettigi bir süreç baslatti. Bu adimi olumlu buluyoruz. Bunun devaminda atilacak adimlar için de iktidara buradan çagrida bulunmak istiyorum. Marmara Denizi’ne dökülen atik sularin bir kismi degil tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekiyor. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin. Mevcut aritma tesislerini bir an önce ileri biyolojik aritma tesislerine çevirin, gerekirse kamulastirmaya gidin. Vakit kaybetmeden iyi tarim uygulamalarina geçin, gübre, kimyasal ve ilaç kullaniminin azaltilmasini saglayin. Sehir sebekelerinde yalnizca ön aritma yapilan suyun park ve bahçe sulamalarinda kullanilarak denize dökülmesini kisitlayin. Denizlerimizdeki dip hayatina zarar veren trol tipi avciliga karsi yaptirimlari arttirin. Marmara Denizi’ne atik su döken ve nüfusu 5 binden fazla olan yerlesimlerde hizla ileri biyolojik aritma tesisleri kurun. Karadeniz’deki kirliligin daha fazla artmamasi, Marmara Denizi’ndeki müsilajin Ege’yi daha fazla etkilememesi için Marmara, Karadeniz ve Ege’yle etkilesimi bulunan ülkelerle Türkiye’nin liderligini üstlendigi ortak bir platform kurulmasini saglayin.”
Kaynak: İHA
Aksener, esnaf ziyaretleri gerçeklestirdigini belirterek, “Ulukisla’da bir manav kardesim ‘Destek için müracaat ediyoruz, kimseye bir sey vermiyorlar. Birakin destegi, basvurumuz bile onaylanmiyor. Her sey ucu ucuna denk geliyor. Biz kasabin yolunu unuttuk’ diyor. Bor’da bir emeklimiz, ‘Ben yüksek maastan olacagim diye emekli oldum. Ama sirkette ortagim diye bana su an 2 bin 400 lira degil bin 700 lira maas veriyorlar. Sirketi feshedersem ben nasil geçinecegim’ diyor. Oto Sanayi’de 84 yasindaki Naci abimiz ile tanistik. 40 usta yetistirmis, sanayinin en eski ustasi, kurucusu. O bile dertli. Diyor ki ‘Kupon arazi hâline döndü burasi. Arsa olarak aliyorlar elimizden, bizi de dagin basina atiyorlar. Burayi birakip dagin basina tasinmamizi, üzerine de 100 bin lira para yatirmamizi istiyorlar’” ifadelerini kullandi.
Aksener, deniz salyasi sorunu ile ilgili olarak ise, “Bir seyin altini özellikle çizmek istiyorum. Bu bela yeni degil. Ilk olarak 2007 yilinda ortaya çikti. Bugünküne göre çok daha küçük boyuttaki o felaket, ancak iki yilda temizlenebildi. Peki sonra ne oldu? 2020 yilinin kasim ayinda yeniden ortaya çiktiginda bilim dünyasi, basta Bakanlik olmak üzere ilgili birimleri uyardi, ‘Önlem alin’ dedi.
Peki Çevre ve Sehircilik Bakanligi ne yapti? Mayisin ortalarina kadar bu salginin siradan bir plankton artisi oldugunu, numune almaya bile gerek olmadigini söyledi.
Ama son bir haftada müsilaj kiyilarimizi sarip gündem olunca nihayet Bakanlik, ‘acil durum eylem plani’ yapmaya basladi.
Onlarca bilim insaninin aylardir yaptigi uyariya kulak asmayan Bakanlik, sustu sustu, en sonunda Sayin Erdogan ‘Çevre bizim isimiz’ deyince nihayet adim atti. Su üstün liyakate bakar misiniz? Devletin Bakani, ‘Sayin Cumhurbaskanimizin talimatlariyla’ demeden ise baslayamiyor. Bilimin uyarisi yetmiyor. Vatandasin tepkisi yetmiyor” dedi.
Aksener, söyle devam etti:
“Yapilan arastirmalara göre Karadeniz’e ve Marmara’ya dökülen atiklari yüzde 40 oraninda azaltirsak müsilaj sorunundan ancak 6 yilda kurtulabilecegiz. Iktidar farkinda olmasa da müsilaj belasi iste bu kadar ciddi bir sorundur. Ve her ciddi sorun gibi bilimle, akilla ve ciddiyetle çözülmesi gerekir. Böyle sorunlar, bir kisinin ‘Talimati verdim’ dedigi sig ve indirgemeci bir anlayisla çözülemez. Biz sorumlu muhalefet anlayisimiz geregi isaret ettigimiz sorunlara dair çözüm önerilerimizi de paylasiyoruz. Türkiye’nin meselelerini kimin çözdügünü degil, meselelerin çözülüp çözülmedigini önemsiyoruz. Öncelikle sorunun yalnizca yerel yönetimlerin yükü olmadiginin bilinmesi gerekiyor. Bakanlik, zor zahmet de olsa büyüksehir belediyelerimizi de dahil ettigi bir süreç baslatti. Bu adimi olumlu buluyoruz. Bunun devaminda atilacak adimlar için de iktidara buradan çagrida bulunmak istiyorum. Marmara Denizi’ne dökülen atik sularin bir kismi degil tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekiyor. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin. Mevcut aritma tesislerini bir an önce ileri biyolojik aritma tesislerine çevirin, gerekirse kamulastirmaya gidin. Vakit kaybetmeden iyi tarim uygulamalarina geçin, gübre, kimyasal ve ilaç kullaniminin azaltilmasini saglayin. Sehir sebekelerinde yalnizca ön aritma yapilan suyun park ve bahçe sulamalarinda kullanilarak denize dökülmesini kisitlayin. Denizlerimizdeki dip hayatina zarar veren trol tipi avciliga karsi yaptirimlari arttirin. Marmara Denizi’ne atik su döken ve nüfusu 5 binden fazla olan yerlesimlerde hizla ileri biyolojik aritma tesisleri kurun. Karadeniz’deki kirliligin daha fazla artmamasi, Marmara Denizi’ndeki müsilajin Ege’yi daha fazla etkilememesi için Marmara, Karadeniz ve Ege’yle etkilesimi bulunan ülkelerle Türkiye’nin liderligini üstlendigi ortak bir platform kurulmasini saglayin.”