Marmara'daki Müsilaj Için Olusturulan Bilim Kurulunda Görevli Prof. Dr. Salihoglu, Çalismalari Anlatti Açiklamasi

'Bölgede hem müsilaji haritalandirdik hem de oksijen seviyelerine ve hidrojen sülfüre baktik. Son sonuçlarimiza göre hidrojen sülfürde ciddi bir risk olmadigini gördük. Müsilajin ilk 30 metrede yogunlugunun devam ettigini görebiliyoruz. Hangi bölgelerde daha fazla var, hangi bölgelerde oksijen azalmis bunlara bakiyoruz' 'Gemimiz (Bilim2) Karadeniz'e de çikti. Karadeniz'de hidrojen sülfür, mevsim normallerine göre biraz daha yüzeye yaklasmis. Karadeniz'e de dikkat etmemiz gerekiyor' 'Marmara Denizi'nin derinleri neredeyse oksijensiz durumda. Bu durum devam ediyor. Henüz hidrojen sülfür yönünden ekosistemi ya da halk sagligini tehdit eden bir seye rastlamadik. Ölçümleri sürdürüyoruz'

MUSTAFA ÜNAL UYSAL - ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve müsilaj (deniz salyasi) için olusturulan bilim kurulunda görevli Prof. Dr. Baris Salihoglu, Marmara Denizi Bütünlesik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi ve salya olusumlariyla ilgili Bilim-2 Gemisi'nden gelen verilere iliskin çalismalarini anlatti.

Seyrüsefer halindeki ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünün arastirma gemisi Bilim-2, Marmara Denizi'nde müsilaja iliskin çalismalarini sürdürüyor.

Bilim-2 Gemisi'nden gelen verileri analiz eden Prof. Dr. Baris Salihoglu, AA muhabirine, Marmara Denizi'ndeki tek sorunun müsilaj olmadigini söyledi.

Salihoglu, burada uzun süreden beri kirlilikten ötürü oksijensizlesme oldugunu, bunun ve müsilajin, azot ve fosfat birikiminden kaynakladigini ifade etti.

Marmara'da bütün yüzeyin haritalandirilmasini yaptiklarini anlatan Salihoglu, söyle konustu:

"Bölgede hem müsilaji haritalandirdik hem de oksijen seviyelerine ve hidrojen sülfüre baktik. Son sonuçlarimiza göre hidrojen sülfürde ciddi bir risk olmadigini gördük. Müsilajin ilk 30 metrede yogunlugunun devam ettigini görebiliyoruz. Hangi bölgelerde daha fazla var, hangi bölgelerde oksijen azalmis bunlara bakiyoruz. Gemimiz (Bilim-2) Karadeniz'e de çikti. Karadeniz'de hidrojen sülfür, mevsim normallerine göre biraz daha yüzeye yaklasmis. Karadeniz'e de dikkat etmemiz gerekiyor. Müsilajdan ötürü degil ama genel durum olarak bütün denizlerimizde kirliligi azaltmamiz gerekiyor çünkü iklim etkisi su anda mevcut. Marmara'da bunu görüyoruz."

- "Kiyiya vuran müsilajin alinmasinin faydali olacagini düsünüyoruz"

Çevre ve Sehircilik Bakanliginca Marmara Denizi Eylem Plani çerçevesinde baslatilan "Müsilaj Temizleme Seferberligi" kapsaminda yapilan çalismalari degerlendiren Salihoglu, "Özellikle kiyiya vuran müsilajin alinmasinin faydali olacagini düsünüyoruz çünkü hem halk sagligi açisindan hem de orada oksijensiz bir ortamin olusmamasi açisindan kisa vadede bir fayda saglar." diye konustu.

Salihoglu, uzun vadede fayda alinmasi için deniz kirliliginin önüne geçilmesi ve topyekün mücadelenin önemine deginerek, sözlerini söyle sürdürdü:

"Uzun vadede tek çözüm denize giren kirliligin kesilmesi. Bunu kesecegiz. Yari yariya azaltirsak çok iyi olur ki hem müsilajdan hem de algleri besleyen bu elementlerden kurtulalim, bunlari azaltalim. Diger türlü oksijen seviyeleri istedigimiz seviyelerin üzerine çikmayacak. Dönem dönem hem müsilaji yasayacagiz hem de baska alg patlamalari hatta denizanasi istilasi gibi durumlarla karsi karsiya kalabiliriz."

- "Marmara Denizi'nin derinleri neredeyse oksijensiz durumda"

Müsilaja yönelik eylem planinin gelistirilmesinin son derece önemli olduguna dikkati çeken Salihoglu, bu çalismalari desteklediklerini vurguladi.

Marmara'nin diplerindeki müsilaj analizinin ilk sonucuna göre hidrojen sülfür hassas ölçümünün limitlerin altinda oldugunu animsatan Salihoglu, "Hidrojen sülfürün ciddi bir olusumunun olmadigini gördük. Marmara Denizi'nin derinleri neredeyse oksijensiz durumda. Bu durum devam ediyor. Henüz hidrojen sülfür yönünden ekosistemi ya da halk sagligini tehdit eden bir seye rastlamadik. Ölçümleri sürdürüyoruz. Önümüzdeki hafta müsilaj, oksijen, hidrojen sülfür, hatta balik stoklarina kadar hepsine tekrar bakacagiz. Sorunun çözümü uzun bir süreç. Dogru stratejiler gelistirirsek, mavi ekonomiyi sekillendirirsek, denizlerden saglayacagimiz ekonomik fayda 10 yil gibi sürede 4-5 katina çikabilir. Daha saglikli ekosisteme sahip olursunuz. Bu da insan sagligini, turizmi ve her seyi etkiler. Saglikli ekosistem, saglikli denizler ve saglikli ekonomi demek."

Salihoglu, Marmara'nin kalici sagligina kavusmasinin yolunun kirliligi ortadan kaldirmak oldugunu vurgulayarak, "Marmara'nin tümünü veya bir kismini koruma alani ilan etmek, ekosisteme dayali balikçilik, kiyilardaki yapilasmayi daha düzenli yapmak, dogru tarim uygulamalarini getirmek, nehirleri dogal habitatlarina döndürmek... Tüm bunlar eylem planinda var. Yani kalici tedbirler bunlardir. Mavi ekonomi stratejilerini bütün denizlerimizde gelistirmemiz gerekir. Biz enstitü olarak buna yönelmis durumdayiz. Üzerimize düsen her türlü sorumlulugu almaya haziriz." diye konustu.

Salihoglu, Akdeniz'deki durumla ilgili de "Marmara'daki seviyede besin yükü Akdeniz'de yok. Akdeniz'de olmadigi için müsilaj olsa, görülse bile Marmara'daki seviyede alg patlamasi Akdeniz'de çok zor. Baska sorunlar var, küçümsemeyelim. 'Akdeniz sagliklidir, Marmara sagliksizdir' gibi bir yaklasim dogru degil. Akdeniz açik bir deniz oldugundan muhakkak kirlilik dagiliyor ve Marmara'daki gibi etkisini göstermiyor ama Akdeniz'in sagligiyla ilgili birçok problem bulunmakta. Bunlarin üzerine gitmemiz gerekiyor." bilgisini paylasti.
Kaynak: AA