Müsilaj Sanildi, Kabarcik Çikti
Rize’de vatandaslarin denizin üzerinde görerek müsilaj zannettigi katman ilde panige neden oldu. Konuyu inceleyen Recep Tayyip Erdogan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi uzmanlari, katmanin dalgadan kaynakli kabarcik oldugunu belirledi.
Rize’de sabah saatlerinde vatandasin denizin üzerinde gördügü yogun kabarciklar panige neden oldu. Gündemde olan Marmara Denizi’ndeki müsilaj nedeniyle korkan Rizeliler durumu hemen Recep Tayyip Erdogan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yetkililerine haber verdi. Üniversiteye ait Karadeniz Arastirma Gemisi bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Denizin üzerinden ve dalgiçlar vasitasiyla denizin içerisinden çesitli numuneler alindi. Ilk belirlemelere göre ise denizin üzerinde olusan katmanin sadece rüzgardan kaynakli olusan dalga ve denize akan derenin köpügünden kaynakli olusan baloncuklar oldugu gözlemlendi.
Konuyla ilgili açiklamalarda bulunan RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Dali ögretim üyesi Doç. Dr. Ertugrul Agirbas, ilk bulgulara göre denizin üzerinde halki tedirgin eden görüntünün dalgadan olusan köpüklerden ibaret oldugunu söyledi.
Doç. Dr. Ertugrul Agirbas “Üniversitemize gelen ihbar üzerine balikçi barinaginda çekilen bir fotograf üzerine Karadeniz Arastirma Gemimizle beraber denizdeki durumu incelemek için bir çalistirma gerçeklestirdik. Yaptigimiz incelemelerde ede ettigimiz bilgiler ile durumun deniz salyasi olmadigi ve denizdeki dalgalanmadan dolayi köpüklenme oldugu tanisina vardik. Ancak aldigimiz numuneleri laboratuvarda test ederek daha saglikli sonuçlar elde edecegiz” dedi.
"En büyük tehlike deniz suyu sicakliginin artmasi"
Üniversitenin 2014 yilindan bu yana kendisine ait Karadeniz Arastirma Gemisi ile bölgede çalismalarini titizlikle devem ettigini dile getiren Agirbas “Arazide yaptigimiz saha çalismalarinda deniz suyu sicakligi ve oksijen derecesine baktik. Su an deniz sicakligi 20-21 santigrat derece durumunda. Oksijen seviyesi ise 8 mg/lt altina hiç düsmedi. Bölge itibariyla çay ve findik üretiminin yapildigi bir bölgede bulunmaktayiz. Dolayisiyla bazi dönemlerde gübrelemelere bagli olarak azot ve fosfat gibi bazi bilesiklerin yüksek olmasi muhtemel. Ancak denizde yaptigimiz kendi ölçümlerimizde bu bulgulari hiçbir zaman redfield olayi dedigimiz 16 N1 orani üzerinde azot ve fosfata rastlamadik. Genel olarak bir degerlendirme yapacak olursak denizel ekosistemler sahip olduklari dinamiklerle birçok canliya ev sahipligi yapiyor. Bu canlilar içerisinde en önemlisi fitoplankton dedigimiz birinci üretici canli çesidi olarak karsimiza çikmakta. Bunlar denizel ortamda organik maddenin üretiminden sorumlu olan ana üreticiler olarak ve ayni zamanda dünyanin ihtiyaci olan oksijeni üreten en büyük canli grubudur. Fakat bunlar üzerindeki baskilar her geçen gün artmakta. Bunlardan en önemlisi deniz sicakliginin artmasidir. Bunun gibi birçok etken bulunmakta” ifadelerini kullandi.
"Dogu Karadeniz sahilleri böyle bir riski su an için tasimiyor"
Yapisal bakimdan Karadeniz’in Marmara Denizi ile kiyaslandiginda yapisal olarak var olan farkliliklar nedeniyle müsilajin olma ihtimalinin az oldugunun altini çizen Agirbas “Marmara Denizindeki salya problemi her geçen gün artmakta. Marmara’ya göre Karadeniz’i degerlendirdigimiz zaman, Karadeniz yapisi itibariyle dünyanin en büyük anoksik havzalarindan birisi. Ancak dalgaya açik olmasi ve bölgede özellikle Rize ve Artvin tarafinda yogun sanayi atiginin olmamasi böyle bir riski su an için tasimamakta. Fakat önümüzdeki yillarda iklim degisikliginin çok daha hissedecegimiz asikâr. Dolayisiyla bizim bu noktada hep birlikle yerel yönetimle, üniversitemizle, STK’lar ile bu anlamda çözüm üretmek amaciyla bütün paydaslariyla bir araya gelmemiz gerekiyor. Üniversiteler bildiginiz üzere bulunduklari bölgeye hizmet olarak ön plana çikmakta. Yaptigimiz çalismalarla da bunu ön plana çikarmaya çalisiyoruz” seklinde konustu.
RTEÜ Teknik Bilimler Yüksek Okulu Ögretim Görevlisi Tolga Akdemir de deniz altinda yapilan çalisma neticesinde ilk belirlemelere göre müsilaj adina hiçbir bulguya rastlanamadiklarini söyledi.
"Müsilajin baliklar üzerinde bir yan etkisi yoktur"
Müsilajin deniz canlilarina yönelik etkilerinden bahseden Recep Tayyip Erdogan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekani Prof. Dr. Göktug Dalgiç ise deniz salyasi olarak adlandirilan müsilajin deniz canlilarini tüketmeye engel olmadigini dile getirerek “Son günlerde Marmara Denizinde yaygin olarak görülen müsilaj, zaman zaman Karadeniz’de de önceki yillardan beri özellikle mayis aylarinin sonunda, haziran aylarinin baslarinda görülmekte. Bugün küçük bir örnegini arkadaslarimiz burada inceleyecekler. Yalniz benim burada özellikle söylemek istedigim su ürünleri tüketimi ve baliklar açisindan müsilaj ile ilgili herhangi bir sorun olmadigindan bahsetmek istiyorum. Tüketicilerimiz rahatlikla baliklarimizi tüketebilirler. Müsilajin baliklar üzerinde bir yan etkisi veya insanlar üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bu konuyu özellikle belirtmek isterim” dedi.
Kaynak: İHA
Konuyla ilgili açiklamalarda bulunan RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Dali ögretim üyesi Doç. Dr. Ertugrul Agirbas, ilk bulgulara göre denizin üzerinde halki tedirgin eden görüntünün dalgadan olusan köpüklerden ibaret oldugunu söyledi.
Doç. Dr. Ertugrul Agirbas “Üniversitemize gelen ihbar üzerine balikçi barinaginda çekilen bir fotograf üzerine Karadeniz Arastirma Gemimizle beraber denizdeki durumu incelemek için bir çalistirma gerçeklestirdik. Yaptigimiz incelemelerde ede ettigimiz bilgiler ile durumun deniz salyasi olmadigi ve denizdeki dalgalanmadan dolayi köpüklenme oldugu tanisina vardik. Ancak aldigimiz numuneleri laboratuvarda test ederek daha saglikli sonuçlar elde edecegiz” dedi.
"En büyük tehlike deniz suyu sicakliginin artmasi"
Üniversitenin 2014 yilindan bu yana kendisine ait Karadeniz Arastirma Gemisi ile bölgede çalismalarini titizlikle devem ettigini dile getiren Agirbas “Arazide yaptigimiz saha çalismalarinda deniz suyu sicakligi ve oksijen derecesine baktik. Su an deniz sicakligi 20-21 santigrat derece durumunda. Oksijen seviyesi ise 8 mg/lt altina hiç düsmedi. Bölge itibariyla çay ve findik üretiminin yapildigi bir bölgede bulunmaktayiz. Dolayisiyla bazi dönemlerde gübrelemelere bagli olarak azot ve fosfat gibi bazi bilesiklerin yüksek olmasi muhtemel. Ancak denizde yaptigimiz kendi ölçümlerimizde bu bulgulari hiçbir zaman redfield olayi dedigimiz 16 N1 orani üzerinde azot ve fosfata rastlamadik. Genel olarak bir degerlendirme yapacak olursak denizel ekosistemler sahip olduklari dinamiklerle birçok canliya ev sahipligi yapiyor. Bu canlilar içerisinde en önemlisi fitoplankton dedigimiz birinci üretici canli çesidi olarak karsimiza çikmakta. Bunlar denizel ortamda organik maddenin üretiminden sorumlu olan ana üreticiler olarak ve ayni zamanda dünyanin ihtiyaci olan oksijeni üreten en büyük canli grubudur. Fakat bunlar üzerindeki baskilar her geçen gün artmakta. Bunlardan en önemlisi deniz sicakliginin artmasidir. Bunun gibi birçok etken bulunmakta” ifadelerini kullandi.
"Dogu Karadeniz sahilleri böyle bir riski su an için tasimiyor"
Yapisal bakimdan Karadeniz’in Marmara Denizi ile kiyaslandiginda yapisal olarak var olan farkliliklar nedeniyle müsilajin olma ihtimalinin az oldugunun altini çizen Agirbas “Marmara Denizindeki salya problemi her geçen gün artmakta. Marmara’ya göre Karadeniz’i degerlendirdigimiz zaman, Karadeniz yapisi itibariyle dünyanin en büyük anoksik havzalarindan birisi. Ancak dalgaya açik olmasi ve bölgede özellikle Rize ve Artvin tarafinda yogun sanayi atiginin olmamasi böyle bir riski su an için tasimamakta. Fakat önümüzdeki yillarda iklim degisikliginin çok daha hissedecegimiz asikâr. Dolayisiyla bizim bu noktada hep birlikle yerel yönetimle, üniversitemizle, STK’lar ile bu anlamda çözüm üretmek amaciyla bütün paydaslariyla bir araya gelmemiz gerekiyor. Üniversiteler bildiginiz üzere bulunduklari bölgeye hizmet olarak ön plana çikmakta. Yaptigimiz çalismalarla da bunu ön plana çikarmaya çalisiyoruz” seklinde konustu.
RTEÜ Teknik Bilimler Yüksek Okulu Ögretim Görevlisi Tolga Akdemir de deniz altinda yapilan çalisma neticesinde ilk belirlemelere göre müsilaj adina hiçbir bulguya rastlanamadiklarini söyledi.
"Müsilajin baliklar üzerinde bir yan etkisi yoktur"
Müsilajin deniz canlilarina yönelik etkilerinden bahseden Recep Tayyip Erdogan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekani Prof. Dr. Göktug Dalgiç ise deniz salyasi olarak adlandirilan müsilajin deniz canlilarini tüketmeye engel olmadigini dile getirerek “Son günlerde Marmara Denizinde yaygin olarak görülen müsilaj, zaman zaman Karadeniz’de de önceki yillardan beri özellikle mayis aylarinin sonunda, haziran aylarinin baslarinda görülmekte. Bugün küçük bir örnegini arkadaslarimiz burada inceleyecekler. Yalniz benim burada özellikle söylemek istedigim su ürünleri tüketimi ve baliklar açisindan müsilaj ile ilgili herhangi bir sorun olmadigindan bahsetmek istiyorum. Tüketicilerimiz rahatlikla baliklarimizi tüketebilirler. Müsilajin baliklar üzerinde bir yan etkisi veya insanlar üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bu konuyu özellikle belirtmek isterim” dedi.