DOKTORLAR KOVİD-19'LA SAVAŞI ANLATIYOR - 'Hastalarla Birlikte Personel İçin De Çok Zor Bir Süreç'
Çankırı Devlet Hastanesinde görev yapan yoğun bakım uzmanı Dr. Ebru Karakoç: 'Bu süreçte en çok etkilendiğim durum, 50'li yaşlarda bir beyefendinin hem annesini hem de babasını birer gün arayla kaybetti. O beyefendi, 'Hayatta bir insanın başına gelebilecek en zor durum.' diye ağladı. Öyle bir hasta yakınının karşısında ağlamadan ve bir şey yapamadan durmak gerçekten çok zor. Bu yüzden herkes kendine dikkat etmeli ki hiç kimse bu durumlara düşmesin'
MUHAMMED KAYGIN - Çankırı Devlet Hastanesinde görev yapan yoğun bakım uzmanı doktor Ebru Karakoç, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelenin hem hastalar hem de kendileri için zor bir süreç olduğunu söyledi.
Çankırı Devlet Hastanesindeki bütün yoğun bakımlardan sorumlu hekim olarak görev yapan Karakoç, AA muhabirine, özellikle ekim ve kasım aylarında hem hasta sayısının çok fazla hem de klinik olarak hastaların durumunun kötüleştiği zamanlar yaşadıklarını söyledi.
Hastaların genellikle solunum sıkıntıları yaşadığını, nefes alma istekleri ve nefes alırken akciğerlerinin acıdığını belirttiklerini ifade eden Karakoç, "Bununla birlikte halsizlik, iştahsızlık hatta bazı hastalar için özellikle yaşlı hastalar için bilinçlerinde bozukluk, buna bağlı halüsinasyonlar, hayaller takip ettik. Bazı hastalarda yine aynı şekilde böbreklerinin oksijensizlikten etkilenmesi yüzünden diyalize kadar olan böbrek yetmezlikleri oldu. Kalple ilgili ritim problemleri oldu ki hastalar bunu hem nefes zorluğu hem çarpıntı şeklinde ifade ediyorlardı." dedi.
Hastaların yoğun bakımda kötü deneyimleri olduğunun altını çizen Karakoç, şöyle devam etti:
"Özellikle kullandığımız oksijen destek sistemlerinin maske ya da tüp yoluyla uygulanması sırasında daha önce bu sistemlerle hiç karşılaşmamış hastalar için çok travmatik anlar, yoğun bakımda kötü deneyimleri oldu maalesef. Özellikle aynı şekilde yoğun bakım ortamında yanlarındaki, etraflarındaki hayatını kaybeden hastaları görmek onlar için çok kötü bir motivasyon oldu. Genel olarak herkesin çok zor geçirdiğini söyleyebilirim. Aynı şekilde bu hastalarla birlikte personel için de çok zor bir süreç. Çünkü baktığımız her hastayı kaybedebilme ihtimalimiz olduğunu aklımızda tutarak yaptığımız tedavi süreci bizim için çok ciddi bir psikolojik yük."
- "Hareket etmemi engelleyen sırt ağrısı yaşadım"
Koronavirüs hastalarıyla mücadele ederken kendisinin de bu hastalığı geçirdiğini anlatan Karakoç, yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Nefes almamın dışında hareket ettirmeyen, sağa sola, öne eğilmemi tamamen bloke eden bir sırt ağrısı yaşadım. Sonrasında solunum sıkıntısı oldu. Bu sebeple oksijen almak için hastanede yattığım 4 gün var. Ben hastanede yatarken yan odamda birlikte çalıştığımız sağlık memurum da yatıyordu. Kendim iyileşmeye çalışırken günlük onun sonuçlarını da kontrol ediyordum ki tedavide bir eksiklik kalmasın, onun için yapabileceğim bir şey varsa, elimde geliyorsa yapayım beraberce toparlanıp bu süreci atlatalım diye."
- "Herkes kendine dikkat etsin ki kimse bu durumlara düşmesin"
Koronavirüs hastalarının tedavi sürecinde çok etkilendikleri durumlar yaşadıklarının altını çizen Karakoç, şunları kaydetti:
"Bu süreçte en çok etkilendiğim durum, 50'li yaşlarda bir beyefendinin hem annesini hem de babasını birer gün arayla kaybetti. O beyefendi, 'Hayatta bir insanın başına gelebilecek en zor durum.' diye ağladı. Öyle bir hasta yakınının karşısında ağlamadan ve bir şey yapamadan durmak gerçekten çok zor. Bu yüzden herkes kendine dikkat etmeli ki hiç kimse bu durumlara düşmesin."
- "Elini kolunu kaldıramayacak kadar nefes darlığı olan hastalar gördük"
Dahiliye uzmanı doktor Enver Caner Ceran da hastaların genelde nefes darlığı, öksürük, geniz akıntısı, bazen ishal, tat, koku kayıpları, özellikle ateş ve hayatlarında hiç yaşamadıkları bir baş ağrısıyla polikliniklere ya da acillere başvurduğunu anlattı.
Tedavi sürecinde en sık nefes darlığı, kas ve eklem ağrıları yaşayan hastaların olduğunu aktaran Ceran, "Öyle ki bazı hastalarımızın elini kolunu kaldıramayacak kadar nefes darlığı yaşadıklarını gördük. Kandaki oksijen değerleri normal olan hastalarda bile biz bu semptomların çok sık karşımıza çıktığını gözlemledik." dedi.
Ceran, bu dönemde herkesin hem kendi sağlığı hem de etrafındakilerin sağlığı için mutlaka maske, temizlik ve mesafeye özen göstermeleri gerektiğini vurguladı.
Kaynak: AA
Çankırı Devlet Hastanesindeki bütün yoğun bakımlardan sorumlu hekim olarak görev yapan Karakoç, AA muhabirine, özellikle ekim ve kasım aylarında hem hasta sayısının çok fazla hem de klinik olarak hastaların durumunun kötüleştiği zamanlar yaşadıklarını söyledi.
Hastaların genellikle solunum sıkıntıları yaşadığını, nefes alma istekleri ve nefes alırken akciğerlerinin acıdığını belirttiklerini ifade eden Karakoç, "Bununla birlikte halsizlik, iştahsızlık hatta bazı hastalar için özellikle yaşlı hastalar için bilinçlerinde bozukluk, buna bağlı halüsinasyonlar, hayaller takip ettik. Bazı hastalarda yine aynı şekilde böbreklerinin oksijensizlikten etkilenmesi yüzünden diyalize kadar olan böbrek yetmezlikleri oldu. Kalple ilgili ritim problemleri oldu ki hastalar bunu hem nefes zorluğu hem çarpıntı şeklinde ifade ediyorlardı." dedi.
Hastaların yoğun bakımda kötü deneyimleri olduğunun altını çizen Karakoç, şöyle devam etti:
"Özellikle kullandığımız oksijen destek sistemlerinin maske ya da tüp yoluyla uygulanması sırasında daha önce bu sistemlerle hiç karşılaşmamış hastalar için çok travmatik anlar, yoğun bakımda kötü deneyimleri oldu maalesef. Özellikle aynı şekilde yoğun bakım ortamında yanlarındaki, etraflarındaki hayatını kaybeden hastaları görmek onlar için çok kötü bir motivasyon oldu. Genel olarak herkesin çok zor geçirdiğini söyleyebilirim. Aynı şekilde bu hastalarla birlikte personel için de çok zor bir süreç. Çünkü baktığımız her hastayı kaybedebilme ihtimalimiz olduğunu aklımızda tutarak yaptığımız tedavi süreci bizim için çok ciddi bir psikolojik yük."
- "Hareket etmemi engelleyen sırt ağrısı yaşadım"
Koronavirüs hastalarıyla mücadele ederken kendisinin de bu hastalığı geçirdiğini anlatan Karakoç, yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Nefes almamın dışında hareket ettirmeyen, sağa sola, öne eğilmemi tamamen bloke eden bir sırt ağrısı yaşadım. Sonrasında solunum sıkıntısı oldu. Bu sebeple oksijen almak için hastanede yattığım 4 gün var. Ben hastanede yatarken yan odamda birlikte çalıştığımız sağlık memurum da yatıyordu. Kendim iyileşmeye çalışırken günlük onun sonuçlarını da kontrol ediyordum ki tedavide bir eksiklik kalmasın, onun için yapabileceğim bir şey varsa, elimde geliyorsa yapayım beraberce toparlanıp bu süreci atlatalım diye."
- "Herkes kendine dikkat etsin ki kimse bu durumlara düşmesin"
Koronavirüs hastalarının tedavi sürecinde çok etkilendikleri durumlar yaşadıklarının altını çizen Karakoç, şunları kaydetti:
"Bu süreçte en çok etkilendiğim durum, 50'li yaşlarda bir beyefendinin hem annesini hem de babasını birer gün arayla kaybetti. O beyefendi, 'Hayatta bir insanın başına gelebilecek en zor durum.' diye ağladı. Öyle bir hasta yakınının karşısında ağlamadan ve bir şey yapamadan durmak gerçekten çok zor. Bu yüzden herkes kendine dikkat etmeli ki hiç kimse bu durumlara düşmesin."
- "Elini kolunu kaldıramayacak kadar nefes darlığı olan hastalar gördük"
Dahiliye uzmanı doktor Enver Caner Ceran da hastaların genelde nefes darlığı, öksürük, geniz akıntısı, bazen ishal, tat, koku kayıpları, özellikle ateş ve hayatlarında hiç yaşamadıkları bir baş ağrısıyla polikliniklere ya da acillere başvurduğunu anlattı.
Tedavi sürecinde en sık nefes darlığı, kas ve eklem ağrıları yaşayan hastaların olduğunu aktaran Ceran, "Öyle ki bazı hastalarımızın elini kolunu kaldıramayacak kadar nefes darlığı yaşadıklarını gördük. Kandaki oksijen değerleri normal olan hastalarda bile biz bu semptomların çok sık karşımıza çıktığını gözlemledik." dedi.
Ceran, bu dönemde herkesin hem kendi sağlığı hem de etrafındakilerin sağlığı için mutlaka maske, temizlik ve mesafeye özen göstermeleri gerektiğini vurguladı.