Tarihi Çeşmeler Asırlardır 'Hayat' Veriyor
Bin yıldır Türkİslam medeniyetinin yaşandığı ve yaşatıldığı Erzurum'da, Saltuklu ve Osmanlı dönemlerinde halkın su ihtiyacının karşılanması için inşa edilen asırlık çeşmeler, aradan yüz yıllar geçmesine rağmen insanlığa aynı amaçla hizmet etmeye devam ediyor 14. yüzyıldan bugüne kente hayat veren tarihi 179 çeşme, Anadolu'da insanların yardım ve sevap temasının ön planda tutulduğu örnekler olarak zamana direniyor Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş: 'Mevcut çeşmeleri korumak ve kirletmemek lazım. Bu sadece belediye ve devletin görevi değil aynı zamanda bölgede yaşayan insanların, hepimizin görevidir. Geçmişten kalan çeşmeler mirastır'
FIRAT ÖZDEMİR - Bin yıldır Türk-İslam medeniyetinin yaşandığı ve yaşatıldığı Erzurum'da, Saltuklu ve Osmanlı dönemlerinde halkın su ihtiyacının karşılanması için inşa edilen asırlık çeşmeler, aradan yüz yıllar geçmesine rağmen insanlığa aynı amaçla hizmet ediyor.
Ticaret ve göç yolları üzerinde bulunmasının yanı sıra stratejik konumuyla da çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan "Dadaşlar diyarı", Urartu, Med, Pers, Bizans, Arap, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı'nın kültürünü, mimarisini ve manevi izlerini taşıyor.
Asırlar geçmesine rağmen borularından su akmaya devam eden ve 14. yüzyıldan bu yana kente hayat veren tarihi 179 çeşme, üzerindeki taş işlemeciliği ve kitabelerle dikkati çekiyor.
Su kaynaklarının değerlendirilmesi için de inşa edilen ve yöre halkının asırlar geçmesine rağmen kullandığı çeşmeler, Anadolu insanının yardım ve sevap temasının ön planda tutulduğu örnekler olarak zamana direniyor.
- "En eskisi Çifte Minareli Medrese cephesindeki çeşme"
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erzurum'daki asırlık çeşmeler ile ilgili Prof. Dr. Haldun ÖZKAN ile araştırma yaptığını söyledi.
Çalışmada, kentin farklı noktalarında yapım tarihinin 14. yüzyıla dayandığı 179 çeşmeyi tespit ettiklerini ifade eden Yurttaş, şöyle konuştu:
"Bunların en eskisi Çifte Minareli Medrese'nin cephesindeki çeşmedir. Çeşmede, 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarındaki yapı özellikleri bulunuyor. Bu Erzurum'un en eski çeşmesidir. Daha sonraki çeşmelerin tümü Osmanlı dönemine aittir. Osmanlı dönemine ait çeşmelerin en eskisi ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında inşa edilen Şabakhane Çeşmesi'dir."
- "140 dükkan, han ve bostanlarını çeşme için bağışladı"
Yurttaş, asırlık çeşmelerin suyunun genellikle Palandöken Dağı'ndan pöhreng ve künklerle çeşmelere getirildiğini ve onlarca çeşmenin aynı dönemde yapılan su hatlarıyla beslendiğini anlattı.
Kentte her caminin yanında çeşme ve tuvalet yapısının bulunduğuna işaret eden Yurttaş, şunları kaydetti:
"Erzurum, dışarıdan gelen insanların en çok rahat ettiği şehirdir. Gürcükapı semtindeki Hacı Ahmet Ağa Çeşmesi tarihi bir çeşmedir. Hacı Ahmet Ağa, bununla beraber kentte 60'a yakın çeşme yaptırmıştır. Bunların yaşatılması için de vakıf düzenledi ve vakfa da 140'tan fazla dükkan bağışlamıştır. Bu büyük bir rakam ve günümüzde cebimizde küçük bir parayı bile verirken kırk kere düşünürken Hacı Ahmet Ağa 140 dükkan, han ve bostanlarını çeşme için bağışladı. Ayrıca Hacı Ahmet Ağa bu çeşmeler için de görevli tahsil etmiştir."
Çeşmelerin hayır ve sevap kazanılması amacıyla yapıldığına dikkati çeken Yurttaş, kentteki bu asırlık değerlerin korunması gerektiğini belirtti.
Erzurum Büyükşehir Belediyesinin çeşmeleri onardığını dile getiren Yurttaş, "Döneminde yapılan toprak borular zamanla kırılma ve çökmeler nedeniyle temiz suya çevreden atık suların karışmasına sebep oluyor. Mevcut çeşmeleri korumak ve kirletmemek lazım. Bu sadece belediye ve devletin görevi değil aynı zamanda bölgede yaşayan insanların, hepimizin görevidir. Geçmişten kalan çeşmeler mirastır." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Ticaret ve göç yolları üzerinde bulunmasının yanı sıra stratejik konumuyla da çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan "Dadaşlar diyarı", Urartu, Med, Pers, Bizans, Arap, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı'nın kültürünü, mimarisini ve manevi izlerini taşıyor.
Asırlar geçmesine rağmen borularından su akmaya devam eden ve 14. yüzyıldan bu yana kente hayat veren tarihi 179 çeşme, üzerindeki taş işlemeciliği ve kitabelerle dikkati çekiyor.
Su kaynaklarının değerlendirilmesi için de inşa edilen ve yöre halkının asırlar geçmesine rağmen kullandığı çeşmeler, Anadolu insanının yardım ve sevap temasının ön planda tutulduğu örnekler olarak zamana direniyor.
- "En eskisi Çifte Minareli Medrese cephesindeki çeşme"
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erzurum'daki asırlık çeşmeler ile ilgili Prof. Dr. Haldun ÖZKAN ile araştırma yaptığını söyledi.
Çalışmada, kentin farklı noktalarında yapım tarihinin 14. yüzyıla dayandığı 179 çeşmeyi tespit ettiklerini ifade eden Yurttaş, şöyle konuştu:
"Bunların en eskisi Çifte Minareli Medrese'nin cephesindeki çeşmedir. Çeşmede, 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarındaki yapı özellikleri bulunuyor. Bu Erzurum'un en eski çeşmesidir. Daha sonraki çeşmelerin tümü Osmanlı dönemine aittir. Osmanlı dönemine ait çeşmelerin en eskisi ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında inşa edilen Şabakhane Çeşmesi'dir."
- "140 dükkan, han ve bostanlarını çeşme için bağışladı"
Yurttaş, asırlık çeşmelerin suyunun genellikle Palandöken Dağı'ndan pöhreng ve künklerle çeşmelere getirildiğini ve onlarca çeşmenin aynı dönemde yapılan su hatlarıyla beslendiğini anlattı.
Kentte her caminin yanında çeşme ve tuvalet yapısının bulunduğuna işaret eden Yurttaş, şunları kaydetti:
"Erzurum, dışarıdan gelen insanların en çok rahat ettiği şehirdir. Gürcükapı semtindeki Hacı Ahmet Ağa Çeşmesi tarihi bir çeşmedir. Hacı Ahmet Ağa, bununla beraber kentte 60'a yakın çeşme yaptırmıştır. Bunların yaşatılması için de vakıf düzenledi ve vakfa da 140'tan fazla dükkan bağışlamıştır. Bu büyük bir rakam ve günümüzde cebimizde küçük bir parayı bile verirken kırk kere düşünürken Hacı Ahmet Ağa 140 dükkan, han ve bostanlarını çeşme için bağışladı. Ayrıca Hacı Ahmet Ağa bu çeşmeler için de görevli tahsil etmiştir."
Çeşmelerin hayır ve sevap kazanılması amacıyla yapıldığına dikkati çeken Yurttaş, kentteki bu asırlık değerlerin korunması gerektiğini belirtti.
Erzurum Büyükşehir Belediyesinin çeşmeleri onardığını dile getiren Yurttaş, "Döneminde yapılan toprak borular zamanla kırılma ve çökmeler nedeniyle temiz suya çevreden atık suların karışmasına sebep oluyor. Mevcut çeşmeleri korumak ve kirletmemek lazım. Bu sadece belediye ve devletin görevi değil aynı zamanda bölgede yaşayan insanların, hepimizin görevidir. Geçmişten kalan çeşmeler mirastır." ifadelerini kullandı.