Baykal, Meclis'te Gazetecilerle Sohbet Etti
CHP Antalya Milletvekili Baykal: '(Suriye'deki gelişmeler) Bu kritik dönemde toplum olarak bilgilendirilmemiz lazım. Bunun en önemli muhataplarından birisi de siyasi partilerdir. Siyasi partilerin, bu varlık yokluk sorunu ile ilgili bilgilendirilmelerinde yarar vardır. Buradan bir ortak akıl üretmeliyiz. Çünkü tehditler kuşaklar boyu devam edebilecek nitelikte' '(Adli yıl açılışına ilişkin tartışmalar) Yaşanan tartışmalar hukuk ile siyaset ilişkilerinin oturtulamamış olmasının yansımalarıdır'
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Suriye'deki gelişmelere ilişkin, "Bu kritik dönemde toplum olarak bilgilendirilmemiz lazım. Bunun en önemli muhataplarından birisi de siyasi partilerdir. Siyasi partilerin, bu varlık yokluk sorunu ile ilgili bilgilendirilmelerinde yarar vardır." dedi.
Baykal, milletvekili yeminini ettikten sonra ilk defa geldiği Meclis'te basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazetecilerin "Sağlık durumunuz gayet iyi" sorusu üzerine Baykal, kendisini daha iyi hissettiğini vurguladı. Baykal, yeni yasama dönemini heyacanla beklediğini belirterek, çalışmalara katkı sağlamak arzusunda olduğunu söyledi.
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Baykal, Türkiye'nin Suriye'de "Güvenli Bölge" oluşturulması adına yürüttüğü müzakerelere ilişkin, yaşananların tek başına bir partinin çözebileceği sorunlar olmadığını, ortak akıl içerisinde hareket edilmesini önerdi.
Suriye'deki gelişmeleri medyaya yansıdığı şekliyle takip edebildiğini, ayrıca bir bilgi edinme şansının olmadığına işaret eden Baykal, toplum olarak bilgilendirilmeye ihtiyaçlarının olduğunu ifade ederek, "Bu kritik dönemde toplum olarak bilgilendirilmemiz lazım. Bunun en önemli muhataplarından birisi de siyasi partilerdir. Siyasi partilerin, bu varlık yokluk sorunu ile ilgili bilgilendirilmelerinde yarar vardır. Buradan bir ortak akıl üretmeliyiz. Çünkü tehditler kuşaklar boyu devam edebilecek nitelikte. Hukuk ve demokrasi dengeleri oturtulamayınca... Yurt ve bölge barışı, yurt ve dünya barışı, hepsi birbirine bağlı." diye konuştu.
Kimseye akıl verme haddine sahip olmadığını da belirten Baykal, çıkış yolunu samimiyetle arayan, karşısındakilere değer veren bir anlayışa ihtiyacın olduğunu söyledi.
Herkesin el ele verip samimiyetle hareket etmesinin tam zamanı olduğunun altını çizen Baykal, "Şimdi oturup el ele, baş başa konuşmayacağız da ne zaman konuşacağız. İşin büyüklüğünü düşünerek, olmadık şeylere takılmadan birlikte harekete geçilmesi lazım. Hepimiz için çok ciddi tehditlerin ortaya çıktığı doğrudur. Çok derin bir görev anlayışıyla derhal harekete geçmek lazım. Bunun için de müzakere etmek lazım. Bizim sistemimiz de dünyanın sistemi de bunu gerektiriyor. Özel tedbirlere ihtiyaç olduğu doğrudur, bu 'yaptım oldu' ile halledilecek işler değil. Müzakere etmek lazım." ifadelerini kullandı.
- Üç büyükşehir belediyesindeki görevlendirmeler
Deniz Baykal, Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin soru üzerine yaşananların, "demokrasi ve hukuk ilişkisinin Türkiye'de oturtulamamış" olmasından dolayı gerçekleştiğini savundu.
Siyasetin temelinin demokrasi, demokrasinin ise halkın iradesince oluştuğuna dikkati çeken Baykal, "Her şeyin bozulduğu gibi siyaset de bozulabilir. İktidar bozulur, bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar. Her şeyin ölçüsünü yakalamak lazım. Tadını tutturabilmek lazım. Yaşanmadan bu olmuyor. Kitapta bunun formülü yok. Demokrasi de olacak, hukuk da olacak." dedi.
Adli yıl açılışına ilişkin bir soru üzerine de Baykal şöyle konuştu:
"Yaşanan tartışmalar hukuk ile siyaset ilişkilerinin oturtulamamış olmasının yansımalarıdır. Bunlar hep çocukluk hastalıkları. Bunları aşmamız lazım. 1946 seçimlerinden beri aşmaya çalışıyoruz. 1947'deki İnönü'nün o meşhur bildirgesi, 12 Temmuz bildirgesi ve arkasından 1950 seçimleri. 1950 seçiminden sonrada yeni bir dönemin açılışı. Bu dönemin kendi içinde ortaya çıkan sorunları. sonrasındaki darbeler, askeri müdahaleler. 1960, 71, 80... Bütün bunları kalıcı şekilde aşmamız lazım bir daha buna benzer süreçlerin işlememesi için olağanüstü dikkatli olmamız lazım. Hukuk ve siyaset, demokrasi el ele, baş başa yürümesi gereken iki temel konu. Demokrasisiz de olmaz, hukuksuz da olmaz. Bunları oturtmamız lazım. Her şey insana bağlı. İnsanın ne ölçüde ders aldığına, ne ölçüde yaşanmışlığın hakkını verdiğine bağlı. Ne ihlal edilemez bir anayasa mümkün, ne de ihlal edilemez bir kanun yapmak mümkün. Her şey ihlal edilebilir. Bunun çaresi de bir yanda hukuk, diğer yanda demokrasi. Demokrasi ile hukuku karşı karşıya getirmek, cumhuriyet ile demokrasiyi karşı karşıya getirmek kadar vahim bir durum yoktur. Hepsini özümseyeceğiz, DNA'larımıza geçireceğiz.
İş insana gelip dayanıyor. Birbirimizi anlayabilmek, birbirimizle el ele verebilmek ve ortak hedefe doğru yürümeyi başarabilmek... Bunu başarmışlar yahu. Milli mücadele böyle başarıldı, Cumhuriyet böyle kuruldu. Tarihimiz bu iş birliklerin, özverilerin, karşılıklı saygının her yönü ile destanıdır. Milli mücadeleyi bile bu anlayışla vermişiz. Ülkemizi işgale gelmiş, Türkiye'yi imhaya karar verip yola çıkmış insanlara saygı göstermekten başlayarak savaşırken 'susuzlukla savaş olmaz' deyip sakalarını Çanakkale'yi işgale gelmiş İngiliz birliklerine gönderen bir anlayışla tarihimiz ışıl ışıldır. İşte bu anlayışlar önemli. Bunlarla bezenmiş bizim kültürümüz. Nobel Barış Ödülü'ne Mustafa Kemal'i aday gösterme gereği hisseden bir Yunanistan'a bu duyguyu vermişiz. Bunların kıymetini bilmeliyiz. Buradan günümüzdeki ilişkilere yansımaları taşımalıyız. Birbirimize olan ihtiyacımızı unutmadan, ayrımcılık yapmadan ortak noktaları yakaladığımız da ne kriz kalır ne umutsuzluk. Yeter ki karşımızdakileri doğru anlayalım. Sevgi ile dostluk ile bir ülke kuralım, bir siyaset kuralım, bir uluslararası düzen kuralım. Başka çıkış yolu da yok."
Kaynak: AA
Baykal, milletvekili yeminini ettikten sonra ilk defa geldiği Meclis'te basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazetecilerin "Sağlık durumunuz gayet iyi" sorusu üzerine Baykal, kendisini daha iyi hissettiğini vurguladı. Baykal, yeni yasama dönemini heyacanla beklediğini belirterek, çalışmalara katkı sağlamak arzusunda olduğunu söyledi.
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Baykal, Türkiye'nin Suriye'de "Güvenli Bölge" oluşturulması adına yürüttüğü müzakerelere ilişkin, yaşananların tek başına bir partinin çözebileceği sorunlar olmadığını, ortak akıl içerisinde hareket edilmesini önerdi.
Suriye'deki gelişmeleri medyaya yansıdığı şekliyle takip edebildiğini, ayrıca bir bilgi edinme şansının olmadığına işaret eden Baykal, toplum olarak bilgilendirilmeye ihtiyaçlarının olduğunu ifade ederek, "Bu kritik dönemde toplum olarak bilgilendirilmemiz lazım. Bunun en önemli muhataplarından birisi de siyasi partilerdir. Siyasi partilerin, bu varlık yokluk sorunu ile ilgili bilgilendirilmelerinde yarar vardır. Buradan bir ortak akıl üretmeliyiz. Çünkü tehditler kuşaklar boyu devam edebilecek nitelikte. Hukuk ve demokrasi dengeleri oturtulamayınca... Yurt ve bölge barışı, yurt ve dünya barışı, hepsi birbirine bağlı." diye konuştu.
Kimseye akıl verme haddine sahip olmadığını da belirten Baykal, çıkış yolunu samimiyetle arayan, karşısındakilere değer veren bir anlayışa ihtiyacın olduğunu söyledi.
Herkesin el ele verip samimiyetle hareket etmesinin tam zamanı olduğunun altını çizen Baykal, "Şimdi oturup el ele, baş başa konuşmayacağız da ne zaman konuşacağız. İşin büyüklüğünü düşünerek, olmadık şeylere takılmadan birlikte harekete geçilmesi lazım. Hepimiz için çok ciddi tehditlerin ortaya çıktığı doğrudur. Çok derin bir görev anlayışıyla derhal harekete geçmek lazım. Bunun için de müzakere etmek lazım. Bizim sistemimiz de dünyanın sistemi de bunu gerektiriyor. Özel tedbirlere ihtiyaç olduğu doğrudur, bu 'yaptım oldu' ile halledilecek işler değil. Müzakere etmek lazım." ifadelerini kullandı.
- Üç büyükşehir belediyesindeki görevlendirmeler
Deniz Baykal, Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin soru üzerine yaşananların, "demokrasi ve hukuk ilişkisinin Türkiye'de oturtulamamış" olmasından dolayı gerçekleştiğini savundu.
Siyasetin temelinin demokrasi, demokrasinin ise halkın iradesince oluştuğuna dikkati çeken Baykal, "Her şeyin bozulduğu gibi siyaset de bozulabilir. İktidar bozulur, bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar. Her şeyin ölçüsünü yakalamak lazım. Tadını tutturabilmek lazım. Yaşanmadan bu olmuyor. Kitapta bunun formülü yok. Demokrasi de olacak, hukuk da olacak." dedi.
Adli yıl açılışına ilişkin bir soru üzerine de Baykal şöyle konuştu:
"Yaşanan tartışmalar hukuk ile siyaset ilişkilerinin oturtulamamış olmasının yansımalarıdır. Bunlar hep çocukluk hastalıkları. Bunları aşmamız lazım. 1946 seçimlerinden beri aşmaya çalışıyoruz. 1947'deki İnönü'nün o meşhur bildirgesi, 12 Temmuz bildirgesi ve arkasından 1950 seçimleri. 1950 seçiminden sonrada yeni bir dönemin açılışı. Bu dönemin kendi içinde ortaya çıkan sorunları. sonrasındaki darbeler, askeri müdahaleler. 1960, 71, 80... Bütün bunları kalıcı şekilde aşmamız lazım bir daha buna benzer süreçlerin işlememesi için olağanüstü dikkatli olmamız lazım. Hukuk ve siyaset, demokrasi el ele, baş başa yürümesi gereken iki temel konu. Demokrasisiz de olmaz, hukuksuz da olmaz. Bunları oturtmamız lazım. Her şey insana bağlı. İnsanın ne ölçüde ders aldığına, ne ölçüde yaşanmışlığın hakkını verdiğine bağlı. Ne ihlal edilemez bir anayasa mümkün, ne de ihlal edilemez bir kanun yapmak mümkün. Her şey ihlal edilebilir. Bunun çaresi de bir yanda hukuk, diğer yanda demokrasi. Demokrasi ile hukuku karşı karşıya getirmek, cumhuriyet ile demokrasiyi karşı karşıya getirmek kadar vahim bir durum yoktur. Hepsini özümseyeceğiz, DNA'larımıza geçireceğiz.
İş insana gelip dayanıyor. Birbirimizi anlayabilmek, birbirimizle el ele verebilmek ve ortak hedefe doğru yürümeyi başarabilmek... Bunu başarmışlar yahu. Milli mücadele böyle başarıldı, Cumhuriyet böyle kuruldu. Tarihimiz bu iş birliklerin, özverilerin, karşılıklı saygının her yönü ile destanıdır. Milli mücadeleyi bile bu anlayışla vermişiz. Ülkemizi işgale gelmiş, Türkiye'yi imhaya karar verip yola çıkmış insanlara saygı göstermekten başlayarak savaşırken 'susuzlukla savaş olmaz' deyip sakalarını Çanakkale'yi işgale gelmiş İngiliz birliklerine gönderen bir anlayışla tarihimiz ışıl ışıldır. İşte bu anlayışlar önemli. Bunlarla bezenmiş bizim kültürümüz. Nobel Barış Ödülü'ne Mustafa Kemal'i aday gösterme gereği hisseden bir Yunanistan'a bu duyguyu vermişiz. Bunların kıymetini bilmeliyiz. Buradan günümüzdeki ilişkilere yansımaları taşımalıyız. Birbirimize olan ihtiyacımızı unutmadan, ayrımcılık yapmadan ortak noktaları yakaladığımız da ne kriz kalır ne umutsuzluk. Yeter ki karşımızdakileri doğru anlayalım. Sevgi ile dostluk ile bir ülke kuralım, bir siyaset kuralım, bir uluslararası düzen kuralım. Başka çıkış yolu da yok."