'14 Bin 750 Kurumda Sıfır Atık Sistemine Geçilmiştir'
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar: 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde bakanlığımızca 2017 yılında sıfır atık çalışmaları başlatıldı. Bugüne kadar ülkemizde 14 bin 750 kurum ve kuruluş binasında, sıfır atık sistemine geçilmiştir. 2023 yılına kadar bütün Türkiye'ye yayılması da hedeflenmektedir. Projenin ülke çapında yayılmasıyla birlikte 2023 yılına kadar geri kazanım oranı en az yüzde 35'e çıkarılacaktır' 'Türkiye genelindeki 5 zincir marketin geçen sene ilk 3 ayda kullandığı poşet miktarı 600 milyon adet iken bu sene rakam 100 milyon adete düşmüştür. Yüzde 75 civarında bir azalma olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz'
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 2017 yılında sıfır atık çalışmalarının başlatıldığını hatırlatarak, "Bugüne kadar ülkemizde 14 bin 750 kurum ve kuruluş binasında sıfır atık sistemine geçilmiştir. 2023 yılına kadar bütün Türkiye'ye yayılması da hedeflenmektedir. Projenin ülke çapında yayılmasıyla birlikte 2023 yılına kadar geri kazanım oranı en az yüzde 35'e çıkartılacaktır." dedi.
Birpınar, Türk-Alman Çevre Yürütme Kurulu'nun 16. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hızla gelişen dünyada atıklar, çevre kirliliği ve ekolojik tahribatın her ülkenin ortak sorunu olduğunu, çevre kirliliğinin artışı karşısında ekosistemin kendini yenileme kapasitesinin her geçen gün daha da yetersiz hale geldiğini, doğal kaynakların tükendiğini ve dengenin bozulduğunu belirtti.
Bunlara bağlı olarak dünyada iklim değişikliği gibi pek çok çevre sorunu ve küresel sorunların yaşandığına işaret eden Birpınar, çevre duyarlılığı ve iklim değişikliğinin dünyanın en önemli gündem maddesi haline geldiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin katı atık, atık su, hava, deniz, kimyasallar, gürültü ve iklim değişikliğiyle ilgili birçok çalışmayı yürüttüğünü dile getiren Birpınar, şöyle konuştu:
"Özellikle atık yönetimi konusunda yıllık yaklaşık 32 milyon ton belediye atığının oluştuğu ülkemizde geri kazanım oranı yüzde 13 seviyelerine kadar ulaşmıştır. 88 katı atık düzenli depolama sahasıyla nüfusumuzun yüzde 79'una hizmet veriyoruz. Bu sahalardan ürettiğimiz elektrik enerjisi yaklaşık 1,5 milyon kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak niteliktedir. 2002 yılında bu rakamlar çok daha düşüktü. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında tüm vatandaşlarımızın atık yönetimi hizmetinden faydalanmasını ve geri kazanım oranının yüzde 35'e çıkarılmasını, düzenli depolama oranının da yüzde 65'e indirilmesini hedefliyoruz. Yani düzenli depolama sahası olmayan hiçbir şehrimizin olmayacağı ve bütün hizmetlerin vatandaşlarımıza verileceği günlerin olacağı 2023 yılı çok uzak değil."
- "Sıfır atık sisteminin 2023' kadar tüm Türkiye'de yayılmasını hedefliyoruz"
Birpınar, Türkiye'de 2018 yılı itibarıyla belediye nüfusunun yüzde 85'ine atık su arıtma hizmeti verildiğini, 2023 yılında tüm belediyelerin atık su arıtma tesisine kavuşmasını sağlamayı hedeflediklerini dile getirdi.
2018 yılı itibarıyla arıtılmış atık suyun yüzde 1,2'sinin yeniden kullanıldığını, 2023 yılında bu oranın yüzde 5'e çıkarılmasının Bakanlığın stratejik hedefleri arasında olduğunu belirten Birpınar, "Son dönemde çok fazlaca üzerinde durduğumuz Türkiye için sıfır atık meselesine baktığımızda, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde Bakanlığımızca 2017 yılında sıfır atık çalışmaları başlatıldı. Bugüne kadar ülkemizde 14 bin 750 kurum ve kuruluş binasında sıfır atık sistemine geçilmiştir. 2023 yılına kadar bütün Türkiye'ye yayılması da hedeflenmektedir. Ayrıca 27 belediyemizde de sıfır atık sistemine geçilmesi için çalışmalar başlatılmış, ülke genelinde de 4 milyon ton değerlendirilebilir atık toplanarak, ekonomik değer elde edilmiştir. Projenin ülke çapında yayılmasıyla birlikte 2023 yılına kadar geri kazanım oranı en yüzde 35'e çıkarılacaktır. Bu noktada 400 bin kişiye farkındalık eğitimleri verdik. Örnek olarak da bunu Bakanlığımızın bulunduğu binada yaptık. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığı ve parlamento binamız ile 81 ildeki valiliklerimizde bunu gerçekleştirdik. Bu yılın sonu itibarıyla bütün Türkiye'deki kamu binalarının tamamında sıfır atık sistemine geçmiş olacağız. Daha sonra sıfır atık yönetmeliğini bu yıl çıkaracağız. 2023'e kadar hangi alışveriş merkezlerinin, otellerin, ilçe ve büyükşehir belediyelerinin hangi tarihte geçeceğini de belirlemiş oluyoruz. Dolayısıyla da bu yönetmeliğin önemli olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
- "Poşet kullanımında yüzde 75 civarında azalma oldu"
Çevre Kanunu'nda poşet, geri kazanım, depozito ve çevre cezaları konularında düzenleme yaptıklarını hatırlatan Birpınar, poşetlerin 1 Ocak 2019'dan itibaren 25 kuruşa satılmasıyla ilgili bir uygulama başlattıklarını ve Türkiye için bunun zor bir karar olduğunu belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Birpınar, özellikle yerel seçimler öncesinde böyle bir kararı alabilmenin cesaret işi olduğunu ifade ederek, "Politik baskılara rağmen geri adım atmadan bu hususta iyi bir şey yaptık. Yaptığımız seçim kampanyasının da çevreci olması gerektiğini düşündük ve hiçbir şekilde seçim boyunca plastik kullanımına, sokakların kirlenmesine ve gürültü kirliliğine müsaade etmedik. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu deklare ettiler. Bu konuda da başarılı olduk. Ocak, şubat ve mart aylarının rakamlarını size vermek istiyorum. Türkiye genelindeki 5 zincir marketin geçen sene ilk 3 ayda kullandığı poşet miktarı 600 milyon adet iken bu sene rakam 100 milyon adede düşmüştür. Yüzde 75 civarında bir azalma olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Sıkı denetimlerle daha da başarılı olacağını düşünüyoruz. Seçim kampanyası boyunca en az 10 milyon adet bez çanta ve file dağıttık." diye konuştu.
Yeniledikleri Çevre Kanunuyla birlikte her türlü ambalaja vergi getirdiklerini, cam şişelerde 1 kuruş, plastik şişelerde ise 2 kuruş vergi uyguladıklarını aktaran Birpınar, çevre vergileri konusunda başarılı olduklarını belirtti.
Birpınar, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nin bu yıl "Altyapı, şehirler ve yerel iklim eylemi" temasıyla eylül ayında Türkiye'de düzenleneceğini de kaydetti.
Türkiye'nin özellikle Akdeniz havzasında iklim değişikliğinden etkilenmeye başladığına dikkati çeken Birpınar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buna uyum noktasında acil tedbirler almamız gerektiğini biliyoruz. Geçenlerde Antalya'da Akdeniz havzasında hiç olmayan bir hortum olayı meydana geldi ve bir saatlik yağış oradaki bütün seraları yok etti. Bu tedarik zincirlerini bozdu. Normal şartlarda Antalya'dan günden bin tır meyve sebze büyükşehirlere gelirken iklim değişikliği etkisiyle o gün felaketten dolayı ertesi gün belki 100 tır gitti. İkinci gün 200 tır gitti. Dolayısıyla tedarik zinciri bozulunca da şehirlerdeki meyve sebze fiyatları hala düzelmedi. Dolayısıyla arada fırsatçılar var ama işin ana sebeplerinden bir tanesi iklim değişikliği. Beklenmedik olaylardan dolayı bunlar yaşanıyor. İklim değişikliğinin etkilerini yaşamaya başladık. Dolayısıyla iklim değişikliğiyle uyum noktasında mücadele etmek ve buna karşı tedbirler almak gerektiğini düşünüyoruz."
- "Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da da plastik torba kullanımı düşüyor"
Almanya Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Federal Bakanlığı Bakan Yardımcısı Jochen Flasbarth da atık konusunun Türkiye'deki insanları yakından ilgilendirdiğini ve ülkede plastik torbalar için ücret alınmaya başlanmasının son derece etkileyici bir adım olduğunu belirtti.
Türkiye'nin tek kullanımlık plastikler konusunda son dönemde elde ettiği tecrübeleri öğrenmenin kendileri için son derece önemli olduğuna işaret eden Flasbarth, şunları kaydetti:
"Biz de plastik torbalar için benzer bir yol izledik. Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da da plastik torba kullanımı düşüyor. Aslında sadece plastik torbalara verilen ücret yüksek bir fiyat olduğu için değil, ilginç bir teşvik oldu. İnsanlar farklı alışkanlıklar geliştiriyor ve plastik yerine bez torbalar kullanıyorlar. Bütün bunlar bizim birbirimizden öğrenebileceğimiz şeylerle dolu."
Flasbarth, Almanya'nın Türkiye'nin iklim rejimi konusundaki pozisyonunu anlayışla karşıladıklarını sözlerine ekledi.
Açılış konuşmalarının ardından, zirveye Türkiye ve Almanya'dan katılan kamu kurumu temsilcilerine söz verildi.
Zirve, daha sonra basına kapalı devam etti.
Kaynak: AA
Birpınar, Türk-Alman Çevre Yürütme Kurulu'nun 16. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hızla gelişen dünyada atıklar, çevre kirliliği ve ekolojik tahribatın her ülkenin ortak sorunu olduğunu, çevre kirliliğinin artışı karşısında ekosistemin kendini yenileme kapasitesinin her geçen gün daha da yetersiz hale geldiğini, doğal kaynakların tükendiğini ve dengenin bozulduğunu belirtti.
Bunlara bağlı olarak dünyada iklim değişikliği gibi pek çok çevre sorunu ve küresel sorunların yaşandığına işaret eden Birpınar, çevre duyarlılığı ve iklim değişikliğinin dünyanın en önemli gündem maddesi haline geldiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin katı atık, atık su, hava, deniz, kimyasallar, gürültü ve iklim değişikliğiyle ilgili birçok çalışmayı yürüttüğünü dile getiren Birpınar, şöyle konuştu:
"Özellikle atık yönetimi konusunda yıllık yaklaşık 32 milyon ton belediye atığının oluştuğu ülkemizde geri kazanım oranı yüzde 13 seviyelerine kadar ulaşmıştır. 88 katı atık düzenli depolama sahasıyla nüfusumuzun yüzde 79'una hizmet veriyoruz. Bu sahalardan ürettiğimiz elektrik enerjisi yaklaşık 1,5 milyon kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak niteliktedir. 2002 yılında bu rakamlar çok daha düşüktü. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında tüm vatandaşlarımızın atık yönetimi hizmetinden faydalanmasını ve geri kazanım oranının yüzde 35'e çıkarılmasını, düzenli depolama oranının da yüzde 65'e indirilmesini hedefliyoruz. Yani düzenli depolama sahası olmayan hiçbir şehrimizin olmayacağı ve bütün hizmetlerin vatandaşlarımıza verileceği günlerin olacağı 2023 yılı çok uzak değil."
- "Sıfır atık sisteminin 2023' kadar tüm Türkiye'de yayılmasını hedefliyoruz"
Birpınar, Türkiye'de 2018 yılı itibarıyla belediye nüfusunun yüzde 85'ine atık su arıtma hizmeti verildiğini, 2023 yılında tüm belediyelerin atık su arıtma tesisine kavuşmasını sağlamayı hedeflediklerini dile getirdi.
2018 yılı itibarıyla arıtılmış atık suyun yüzde 1,2'sinin yeniden kullanıldığını, 2023 yılında bu oranın yüzde 5'e çıkarılmasının Bakanlığın stratejik hedefleri arasında olduğunu belirten Birpınar, "Son dönemde çok fazlaca üzerinde durduğumuz Türkiye için sıfır atık meselesine baktığımızda, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde Bakanlığımızca 2017 yılında sıfır atık çalışmaları başlatıldı. Bugüne kadar ülkemizde 14 bin 750 kurum ve kuruluş binasında sıfır atık sistemine geçilmiştir. 2023 yılına kadar bütün Türkiye'ye yayılması da hedeflenmektedir. Ayrıca 27 belediyemizde de sıfır atık sistemine geçilmesi için çalışmalar başlatılmış, ülke genelinde de 4 milyon ton değerlendirilebilir atık toplanarak, ekonomik değer elde edilmiştir. Projenin ülke çapında yayılmasıyla birlikte 2023 yılına kadar geri kazanım oranı en yüzde 35'e çıkarılacaktır. Bu noktada 400 bin kişiye farkındalık eğitimleri verdik. Örnek olarak da bunu Bakanlığımızın bulunduğu binada yaptık. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığı ve parlamento binamız ile 81 ildeki valiliklerimizde bunu gerçekleştirdik. Bu yılın sonu itibarıyla bütün Türkiye'deki kamu binalarının tamamında sıfır atık sistemine geçmiş olacağız. Daha sonra sıfır atık yönetmeliğini bu yıl çıkaracağız. 2023'e kadar hangi alışveriş merkezlerinin, otellerin, ilçe ve büyükşehir belediyelerinin hangi tarihte geçeceğini de belirlemiş oluyoruz. Dolayısıyla da bu yönetmeliğin önemli olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
- "Poşet kullanımında yüzde 75 civarında azalma oldu"
Çevre Kanunu'nda poşet, geri kazanım, depozito ve çevre cezaları konularında düzenleme yaptıklarını hatırlatan Birpınar, poşetlerin 1 Ocak 2019'dan itibaren 25 kuruşa satılmasıyla ilgili bir uygulama başlattıklarını ve Türkiye için bunun zor bir karar olduğunu belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Birpınar, özellikle yerel seçimler öncesinde böyle bir kararı alabilmenin cesaret işi olduğunu ifade ederek, "Politik baskılara rağmen geri adım atmadan bu hususta iyi bir şey yaptık. Yaptığımız seçim kampanyasının da çevreci olması gerektiğini düşündük ve hiçbir şekilde seçim boyunca plastik kullanımına, sokakların kirlenmesine ve gürültü kirliliğine müsaade etmedik. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu deklare ettiler. Bu konuda da başarılı olduk. Ocak, şubat ve mart aylarının rakamlarını size vermek istiyorum. Türkiye genelindeki 5 zincir marketin geçen sene ilk 3 ayda kullandığı poşet miktarı 600 milyon adet iken bu sene rakam 100 milyon adede düşmüştür. Yüzde 75 civarında bir azalma olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Sıkı denetimlerle daha da başarılı olacağını düşünüyoruz. Seçim kampanyası boyunca en az 10 milyon adet bez çanta ve file dağıttık." diye konuştu.
Yeniledikleri Çevre Kanunuyla birlikte her türlü ambalaja vergi getirdiklerini, cam şişelerde 1 kuruş, plastik şişelerde ise 2 kuruş vergi uyguladıklarını aktaran Birpınar, çevre vergileri konusunda başarılı olduklarını belirtti.
Birpınar, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nin bu yıl "Altyapı, şehirler ve yerel iklim eylemi" temasıyla eylül ayında Türkiye'de düzenleneceğini de kaydetti.
Türkiye'nin özellikle Akdeniz havzasında iklim değişikliğinden etkilenmeye başladığına dikkati çeken Birpınar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buna uyum noktasında acil tedbirler almamız gerektiğini biliyoruz. Geçenlerde Antalya'da Akdeniz havzasında hiç olmayan bir hortum olayı meydana geldi ve bir saatlik yağış oradaki bütün seraları yok etti. Bu tedarik zincirlerini bozdu. Normal şartlarda Antalya'dan günden bin tır meyve sebze büyükşehirlere gelirken iklim değişikliği etkisiyle o gün felaketten dolayı ertesi gün belki 100 tır gitti. İkinci gün 200 tır gitti. Dolayısıyla tedarik zinciri bozulunca da şehirlerdeki meyve sebze fiyatları hala düzelmedi. Dolayısıyla arada fırsatçılar var ama işin ana sebeplerinden bir tanesi iklim değişikliği. Beklenmedik olaylardan dolayı bunlar yaşanıyor. İklim değişikliğinin etkilerini yaşamaya başladık. Dolayısıyla iklim değişikliğiyle uyum noktasında mücadele etmek ve buna karşı tedbirler almak gerektiğini düşünüyoruz."
- "Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da da plastik torba kullanımı düşüyor"
Almanya Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Federal Bakanlığı Bakan Yardımcısı Jochen Flasbarth da atık konusunun Türkiye'deki insanları yakından ilgilendirdiğini ve ülkede plastik torbalar için ücret alınmaya başlanmasının son derece etkileyici bir adım olduğunu belirtti.
Türkiye'nin tek kullanımlık plastikler konusunda son dönemde elde ettiği tecrübeleri öğrenmenin kendileri için son derece önemli olduğuna işaret eden Flasbarth, şunları kaydetti:
"Biz de plastik torbalar için benzer bir yol izledik. Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da da plastik torba kullanımı düşüyor. Aslında sadece plastik torbalara verilen ücret yüksek bir fiyat olduğu için değil, ilginç bir teşvik oldu. İnsanlar farklı alışkanlıklar geliştiriyor ve plastik yerine bez torbalar kullanıyorlar. Bütün bunlar bizim birbirimizden öğrenebileceğimiz şeylerle dolu."
Flasbarth, Almanya'nın Türkiye'nin iklim rejimi konusundaki pozisyonunu anlayışla karşıladıklarını sözlerine ekledi.
Açılış konuşmalarının ardından, zirveye Türkiye ve Almanya'dan katılan kamu kurumu temsilcilerine söz verildi.
Zirve, daha sonra basına kapalı devam etti.