'Türkiye Ciddi Bir Stratejik Dönüşüm Yapmak Zorundadır'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 'Başta bir likidite krizi vardı. Sonra bir kredi krizi çıktı. Şimdi reel sektör kriziyle karşı karşıyayız ve işsizlik önümüzdeki süreç içinde daha da artacak. Türkiye ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorundadır' 'Türkiye demokrasiyi geliştirmek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundadır. Eğer bir ülkede bir insanın can ve mal güvenliği yoksa oraya yatırım yapmaz ve geleceği öngöremez, geleceğe yönelik planlar oluşturamaz'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başta bir likidite krizi vardı. Sonra bir kredi krizi çıktı. Şimdi reel sektör kriziyle karşı karşıyayız ve işsizlik önümüzdeki süreç içinde daha da artacak. Türkiye ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorundadır." dedi.
Kılıçdaroğlu, Bursa'daki iş dünyası temsilcileriyle buluştuğu toplantıda bir konuşma yaptı.
Katma değeri yüksek üretim yapmanın önemine değinerek, çimento yerine çip fabrikaları kurulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Her önüne gelen 'Fabrika kuracağım' dediğinde bu fabrika çevreyi kirletiyor mu kirletmiyor mu, Bursalıları rahatsız eder mi etmez mi, yeşil doğayı, tarihsel kimliği yok eder mi etmez mi, bunun hesabının yapılması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomik krizi yaşadığımızda, ağustos ayı içinde İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Hiç kimseyi eleştirmeden 'Bu krizden nasıl çıkarız' diye 13 madde halinde çözümler önerdim. 'Bu 13 madde yerine gelirse Türkiye, bu krizi aşabilir' diye söyledik. Bu 13 maddeyi açıklarken hiçbir zaman bir siyasal partiyi, bir iktidarı eleştirmedik. Bir sorun var ve bu sorun çok köklü. Türkiye'nin bu sorunu aşması lazım. CHP'ye yönelik 'CHP hep eleştirir ama hiç öneri getirmez' diye bir eleştiri vardı. Bu 13 maddeyi bırakın eleştirmeyi, eksik de bulmadılar ama dönüp bizi suçladılar. Niye suçluyorsun? Ben, '13 maddeden şu yanlış, 13 madde az, aslında 17 madde olsun' dese anlarım. Bizim getirdiğimiz öneriler eleştirilmedi, doğrudan doğruya partinin kimliği hedef alınarak eleştirildi. Bu yanlış bir şey, doğru bir şey değil."
- "Devletin tasarruf ve savurganlıktan kaçınması lazım"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dile getirdiği maddelerden birinin, devlette liyakat olmasını içerdiğini hatırlattı.
Belediyelerde de liyakat olması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Uzman kişilerin, konusunu bilen kişiler devlet yönetiminde daire başkanı, şube müdürü, müsteşar, genel müdür olur. Devleti, sorunları bilen, siyasi otoriteye çözüm üreten mekanizmadır liyakat." diye konuştu.
Tasarruf yapılması gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Devletin tasarruf ve savurganlıktan kaçınması lazım. Sayıştayın devletin hesaplarını denetlemesi lazım. Sizlerin ödediği vergilerin nerelere gittiğini, nasıl harcandığının denetlenmesi lazım. Bütün dünyada var bu, bizde niye olmasın? Bizde de olması lazım. Buna benzer 13 öneri getirdim. Hiçbirisi yapılmadı ve kriz derinleşiyor. Başta bir likidite krizi vardı. Sonra bir kredi krizi çıktı. Şimdi reel sektör kriziyle karşı karşıyayız ve işsizlik önümüzdeki süreç içinde daha da artacak. Türkiye ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorundadır. Bununla dört ayaklı, iç içe geçen çemberleri kastediyoruz. Birincisi, Türkiye demokrasiyi geliştirmek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundadır. Eğer bir ülkede bir insanın can ve mal güvenliği yoksa oraya yatırım yapmaz ve geleceği öngöremez, geleceğe yönelik planlar oluşturamaz."
Kılıçdaroğlu, can ve mal güvenliği, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ile düşünce özgürlüğünün katılımcı demokrasilerin vazgeçilmezleri olduğuna işaret ederek, "İnsanları baskı altına alırsanız, demokrasiyi kısıtlarsanız ülkeyi büyütemezsiniz." dedi.
- "Hayatın her alanında üretmemiz lazım"
İkinci çemberin ise üreten bir Türkiye olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Neyi, nasıl üreteceğimizi bilmeliyiz. Bütün değerlerimizi harekete geçirmeliyiz. Aklınıza gelir miydi, Arjantin'den canlı hayvanı getireceğiz, samanı da Romanya'dan getireceğiz ve Türkiye'de para kazanacağız? Aklın, mantığın alacağı şey değil ama fiilen yaşıyoruz bunu. Bizim ülkemiz bunları üretemez mi? Üretebilir. Mercimek, nohut, pirinç üretemez miyiz? Bunların hiçbirini buğday, arpa dahi üretemez miyiz? Demek ki bir yerde bir sorunumuz var. 'Üreten Türkiye' derken sadece tarımda üretmeyi kastetmiyoruz. Hayatın her alanında üretmemiz lazım. Üniversiteler de bilgi üretmeli. Bir ülkede üniversiteler bilgi üretmezse katma değeri yüksek ürün üretmezsiniz. Önce bilgi üretilecek ki onu elle tutulan materyale dönüştüreceksiniz. Bilgi yok ortada, ne yapacağız? Üniversitelerde her türlü düşüncenin serbest olması lazım. Farklı bir şey düşündü diye hocaya ceza verirseniz bilgi nasıl üretilecek?" ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, üçüncü çemberin "sosyal devlet", dördüncü çemberin de "sürdürülebilirlik" olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu, Bursa'daki iş dünyası temsilcileriyle buluştuğu toplantıda bir konuşma yaptı.
Katma değeri yüksek üretim yapmanın önemine değinerek, çimento yerine çip fabrikaları kurulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Her önüne gelen 'Fabrika kuracağım' dediğinde bu fabrika çevreyi kirletiyor mu kirletmiyor mu, Bursalıları rahatsız eder mi etmez mi, yeşil doğayı, tarihsel kimliği yok eder mi etmez mi, bunun hesabının yapılması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomik krizi yaşadığımızda, ağustos ayı içinde İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Hiç kimseyi eleştirmeden 'Bu krizden nasıl çıkarız' diye 13 madde halinde çözümler önerdim. 'Bu 13 madde yerine gelirse Türkiye, bu krizi aşabilir' diye söyledik. Bu 13 maddeyi açıklarken hiçbir zaman bir siyasal partiyi, bir iktidarı eleştirmedik. Bir sorun var ve bu sorun çok köklü. Türkiye'nin bu sorunu aşması lazım. CHP'ye yönelik 'CHP hep eleştirir ama hiç öneri getirmez' diye bir eleştiri vardı. Bu 13 maddeyi bırakın eleştirmeyi, eksik de bulmadılar ama dönüp bizi suçladılar. Niye suçluyorsun? Ben, '13 maddeden şu yanlış, 13 madde az, aslında 17 madde olsun' dese anlarım. Bizim getirdiğimiz öneriler eleştirilmedi, doğrudan doğruya partinin kimliği hedef alınarak eleştirildi. Bu yanlış bir şey, doğru bir şey değil."
- "Devletin tasarruf ve savurganlıktan kaçınması lazım"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dile getirdiği maddelerden birinin, devlette liyakat olmasını içerdiğini hatırlattı.
Belediyelerde de liyakat olması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Uzman kişilerin, konusunu bilen kişiler devlet yönetiminde daire başkanı, şube müdürü, müsteşar, genel müdür olur. Devleti, sorunları bilen, siyasi otoriteye çözüm üreten mekanizmadır liyakat." diye konuştu.
Tasarruf yapılması gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Devletin tasarruf ve savurganlıktan kaçınması lazım. Sayıştayın devletin hesaplarını denetlemesi lazım. Sizlerin ödediği vergilerin nerelere gittiğini, nasıl harcandığının denetlenmesi lazım. Bütün dünyada var bu, bizde niye olmasın? Bizde de olması lazım. Buna benzer 13 öneri getirdim. Hiçbirisi yapılmadı ve kriz derinleşiyor. Başta bir likidite krizi vardı. Sonra bir kredi krizi çıktı. Şimdi reel sektör kriziyle karşı karşıyayız ve işsizlik önümüzdeki süreç içinde daha da artacak. Türkiye ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorundadır. Bununla dört ayaklı, iç içe geçen çemberleri kastediyoruz. Birincisi, Türkiye demokrasiyi geliştirmek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundadır. Eğer bir ülkede bir insanın can ve mal güvenliği yoksa oraya yatırım yapmaz ve geleceği öngöremez, geleceğe yönelik planlar oluşturamaz."
Kılıçdaroğlu, can ve mal güvenliği, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ile düşünce özgürlüğünün katılımcı demokrasilerin vazgeçilmezleri olduğuna işaret ederek, "İnsanları baskı altına alırsanız, demokrasiyi kısıtlarsanız ülkeyi büyütemezsiniz." dedi.
- "Hayatın her alanında üretmemiz lazım"
İkinci çemberin ise üreten bir Türkiye olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Neyi, nasıl üreteceğimizi bilmeliyiz. Bütün değerlerimizi harekete geçirmeliyiz. Aklınıza gelir miydi, Arjantin'den canlı hayvanı getireceğiz, samanı da Romanya'dan getireceğiz ve Türkiye'de para kazanacağız? Aklın, mantığın alacağı şey değil ama fiilen yaşıyoruz bunu. Bizim ülkemiz bunları üretemez mi? Üretebilir. Mercimek, nohut, pirinç üretemez miyiz? Bunların hiçbirini buğday, arpa dahi üretemez miyiz? Demek ki bir yerde bir sorunumuz var. 'Üreten Türkiye' derken sadece tarımda üretmeyi kastetmiyoruz. Hayatın her alanında üretmemiz lazım. Üniversiteler de bilgi üretmeli. Bir ülkede üniversiteler bilgi üretmezse katma değeri yüksek ürün üretmezsiniz. Önce bilgi üretilecek ki onu elle tutulan materyale dönüştüreceksiniz. Bilgi yok ortada, ne yapacağız? Üniversitelerde her türlü düşüncenin serbest olması lazım. Farklı bir şey düşündü diye hocaya ceza verirseniz bilgi nasıl üretilecek?" ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, üçüncü çemberin "sosyal devlet", dördüncü çemberin de "sürdürülebilirlik" olduğunu sözlerine ekledi.