Bulaşıkçılıktan Dernek Yöneticiliğine
Sakarya'da, 22 yıl önce bulaşıkçı olarak girdiği restoranda zamanla profesyonel aşçı olmayı başaran 4 çocuk annesi Hatice Akman, mutfakta kendi menüsünü oluşturarak farklı lezzetlerdeki yemek ve tatlıları müşterilerin beğenisine sunuyor Mesleğinde daha iyi hizmet vermek amacıyla 2014 yılında kurduğu Sakarya Aşçılar ve Pastacılar Derneği'nin başkanlığını yürüten, aynı zamanda Türkiye Aşçılar Federasyonunun Kadınlar Kolu Sorumlusu olmayı başaran Akman, kadın şeflere ve öğrencilere eğitim vermeyi, ev hanımlarını profesyonel mutfakla tanıştırmayı hedefliyor Akman: 'Mesleğime aşığım. Aşçılık, tencerenin başına geçip yemek pişirmek değildir. Tabii ki bunu yapmak zorundayız ama hayal gücümüzü tabağımızda gerçekleştirebiliyoruz. Bu yüzden bir sanattır aslında'
Serdivan ilçesinde yaşayan 4 çocuk annesi Hatice Akman, arkadaşının tavsiyesi üzerine 22 yıl önce bir restoranda bulaşıkçı olarak işe başladı. Burada mutfak şefine de yardımcı olan Akman, ustasının işten ayrılmasıyla aşçı olmaya karar verdi.
Bu konuda eğitim alan Akman, yurt dışındaki aşçıların yaptığı yemek videolarını da izleyerek zamanla kendi menüsünü oluşturdu.
"Kadınsın, yapamazsın." tepkilerine rağmen birçok kafeterya ve restoranda çalışan Akman, 10 yıl önce mutfak şefi oldu.
Mesleğinde daha iyi hizmet vermek amacıyla 2014 yılında Sakarya Aşçılar ve Pastacılar Derneğini (SAPADER) kuran Akman, ekibiyle katıldığı yarışmalarda sayısız ödüller aldı.
Kadınlara yönelik birçok projede yer alan ve aynı zamanda Türkiye Aşçılar Federasyonunun (TAFED) kadınlar kolu sorumluluğunu da yürüten Akman'ın hedefi, kadın şeflere ve öğrencilere eğitim vermek, ev hanımlarını profesyonel mutfakla tanıştırmak.
- "İnatçı ruhum, buralara gelmeme vesile oldu"
SAPADER Başkanı ve TAFED Kadınlar Kolu Sorumlusu Hatice Akman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 22 yıl önce bulaşıkçı olarak işe başladığını söyledi.
Burada 2 yıl çalıştığını, daha sonra ustasının işi bırakmasıyla mutfakta aşçı olarak işine devam ettiğini anlatan Akman, "Biraz zorlandım çünkü evde yaptığınız yemek gibi olmuyor, farklı, profesyonel bir mutfak. 2 yıl çalıştıktan sonra Sakarya'nın farklı kafeterya ve restoranlarında yardımcı olarak çalıştım. 10 yıl önce mutfak şefi oldum. Zorlukları yaşadım, şu anda şefim." diye konuştu.
Akman, "Kadınsın, yapamazsın, profesyonel mutfakta çalışamazsın, kazanları kaldıramazsın. Çocukların var, git evinde otur." şeklinde değişik tepkiler aldığını aktararak, şöyle devam etti:
"Çok inatçıyım. 'Bunu başaracağım.' dedim. İnat ettim, tabii ki çok zorlandım. Erkek ve kadın kuvveti tabii ki bir değil. Açıkçası hırs yaptım. Dedim ki 'Ben o kazanları kaldıracağım, 12-18 saat çalışacağım, 4 çocuğumu büyüteceğim. Gerçekten de bunu başardım. Hırsım kötü değildi, bana meslek kazandırdı. Çok zor oldu tabii ki. Uykusuz geceler, çocuklarınla ilgilenmek zorundasın, sabah işe gitmek zorundasın, hastalığında mutfakta olmak durumundasın. Bayılıp da elimde tavayla yere düştüğümü çok hatırlıyorum. Ama inatçı ruhum, buralara gelmeme vesile oldu."
Türkiye'deki kadın şef sayısının azlığına dikkati çeken şef Hatice Akman, mutfakta dayanma gücü zor olduğu için çoğunun pes ettiğini dile getirdi.
O nedenle her ortamda takdir edildiğini vurgulayan Akman, "Kadın şefsiniz, nasıl başardınız? Nasıl ayakta durabildiniz?' diyorlar. Kız Meslek Lisesi öğrencilerimiz örnek alıyor. Güzel tepkiler alıyorum. Hayat hikayemi öğrenmeye çalışıyorlar." diye konuştu.
İnternetten sürekli yabancı şeflerin tabaklarını incelediğini, bunları birebir kendi mutfağında denediğini dile getiren Akman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Baktım ki menüler oluşturmaya başladım. Zaten aynı yemeği yapmamız imkansız. Sadece görselden kapabildiklerimi deneyerek kendi mutfağımda menüler oluşturmaya başladım. Sonrasında dernekle tanıştım, yarışmalara gitmeye başladım. Orada farklı farklı yemeklerin, sosların olduğunu gördüm. Daha çok dikkatimi çekti. Bunları araştırarak menülerimde kullanmaya başladım. Müşterilerimizden çok güzel tepkiler alıyoruz. Bir sene önce menümde 'Şefe teslim' diye bir yemeğim vardı. Müşteri seçiyordu, ben istediğim yemeği yapıyordum ve çok güzel tepkiler alıyordum. Hepsinde farklı tarifler ve soslar kullanıyordum. Bir gün geldiğinde farklı yiyordu, ikinci gün geldiğinde farklı. Sonrasında mutfağa gelip bana ve ekibime teşekkür ediyorlardı. Çok memnun kalıyorlar. Farklı şeyler olunca, insanların damak tadına da hitap ettiği zaman çok mutlu oluyorlar."
- "Tabağımız boş geldiğinde mutlu oluyoruz"
Beyaz üniformasını giydiği zaman kendisini çok mutlu hissettiğini dile getiren Akman, "Beyaz üniformamla her yere girebiliyorum. Mesleğime aşığım. Aşçılık, tencerenin başına geçip yemek pişirmek değildir. Tabii ki bunu yapmak zorundayız ama hayal gücümüzü tabağımızda gerçekleştirebiliyoruz. Bu yüzden bir sanattır aslında. Bunları öğrencilere anlatmaya, onları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Sanatçı nasıl alkışlandığında çok mutlu oluyor, biz de tabağımız boş geldiğinde, müşteri teşekkür ettiğinde çok mutlu oluyoruz. Gerçekten mesleğimi çok seviyorum." ifadelerini kullandı.
Akman, dünyadaki en iyi aşçıların erkek olduğunu, fakat kadınların da bu işi başarabileceğini belirterek, kadın şeflere ve öğrencilere destek olup eğitim vermek istediğini, ev hanımlarını profesyonel mutfakla tanıştırmak istediğini, bunun için "Mutfakta Hanım Elleri" projesini yürüttüğünü sözlerine ekledi.