Van'da Polis Merkezine Saldıran Teröriste Verilen Cezanın Gerekçesi Açıklandı
Kentte 3 yıl önce 2 Nisan Polis Merkezi ve Polisevine yönelik bomba yüklü araçla saldırıyı gerçekleştiren PKK'lı terörist Medet Oruç'a verilen 5 kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 57 yıl 6 ay hapis cezasının gerekçeli kararı tamamlandı Kararda, sanığın patlayıcıyı infilak ettirdikten sonra yaralı vatandaş gibi davranarak hastaneye gittiği yer aldı Gerekçeli karardan: 'Sanığın yargılama süresince pişmanlık göstermemesi, aksine yaptığı eylemle iftihar ediyor olması, bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu kanaat oluşmaması ve yargılama sürecindeki olumsuz tutum ve davranışları dikkate alınarak cezalandırılmasına karar verilen suçlar için hakkında takdiri indirim maddelerinin uygulanmamasına karar verilmiştir'.
Van'da 3 yıl önce 2 polis memurunun şehit olduğu, 2 vatandaşın hayatını kaybettiği ve 73 kişinin yaralandığı 2 Nisan Polis Merkezi ve Polisevi'ne yapılan bombalı saldırıyla ilgili yargılanan 3 sanığa verilen hapis cezalarının gerekçeli kararı açıklandı.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ağustos 2016'da bomba yüklü araçla yapılan saldırıya ilişkin davada, Medet Oruç'a "silahlı terör örgütüne üye olmak", "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "nitelikli kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs etme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, "6136 sayılı kanuna muhalefet" suçlarından 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, bin 57 yıl 6 ay hapis ve 84 bin lira adli para cezası ile diğer sanıklar Cezmi Ö. ve Tayyar A'ya "terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak" suçundan verdiği 3 yıl 1 ay 15'er gün hapis cezalarının gerekçeli kararını hazırladı.
Bomba yüklü aracın patlatılması sonucu polis memurları Muhammet Acar ve Hacı Ahmet Öztürk'ün şehit olduğu, siviller Dicle İdrak ve Faruk Tam'ın hayatını kaybettiği ve 73 kişinin yaralandığı anımsatılan kararda, kolluk kuvvetlerince yapılan çalışmalar sonucu kentteki özel bir hastanede yakalanan Oruç'un saldırıyı gerçekleştirdiğini kabul ettiği yer aldı.
- Yaralı gibi davranarak hastaneye gitmiş
İfadesinde, terör örgütü PKK adına güvenlik güçlerine saldırı amacıyla eylemi gerçekleştirdiği, emri "Rojhat Belati" kod adlı teröristten aldığını anlatan Oruç, gasbedilen minibüse Faraşin Yaylası'nda yüklenen 400 kilogram patlayıcıyı infilak ettirdikten sonra yaralı bir vatandaş gibi ambulansla hastaneye gittiğini aktardı.
- "Belediye ve DBP'li yöneticiler canlı kalkan nöbeti tutturuyordu"
Oruç, kararda yer alan ifadesinde şunları aktardı:
"Terör örgütüne yakınlığıyla bildiğim Van Büyükşehir Belediyesi görevlileri, DBP Van İl yöneticileri, örgüte destek olmak amacıyla Faraşin kırsal alanında bulunan teröristlerin devlet tarafından öldürülmemesi için canlı kalkan olmak üzere kişileri bu alana götürüp nöbet tutturuyorlardı. Ben de bir gün onlarla Faraşin Yaylası'na gittim. Orada örgüte katılarak kod isim aldım. Bombalı saldırıyı ben gerçekleştirdim. Van'ı çok iyi biliyordum. PKK içinde Başkale bölgesinde görev yapıyordum. Araçtaki düzenekleri 15 Temmuz 2016'da ben yaptım ve yükledim. Daha sonra ağustos ayında Van'a gelerek keşfe çıktım, 2 gün sonra da olayı gerçekleştirdim. Sivilde ölen aileler için üzgünüm ancak olayın gerçekleştiği için pişman değilim."
Terör örgütünün Van'daki başarısızlıkları nedeniyle sözde sorumlu teröristlerin Faraşin bölgesinde 3 süren toplantı yaptığını ve bu toplantıda ses getirecek eylemlerin yapılması kararı aldıklarını belirten Oruç, bunlardan birinin de Beşyol Meydanı'nda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan "Demokrasi Nöbeti"ne bomba yüklü araçla saldırı düzenleme kararı olduğunu anlattı.
- Pişmanlık göstermeyince cezasında indirim uygulanmadı
Oruç'un, ifadesinde "Bulunduğum minibüs çok benzin kokuyordu. Araç içerisine yapılan patlayıcıya son dönemlerde benzin de ekliyorlardı. Bundaki amaçları patlamanın etkisi ile yangın çıkartmak olduğunu bombacılardan öğrenmiştim. Böylece patlayıcının hem etkisini artırmak hem de çevrede yangın çıkartarak daha fazla insanın ölmesini sağlamak olduğunu biliyordum." şeklinde beyanlarda bulunduğu kaydedilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bomba inceleme raporları, olay yeri inceleme tutanakları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının sadece polis merkezinde görevi polislere değil, çevrede bulunan sivil vatandaşlara da yönelmiş olduğu kanaatine varılmıştır. Beyanlarından, kastının olabildiğince fazla can ve mal kaybına neden olmaya yönelik olduğu açıkça anlaşılmıştır. Sanığın yargılama süresince pişmanlık göstermemesi, aksine yaptığı eylemle iftihar ediyor olması, bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu kanaat oluşmaması, yargılama sürecindeki olumsuz tutum ve davranışları dikkate alınarak, cezalandırılmasına karar verilen suçlar için hakkında takdiri indirim maddelerinin uygulanmamasına karar verilmiştir."
Kaynak: AA
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ağustos 2016'da bomba yüklü araçla yapılan saldırıya ilişkin davada, Medet Oruç'a "silahlı terör örgütüne üye olmak", "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "nitelikli kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs etme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, "6136 sayılı kanuna muhalefet" suçlarından 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, bin 57 yıl 6 ay hapis ve 84 bin lira adli para cezası ile diğer sanıklar Cezmi Ö. ve Tayyar A'ya "terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak" suçundan verdiği 3 yıl 1 ay 15'er gün hapis cezalarının gerekçeli kararını hazırladı.
Bomba yüklü aracın patlatılması sonucu polis memurları Muhammet Acar ve Hacı Ahmet Öztürk'ün şehit olduğu, siviller Dicle İdrak ve Faruk Tam'ın hayatını kaybettiği ve 73 kişinin yaralandığı anımsatılan kararda, kolluk kuvvetlerince yapılan çalışmalar sonucu kentteki özel bir hastanede yakalanan Oruç'un saldırıyı gerçekleştirdiğini kabul ettiği yer aldı.
- Yaralı gibi davranarak hastaneye gitmiş
İfadesinde, terör örgütü PKK adına güvenlik güçlerine saldırı amacıyla eylemi gerçekleştirdiği, emri "Rojhat Belati" kod adlı teröristten aldığını anlatan Oruç, gasbedilen minibüse Faraşin Yaylası'nda yüklenen 400 kilogram patlayıcıyı infilak ettirdikten sonra yaralı bir vatandaş gibi ambulansla hastaneye gittiğini aktardı.
- "Belediye ve DBP'li yöneticiler canlı kalkan nöbeti tutturuyordu"
Oruç, kararda yer alan ifadesinde şunları aktardı:
"Terör örgütüne yakınlığıyla bildiğim Van Büyükşehir Belediyesi görevlileri, DBP Van İl yöneticileri, örgüte destek olmak amacıyla Faraşin kırsal alanında bulunan teröristlerin devlet tarafından öldürülmemesi için canlı kalkan olmak üzere kişileri bu alana götürüp nöbet tutturuyorlardı. Ben de bir gün onlarla Faraşin Yaylası'na gittim. Orada örgüte katılarak kod isim aldım. Bombalı saldırıyı ben gerçekleştirdim. Van'ı çok iyi biliyordum. PKK içinde Başkale bölgesinde görev yapıyordum. Araçtaki düzenekleri 15 Temmuz 2016'da ben yaptım ve yükledim. Daha sonra ağustos ayında Van'a gelerek keşfe çıktım, 2 gün sonra da olayı gerçekleştirdim. Sivilde ölen aileler için üzgünüm ancak olayın gerçekleştiği için pişman değilim."
Terör örgütünün Van'daki başarısızlıkları nedeniyle sözde sorumlu teröristlerin Faraşin bölgesinde 3 süren toplantı yaptığını ve bu toplantıda ses getirecek eylemlerin yapılması kararı aldıklarını belirten Oruç, bunlardan birinin de Beşyol Meydanı'nda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan "Demokrasi Nöbeti"ne bomba yüklü araçla saldırı düzenleme kararı olduğunu anlattı.
- Pişmanlık göstermeyince cezasında indirim uygulanmadı
Oruç'un, ifadesinde "Bulunduğum minibüs çok benzin kokuyordu. Araç içerisine yapılan patlayıcıya son dönemlerde benzin de ekliyorlardı. Bundaki amaçları patlamanın etkisi ile yangın çıkartmak olduğunu bombacılardan öğrenmiştim. Böylece patlayıcının hem etkisini artırmak hem de çevrede yangın çıkartarak daha fazla insanın ölmesini sağlamak olduğunu biliyordum." şeklinde beyanlarda bulunduğu kaydedilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bomba inceleme raporları, olay yeri inceleme tutanakları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının sadece polis merkezinde görevi polislere değil, çevrede bulunan sivil vatandaşlara da yönelmiş olduğu kanaatine varılmıştır. Beyanlarından, kastının olabildiğince fazla can ve mal kaybına neden olmaya yönelik olduğu açıkça anlaşılmıştır. Sanığın yargılama süresince pişmanlık göstermemesi, aksine yaptığı eylemle iftihar ediyor olması, bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu kanaat oluşmaması, yargılama sürecindeki olumsuz tutum ve davranışları dikkate alınarak, cezalandırılmasına karar verilen suçlar için hakkında takdiri indirim maddelerinin uygulanmamasına karar verilmiştir."