KBÜ'de Ahıska Türklerinin Sürgünü Ele Alındı
Karabük Üniversitesinde düzenlenen “Ahıska Türklerinin Sürgünü” adlı konferansa konuşmacı olarak katılan Ahıskalı İlahiyatçı Dr. Azad Dedeoğlu, Ahıska tarihi ve Ahıska kültürü hakkında bilgiler verdi.
Karabük Üniversitesi Anadolu Kültür ve Medeniyetleri Kulübü tarafından “Ahıskalı Türklerin Sürgünü” adlı konferans düzenlendi.
Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Ahıskalı İlahiyatçı Dr. Azad Dedeoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Ahıska Türklerinin sürgününün 75. yılı dolayısıyla düzenlenen konferansta konuşmacı, geçmişten bugüne bölgede yaşanan sıkıntılı süreç hakkında bilgi verdi.
Konuşmasının başında bu tür kültür tanıtım programları yaparak Ahıska’yı başta Türkiye coğrafyası olmak üzere tüm dünyaya tanıtmayı hedeflediklerini söyleyen Dedeoğlu, Ahıska tarihi hakkında bilgi verdi.
“Ahıska, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan tarihi bir Türk yurdu”
Dr. Azad Dedeoğlu, Ahıska’nın Türk yurdu olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ahıska, Gürcistan’ın güneybatısında, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan tarihi bir Türk yurdudur. Türklerin şaheserlerinden olan Kitab-ı Dede Korkut’ta Ahıska ismi ‘ak-sıka’ veya ‘ak-saka’ şeklinde geçtiğini görüyoruz. Bu da ‘ak-Kale’ anlamına gelmektedir. Tarihi Ahıska coğrafyasına baktığımızda 1268 yılından 1578 yılına kadar Anadolu’nun en uzun beyliğini görüyoruz ki bu beylik Kıpçak-Atabekler hükümetidir. Bugün kuzeydoğu sınırlarımızda konuşulan şive ve lehçeyle, Ahıska ile aynılık teşkil etmektedir. Bu da Ahıska dediğimiz coğrafyanın da Anadolu’nun bir uzantısı olduğunu göstermektedir. Ahıska coğrafyası 1578 tarihinde Lala Mustafa Paşa serdarlığında Osmanlı askerleri Safevîler’e karşı savaşa girerek galip geldiler ve bu coğrafya Osmanlı’ya dahil oldu.”
1828 Rus felaketine kadarki sürecin Ahıska tarihinin en ihtişamlı dönemi olduğunu belirten Dedeoğlu, “1828 yılında Osmanlı Ruslar ile savaşa girdi ve yenik çıktı. Bunun sonucunda Ahıska-Çıldır eyaleti ikiye bölündü. Ahıska bu savaş sonrası tazminat olarak Çarlık Rusya’sına bırakıldı. Zorlu dönem bundan sonra başlamış oldu.” şeklinde konuştu.
“Moskova Antlaşması, Türk toplulukları için sürgünlerin ayak sesleri oldu”
Moskova Antlaşmasıyla Ahıska sürgünlerinin başladığına işaret eden Dr. Azad Dedeoğlu, “16 Mart 1921 yılında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla Ahıska, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içerisinde kaldı. Bu da Türk toplulukları için sürgün, kıyım, kırım ve toplu katliamların ayak sesleri oldu.” İfadelerine yer verdi.
“Açıkhava hapishanesi yaşattılar”
Ahıska tarihinin en ağır sürecinin 1944 sürgünü olduğunun altını çizen Dedeoğlu, “14 Kasım 1944 Ahıska tarihi açısından büyük sürgündür. Bu tarihte yaklaşık 220 köyden iki yüz bine yakın Ahıskalı Türk yaşamış oldukları yurtlarından Stalin’in emriyle sürgün edildiler. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerine sürgün edildiler. Özellikle 1944-1946 yılları arasında bir köyden diğer köye gitmek yasaklandı. Bu demek oluyor ki Açıkhava hapishanesi yaşattılar Ahıskalılar’a. Kamyonlarla toplu halde merkezi bir yere toplanan insanları tren vagonlarıyla Orta Asya’ya sürgün ettiler.”
“Ahıska, sadece Türk tarihinin değil tüm dünyanın kanayan yarası”
Günümüz Ahıska Türklerin hala zorlu şartlarda yaşadığını belirten Dr. Dedeoğlu, “Ahıska, sadece Türk tarihinin değil tüm dünyanın kanayan yarasıdır. Ahıskalı Türklerin sayısı tahmini 400 ila 600 bin arasında değişmektedir. ABD dahil 10 ülkede dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar.” diye konuştu.
Konferansın sonunda Ahıskalı öğrenciler ülkelerinin geleneklerini sergiledi.
Kaynak: İHA
Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Ahıskalı İlahiyatçı Dr. Azad Dedeoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Ahıska Türklerinin sürgününün 75. yılı dolayısıyla düzenlenen konferansta konuşmacı, geçmişten bugüne bölgede yaşanan sıkıntılı süreç hakkında bilgi verdi.
Konuşmasının başında bu tür kültür tanıtım programları yaparak Ahıska’yı başta Türkiye coğrafyası olmak üzere tüm dünyaya tanıtmayı hedeflediklerini söyleyen Dedeoğlu, Ahıska tarihi hakkında bilgi verdi.
“Ahıska, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan tarihi bir Türk yurdu”
Dr. Azad Dedeoğlu, Ahıska’nın Türk yurdu olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ahıska, Gürcistan’ın güneybatısında, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan tarihi bir Türk yurdudur. Türklerin şaheserlerinden olan Kitab-ı Dede Korkut’ta Ahıska ismi ‘ak-sıka’ veya ‘ak-saka’ şeklinde geçtiğini görüyoruz. Bu da ‘ak-Kale’ anlamına gelmektedir. Tarihi Ahıska coğrafyasına baktığımızda 1268 yılından 1578 yılına kadar Anadolu’nun en uzun beyliğini görüyoruz ki bu beylik Kıpçak-Atabekler hükümetidir. Bugün kuzeydoğu sınırlarımızda konuşulan şive ve lehçeyle, Ahıska ile aynılık teşkil etmektedir. Bu da Ahıska dediğimiz coğrafyanın da Anadolu’nun bir uzantısı olduğunu göstermektedir. Ahıska coğrafyası 1578 tarihinde Lala Mustafa Paşa serdarlığında Osmanlı askerleri Safevîler’e karşı savaşa girerek galip geldiler ve bu coğrafya Osmanlı’ya dahil oldu.”
1828 Rus felaketine kadarki sürecin Ahıska tarihinin en ihtişamlı dönemi olduğunu belirten Dedeoğlu, “1828 yılında Osmanlı Ruslar ile savaşa girdi ve yenik çıktı. Bunun sonucunda Ahıska-Çıldır eyaleti ikiye bölündü. Ahıska bu savaş sonrası tazminat olarak Çarlık Rusya’sına bırakıldı. Zorlu dönem bundan sonra başlamış oldu.” şeklinde konuştu.
“Moskova Antlaşması, Türk toplulukları için sürgünlerin ayak sesleri oldu”
Moskova Antlaşmasıyla Ahıska sürgünlerinin başladığına işaret eden Dr. Azad Dedeoğlu, “16 Mart 1921 yılında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla Ahıska, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içerisinde kaldı. Bu da Türk toplulukları için sürgün, kıyım, kırım ve toplu katliamların ayak sesleri oldu.” İfadelerine yer verdi.
“Açıkhava hapishanesi yaşattılar”
Ahıska tarihinin en ağır sürecinin 1944 sürgünü olduğunun altını çizen Dedeoğlu, “14 Kasım 1944 Ahıska tarihi açısından büyük sürgündür. Bu tarihte yaklaşık 220 köyden iki yüz bine yakın Ahıskalı Türk yaşamış oldukları yurtlarından Stalin’in emriyle sürgün edildiler. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerine sürgün edildiler. Özellikle 1944-1946 yılları arasında bir köyden diğer köye gitmek yasaklandı. Bu demek oluyor ki Açıkhava hapishanesi yaşattılar Ahıskalılar’a. Kamyonlarla toplu halde merkezi bir yere toplanan insanları tren vagonlarıyla Orta Asya’ya sürgün ettiler.”
“Ahıska, sadece Türk tarihinin değil tüm dünyanın kanayan yarası”
Günümüz Ahıska Türklerin hala zorlu şartlarda yaşadığını belirten Dr. Dedeoğlu, “Ahıska, sadece Türk tarihinin değil tüm dünyanın kanayan yarasıdır. Ahıskalı Türklerin sayısı tahmini 400 ila 600 bin arasında değişmektedir. ABD dahil 10 ülkede dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar.” diye konuştu.
Konferansın sonunda Ahıskalı öğrenciler ülkelerinin geleneklerini sergiledi.