'48 Yıllık Yasadaki Revizyonu Tarihi Bir Adım Olarak Görüyoruz'
İzmir Ticaret Odası (İZTO)’nun üzerinde son bir buçuk yıldır yoğun emek verdiği, balıkçılık ve su ürünleri sektörünün en önemli beklentisi olan Su Ürünleri Kanununda mutlu sona ulaşıldı. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, kanunun sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güncellenerek TBMM’de kabul edilmesinin, ülkemiz ve sektör adına büyük önem taşıdığını belirterek, "Yapılan yasal düzenleme, balıkçılık sektörümüz için çok önemli bir dönüm noktası niteliğindedir. 48 yıllık yasadaki revizyonu tarihi bir adım olarak görüyoruz" dedi.
Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren oda üyelerinden, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun sektörün ihtiyaçlarına cevap vermediği, kaçak avcılığa yönelik yaptırımların yetersizliği ve deniz ekosisteminin risk altında olduğu yönünde gelen talep ve öneriler üzerine, göreve gelir gelmez çalışma başlattıklarını belirtti.
Bu kapsamda ilk olarak 9 Ağustos 2018’de Balıkçılık ve Su Ürünleri Çalıştayı düzenlediklerini ifade eden Özgener, tüm Türkiye’den sektör paydaşlarını İzmir Ticaret Odası çatısı altında buluşturduklarını söyledi.
"Çözüm önerilerini adım adım belirledik"
Balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren dernek, kooperatif ve birliklerin talep ve beklentilerinin yanı sıra; Ege Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi ve İzmir Ekonomi Üniversitesinden çok sayıda akademisyenden görüş alındığını belirten Özgener şöyle konuştu:
"Çalıştayda, balıkçılık ve su ürünleri sektörünün sorunlarını kapsamlı bir şekilde ortaya koyarak, sektörün geleceğine yön verecek ortak çözüm önerilerini adım adım belirledik. Kaçak ve ruhsatsız avcılığa yönelik cezai yaptırımların arttırılması, deniz ekosisteminin koruma altına alınması, deniz patlıcanı avcılığına kota getirilmesi, Marmara ve Karadeniz’de ışıkla avcılığın engellenmesi başta olmak üzere birçok konu çalıştayın ana maddeleri arasında yer aldı. Çalıştayın sonuçlarını, Tarım ve Orman Bakanlığımıza aktardık. Bana göre, çalıştayımızın en önemli iki kazanımı, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde sektör temsilcilerinin yer aldığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Danışma Kurulunun oluşturulması ve Su Ürünleri Kanunu revizyonunun bakanlığımızca gündeme alınmasıdır. Yönetim kurulu üyemiz Mehmet Şahin Çakan, bakanlığımız bünyesindeki Danışma Kurulunda halen odamızı ve kentimizi başarıyla temsil ediyor" dedi.
Çalıştayın ardından İZTO olarak balıkçılık sektörünün sorun ve talepleri konusundaki çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini vurgulayan Özgener, "Kentimizdeki tüm sektör paydaşları ile sıkı bir diyalog içerisinde kaçak avcılığın önlenmesi, sektörün sorunları, çözüm önerileri ve geleceği ile beklentilerin tespit edilmesi amacıyla seri toplantılar gerçekleştirdik. Sektör adına yaptığımız çok kıymetli bir diğer çalışma ise odamız koordinasyonunda geçtiğimiz haziran ayında oluşturulan İzmir Balıkçılık Çalışma Grubu’dur. Kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar, balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren dernek, kooperatif ve birlikler olmak üzere 19 kurumun temsilcisinin yer aldığı grup, bugüne kadar gerçekleştirdiği toplantılarla bilimi ve sektörü buluşturarak balıkçılık ve su ürünleri politikasına katkıda bulundu ve halen de bulunmaya devam ediyor" dedi.
"Kanunlara uygun avcılık yapılması gerektiğini her platformda dile getirdik"
Bu zamana kadar yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçların tamamına yakınının Su Ürünleri Kanunu revizyonunda yer bulduğunu belirten Özgener, düzenlemenin hem balıkçılık sektörü hem de denizlerimizdeki hazinenin gelecek nesillere aktarılması adına büyük önem taşıdığını söyledi.
Özgener sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kentimiz, balıkçılık ve su ürünleri sektöründe büyük bir potansiyele sahip. İzmir tek başına, ülkemizin sektörel ihtiyacının yüzde 28’inden fazlasını karşılıyor. Aynı şekilde üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin balıkçılık potansiyeli çok yüksek; ancak deniz patlıcanı avcılığı ve kaçak avcılık gibi nedenlerle denizlerimizdeki canlılık tehdit altındaydı. Balık ve su ürünlerinde, ekosisteme zarar verecek şekilde avlanmaya kimsenin hakkı olmadığını, doğanın sunduğu bu hazinenin gelecek nesillere aktarılması için bilimsel metotlarla ve kanunlara uygun avcılık yapılması gerektiğini her platformda dile getirdik. Tüm bunların ardından balıkçılığımızı korumak adına yapılmasını önerdiğimiz konuların dikkate alınarak, yasa tasarısında yer alması ve ardından TBMM Genel Kurulumuzda kabul görmesi, yasal bir şekilde çalışan balıkçılarımızı ve sektörü sevindirmiştir. Yeni yasayı gelecek kuşaklar adına atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Dürüst bir şekilde balıkçılık işiyle meşgul olan sektör temsilcilerinin hakkı koruma altına alınmış, yasa dışı avcılığa ciddi yaptırımlar getirilmiştir. Sık sık dile getirdiğimiz ve oda olarak önerdiğimiz; deniz patlıcanına kota getirilmesi, kaçak avcılığın önlenmesi ve ruhsatsız teknelerle avlanmanın önlenmesi gibi temel konuların yasada yer almasını çok kıymetli buluyoruz."
Kaynak: İHA
Bu kapsamda ilk olarak 9 Ağustos 2018’de Balıkçılık ve Su Ürünleri Çalıştayı düzenlediklerini ifade eden Özgener, tüm Türkiye’den sektör paydaşlarını İzmir Ticaret Odası çatısı altında buluşturduklarını söyledi.
"Çözüm önerilerini adım adım belirledik"
Balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren dernek, kooperatif ve birliklerin talep ve beklentilerinin yanı sıra; Ege Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi ve İzmir Ekonomi Üniversitesinden çok sayıda akademisyenden görüş alındığını belirten Özgener şöyle konuştu:
"Çalıştayda, balıkçılık ve su ürünleri sektörünün sorunlarını kapsamlı bir şekilde ortaya koyarak, sektörün geleceğine yön verecek ortak çözüm önerilerini adım adım belirledik. Kaçak ve ruhsatsız avcılığa yönelik cezai yaptırımların arttırılması, deniz ekosisteminin koruma altına alınması, deniz patlıcanı avcılığına kota getirilmesi, Marmara ve Karadeniz’de ışıkla avcılığın engellenmesi başta olmak üzere birçok konu çalıştayın ana maddeleri arasında yer aldı. Çalıştayın sonuçlarını, Tarım ve Orman Bakanlığımıza aktardık. Bana göre, çalıştayımızın en önemli iki kazanımı, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde sektör temsilcilerinin yer aldığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Danışma Kurulunun oluşturulması ve Su Ürünleri Kanunu revizyonunun bakanlığımızca gündeme alınmasıdır. Yönetim kurulu üyemiz Mehmet Şahin Çakan, bakanlığımız bünyesindeki Danışma Kurulunda halen odamızı ve kentimizi başarıyla temsil ediyor" dedi.
Çalıştayın ardından İZTO olarak balıkçılık sektörünün sorun ve talepleri konusundaki çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini vurgulayan Özgener, "Kentimizdeki tüm sektör paydaşları ile sıkı bir diyalog içerisinde kaçak avcılığın önlenmesi, sektörün sorunları, çözüm önerileri ve geleceği ile beklentilerin tespit edilmesi amacıyla seri toplantılar gerçekleştirdik. Sektör adına yaptığımız çok kıymetli bir diğer çalışma ise odamız koordinasyonunda geçtiğimiz haziran ayında oluşturulan İzmir Balıkçılık Çalışma Grubu’dur. Kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar, balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren dernek, kooperatif ve birlikler olmak üzere 19 kurumun temsilcisinin yer aldığı grup, bugüne kadar gerçekleştirdiği toplantılarla bilimi ve sektörü buluşturarak balıkçılık ve su ürünleri politikasına katkıda bulundu ve halen de bulunmaya devam ediyor" dedi.
"Kanunlara uygun avcılık yapılması gerektiğini her platformda dile getirdik"
Bu zamana kadar yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçların tamamına yakınının Su Ürünleri Kanunu revizyonunda yer bulduğunu belirten Özgener, düzenlemenin hem balıkçılık sektörü hem de denizlerimizdeki hazinenin gelecek nesillere aktarılması adına büyük önem taşıdığını söyledi.
Özgener sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kentimiz, balıkçılık ve su ürünleri sektöründe büyük bir potansiyele sahip. İzmir tek başına, ülkemizin sektörel ihtiyacının yüzde 28’inden fazlasını karşılıyor. Aynı şekilde üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin balıkçılık potansiyeli çok yüksek; ancak deniz patlıcanı avcılığı ve kaçak avcılık gibi nedenlerle denizlerimizdeki canlılık tehdit altındaydı. Balık ve su ürünlerinde, ekosisteme zarar verecek şekilde avlanmaya kimsenin hakkı olmadığını, doğanın sunduğu bu hazinenin gelecek nesillere aktarılması için bilimsel metotlarla ve kanunlara uygun avcılık yapılması gerektiğini her platformda dile getirdik. Tüm bunların ardından balıkçılığımızı korumak adına yapılmasını önerdiğimiz konuların dikkate alınarak, yasa tasarısında yer alması ve ardından TBMM Genel Kurulumuzda kabul görmesi, yasal bir şekilde çalışan balıkçılarımızı ve sektörü sevindirmiştir. Yeni yasayı gelecek kuşaklar adına atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Dürüst bir şekilde balıkçılık işiyle meşgul olan sektör temsilcilerinin hakkı koruma altına alınmış, yasa dışı avcılığa ciddi yaptırımlar getirilmiştir. Sık sık dile getirdiğimiz ve oda olarak önerdiğimiz; deniz patlıcanına kota getirilmesi, kaçak avcılığın önlenmesi ve ruhsatsız teknelerle avlanmanın önlenmesi gibi temel konuların yasada yer almasını çok kıymetli buluyoruz."