Diyabet Çocuklarda Da Sık Görülmeye Başladı
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Baştemir, dünya genelinde görülen diyabetin, her geçen gün artan bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak da görev yapan Prof. Dr. Baştemir, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, diyabetin görülme yaşı giderek düştüğü için, çocuklarda da sık görülmeye başladığını belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Baştemir, “Okul öncesi çocuklarda Tip1 diyabetin görülme sıklığındaki artış da dikkat çekicidir” dedi.
Prof. Dr. Baştemir, “Diyabet yani şeker hastalığı, insülin hormonunun kısmen ya da tamamen eksik olmasına bağlı olarak kan şekerinin normal seviyenin üzerinde seyrettiği bir hastalıktır. Diyabet hayat boyu süren ve her yaşta karşımıza çıkabilen bir rahatsızlıktır” şeklinde konuştu.
Çocuklarda da sık görülmeye başladı
Özellikle yaşam ve beslenme şeklindeki farklılıkların Tip2 diyabeti arttırdığını vurgulayan Prof. Dr. Baştemir, “Gerek yaşam koşulları, gerekse yaşın ilerlemesine bağlı olarak, azalan fiziksel faaliyetler ve artan obezite ile birlikte, nüfusun çoğalması da diyabetin yaygınlaşmasında etkili oluyor. Görülme yaşı giderek düştüğü için, çocuklarda da sık görülmeye başladı.
Bu konuda okul öncesi çocuklarda Tip1 diyabetin görülme sıklığındaki artış da dikkat çekicidir” ifadelerini kullandı.
“Bireysel ya da ülkeler açısından bakıldığında diyabet, sağlığın yanında, büyük ekonomik yükler de getirmektedir” diyen Prof. Dr. Baştemir, bu hastalığın ve komplikasyonlarının 2015 yılında, dünyada 5 milyonun üzerinde insanın hayatına mal olduğuna dikkat çekti.
Kontrol altına alınmazsa tüm vücut sistemini olumsuz etkiliyor
Diyabetin dünya üzerinde sık görülen hastalıklardan biri olmaya devam ettiğini anımsatan Prof. Dr. Baştemir, İnsülin Duyarlılık Faktörü (IDF), 7’nci Diyabet Atlası’nda yer alan bilgiler paylaşarak, “2015’te 415 milyon olduğu tahmin edilen 20 yaş ve üstü erişkin diyabetli nüfusun, 2040 yılına kadar yüzde 55 oranında artarak 642 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Yine 2015’te dünya üzerinde yüzde 8.8 olduğu tahmin edilen diyabetli erişkin prevalansı (Prevalans, prevalans hızı veya prevalans oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranıdır) 2040’ta yüzde 10.4’a yükseleceği öngörülmekte. Veriler bize 2015’te 11 erişkinden 1’inde diyabet görülmesine karşın, 2040 yılında 10 erişkinden 1’inde diyabet görüleceğini söylüyor. Diyabeti kontrol altına alamazsanız, Hiperglisemi nedeniyle ilerleyen dönemde böbrek, göz, kalp-damar başta olmak üzere tüm vücut sistemi olumsuz etkileyebilir” ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Baştemir, kardiyovasküler hastalıkların görülme sıklığı ve ölüm oranlarının her 1000 kişide diyabet hastalarında, diyabetli olmayanlara göre 2 ila 8 kat arası daha fazla görüldüğüne vurgu yaptı.
“Bugün gelişmiş ülkelerde görme kaybının en büyük nedeni olarak diyabet hastalığı karşımıza çıkmaktadır” diyen Prof. Dr. Baştemir, ampütasyon konusunda açıklamalarda bulunarak, “Dünyada travma-dışı ampütasyon ya da böbrek yetersizliğinin öncelikli sebebi diyabettir. Alt ekstremite amputasyon riski, diyabet hastalarında, diyabet sorunu yaşamayanlara göre 25 kat daha yüksektir” sözcüklerini kullandı.
Erken tanının önemi göz ardı edilmemeli
Her hastalıkta olduğu gibi, diyabette de erken tanının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Prof. Dr. Baştemir, “Eğer bireyler ve ülkeler açısından gerek sağlığı korumak, gerek mali külfeti düşürmek gerekse bunların dışında yol ortaya çıkabilecek sorunları en aza indirebilmek için, erken tanıyla birlikte uygulanacak tedavi büyük önem taşımaktadır” uyarısını yaptı.
Çalışmaların prediyabetli bireylerin yaşam şartlarında yapılan olumlu değişikliklerle Tip2 diyabetin neredeyse yarı ayrıya önüne geçilebileceğini gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Baştemir, tanısı konmayan diyabetin sakatlık hatta erken ölüme sebebiyet veren bir takım komplikasyonlarla karşılaşabileceklerine dikkat çekti.
Sağlıklı yaşam tarzını prensip edinmeliyiz
Prof. Dr. Baştemir, diyabet hastalığı ve etkin bir tedavi için uyarılarda bulunarak, “Çağımızın en önemli sorunlarından olan hareketsizlikle mutlaka mücadele etmek zorundayız. Özellikle sağlıklı beslenmek, sigara - alkol gibi bağımlıklardan vazgeçmek sağlıklı yaşam tarzını hayatımız için prensip edinmek aslında hepimiz için büyük önem taşıyor. Temel halk sağlığı sorunları arasında öncelikli olarak karşımıza çıkan diyabet, azaltılması hatta önlenmesi için üniversitelerin, kamunun, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün de işin içinde olacağı bir politikayla, kararlı ve etkili bir şeklide yürütülmelidir” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Prof. Dr. Mehmet Baştemir, “Okul öncesi çocuklarda Tip1 diyabetin görülme sıklığındaki artış da dikkat çekicidir” dedi.
Prof. Dr. Baştemir, “Diyabet yani şeker hastalığı, insülin hormonunun kısmen ya da tamamen eksik olmasına bağlı olarak kan şekerinin normal seviyenin üzerinde seyrettiği bir hastalıktır. Diyabet hayat boyu süren ve her yaşta karşımıza çıkabilen bir rahatsızlıktır” şeklinde konuştu.
Çocuklarda da sık görülmeye başladı
Özellikle yaşam ve beslenme şeklindeki farklılıkların Tip2 diyabeti arttırdığını vurgulayan Prof. Dr. Baştemir, “Gerek yaşam koşulları, gerekse yaşın ilerlemesine bağlı olarak, azalan fiziksel faaliyetler ve artan obezite ile birlikte, nüfusun çoğalması da diyabetin yaygınlaşmasında etkili oluyor. Görülme yaşı giderek düştüğü için, çocuklarda da sık görülmeye başladı.
Bu konuda okul öncesi çocuklarda Tip1 diyabetin görülme sıklığındaki artış da dikkat çekicidir” ifadelerini kullandı.
“Bireysel ya da ülkeler açısından bakıldığında diyabet, sağlığın yanında, büyük ekonomik yükler de getirmektedir” diyen Prof. Dr. Baştemir, bu hastalığın ve komplikasyonlarının 2015 yılında, dünyada 5 milyonun üzerinde insanın hayatına mal olduğuna dikkat çekti.
Kontrol altına alınmazsa tüm vücut sistemini olumsuz etkiliyor
Diyabetin dünya üzerinde sık görülen hastalıklardan biri olmaya devam ettiğini anımsatan Prof. Dr. Baştemir, İnsülin Duyarlılık Faktörü (IDF), 7’nci Diyabet Atlası’nda yer alan bilgiler paylaşarak, “2015’te 415 milyon olduğu tahmin edilen 20 yaş ve üstü erişkin diyabetli nüfusun, 2040 yılına kadar yüzde 55 oranında artarak 642 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Yine 2015’te dünya üzerinde yüzde 8.8 olduğu tahmin edilen diyabetli erişkin prevalansı (Prevalans, prevalans hızı veya prevalans oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranıdır) 2040’ta yüzde 10.4’a yükseleceği öngörülmekte. Veriler bize 2015’te 11 erişkinden 1’inde diyabet görülmesine karşın, 2040 yılında 10 erişkinden 1’inde diyabet görüleceğini söylüyor. Diyabeti kontrol altına alamazsanız, Hiperglisemi nedeniyle ilerleyen dönemde böbrek, göz, kalp-damar başta olmak üzere tüm vücut sistemi olumsuz etkileyebilir” ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Baştemir, kardiyovasküler hastalıkların görülme sıklığı ve ölüm oranlarının her 1000 kişide diyabet hastalarında, diyabetli olmayanlara göre 2 ila 8 kat arası daha fazla görüldüğüne vurgu yaptı.
“Bugün gelişmiş ülkelerde görme kaybının en büyük nedeni olarak diyabet hastalığı karşımıza çıkmaktadır” diyen Prof. Dr. Baştemir, ampütasyon konusunda açıklamalarda bulunarak, “Dünyada travma-dışı ampütasyon ya da böbrek yetersizliğinin öncelikli sebebi diyabettir. Alt ekstremite amputasyon riski, diyabet hastalarında, diyabet sorunu yaşamayanlara göre 25 kat daha yüksektir” sözcüklerini kullandı.
Erken tanının önemi göz ardı edilmemeli
Her hastalıkta olduğu gibi, diyabette de erken tanının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Prof. Dr. Baştemir, “Eğer bireyler ve ülkeler açısından gerek sağlığı korumak, gerek mali külfeti düşürmek gerekse bunların dışında yol ortaya çıkabilecek sorunları en aza indirebilmek için, erken tanıyla birlikte uygulanacak tedavi büyük önem taşımaktadır” uyarısını yaptı.
Çalışmaların prediyabetli bireylerin yaşam şartlarında yapılan olumlu değişikliklerle Tip2 diyabetin neredeyse yarı ayrıya önüne geçilebileceğini gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Baştemir, tanısı konmayan diyabetin sakatlık hatta erken ölüme sebebiyet veren bir takım komplikasyonlarla karşılaşabileceklerine dikkat çekti.
Sağlıklı yaşam tarzını prensip edinmeliyiz
Prof. Dr. Baştemir, diyabet hastalığı ve etkin bir tedavi için uyarılarda bulunarak, “Çağımızın en önemli sorunlarından olan hareketsizlikle mutlaka mücadele etmek zorundayız. Özellikle sağlıklı beslenmek, sigara - alkol gibi bağımlıklardan vazgeçmek sağlıklı yaşam tarzını hayatımız için prensip edinmek aslında hepimiz için büyük önem taşıyor. Temel halk sağlığı sorunları arasında öncelikli olarak karşımıza çıkan diyabet, azaltılması hatta önlenmesi için üniversitelerin, kamunun, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün de işin içinde olacağı bir politikayla, kararlı ve etkili bir şeklide yürütülmelidir” diye konuştu.