3. Parlamento Başkanları Konferansı Sona Erdi

TBMM'nin ev sahipliğinde düzenlenen 'Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi' konulu 3. Parlamento Başkanları Konferansı'nın sonunda İstanbul Deklerasyonu kabul edildi Konferansta her türlü terör eyleminin, gerekçesine bakılmaksızın nerede, ne zaman ve kim tarafından işlenmiş olursa olsun suç olduğu ve meşrulaştırılamayacağı teyit edildi İstanbul Deklerasyonu'ndan: 'Terör örgütlerinin yayılmasının ve terörist eylemlerdeki yükselişin, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasına doğrudan zarar vermesinin yanı sıra küresel ekonomiyi, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmayı tehlikeye attığına dikkati çekeriz. Farklı terör örgütleri, onların işbirlikçi oluşumları ve yabancı terörist savaşçılardan kaynaklanan tehditlere yönelik ciddi endişeleri ifade ederiz ve bu tehditlere karşı koymak için koordine eylemlere duyulan ihtiyacı vurgularız' Katılımcı devletlerin güvenlik makamlarını, terörle mücadele ve terörü önleme amaçlı edinilen istihbarat, bilgi, iyi uygulamalar ve edinilen derslerin değişimi amacıyla özel bir mekanizma kurmaya teşvik ederiz'

TBMM'nin ev sahipliğinde düzenlenen "Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi" konulu 3. Parlamento Başkanları Konferansı sona erdi.

Anadolu Ajansının ev sahibi fotoğraf sağlayıcı olduğu 3. Parlamento Başkanları Konferansının açılış resepsiyonu dün akşam Dolmabahçe Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı.

Konferansın bu sabahki açılış konuşmasını TBMM Başkanı Mustafa Şentop yaptı. Şentop'un ardından Afganistan Meclis Başkanı Mir Rahman Rahmani, Pakistan Meclis Başkanı Asad Qaiser, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkan Vekili Dongming Wang, Rusya Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodin, Afganistan Senato Başkan Yardımcısı Muhammed Alam Ezedyar ve Pakistan Senato Başkan Yardımcısı Selim Mandviwalla birer konuşma yaptı.

Konferans kapsamında "Terörizmle mücadelede kapsamlı bir yaklaşım ve stratejik çerçeve oluşturulması" ve "Ekonomik ilişkiler çerçevesinde bölgesel bağlantılılığın güçlendirilmesi: Zorluklar ve Fırsatlar" başlıklı 2 oturum, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Konferansın kapanışında TBMM Başkanı Mustafa Şentop, katılımcı ülkeler tarafından kabul edilen ortak deklerasyonu okudu.

İstanbul Deklerasyonu'nda, Afganistan İslam Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Pakistan İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti ulusal parlamentoları ve delegasyonlarının başkanlarının katılımıyla 11-12 Ekim 2019'da İstanbul'da "Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi" konferansının gerçekleştirildiği hatırlatıldı.

Konferansta parlamentoların önceki konferansların "Barış, Kalkınma ve Bağlantılılık için Ortaklık" konusunda 24 Aralık 2017 tarihli İslamabad Deklarasyonu ve "Terörle Mücadele ve Bölgesel İş Birliğinin Konsolide Edilmesi için Sinerji" konusunda 8 Aralık 2018 tarihli Tahran Deklarasyonu temelinde işbirliği sağlama çabalarını memnuniyetle karşılandığı ifade edildi. Forumun İslamabad ve Tahran deklarasyonlarını ve bu belgelerde kayıtlı konuları onayladığı bildirildi.

Eşitlik, diyalog, işbirliği, uluslararası hukuka saygı, devletlerin egemenliğine saygı ve içişlerine müdahale etmeme ilkelerine dayanan uluslararası ilişkiler sistemi rehberliğinde, devletlerin ve onların yetkili organlarının, ulusal ve uluslararası düzeyde terörle ve aşırılıkçılıkla mücadele etmede ve bunları önlemede birincil sorumluluğa sahip oldukları vurgulanan konferansta, BM Küresel Terörle Mücadele Stratejisi'nin yanı sıra ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları, Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası hukukun ilkeleri uyarınca uluslararası işbirliğinin teşvik edilmesi gereğinin üzerinde duruldu.

Parlamentolar arası işbirliğinin devletler arası ilişkileri geliştiren diyalog kanallarını oluşturduğu, ülkeler arasındaki yakınlaşmaya katkıda bulunduğu, bu yakınlaşmanın çatışma önleme ve çözümünde önemli bir rol oynadığı belirtilen konferansta, yasama makamları arasındaki etkileşimin derinleştirilmesi ve yasa yapımı ile karar alma süreçlerinin kalitesinin daha da iyileştirilmesi için tecrübe paylaşımına ilişkin iradeye vurgu yapıldı.

Konferansta, terörizmin her tür biçim ve tezahürleriyle uluslararası barış ve güvenliğe yönelik en ciddi tehditlerden biri olduğu, halkların ve devletlerin huzur, refah ve istikrarına zarar verdiği vurgulandı. Her türlü terör eyleminin, gerekçesine bakılmaksızın nerede, ne zaman ve kim tarafından işlenmiş olursa olsun suç olduğu ve meşrulaştırılamayacağı teyit edildi.

- Terörizmin dini, milliyeti, medeniyet ilişkisi yok

Terörizmin herhangi bir din, milliyet veya medeniyet ile ilişkilendirilmemesi gerektiği yinelenen konferansta terörist ve aşırılık yanlısı grupların herhangi bir siyasi hedefe ulaşma gayesiyle kullanılmasının kabul edilemezliği kaydedildi.Terör tehdidini engellemek, en aza indirmek, tecrit etmek ve nihayetinde işlevsiz kılmak adına tüm devletler yanında uluslararası ve bölgesel kuruluşların da aktif katılımını ve iş birliğini içeren, sürdürülebilir, geniş kapsamlı bir yaklaşım benimseme, stratejik bir çerçeve çizme ihtiyacının aciliyeti kabul edildi.

Uluslararası toplumun tamamı için terörizmin finansmanının ciddi bir endişe konusu olduğuna işaret edilen konferansta, güvenlik, barış ve kalkınma arasındaki ilişkinin, kalıcı istikrarın sağlanmasının, canlı bir özel sektör, güçlü ticari ilişkiler ve yatırım dostu bir ortam ile gelişmiş ve yeterli insan sermayesi gerektirdiği belirtildi.

Konferansta ekonomik ilişkilerin ve ticaret kanallarının geliştirilmesinde bölgesel bağlantılılığın hayati önemi teyit edilirken, bölgesel ve küresel meydan okumalardan kaynaklı zorlukların, bu zorlukların üstesinden gelmek noktasında çok taraflılığın öneminin, aynı zamanda Avrupa, Asya ve Akdeniz bölgesinin geleceğini tayin edecek yeni fırsat alanları ile sınamaların üstesinden gelmek ve işbirliği bağlamındaki olanaklardan yararlanmak için gereken kapasitenin artırılması ihtiyacına işaret edildi.

- Mutabakata varılan hususlar

Konferansın sonunda kabul edilen İstanbul Deklerasyonunda mutabakata varılan hususlar şöyle sıralandı:

"Birleşmiş Milletler Şartı'nın, bilhassa uluslararası barış ve güvenliğin sürdürülmesine yönelik olan amaçlarına ve ilkelerine bağlılığımızı teyit ederiz. Uluslararası hukukun ilkeleri ile normlarına ve işbirliğimizi güçlendirmek için ülkelerimizin taraf olduğu antlaşmalar ve diğer uluslararası araçlar kapsamındaki uluslararası yükümlülüklere bağlılığımızı da teyit ederiz.

Parlamentolar arası ilişkilerin güçlendirilmesi ve parlamentolarımızın komisyonları, dostluk grupları ve idari teşkilatları arasındaki ilişkilerin kurulması ve hızlandırılmasını destekleme kararlılığımızı tekrarlarız. İkili ve çok taraflı ilişkilerin, uluslararası barış ve güvenliği geliştirme ve uluslararası anlaşmazlıkları çözme konusundaki rolünü vurgulama ve yapıcı diyalog ile iş birliğine yönelik platformlar sağlama çabalarında, özellikle parlamentolar olmak üzere uluslararası kuruluşlara destek veririz.

Parlamentolar arası örgütleri, bölgesel bağlantılılığın iyileştirilmesini desteklemek ve terörle mücadelede, uluslararası yükümlülükler ve ulusal yasalar doğrultusunda kapsamlı bir yaklaşım ve stratejik bir çerçeve oluşturmak için teşvik ederiz.

Terörizmin her türü ve tezahürleriyle mücadelede birliğimizi sürdürme ve terörle mücadele alanında yasama deneyimlerinin karşılıklı paylaşımını teşvik ederiz. Devletlerin teröristlerin, terör eylemlerinin ve örgütlerinin finansmanını engellemek ve önlemek için güçlü tedbirler alma ve vekalet savaşlarını sona erdirme noktasındaki birincil sorumluluklarını daha fazla hatırlatırız.

Terör örgütlerinin yayılmasının ve terörist eylemlerdeki yükselişin, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasına doğrudan zarar vermesinin yanı sıra, küresel ekonomiyi ve sürdürülebilir büyüme ve kalkınmayı tehlikeye attığına dikkati çekeriz.

Farklı terör örgütleri, onların işbirlikçi oluşumları ve yabancı terörist savaşçılardan kaynaklanan tehditlere yönelik ciddi endişeleri ifade ederiz ve bu tehditlere karşı koymak için koordine eylemlere duyulan ihtiyacı vurgularız.İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak, ilgili bölgesel ve ulusal koşulları da dikkate alarak terörizmin önlenmesi, tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması stratejilerini destekleriz.

Terör eylemlerinin finansmanını, planlanmasını, sürdürülmesini veya gerçekleştirilmesini destekleyen, kolaylaştıran, buna iştirak eden veya iştirak etme girişiminde bulunan, korunak sağlayan herhangi bir kimsenin, terörist eylem veya eylemlere teşvik edenler ve yabancı terörist savaşçılar da dahil olmak üzere, "iade et veya kovuştur" ilkesi temelinde etkili cezai takibatının yapılması ve kovuşturulması amacına dönük olarak hedeflenen işbirliğinin temel bir bileşeni olarak, ulusal yasalara uygun bir şekilde, yetkili ulusal makamlar arasındaki bilgi ve deneyim alışverişinin önemini vurgularız.

BM Küresel Terörle Mücadele Stratejisinde öngörüldüğü gibi teröre elverişli koşulların ele alınmasının yanı sıra teröre yol açan şiddet içeren aşırılığa karşı koyma, radikalleşme ve eleman kazanımı ile mücadele, terörist hareketlerin engellenmesi, terörizm propagandası ve ideolojisi ile mücadele ve teröristlerin internet ve sosyal ağlar da dahil olmak üzere teknoloji, iletişim olanakları ve kaynaklarını terörist aktiviteye teşvik etmek amacıyla kötüye kullanmasının önlenmesi için kapsamlı bir yaklaşım öneririz.

Terörizmle mücadelede yasal bir çerçeve oluşturmak için parlamentoların etkili ve yapıcı rolünün önemini vurgularız ve bu bağlamda terörsüz bir dünyayı mümkün kılmak amacıyla karşılıklı deneyimlerin paylaşılmasında çeşitli düzeylerdeki parlamentolar arası katılımın ve iş birliğinin altını çizeriz.

Katılımcı devletlerin güvenlik makamlarını, terörle mücadele ve terörü önleme amaçlı edinilen istihbarat, bilgi, iyi uygulamalar ve edinilen derslerin değişimi amacıyla özel bir mekanizma kurmaya teşvik ederiz.

Devletlerin uluslararası terörizm ile ilgili genel kurul ve Güvenlik Konseyi kararlarını uygulama konusundaki taahhütlerini yineleme, tüm devletlerin BM yaptırımlar rejiminin ve Mali Eylem Görev Gücü'nün çalışmalarının siyasallaşmasından kaçınmaları gerekliliğinin altını çizeriz.

Sürdürülebilir bir barış ve güvenlik ortamı oluşturmanın ortak çıkarlara hizmet ettiğini, kalkınma ve ilerlemenin teşvik edilmesi için müşterek, geniş kapsamlı, iş birliğine dayalı ve sürdürülebilir bir güvenliğin izlenmesi gerektiğini, karşılıklı güven, iyi komşuluk ve iş birliği ekseninde güvenli bir ortam ve yapıcı bir ortaklık kurmaya hazır olduğumuzu vurgularız.

Bölgesel bağlantılılığın, içte ve dışta terörizme sebep olan temel unsurlarla mücadelede vazgeçilmez öneme sahip olduğunu, ayrıca entegre, kapsayıcı, dengeli, birbiri ile bağlantılı ve sürdürülebilir bir kalkınmaya katkı sunduğunu hatırlatırız.Hükumetleri, sivil toplumu, uluslararası toplumu ve diğer ilgili aktörleri yeni ekonomik, kültürel ve sosyal projeler ile iş birliğini teşvik edecek girişimlere odaklanarak bölgesel bağlantılılığı güçlendirmeye davet ederiz.

Kuşak ve Yol Girişimi'ni memnuniyetle karşılarız ve girişime destek veririz. Kuşak ve Yol Girişimi işbirliği kapsamında özellikle kalkınma politikalarındaki sinerji, artan altyapı yatırımı, ekonomik koridorlar, ekonomik ve ticari iş birliği bölgeleri, endüstri parkları, finansal ve ticari iş birliği, teknoloji ve inovasyon, denizcilik alanında iş birliği, işletmeler arası ilişkiler, kişiler arası ve kültürel etkileşim gibi alanlardaki kazanımlar başta olmak üzere, halihazırda kaydedilmiş olan ilerlemeleri ve önemli fırsatları takdir ederiz.

Bu tarz bir iş birliğinin, büyüme eksenli yeni kaynakların keşfine ortam yarattığının, ekonomik ve toplumsal kalkınma için potansiyel oluşturduğunun ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşılmasına katkı sağladığına işaret ederiz. Ayrıca, Antik İpek Yolu ve Hazar Geçişli Doğu Batı Orta Koridor Girişimi'ni canlandırmak için çaba sarf ederiz.

Bölgedeki ticareti kolaylaştırmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek amacıyla sınır ötesi hareketlilik de dahil olmak üzere, ekonomik, finansal ve kurumsal bağlantılılık ile insanlar arasındaki bağlantılılığı artırmanın yollarını keşfetmeye davet ederiz.Eğitim, bilim, kültür, sağlık, spor ve turizm alanlarında iş birliği de dahil olmak üzere çok taraflı bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi için parlamenter desteğin daha da genişletilmesi ihtiyacını vurgularız.

İki taraflı, bölgesel ve uluslararası düzeylerde yoğun istişare ve iş birliğinin, ortak ilgi alanlarındaki stratejik diyaloğu, siyasi istişareyi ve operasyonel iş birliğini artırdığı gerçeğinin altını çizeriz.Mevcut koşullar altında çok taraflılığın, yaygın risk ve sınamalara karşı uluslararası işbirliğini güçlendirmek ve dünya barışı ve refahını korumak için temel bir unsur olduğunu hatırlatırız."

Deklerasyonda ayrıca gelecek konferansın 2020'de düzenlenmesi de kabul edildi.
Kaynak: AA