'3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması' Ödülleri Verildi
Yarışmada birincilik ödülüne Rusya'dan 'Yurdumuzun Hüznü' adlı filmiyle Kirsten Gainet, ikincilik ödülüne 'Qahwa' adlı filmi ile Ayşe Nur Topal, üçüncülük ödülüne ise 'NO: 13' adlı filmi ile Ali Rıza Erdemir değer görüldü.
Çekmeköy Belediyesi tarafından bu yıl "Komşuluk" temasıyla düzenlenen "3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması" ödülleri sahiplerini buldu.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen ödül töreni, müzisyen Yücel Arzen'in Necip Fazıl Kısakürek'in "Surda Bir Gedik Açtık" şiirinden yola çıkarak bestelediği eserini seslendirmesiyle başladı.
Törende konuşma yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, çocukluğunun Cihangir'de geçtiğini dile getirerek, o yıllarda yaşanan komşuluk ilişkilerinin bugün kaybolduğunu söyledi.
Poyraz, eskiden kapılarda kilit olmadığına işaret ederek, "Eve geldiğim zaman annem, babam yoksa bilirdim ki komşumuz ben açsam bana yemek veya harçlığım yoksa harçlık verirdi. Böyle bir aile ortamında büyüdük." dedi.
Gittiği taziyeler sırasında yan yana komşuların birbirinden haber olmadığına tanıklık ettiğini anlatan Poyraz, şöyle devam etti:
"Kapı komşusunun annesinin öldüğünden haberdar olmayan bir İstanbul'da yaşıyoruz. Onun için komşuluk temasını işlemenin önemli olduğuna inanıyorum. Bizim akrabamızdan, anamızdan, babamızdan daha yakın komşumuzdur. O komşu dertli olduğumuzda yanımızda olsun. Mutluluğumuzu gelsin, paylaşsın. Akşamları beraber televizyon izlemeye ya da internette vakit geçirmeye komşularımıza gidelim. Onların kapısını çalalım. Çalalım ki bizim de ihtiyaç duyduğumuz o gün kapımızı komşumuz çalsın."
- "Komşuluk, merhamet eli uzatmaktır"
Çekmeköy Belediye Başkanı Yardımcısı ve proje yöneticisi Şahmettin Yüksel de yarışmanın ilk yıl "merhamet ve adalet", ikincisinin ise "İhanet ve Direniş" temasıyla ele alındığını, aynı zamanda ilk iki yıl yarışmanın Cumhurbaşkanlığı Himayesi altında gerçekleştiğini hatırlattı.
Yüksel, "Komşuluk; merhamet eli uzatmaktır, bir fincan kahve isteyebilmektir, gerektiğinde yalnızlığını paylaşabilmektir. Bugün ne kadar da muhtacız dostluğa, yakınlığa ve letafete. Bu nedenledir ki birçok anne, baba, birçok yaşlı ve hatta birçok genç yalnızlığın acısını çekmektedir." diye konuştu.
Bu yıl yarışmaya katılan filmleri görünce mutlu olduklarını ifade eden Yüksel, şunları kaydetti:
"Filmleri izleyince ülkemizin genç yeteneklerinin yerli sinema çatısını ne kadar yükselteceklerini görüyoruz. Gençlerimizin günümüz teknolojisini kullanarak ne kadar iyi görüntüler çektiklerini ve bu görüntüleri sanatsal açılarla ne kadar iyi kullanıldığını fark ettik. Gençlerimizin Suriye'de yaşanan insanlık dramına göç ve mülteci sorunlarına kayıtsız kalmadıklarını, sinemanın büyülü diliyle ele aldıklarını, çağımızın sorunlarına farklı bakış açılarıyla filmlerine yansıttıklarını gördük."
Yüksel, yarışmayı geleneksel hale getirmek istediklerine de vurgu yaparak, ileride yarışmada sanat aracılığıyla toplumsal sorunları ele almaya devam edeceklerini belirtti.
- "Dünyanın en büyük filmleri kısa filmlerden ortaya çıkar"
Yarışmanın ana jürisinde yer alan yapımcı Birol Güven ise komşuluk meselesinin zannedilenden daha değerli bir mesele olduğuna dikkati çekerek, "Ben de şu anda yeni bir sinema filmi yapıyorum. Senaryosu üzerinde 2 yıldır çalışıyorum. İnşallah kasım ayında sonunda çekimleri bitecek ve en kısa zamanda sizlere arz edeceğiz. Bizim filmimizin konusu internet bağımlılığı. Hatta buna ekran bağımlılığı da denilebiliyor. Hepimiz ekranlara bakıyoruz. Ben de bunun filmini yapmak istedim ve 2 yıl çok değerli bilim insanlarıyla çalıştık ve geldiğimiz sonuç şu internet bağımlılığının tek bir tedavisi var, o da komşuluk. Göreceksiniz de çok yakın gelecekte komşuluk doktorlar tarafından reçete olarak yazılacak. Yani bir bağımlılıktan kurtulmak istiyorsan 'git kendine komşu bul' diyecek doktorlar." ifadelerini kullandı.
Güven, dünyanın en büyük fikirlerinin kısa filmlerden ortaya çıktığı yorumunu yaparak, "Çünkü kısa filmcilerde fikirden başka bir şey yoktur. Parası yoktur, kamerası, ışığı yoktur. Kimse ona yardım etmez. Elinde tek güç vardır. O da büyük bir fikirdir. Jüri üyesi olarak da bütün filmleri izledim. 130 başvuru yapılmış ama jürinin önüne 32 film getirildi. Bir ön jürimiz vardı. Onlar eleme yaptı. 32 filmde birbirinden güzeldi ve hepsi çok büyük fikirlerdi." dedi.
AK Parti MKYK Üyesi ve İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş'ın da konuşma yaptığı törene, sanat ve medya dünyasından birçok isim katıldı.
- Toplam 65 bin lira ödül
Ödül töreninde komşuluğu en iyi anlatan 10 filme, toplam 65 bin lira değerinde ödül takdim edildi.
Ön jürisinde Ferhat Eşsiz, Sinan Serter, Elif Eda Karagöz, Bünyamin Yılmaz ve Adnan Erdoğan'ın, ana jürisinde ise Birol Güven, Burak Hakkı, Erol Erdoğan, Betül Soysal Bozdoğan, Turgay Tanülkü, Mehriban Zeki ve Ahmed İmamoviç'in yer aldığı yarışmada, birincilik ödülüne Rusya'dan "Yurdumuzun Hüznü" adlı filmiyle Kirsten Gainet, ikincilik ödülüne "Qahwa" adlı filmi ile Ayşe Nur Topal, üçüncülük ödülüne ise "NO: 13" adlı filmi ile Ali Rıza Erdemir değer görüldü.
Yarışmada "En İyi Komşu Özel Ödülü"nü "Adam ve Çocuk" filmi ile Tuğba Kozan, "Jüri Özel Ödülü"nü "Üns" adlı filmiyle Ömer Dişbudak, mansiyon ödüllerini ise "O Güzelin Sözleri: Yeni Dünya" filmiyle Ahmet Sami Kuriş, "Tahterevalli" filmiyle Serkan Özyumşak, "Miras" filmiyle Rıdvan Abdullah Can, "Şifre" filmiyle Ümit Ög, "Dikenli Tel" filmiyle Serdal Altun aldı.
Kaynak: AA
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen ödül töreni, müzisyen Yücel Arzen'in Necip Fazıl Kısakürek'in "Surda Bir Gedik Açtık" şiirinden yola çıkarak bestelediği eserini seslendirmesiyle başladı.
Törende konuşma yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, çocukluğunun Cihangir'de geçtiğini dile getirerek, o yıllarda yaşanan komşuluk ilişkilerinin bugün kaybolduğunu söyledi.
Poyraz, eskiden kapılarda kilit olmadığına işaret ederek, "Eve geldiğim zaman annem, babam yoksa bilirdim ki komşumuz ben açsam bana yemek veya harçlığım yoksa harçlık verirdi. Böyle bir aile ortamında büyüdük." dedi.
Gittiği taziyeler sırasında yan yana komşuların birbirinden haber olmadığına tanıklık ettiğini anlatan Poyraz, şöyle devam etti:
"Kapı komşusunun annesinin öldüğünden haberdar olmayan bir İstanbul'da yaşıyoruz. Onun için komşuluk temasını işlemenin önemli olduğuna inanıyorum. Bizim akrabamızdan, anamızdan, babamızdan daha yakın komşumuzdur. O komşu dertli olduğumuzda yanımızda olsun. Mutluluğumuzu gelsin, paylaşsın. Akşamları beraber televizyon izlemeye ya da internette vakit geçirmeye komşularımıza gidelim. Onların kapısını çalalım. Çalalım ki bizim de ihtiyaç duyduğumuz o gün kapımızı komşumuz çalsın."
- "Komşuluk, merhamet eli uzatmaktır"
Çekmeköy Belediye Başkanı Yardımcısı ve proje yöneticisi Şahmettin Yüksel de yarışmanın ilk yıl "merhamet ve adalet", ikincisinin ise "İhanet ve Direniş" temasıyla ele alındığını, aynı zamanda ilk iki yıl yarışmanın Cumhurbaşkanlığı Himayesi altında gerçekleştiğini hatırlattı.
Yüksel, "Komşuluk; merhamet eli uzatmaktır, bir fincan kahve isteyebilmektir, gerektiğinde yalnızlığını paylaşabilmektir. Bugün ne kadar da muhtacız dostluğa, yakınlığa ve letafete. Bu nedenledir ki birçok anne, baba, birçok yaşlı ve hatta birçok genç yalnızlığın acısını çekmektedir." diye konuştu.
Bu yıl yarışmaya katılan filmleri görünce mutlu olduklarını ifade eden Yüksel, şunları kaydetti:
"Filmleri izleyince ülkemizin genç yeteneklerinin yerli sinema çatısını ne kadar yükselteceklerini görüyoruz. Gençlerimizin günümüz teknolojisini kullanarak ne kadar iyi görüntüler çektiklerini ve bu görüntüleri sanatsal açılarla ne kadar iyi kullanıldığını fark ettik. Gençlerimizin Suriye'de yaşanan insanlık dramına göç ve mülteci sorunlarına kayıtsız kalmadıklarını, sinemanın büyülü diliyle ele aldıklarını, çağımızın sorunlarına farklı bakış açılarıyla filmlerine yansıttıklarını gördük."
Yüksel, yarışmayı geleneksel hale getirmek istediklerine de vurgu yaparak, ileride yarışmada sanat aracılığıyla toplumsal sorunları ele almaya devam edeceklerini belirtti.
- "Dünyanın en büyük filmleri kısa filmlerden ortaya çıkar"
Yarışmanın ana jürisinde yer alan yapımcı Birol Güven ise komşuluk meselesinin zannedilenden daha değerli bir mesele olduğuna dikkati çekerek, "Ben de şu anda yeni bir sinema filmi yapıyorum. Senaryosu üzerinde 2 yıldır çalışıyorum. İnşallah kasım ayında sonunda çekimleri bitecek ve en kısa zamanda sizlere arz edeceğiz. Bizim filmimizin konusu internet bağımlılığı. Hatta buna ekran bağımlılığı da denilebiliyor. Hepimiz ekranlara bakıyoruz. Ben de bunun filmini yapmak istedim ve 2 yıl çok değerli bilim insanlarıyla çalıştık ve geldiğimiz sonuç şu internet bağımlılığının tek bir tedavisi var, o da komşuluk. Göreceksiniz de çok yakın gelecekte komşuluk doktorlar tarafından reçete olarak yazılacak. Yani bir bağımlılıktan kurtulmak istiyorsan 'git kendine komşu bul' diyecek doktorlar." ifadelerini kullandı.
Güven, dünyanın en büyük fikirlerinin kısa filmlerden ortaya çıktığı yorumunu yaparak, "Çünkü kısa filmcilerde fikirden başka bir şey yoktur. Parası yoktur, kamerası, ışığı yoktur. Kimse ona yardım etmez. Elinde tek güç vardır. O da büyük bir fikirdir. Jüri üyesi olarak da bütün filmleri izledim. 130 başvuru yapılmış ama jürinin önüne 32 film getirildi. Bir ön jürimiz vardı. Onlar eleme yaptı. 32 filmde birbirinden güzeldi ve hepsi çok büyük fikirlerdi." dedi.
AK Parti MKYK Üyesi ve İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş'ın da konuşma yaptığı törene, sanat ve medya dünyasından birçok isim katıldı.
- Toplam 65 bin lira ödül
Ödül töreninde komşuluğu en iyi anlatan 10 filme, toplam 65 bin lira değerinde ödül takdim edildi.
Ön jürisinde Ferhat Eşsiz, Sinan Serter, Elif Eda Karagöz, Bünyamin Yılmaz ve Adnan Erdoğan'ın, ana jürisinde ise Birol Güven, Burak Hakkı, Erol Erdoğan, Betül Soysal Bozdoğan, Turgay Tanülkü, Mehriban Zeki ve Ahmed İmamoviç'in yer aldığı yarışmada, birincilik ödülüne Rusya'dan "Yurdumuzun Hüznü" adlı filmiyle Kirsten Gainet, ikincilik ödülüne "Qahwa" adlı filmi ile Ayşe Nur Topal, üçüncülük ödülüne ise "NO: 13" adlı filmi ile Ali Rıza Erdemir değer görüldü.
Yarışmada "En İyi Komşu Özel Ödülü"nü "Adam ve Çocuk" filmi ile Tuğba Kozan, "Jüri Özel Ödülü"nü "Üns" adlı filmiyle Ömer Dişbudak, mansiyon ödüllerini ise "O Güzelin Sözleri: Yeni Dünya" filmiyle Ahmet Sami Kuriş, "Tahterevalli" filmiyle Serkan Özyumşak, "Miras" filmiyle Rıdvan Abdullah Can, "Şifre" filmiyle Ümit Ög, "Dikenli Tel" filmiyle Serdal Altun aldı.