'Bir Papaz Da Sizde Var, Siz De Onu Verin'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörist başı Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili ABD’ye seslenerek, “Bizden kalkıyorlar filanca papazı bize verin diyorlar. Bir papaz da sizde var, siz de bize onu verin" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Polis Akademisi Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmada FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili Amerika’ya seslenerek, “Bizden kalkıyorlar filanca papazı bize verin diyorlar. Bir papaz da sizde var, siz de bize onu verin, biz de size onu verelim. ‘Ya onu karıştırma’ ne demek. Sizde yargı var, bizde yargı yok mu? Kaldı ki bizdeki yargılanıyor, sizdeki yargılanmıyor. Pensilvanya’da yaşıyor. Sizin vermeniz çok daha rahat, hemen verebilirsiniz” dedi.
“BURADAN AÇIKÇA İKAZ EDİYORUM…”
“Yürekliliğimizi her yerde göstereceğiz. Ölmekse Allah için, vatan için, millet için ölmeye hazır olacağız” diyen Erdoğan, göreve başlayacak olan bin 589 komiser yardımcısına şu uyarılarda bulundu:
“Şahadet böyle var. Kuru kuruya şahadet olmaz. Buradan açıkça ikaz ediyorum, devletin içinde hiçbir kişinin, ekibin veya grubun paralel bir yapıya veya yapılanmaya gitmesine izin veremeyiz. Şimdi göreve gidiyorsunuz. Gittiğiniz yerlerde bunları didik didik aramanız, bulmanız gerekiyor. Nerede ne var. Bunları çıkartacağız. Çünkü bunlar bu milleti bölmek ve parçalamak istiyorlar. Bizi içimizden böldüler, yaralamaya çalıştılar. Ama Rabbim fırsat vermedi. 15 Temmuz gecesi meydanlara çağırdığımızda bu asil milletin meydanlara dökülmesi, işte o ruhundaki asaletin bir tezahürüydü. F-16’lar uçuyor, öyle kolay iş mi? 250 şehit verdik. İşte o şahadete yürüyen o aşk olmasa bu olur muydu? 2 bin 193 gazimiz oldu. O iman olmasa o aşk olmasa bu olur muydu? Bu aşk, bu inanç çok önemli. Yoksa herkes o F-16’nın, tankların, helikopterlerin, topların karşısında helikopterler saldırıyor. Bu milletin evi bir gazi evdir. Bu çevrede 29 şehidimiz, 36 gazimiz var. Sizlerin yetiştiğiniz o merkezde 53 şehidimiz var. Haince, alçakça geldiler, en önemli merkez burasıdır dediler ve vurdular. Biz bunların hesabını sormayacak mıyız? Burası yol geçen hanı mı? Bazıları şimdi bana mektuplar yazıyor. İşte benimki suçsuz, bunsuz vesaire. Tamam da o F-16’da seninki vardı veya onları komuta eden oydu. Bundan haberin var mı? İşte onlar bunu bilmiyordu. Ne demek bilmiyordu. Bunların hepsi yaşandı. Bu yönde girişim başlatanlar, organizasyon yapanlar veya heveslenenler hangi gruba mensup olurlarsa olsunlar karşılarında bizi bulmalıdır.”
Türkiye’nin Silahlı ve Silahsız İnsansız Hava Araçlarını üretir hale geldiğini, Türkiye’ye zulmetmek isteyenlerin Türkiye’yi ev sahibi ve güç sahibi yaptığını kaydeden Erdoğan, “Bunların daha da iyisi olacak. Özel eğitim kurumlarına tarihimizde hiç olmadığı kadar büyük bir alan açtık. İlk, orta, lise, üniversite düzeyinde olsun; dini eğitim alanında olsun okuluyla, öğrencisiyle, öğretmeniyle, yurduyla ve diğer hususlarıyla yapılacak o kadar çok iş var ki asırlardır uğraşsak bitiremeyiz. İlim irfan işleriyle uğraşıyorsanız, kıyamete kadar bitmeyecek bir sorumluğun, bir yükün altına girdiğinizi zaten biliyorsunuz. Kültür ve sanat alanına yönelmişseniz, ülkemizin katkıya en çok ihtiyacı olan alanda faaliyet gösteriyorsunuz demektir. Dolayısıyla ne yapsanız karşılık bulur, hangi hizmeti sunsanız teşekkürler karşılanır. Bu kadar çok hizmet ve faaliyet alanı önümüzde dururken, tutup tüm gücü, tüm imkanları devlet içinde paralel yapı oluşturmaya teksif etmek, netice vermeyeceği gibi yılların emeğinin hebasına yol açar. Tüm bunlar milletin maddi ve manevi varlığını güçlendirmek içindir” diye konuştu.
Herkesin ülke yönetimine talip olma hakkının olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bunun yolu siyasetten geçiyor. Kurarsınız partinizi, çıkarsınız milletin karşısına, programınızı, hedeflerinizi anlatırsınız, eğer gereken desteği bulursanız iktidara gelir, ülkeyi yönetirsiniz. Ülke yönetiminde söz sahibi olmanın tek yolu budur. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin darbelerden, cuntalardan, vesayet güçlerinden, işgallerden bir farkı yoktur” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEDEN O TERÖR BULUTLARI YOK OLUP GİDECEK”
“Bir yandan içerideki ihanet odaklarıyla mücadele ederken, diğer yandan bölgemizde ve dünyada yaşanan büyük değişim sürecinden ülkemizi güçlü şekilde çıkarmanın da hesapları içindeyiz” diyerek sözlerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz üzerinde yapılan hesapları boza boza bugünlere geldik. Ne toplumsal kaos senaryoları tuttu, ne darbe teşebbüsleri neticeye ulaşabildi, ne üzerimize salınan terör örgütleri başarılı olabildi. Şu anda Güneydoğu, Doğu buralarda polisimizle, jandarmamız, askerlerimizle verilen mücadele ile bire on netice alır noktaya geldik. Bu uluslararası terörle mücadelede konulan çıtanın üstüdür. Bu çıtanın üzerine çıktık. Yeter mi yetmez. Yeter olan sıfırlamaktır. Bu ülkeden o terör bulutları yok olup gidecek. Bu genç ve dinamik kadrolarla bu işi başaracağız” dedi.
“NEYMİŞ, ‘BAĞIMSIZ DEVLET’ OLACAKMIŞ”
Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere değinerek bu ülkeler üzerinde yapılan hesapların Türkiye’den bağımsız olarak görülmeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Eğer Türkiye konusundaki niyetler gerçekleşmiş olsaydı, zaten şu anda Suriye ve Irak başta olmak üzere tüm bölgemizde başka şeyler konuşuluyor olurdu. Bizim bozduğumuz oyunlar sebebiyle sürekli yeni senaryolar üretiliyor. Böylesine değişken, böylesine sisli bir zeminde biz kendi hedeflerimize bağlı kalarak hem de tüm kardeşlerimize sahip çıkarak farklı bir yol izliyoruz. Büyük devlet olmanın, büyük millet olmanın verdiği o vakarla günlük gelişmelerin heyecanına kapılmadan asıl oyunun, asıl amacın bilincinde olarak kararlılıkla adımlarımızı atıyoruz. Bu süreçte çıkarlarımızın yüzde 100 uyuştuğu, hedeflerimizin tam olarak kesiştiği hiçbir gücün olmadığını belirtmek isterim. Herhangi bir konuda buluştuğumuz her ülkeyle bir başka yerde mutlaka ayrışıyoruz. Hatta karşı karşıya da geliyoruz. Bu karmaşık ilişkiler yumağı içinde ülkemizin ve milletimizin çıkarlarına koruyarak, istiklalimizin ve istikbalimizi önceleyen bir anlayışla mücadelemizi yürütüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak’ta ortaya çıkan son durumun üzüntü verici olduğunu ancak üstesinden gelinmeyecek bir mesele olmadığını belirterek, “Birlikte hareket etmeyi sürdürmemiz halinde çok güzel neticeler elde edebileceğimiz Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi anlamsız bir şekilde başlattıkları bağımsızlık girişimiyle adeta kendini ateşin ortasına atmış bulunuyor. Kim senin bağımsızlığını kabul ediyor? Kuzey Irak Yerel Yönetimi başındasın, para pul her şey var. Rahat dur. Neymiş bağımsız devlet olacakmış. 350 kilometre sınırın var, bizimle bunu konuştun mu? İran ile konuştun mu? Öbür tarafta Suriye’de şu anda içeride savaş var. Orayla mutabık mısın? Yok. Nasıl sen böyle bir adım atıyorsun. Devlet yönetmek öyle bir aşiretin reisi olarak işi çözmekle bu iş olmuyor. Oradan hareketle herhalde kendisine çok ciddi teşvikler oldu ve bu oyuna gelerek böyle bir adımı atmış bulunuyor. Maşallah yüzde 92 kabul görmüş. Yüzde 72 katılım varmış, yüzde 92 evet demiş. Bunları biz çok gördük. Darbeler olduğu zaman darbelerin neticesinde yüzde 90-95 evet diyenlerin olduğunu çok gördük. Güzel bir nükte: Bir gazeteci bir şoföre diyor ki; Sen ne oy kullandın? Evet. Durumlar iyi gitmezse ne olacak? Çocuklarımı toplayıp Türkiye’ye giderim diyor. Onlar bile bu işi hazmetmiş değil. Konumumuzun ne olduğu ortada. Bölgemizde yakılan her ateş gibi inşallah bu da bizi teğet geçer ama birilerinin canını fena halde yakar. Bugün sırf kendi çıkarları için kullanacak araç arayanlara gönüllü asker yazılanlar yarın her şey normale döndüğünde kapı komşularının, kardeşlerinin, kaderdaşlarının yüzüne bakamayacaklardır. Atılan bu adım, dün bölgedeki kötülüklerin sembolü haline gelmiş olanlara dahi rahmet okutacak vahamette gelişmelerin önünü açma faaliyetlerinin potansiyelini taşımaktadır. Böylesine bir tehlike var. Geçmişte kendilerinin maruz kaldığı zulüm ve baskı politikalarını zayıf gördükleri herkese uygulayanların artık mağduriyet sözünü ağızlarına almaya hakları kalmamıştır. Türkmenlere orada zulmediyorlar. Onların haklarını, hukukunu asla göz önünde bulundurmuyorlar. Biz dostlarımızın ve kardeşlerimizin sadece iyiliğini isteriz. Bugün Kuzey Irak’taki gelişmelere böyle bir sert bir tepki veriyorsak en başta Kürtler olmak üzere Arapların, Türkmenlerin ve diğer kesimlerin iyiliğini istiyor olmamızdır. Yapılan ve esasen hiçbir hukuki ve fiili karşılığı olmayan referandum kimsenin faydasına değildir. Tüm ikazlarımıza rağmen ısrarla girişilen bu maceranın hüsranla sonuçlanması kaçınılmazdır. Hiç kimse kendini kandırmasın. Kuzey Irak’taki mesele şu veya bu kesimin devlet kurma hakkıyla alakalı değildir. Buradaki asıl konu; bölgedeki halkların birliğini, beraberliğini ortadan kaldırarak ardı arkası gelmez çatışmaların önünü açmak isteyenlere payende olunmasıdır. Mezhep gerilimi sebebiyle zaten yeteri kadar acı çeken bölgenin şimdi bir de etnik kavgalarla daha da örselenmesinin kime faydasının olduğunu çok iyi hesap etmeliyiz” açıklamasını yaptı.
Kaynak: İHA
“BURADAN AÇIKÇA İKAZ EDİYORUM…”
“Yürekliliğimizi her yerde göstereceğiz. Ölmekse Allah için, vatan için, millet için ölmeye hazır olacağız” diyen Erdoğan, göreve başlayacak olan bin 589 komiser yardımcısına şu uyarılarda bulundu:
“Şahadet böyle var. Kuru kuruya şahadet olmaz. Buradan açıkça ikaz ediyorum, devletin içinde hiçbir kişinin, ekibin veya grubun paralel bir yapıya veya yapılanmaya gitmesine izin veremeyiz. Şimdi göreve gidiyorsunuz. Gittiğiniz yerlerde bunları didik didik aramanız, bulmanız gerekiyor. Nerede ne var. Bunları çıkartacağız. Çünkü bunlar bu milleti bölmek ve parçalamak istiyorlar. Bizi içimizden böldüler, yaralamaya çalıştılar. Ama Rabbim fırsat vermedi. 15 Temmuz gecesi meydanlara çağırdığımızda bu asil milletin meydanlara dökülmesi, işte o ruhundaki asaletin bir tezahürüydü. F-16’lar uçuyor, öyle kolay iş mi? 250 şehit verdik. İşte o şahadete yürüyen o aşk olmasa bu olur muydu? 2 bin 193 gazimiz oldu. O iman olmasa o aşk olmasa bu olur muydu? Bu aşk, bu inanç çok önemli. Yoksa herkes o F-16’nın, tankların, helikopterlerin, topların karşısında helikopterler saldırıyor. Bu milletin evi bir gazi evdir. Bu çevrede 29 şehidimiz, 36 gazimiz var. Sizlerin yetiştiğiniz o merkezde 53 şehidimiz var. Haince, alçakça geldiler, en önemli merkez burasıdır dediler ve vurdular. Biz bunların hesabını sormayacak mıyız? Burası yol geçen hanı mı? Bazıları şimdi bana mektuplar yazıyor. İşte benimki suçsuz, bunsuz vesaire. Tamam da o F-16’da seninki vardı veya onları komuta eden oydu. Bundan haberin var mı? İşte onlar bunu bilmiyordu. Ne demek bilmiyordu. Bunların hepsi yaşandı. Bu yönde girişim başlatanlar, organizasyon yapanlar veya heveslenenler hangi gruba mensup olurlarsa olsunlar karşılarında bizi bulmalıdır.”
Türkiye’nin Silahlı ve Silahsız İnsansız Hava Araçlarını üretir hale geldiğini, Türkiye’ye zulmetmek isteyenlerin Türkiye’yi ev sahibi ve güç sahibi yaptığını kaydeden Erdoğan, “Bunların daha da iyisi olacak. Özel eğitim kurumlarına tarihimizde hiç olmadığı kadar büyük bir alan açtık. İlk, orta, lise, üniversite düzeyinde olsun; dini eğitim alanında olsun okuluyla, öğrencisiyle, öğretmeniyle, yurduyla ve diğer hususlarıyla yapılacak o kadar çok iş var ki asırlardır uğraşsak bitiremeyiz. İlim irfan işleriyle uğraşıyorsanız, kıyamete kadar bitmeyecek bir sorumluğun, bir yükün altına girdiğinizi zaten biliyorsunuz. Kültür ve sanat alanına yönelmişseniz, ülkemizin katkıya en çok ihtiyacı olan alanda faaliyet gösteriyorsunuz demektir. Dolayısıyla ne yapsanız karşılık bulur, hangi hizmeti sunsanız teşekkürler karşılanır. Bu kadar çok hizmet ve faaliyet alanı önümüzde dururken, tutup tüm gücü, tüm imkanları devlet içinde paralel yapı oluşturmaya teksif etmek, netice vermeyeceği gibi yılların emeğinin hebasına yol açar. Tüm bunlar milletin maddi ve manevi varlığını güçlendirmek içindir” diye konuştu.
Herkesin ülke yönetimine talip olma hakkının olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bunun yolu siyasetten geçiyor. Kurarsınız partinizi, çıkarsınız milletin karşısına, programınızı, hedeflerinizi anlatırsınız, eğer gereken desteği bulursanız iktidara gelir, ülkeyi yönetirsiniz. Ülke yönetiminde söz sahibi olmanın tek yolu budur. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin darbelerden, cuntalardan, vesayet güçlerinden, işgallerden bir farkı yoktur” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEDEN O TERÖR BULUTLARI YOK OLUP GİDECEK”
“Bir yandan içerideki ihanet odaklarıyla mücadele ederken, diğer yandan bölgemizde ve dünyada yaşanan büyük değişim sürecinden ülkemizi güçlü şekilde çıkarmanın da hesapları içindeyiz” diyerek sözlerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz üzerinde yapılan hesapları boza boza bugünlere geldik. Ne toplumsal kaos senaryoları tuttu, ne darbe teşebbüsleri neticeye ulaşabildi, ne üzerimize salınan terör örgütleri başarılı olabildi. Şu anda Güneydoğu, Doğu buralarda polisimizle, jandarmamız, askerlerimizle verilen mücadele ile bire on netice alır noktaya geldik. Bu uluslararası terörle mücadelede konulan çıtanın üstüdür. Bu çıtanın üzerine çıktık. Yeter mi yetmez. Yeter olan sıfırlamaktır. Bu ülkeden o terör bulutları yok olup gidecek. Bu genç ve dinamik kadrolarla bu işi başaracağız” dedi.
“NEYMİŞ, ‘BAĞIMSIZ DEVLET’ OLACAKMIŞ”
Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere değinerek bu ülkeler üzerinde yapılan hesapların Türkiye’den bağımsız olarak görülmeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Eğer Türkiye konusundaki niyetler gerçekleşmiş olsaydı, zaten şu anda Suriye ve Irak başta olmak üzere tüm bölgemizde başka şeyler konuşuluyor olurdu. Bizim bozduğumuz oyunlar sebebiyle sürekli yeni senaryolar üretiliyor. Böylesine değişken, böylesine sisli bir zeminde biz kendi hedeflerimize bağlı kalarak hem de tüm kardeşlerimize sahip çıkarak farklı bir yol izliyoruz. Büyük devlet olmanın, büyük millet olmanın verdiği o vakarla günlük gelişmelerin heyecanına kapılmadan asıl oyunun, asıl amacın bilincinde olarak kararlılıkla adımlarımızı atıyoruz. Bu süreçte çıkarlarımızın yüzde 100 uyuştuğu, hedeflerimizin tam olarak kesiştiği hiçbir gücün olmadığını belirtmek isterim. Herhangi bir konuda buluştuğumuz her ülkeyle bir başka yerde mutlaka ayrışıyoruz. Hatta karşı karşıya da geliyoruz. Bu karmaşık ilişkiler yumağı içinde ülkemizin ve milletimizin çıkarlarına koruyarak, istiklalimizin ve istikbalimizi önceleyen bir anlayışla mücadelemizi yürütüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak’ta ortaya çıkan son durumun üzüntü verici olduğunu ancak üstesinden gelinmeyecek bir mesele olmadığını belirterek, “Birlikte hareket etmeyi sürdürmemiz halinde çok güzel neticeler elde edebileceğimiz Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi anlamsız bir şekilde başlattıkları bağımsızlık girişimiyle adeta kendini ateşin ortasına atmış bulunuyor. Kim senin bağımsızlığını kabul ediyor? Kuzey Irak Yerel Yönetimi başındasın, para pul her şey var. Rahat dur. Neymiş bağımsız devlet olacakmış. 350 kilometre sınırın var, bizimle bunu konuştun mu? İran ile konuştun mu? Öbür tarafta Suriye’de şu anda içeride savaş var. Orayla mutabık mısın? Yok. Nasıl sen böyle bir adım atıyorsun. Devlet yönetmek öyle bir aşiretin reisi olarak işi çözmekle bu iş olmuyor. Oradan hareketle herhalde kendisine çok ciddi teşvikler oldu ve bu oyuna gelerek böyle bir adımı atmış bulunuyor. Maşallah yüzde 92 kabul görmüş. Yüzde 72 katılım varmış, yüzde 92 evet demiş. Bunları biz çok gördük. Darbeler olduğu zaman darbelerin neticesinde yüzde 90-95 evet diyenlerin olduğunu çok gördük. Güzel bir nükte: Bir gazeteci bir şoföre diyor ki; Sen ne oy kullandın? Evet. Durumlar iyi gitmezse ne olacak? Çocuklarımı toplayıp Türkiye’ye giderim diyor. Onlar bile bu işi hazmetmiş değil. Konumumuzun ne olduğu ortada. Bölgemizde yakılan her ateş gibi inşallah bu da bizi teğet geçer ama birilerinin canını fena halde yakar. Bugün sırf kendi çıkarları için kullanacak araç arayanlara gönüllü asker yazılanlar yarın her şey normale döndüğünde kapı komşularının, kardeşlerinin, kaderdaşlarının yüzüne bakamayacaklardır. Atılan bu adım, dün bölgedeki kötülüklerin sembolü haline gelmiş olanlara dahi rahmet okutacak vahamette gelişmelerin önünü açma faaliyetlerinin potansiyelini taşımaktadır. Böylesine bir tehlike var. Geçmişte kendilerinin maruz kaldığı zulüm ve baskı politikalarını zayıf gördükleri herkese uygulayanların artık mağduriyet sözünü ağızlarına almaya hakları kalmamıştır. Türkmenlere orada zulmediyorlar. Onların haklarını, hukukunu asla göz önünde bulundurmuyorlar. Biz dostlarımızın ve kardeşlerimizin sadece iyiliğini isteriz. Bugün Kuzey Irak’taki gelişmelere böyle bir sert bir tepki veriyorsak en başta Kürtler olmak üzere Arapların, Türkmenlerin ve diğer kesimlerin iyiliğini istiyor olmamızdır. Yapılan ve esasen hiçbir hukuki ve fiili karşılığı olmayan referandum kimsenin faydasına değildir. Tüm ikazlarımıza rağmen ısrarla girişilen bu maceranın hüsranla sonuçlanması kaçınılmazdır. Hiç kimse kendini kandırmasın. Kuzey Irak’taki mesele şu veya bu kesimin devlet kurma hakkıyla alakalı değildir. Buradaki asıl konu; bölgedeki halkların birliğini, beraberliğini ortadan kaldırarak ardı arkası gelmez çatışmaların önünü açmak isteyenlere payende olunmasıdır. Mezhep gerilimi sebebiyle zaten yeteri kadar acı çeken bölgenin şimdi bir de etnik kavgalarla daha da örselenmesinin kime faydasının olduğunu çok iyi hesap etmeliyiz” açıklamasını yaptı.