Başkentte 'Sessiz Terapi' Filminin Çekimleri Başladı
Kadına şiddet ve cinsel istismar konularında mesaj veren "Sessiz Terapi" sinema filminin çekimleri Ankara’da başladı.
Hikayesini ve Yönetmenliğini Tolga Toga, Uygulayıcı Yapımcılığını Serhat Sarıyıldız, Görüntü Yönetmenliğini Caner Çetiner, senaryosunu Süleyman Mercan’ın üstlendiği psikolojik-gerilim türünde film, birçok sosyal mesaja yer verirken toplumun bakış açısını değiştirmeyi amaçlıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Kaan Yılmaz, Esengül Aypek, Berke Üzrek, Rıza Akın, Cansu Nur Şimşek, Ercüment Fidan, Asuman Bora, Bulut Köpük ve Gülşah Senemoğlu isimleri yer alıyor.
Film hakkında bilgi veren Yönetmen Tolga Toga, "Filmimizin teması çoklu kişilik. İnsanların ailesine, arkadaşına ve iş yerinde gösterdiği kişilikleri var. Ankara farklı kültürleri, zıt kişilikleri barındıran ve bunu hiç fark ettirmeyen bir şehir. Filmin Ankara’ya yakışacağını düşündük. Türkiye’de bu tarz filmler yapılıyor ama dikkat çekmiyor, sanat filmi diyorlar. Üst düzey sinema, dizi izleyicimiz var, o kitleyi yakalayacak bir film olduğunu düşünüyorum. Umarım Ankara, sanatın başkenti olduğunun da farkına varır. Ankaralılar bu filimle ’burada da bu iş yapılabiliyormuş’ derler ve birileri yatırım yapar. Burası Çankaya’dan ibaret değil unutulmuş muhteşem güzel yerlere sahip. Nallıhan Kuş Cenneti, Kızılcahamam, Çamlıdere gibi platoya açık yerleri var."
"Ankara’da süper starım"
Behzat Ç.’de Komiser Cevdet rolüyle gündeme gelen Berke Üzrek, Ankara’ya özlem duyduğunu belirterek, "Burada insanlar daha sakin, iletişimi güçlü ve bir sistem içerisindeler. Behzat Ç’den sonra Ankara’da süper starım, acayip ilgi var. Ankara’da komedi oynuyorsan ve seyirciyi güldürebiliyorsan sınavı vermişindir. Ankara seyircisi bizim için bir sınavdır. Dizi sinema sektörü anlamında Ankara’da bir pazar oluştu ve büyüyor. Türk sinemasında çok fazla film çekilmesine rağmen gizli bir kirlilik oluştu. Nitelikli film çekmekte zorlanıyoruz. Gişe filmleri konusunda ise sadece komedi ve aşk filmleri çekiliyor. Bizim çektiğimiz bir gişe filmi ancak ne aşk ne komedi, Türk sinemasına farklı bir gişe filmi kazandırmayı ümit ediyoruz. Bu sadece Ankara’yı değil Türkiye’yi ilgilendiren bir konu" dedi.
"AVM yerine plato yapılsa"
"Hep kötü karakterleri oynadım, ilk defa iyi adamı oynayacak olmak bana heyecan veriyor" diyen Ercüment Fidan, "Türkiye’nin her toprağı çok güzel birlik beraberlik içinde yaşamalıyız. Ankara-İstanbul fark etmez işimi yapıyorum. İlk defa katilin peşindeyim, yıllardır başkomiseri oynamak hayalimdi, seneryoya baktığımda o kişi benim dedim. Sosyal medyada herkesin yorumuna cevap veriyorum. Bir çok oyuncu bunu yapmaz" dedi.
Fidan, "Sinema sektörüne hizmet etmek ve dünyayla yarışmak istiyorsak Türkiye’nin başkentine de mükemmel bir plato kurulabilir. Ankara’nın buna ihtiyacı var, şehre de büyük katkısı olur. Bütün dizilerde aynı hastaneyi, aynı prodüksiyon, aynı karakolu görüyoruz. Keşke biri çıksa da bir AVM yerine Ankara’da plato yapsa. En çok gücüme giden, Truva filmini çekip, bize Truva atını hediye etmeleri" diye konuştu.
"Ankara’da daha çok şey öğreniyorum"
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okuyan Ankaralı Esengül Aypek, oyunculuğa tiyatroyla başladığını daha sonra Ankara’daki dizilerde yer aldığını anlatarak, "4 senede 500 bölüm çektim. İstanbul’dan teklifler geldi ama tercih etmedim. Ankara’da daha çok şey öğreniyorum, projelerde yer aldığım insanlar devlet tiyatrosunun değerli isimleri. Belki daha fazla tanınacağım ama daha az şey öğreneceğim teklifler oldu ama ben daha fazla şey öğrenmeyi tercih ettim. Ankara tiyatro konusunda ana damar gibi. Ankara’da çalışırken keyif alıyorum. Ankaralılarda sanat kaygısını görebiliyorum" dedi.
Oyuncu olmak isteyen gençlere ipuçları veren Aypek, "Bence oyuncu olmak için değil, kişisel gelişim için yola çıkmak gerekiyor. Diksiyon, şan, ritim, dans teknik detaylar ama her kendine kattığın özellik seni öne çıkarıyor. İstanbul’da güzel yüzlü birinin daha fazla şansı olabilir ama Ankara’daki dizilere dikkat edin çok güzel yüzler bulamayabilirsiniz fakat büyük yetenekler var" diye konuştu.
"Babadan kalma mesleğim var"
"Bahçelievler bebesiyim" diyen Ankaralı oyuncu Bulut Köpük, şimdiye kadar İstanbul’daki bir çok sinema ve dizilerde yer aldığını ifade ederek, "7 sene sonra İstanbul’dan geri döndüm. Ankara’nın insanı kötüye kötü, iyiye iyi diyebiliyor. İstanbul’u özlemiyorum ama benim piyasamın döngüsü orada işliyor. Türkiye’de sanat biraz topallayarak geliyor. Babam antikacı, biraz da baba mesleğini öğrenmek istiyorum. Oyunculukla ilgili karamsar bir noktada değilim ama gidişat benim içimi açmıyor. Düzgün teklifler gelirse yine giderim. Babadan kalma bir mesleğim var. Antika da bir sanat. Müzik, opera, gramofon, her şeyi barındırıyor. Beni isterlerse oyunculuk yapacağım, istemezlerse antikacı olacağım" dedi.
Ankara’da ilk projesi
Ankara’da ilk defa bir projede yer aldığını söyleyen başarılı oyuncu Kaan Yılmaz, kente yabancı olmadığını belirterek, "Çocukluğumdan beri sürekli geliyorum. Akrabalarım burada yaşıyor. Bence Ankara’nın esnafı bile çok kibar. Eski devlet binalarını çok severim. Memur şehri derler ama buranın ciddiyetini seviyorum. Ben okulda da kravatımı düzgün takan çocuklardandım. Sektör olarak Ankara - İstanbul kıyaslaması yaptığımızda taraftar yaratıyoruz. Bizim işte en büyük risk insandır. Seti zorlaştıranlar her zaman insanlardır. İstanbul’un her yeri set oldu, ev sahipleri de setlere ev vermek istemiyor artık. Ama bizim filmin kaynağı Ankara" ifadesini kullandı.
Kaynak: İHA
Film hakkında bilgi veren Yönetmen Tolga Toga, "Filmimizin teması çoklu kişilik. İnsanların ailesine, arkadaşına ve iş yerinde gösterdiği kişilikleri var. Ankara farklı kültürleri, zıt kişilikleri barındıran ve bunu hiç fark ettirmeyen bir şehir. Filmin Ankara’ya yakışacağını düşündük. Türkiye’de bu tarz filmler yapılıyor ama dikkat çekmiyor, sanat filmi diyorlar. Üst düzey sinema, dizi izleyicimiz var, o kitleyi yakalayacak bir film olduğunu düşünüyorum. Umarım Ankara, sanatın başkenti olduğunun da farkına varır. Ankaralılar bu filimle ’burada da bu iş yapılabiliyormuş’ derler ve birileri yatırım yapar. Burası Çankaya’dan ibaret değil unutulmuş muhteşem güzel yerlere sahip. Nallıhan Kuş Cenneti, Kızılcahamam, Çamlıdere gibi platoya açık yerleri var."
"Ankara’da süper starım"
Behzat Ç.’de Komiser Cevdet rolüyle gündeme gelen Berke Üzrek, Ankara’ya özlem duyduğunu belirterek, "Burada insanlar daha sakin, iletişimi güçlü ve bir sistem içerisindeler. Behzat Ç’den sonra Ankara’da süper starım, acayip ilgi var. Ankara’da komedi oynuyorsan ve seyirciyi güldürebiliyorsan sınavı vermişindir. Ankara seyircisi bizim için bir sınavdır. Dizi sinema sektörü anlamında Ankara’da bir pazar oluştu ve büyüyor. Türk sinemasında çok fazla film çekilmesine rağmen gizli bir kirlilik oluştu. Nitelikli film çekmekte zorlanıyoruz. Gişe filmleri konusunda ise sadece komedi ve aşk filmleri çekiliyor. Bizim çektiğimiz bir gişe filmi ancak ne aşk ne komedi, Türk sinemasına farklı bir gişe filmi kazandırmayı ümit ediyoruz. Bu sadece Ankara’yı değil Türkiye’yi ilgilendiren bir konu" dedi.
"AVM yerine plato yapılsa"
"Hep kötü karakterleri oynadım, ilk defa iyi adamı oynayacak olmak bana heyecan veriyor" diyen Ercüment Fidan, "Türkiye’nin her toprağı çok güzel birlik beraberlik içinde yaşamalıyız. Ankara-İstanbul fark etmez işimi yapıyorum. İlk defa katilin peşindeyim, yıllardır başkomiseri oynamak hayalimdi, seneryoya baktığımda o kişi benim dedim. Sosyal medyada herkesin yorumuna cevap veriyorum. Bir çok oyuncu bunu yapmaz" dedi.
Fidan, "Sinema sektörüne hizmet etmek ve dünyayla yarışmak istiyorsak Türkiye’nin başkentine de mükemmel bir plato kurulabilir. Ankara’nın buna ihtiyacı var, şehre de büyük katkısı olur. Bütün dizilerde aynı hastaneyi, aynı prodüksiyon, aynı karakolu görüyoruz. Keşke biri çıksa da bir AVM yerine Ankara’da plato yapsa. En çok gücüme giden, Truva filmini çekip, bize Truva atını hediye etmeleri" diye konuştu.
"Ankara’da daha çok şey öğreniyorum"
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okuyan Ankaralı Esengül Aypek, oyunculuğa tiyatroyla başladığını daha sonra Ankara’daki dizilerde yer aldığını anlatarak, "4 senede 500 bölüm çektim. İstanbul’dan teklifler geldi ama tercih etmedim. Ankara’da daha çok şey öğreniyorum, projelerde yer aldığım insanlar devlet tiyatrosunun değerli isimleri. Belki daha fazla tanınacağım ama daha az şey öğreneceğim teklifler oldu ama ben daha fazla şey öğrenmeyi tercih ettim. Ankara tiyatro konusunda ana damar gibi. Ankara’da çalışırken keyif alıyorum. Ankaralılarda sanat kaygısını görebiliyorum" dedi.
Oyuncu olmak isteyen gençlere ipuçları veren Aypek, "Bence oyuncu olmak için değil, kişisel gelişim için yola çıkmak gerekiyor. Diksiyon, şan, ritim, dans teknik detaylar ama her kendine kattığın özellik seni öne çıkarıyor. İstanbul’da güzel yüzlü birinin daha fazla şansı olabilir ama Ankara’daki dizilere dikkat edin çok güzel yüzler bulamayabilirsiniz fakat büyük yetenekler var" diye konuştu.
"Babadan kalma mesleğim var"
"Bahçelievler bebesiyim" diyen Ankaralı oyuncu Bulut Köpük, şimdiye kadar İstanbul’daki bir çok sinema ve dizilerde yer aldığını ifade ederek, "7 sene sonra İstanbul’dan geri döndüm. Ankara’nın insanı kötüye kötü, iyiye iyi diyebiliyor. İstanbul’u özlemiyorum ama benim piyasamın döngüsü orada işliyor. Türkiye’de sanat biraz topallayarak geliyor. Babam antikacı, biraz da baba mesleğini öğrenmek istiyorum. Oyunculukla ilgili karamsar bir noktada değilim ama gidişat benim içimi açmıyor. Düzgün teklifler gelirse yine giderim. Babadan kalma bir mesleğim var. Antika da bir sanat. Müzik, opera, gramofon, her şeyi barındırıyor. Beni isterlerse oyunculuk yapacağım, istemezlerse antikacı olacağım" dedi.
Ankara’da ilk projesi
Ankara’da ilk defa bir projede yer aldığını söyleyen başarılı oyuncu Kaan Yılmaz, kente yabancı olmadığını belirterek, "Çocukluğumdan beri sürekli geliyorum. Akrabalarım burada yaşıyor. Bence Ankara’nın esnafı bile çok kibar. Eski devlet binalarını çok severim. Memur şehri derler ama buranın ciddiyetini seviyorum. Ben okulda da kravatımı düzgün takan çocuklardandım. Sektör olarak Ankara - İstanbul kıyaslaması yaptığımızda taraftar yaratıyoruz. Bizim işte en büyük risk insandır. Seti zorlaştıranlar her zaman insanlardır. İstanbul’un her yeri set oldu, ev sahipleri de setlere ev vermek istemiyor artık. Ama bizim filmin kaynağı Ankara" ifadesini kullandı.