'İnme Çaresiz Bir Hastalık Değil'

SAÜ Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Acar: 'Gelişen teknolojiyle bilinenin aksine inme, çaresiz bir hastalık değil. Son güncel çalışmalarda inmenin artık tedavi edilebileceğini biliyoruz. Tedavi sürecinde özellikle ilk 3 saat bizim için çok kıymetli' SAÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kılıç: 'İnmede erken tedavi yapılabilirse bu kişinin sakat kalması engellenebilir. Biz de gelişen teknolojiyle hastanın beynindeki damarında meydana gelen pıhtıyı temizleyerek, beyni tekrar açıyoruz. Burada tabii zaman çok önemli'

İBRAHİM YOZOĞLU - Dünyada en büyük sağlık sorunlarından biri olan ve halk arasında 'felç' olarak bilinen inme hastalığının, erken müdahaleyle kalıcı hasar bırakma oranının bazı hastalarda tamamen yok edilebildiği bildirildi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilgehan Acar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, inmenin çok büyük bir toplumsal sağlık problemi olduğunu söyledi.

Acar, hastalığın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ölüm nedenleri arasında üçüncü, erişkinlerde sakatlık nedenleri arasında da ilk sırada yer aldığını aktardı.

Gelişen teknolojiyle bilinenin aksine inmenin çaresiz bir hastalık olmadığına dikkati çeken Acar, 'Son güncel çalışmalarda inmenin artık tedavi edilebileceğini biliyoruz. Tedavi sürecinde özellikle ilk 3 saat bizim için çok kıymetli. Son yapılan çalışmalarda bu sürenin 4 saat 30 dakikaya kadar, hatta girişimsel işlemlerle 6-8 saate kadar uzayabildiğini biliyoruz. İlk 4,5 saat hastalara öncelikle damar yolundan verilen pıhtı eritici tedavi yapıyoruz. Bu eritici tedaviyi yapabilmek için belli kriterin olması lazım. Eğitim ve araştırma hastanemizde biz bunları değerlendirebilecek kapasiteye ulaştık.' ifadelerini kullandı.

Hastalığın başladığı andan itibaren 'zaman kaybı beyin kaybı' sloganıyla hastaya, hastaneye ne kadar erken gelebilirse o kadar fazla fayda sağlanabileceğini dile getiren Acar, damar tıkanıklığına bağlı inmelerde zamanında yapılan pıhtı eritici tedavi sayesinde her sekiz hastadan birinde felcin tüm etkilerinin ortadan kaldırabildiğini vurguladı.

Tedavinin önündeki en büyük engelin zaman olduğunun altını çizen Acar, şöyle devam etti:

'Az özürlü kalabilme ihtimali ya da tamamen iyileşme ihtimali hastaya erken müdahale edebilmemize bağlı. Artık girişimsel ünitemiz sayesinde şu an bu sürenin daha da uzamış olduğu hastalara da faydamız olabilmekte. Son hastamızda da bunu görebildik. İnme geliştikten 3 saat sonra hastanemizin acil servisine başvuran 72 yaşındaki hastamızın sağ tarafı hiç tutmuyordu, konuşamıyordu, algılama bozukluğu vardı, şuur bulanıklığı aynı zamanda görme problemi vardı. Kabaca beynin tıkalı olan tarafına bağlı olarak gelişen bu bulgular, yaptığımız tedavi ile pıhtıyı girişimsel olarak çıkardıktan sonra hastamız neredeyse hafif konuşma bozukluğu dışında iyileşti. Hafif konuşma bozukluğu da bir süre fizik tedavi ve konuşma terapisiyle düzelecektir. Hastamızda 'neredeyse hiçbir tıbbi sakatlık izi kalmadı' diyebiliriz. Bu konuda bizim önerimiz; felç konusunda halkın daha da aydınlatılması konusunda medyanın da destek olması. Aynı zamanda halkın felcin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmesi.'

Acar, inmenin birtakım belirtileri olduğunu, konuyla ilgili yapılan toplumsal çalışmalarda özellikle çok basit skorlamalar bulunduğunu belirterek, 'Bir kişinin ağzında kayma, konuşmasında bozulma, kol veya bacaklarında, uzuvlarında güçsüzlük olduğunda bu kişi hiç tereddüt etmeden düzelmiş olsa bile 112'yi aramalı veya en yakın sağlık merkezine bir yakını vasıtasıyla ulaştırılmalı.' diye konuştu.

İnme hastalığına müdahale ünitesinin Türkiye'de çok az merkezde bulunduğunu ifade eden Acar, bu merkezlerin giderek artığını sözlerine ekledi.

- 'İnme tedavisinde uyguladığımız işlemin hastalar için hayat kurtarıcı'

SAÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Kılıç da inme tedavisinde uyguladıkları işlemin özellikle hastalar için hayat kurtarıcı ve sakatlıkları önleyici olduğunu aktardı.

İnme geçiren bir hastanın sakat kalmasının erken tedaviyle önlenebileceğini aktaran Kılıç, bu imkanın günümüzde birkaç merkezde mümkün olabildiğini anlattı.

Kılıç, inme hastalarına müdahalenin bir ekip işi olduğunu ve SAÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bu hastalıkla ilgili iyi bir ekip oluşturduklarını anlatarak, 'İnmede erken tedavi yapılabilirse bu kişinin sakat kalması engellenebilir. Biz de gelişen teknolojiyle hastanın beynindeki damarında meydana gelen pıhtıyı temizleyerek, beyni tekrar açıyoruz. Burada tabii zaman çok önemli. Zaman ne kadar uzarsa beyin hücresi o kadar çok ölüyor. Beyin hücreleri ölmeden o pıhtıyı alıp çıkartırsak beynini kurtarabiliyoruz. Tabii beynini kurtarmak demek de hasta için sakat kalmamak demek, yaşamak demek. Onun için çok önemli.' diye konuştu.

SAÜ Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Türkan Acar ise inme hastalığında ilk 3-4,5 saatin altın standart değerinde olduğunu, bu nedenle hastaların tereddüt etmeden en yakın sağlık merkezine mutlaka başvurması gerektiğini vurguladı.

Acar, bütün sağlık merkezlerinin de inme üniteleri olan merkezlere bu hastaları yönlendirmesi gerektiğini, böylece hastanın hayat kalitesi ve hayatta kalma şansının artırılabileceğini kaydetti.

Kaynak: AA