Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti kongresinde konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi'nde partililere bir konuşma yaptı.
- Video Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır
- Galeri Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti kongresinde konuştu
Erdoğan, 'Ne yaparlarsa yapsınlar biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır.' ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
AK Parti ailesinin kıymetli dostları, kıymetli misafirler, sevgili yol arkadaşlarım, değerli hanım kardeşlerim, sevgili gençler, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi hepimize olsun. Adalet ve Kalkınma Partimizin 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin partimiz, ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum.
Bu kongre için 81 vilayetimizden salonumuza teşrif eden tüm kardeşlerimize hoş geldiniz diyorum. Bu mutlu günümüzü bizlerle paylaşan misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Kurulduğu 14 Ağustos 2001'den bu yana AK Parti teşkilatlarında görev almış genel başkanlarımıza, kurucularımıza, MKYK üyelerimize, bakanlarımıza, milletvekillerimize, il, ilçe, belde başkanlarımıza teşekkür ediyorum.
Hanım kardeşlerim, sizlere ayrı bir hitabım olacak. Türkiye'de hanımları siyasetin asli unsuru haline getirmiş bir partinin kurucusu olarak ilk günden beri sizlerle beraber yol yürüyor olmanın memnuniyeti ile beraber her birinize şükranlarımı sunuyorum. Gençler, siyasete gençlik kollarında başlamış biri olarak sizlerin emeğinin ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum. Seçilme yaşını 18'e düşürürken bunu laf olsun diye, kağıt üzerinde kalsın diye yapmadık. Her seçimde, her kademede gençlerimize verdiğimiz sözleri yerine getireceğiz. Çünkü bu hareketin başlangıcında bu yana elde ettiği başarılarda hanımlarımızın ve gençlerimizin çok önemli payı var. AK Parti yolu da, kaderi de, ülkemizle bütünleşmiş bir partidir. Türkiye'nin ekonomisi, demokrasi, kalkınması için hareket eden herkese buradan teşekkür borcumuz vardır. Vatan müdafaası için sınırlarımız ötesinde ve sınırlarımız içinde görev yapan kahraman askerlerimize teşekkür ediyorum. Evimizin, mahallemizin güvenliğinden küresel suç faaliyetlerine kadar geniş bir alanda bizim huzurumuz için görev yapan polislerimize huzurunuzda teşekkür ediyorum. Terör örgütleri ile mücadelemize önemli katkı sağlayan güvenlik korucularımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
'GÖNÜLLERİMİZ HİÇBİR ZAMAN AYRI DÜŞMEDİ'
Bize güvendiği, inandığı, destek verdiği, en zor zamanımızda dahi yanımızda yer aldığı için milletimin her bir ferdine yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Biliyorsunuz 19 Mayıs'ı geride bıraktık, gençliğin dinamizmi ile geleceği buluşturduk. Şimdi İstanbul'un fethinin 564. yıl dönümüne ulaşacağız. Bu vesile ile Süleyman Şah'tan Fatih Sultan Mehmet Han'a, Gazi Mustafa Kemal'a kadar tüm abide isimleri rahmetle, hürmetle yad ediyorum. Kardeşlerim bundan yaklaşık 3 yıl önce, 27 Ağustos 2014 tarihinde yine bu salonda sizlerle her bitiş yeni bir başlangıçtır diyerek, helalleşerek ayrılmıştık. Hatırlayın o günü, tabii bu sadece hukuki bir ayrılıktı. Gönüllerimiz hiçbir zaman ayrı düşmedi. Sevinçlerimizi de, hüzünlerimizi de hep tek yürek, tek kalp olarak yaşadık. İşte şimdi de, tam 998 gün sonra yine aynı salonda, 'Nerede kalmıştık' diyerek yeniden bir aradayız. Cumhurbaşkanlığına aday olurken bunun yeni bir başlangıç olduğunu ifade etmiştik. Bugün yine besmelemizi çekiyor, Fatihamızı okuyoruz. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla, alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun...
'ONCA SALDIRIYA RAĞMEN DİMDİK AYAKTA DURABİLDİK'
16 yıl önce çıktığımız bu kutlu yolda sadece Rabbimizden yardım istedik, milletimizden destek talep ettik. Milletimizin dudaklarından dökülen hayır dualarına, sandıkta kullanılan oy kadar önem verdiğimiz için güçlenerek bugünlere geldik. Gönül kazanmayı, oy kazanmak kadar önemli gördüğümüz için içeride ve dışarıda maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen dimdik ayakta durabildik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışına sıkı sıkıya sarıldığımız için tüm zor zamanlarımızda milletimizi yanımızda bulduk. Ayrımcılık yapmadık, hangi il olursa olsun ulaştık. Burası bu partiye oy verdi demedik, hepsine hizmet gördük. Bundan sonra da götürmeye devam edeceğiz. Adaletten emniyete, sanayiden haberleşmeye tüm hizmetleri götürmek suretiyle herkesi bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı haline getirdik. Türkiye'nin gücünün ve imkanlarının kendi vatandaşları ile beraber dünyanın her yerindeki mazlumlara yettiğini gösterdiğimiz için nereye gitsek muhabbetle karşılanıyoruz.
'HATIRLAYIN ÇÖP DAĞLARINDAN GEÇİLMEYEN İSTANBUL'U'
Eğer 16 yıl sonra dahi hala 'AK Parti nedir' diye soranlar varsa, AK Parti işte budur. Büyük kongrelerimiz hasret giderme ve parti organlarında görev alacak arkadaşlarımızı belirleme noktasında büyük muhasebe yapmanın da vesilesidir. 188 ay geçti, bu dönemde yaşadıklarımızı kısaca özetlemek istiyorum. AK Parti'yi kurarken isminden ve programından başlayarak partimizi her şeyiyle milletimize hizmetkar olacak bir anlayışla dizayn ettik. Kuruluşu tepeden tabana doğru olan değil, tabandan epeye doğru olan ilk ve tek parti, AK Parti'dir. Bunun için AK Parti, milletin partisidir diyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana geçen 16 yıla yakın zamanda milletimizin emanetinin hakkını verme gayreti içerisinde olduk. Normal demokratik düzen içerisinde, faaliyete başlamasından 16 ay sonra iktidara gelen pek az parti örneği vardır. Bu durum sorumluluğumuzu daha da artırmıştır. Milletimizin partimizi sahiplenmesinin sebebini, bizden önce yaşanan hadiselere baktığımızda daha iyi anlayabiliriz. Kuyrukları hatırlayın, benzin kuyruklarını hatırlayın, yağ kuyruklarını, ekmek kuyruklarını hatırlayın. Şu salondakilerin yarıya yakını bu kuyrukları hatırlamıyor. En ağırı, 28 Şubat müdahalesi sebebiyle demokrasimiz ağır yaralar almıştır. Vesayet güçlerinin kıskacındaki siyasi partilerin milli irade ile irtibatları neredeyse tamamen kesilmişti. Bu yüzden milletimiz istikrar istiyordu, milletimiz güven istiyordu, milletimiz huzur istiyordu. Milletimiz inancından kıyafetine, dininden meşrebine özgürlük istiyordu. Milletimiz hizmet istiyordu, yatırım istiyordu. Hatırlayın çöp dağlarından geçilmeyen İstanbul'u. Hatırlayın susuzluğa mahkum olmuş İstanbul'u. Kolay değil, bunların çilesini yaşayanlar iyi bilir.
'AK PARTİ DEMOKRASİNİN TEMİNATIDIR'
Dedik ya; biz Allah'tan başka hiçbir gücün önünde eğilmedik, eğilmeyiz. AK Parti, ilk günden beri siyasetteki yerini hep milletin durduğu yer olarak tarif etmiştir. 3 Kasım seçimlerinde partimiz yüzde 34 oy ile Meclis'te 365 milletvekilliği elde ettiğinde, milletimizin neredeyse tamamının rahatladığını, umutlandığını gördük. O günden bugüne milletimizin umudunu tazeleyerek seçimlere girdik. Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye'nin gündemi değişmiştir, beklentileri değişmiştir, değişmeyen yegane şey, tüm bunları karşılayabilen tek partinin, AK Parti olduğunu gerçeğidir. AK Parti, demokrasinin teminatıdır. AK Parti, değişimin teminatıdır. AK Parti, reformun adresidir.
Kerameti hiçbir zaman kendimizde görmeyerek, mücadeleden mücadeleye koştuk. Hep ilk günkü heyecanla çalıştık. Bu uzun, meşakkatli, sabır gerektiren yolculukta elbette yorulanlar oldu. Elbette yolunu kaybedenler oldu. Elbette çeşitli sebeplerle geride kalanlar oldu. Ama AK Parti olarak bizim ne menzilimiz değişti, ne kararlılığımız eksildi, ne de milletimizle aramızdaki aşk azaldı.
'KİMSEYE EYVALLAHIMIZ YOKTUR, OLMAYACAKTIR'
Milletimize hizmet yolunda hep birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Bu kutlu bir yolculuk. Çünkü bu, hayırlı bir yoldur. Bu, kendimizle birlikte çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini de şekillendirecek bir yoldur. Onun için kim dönerse dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan. İster 3 Kasım'da olduğu gibi Meclis'e sokmasınlar, ister partimizi kapatmaya çalışsınlar, ister sokakları altına üstüne getirsinler, ister 15 Temmuz'da olduğu gibi darbe yapıp canımıza kast ettiler, ne yaparlarsa yapsınlar biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır. Yolumuzda, Allah'a can borcumuzdan, millete hizmet borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur. Olmayacaktır. Yarın milletimizin karşısında boynumuz bükük durmaktansa, bugün içerideki ve dışarıdaki alçakların karşısında dimdik dikilir, kaderimiz neyse çekeriz.
'MİLLETİMDEN HELALLİK İSTİYORUM'
Biz rakibin bile hayırlısı için dua ettik. Şu saatten sonra milletimiz için, insanlık için hayırlı olmayan hiçbir şeyin bizim nezdimizde değeri yoktur, olamaz. Buradan milletime sesleniyorum. Bu Tayyip Erdoğan kardeşinizin milletin hayrına olmayan en küçük bir tavrını, icraatını, davranışını görürseniz, sözünü duyarsanız bugüne kadar yaptığı her şeyi bir kenara bırakın ve gereğini yapın. Ben de şimdiden milletimden helallik istiyorum.
'İSTERSE BABAMIN OĞLU OLSUN, YANLIŞ YAPANIN KARŞISINDA OLURUM'
Rabbimin yardımı ile 40 yıllık siyasi hayatımızda inancımıza ve milletimize ihanet noktasına hiç düşmedik. Eksiklerimiz ve hatalarımız mutlaka olmuştur. Yine rabbimin yardımı ve milletimin yol göstermesi ile hizmetlerimize devam edeceğiz. Bizim kimseye karşı kişisel bir husumetimiz yoktur, ama bu milletin geleceğinin çalınmasına asla müsaade edemeyiz. İsterse babamın oğlu olsun, kmin böyle bir yanlışı varsa onun karşısında yer alırım. Milletimiz için çalışan, ülkemize katkı sağlayan herkese kucağımızı nasıl sonuna kadar açmışsak, ülkemize zarar verenlere karşı da yumruğumuzu o kadar sert tuttuk. Elbette mağdurun hakkını korumak görevimizdir. Ama bu mağdur kılığına girmiş zalimlerin oyununa teslim olacağımız anlamına gelmiyor. Yıllarca milletimizin tertemiz duygularını istismar edenlerin yüzlerindeki maske düşmüştür. FETÖ ile mücadelemize bir anda başladık. 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından bu yapının tüm mensuplarına çağrı yaptık. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bu yapının gerçek yüzünü görün ve onları terk edin dedik. İlgisini kesenler kendini kurtardılar. Ama buna rağmen özel haberleşme programları kullanarak, bankasına para yatırarak, kurumlarına destek olanlar için yapacak bir şeyimiz kalmadı.
'ŞAİR 15 TEMMUZ'U BÖYLE ANLATIYOR'
15 Temmuz darbe girişimi, bu alçak örgütün gözünü nasıl kan bürüdüğünü inkara yer vermeyecek şekilde ortaya koymuştur.
Dudağımda tekbir, elimde bayrak, ölümü öldüren şehitler gördüm. Delerken bağrını kurşun utandı, her şey unutuldu, mevzu vatandı. Evet, 15 Temmuz böyle bir kıyamdı.
Evet, şair 15 Temmuz'u böyle anlatıyor. Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yönetilmezse ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır. Onun için herkesi ucu en yakınınıza dokunacak olsa da terörle mücadelemize destek olmaya davet ediyorum. Göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarına kanmayın.
'FETÖ İLE MÜCADELENİN SÜRDÜRÜLMESİ ŞARTTIR'
Bu oyunların arkasında acaba hangi güçler var diye düşündük mü? Nice saldırıların üstesinden gelen milletimiz, Allah'ın izniyle FETÖ ihanet çetesinin de kökünü kazıyacaktır. FETÖ ile mücadelenin maşeri vicdana halel getirmeyecek yöntemlerle sürdürülmesi şarttır. Bu konuda önümüzdeki günlerde çok daha kararlı mücadele yürütülmesini temin edeceğiz. Pensilvanya'da niçin besleniyor? Bu şahıs Pensilvanya'da niçin korunuyor?
'TÜRKİYE AYAĞINDAKİ BÖLÜCÜ TERÖR PRANGASINDAN KURTULMA YOLUNDA İLERLİYOR'
Kürt kardeşlerim kendileri için fedakarlık yapanın örgüt değil, devlet olduğunu açıkça görmüştür. İradelerini götürüp örgüte teslim edilenlerin esamesi okunmuyor. Ağır darbeler alan terör örgütünü, destekçilerini her bakımdan çok daha zor günler bekliyor, bu da böyle biline. Türkiye ayağıdaki bu bölücü terör prangasından kurtulma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Dedik ya; inlerine gireceğiz. Ülkemin sınırları içinde Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de 65'i aşkın mağaralara girildi. 600'ü aşkın terörist oralarda etkisiz hale getirildi. Silahlar ifade edemeyeceğim kadar. Bundan sonraki süreç bunları yok etme sürecidir. Yılmadan, askerimizle, polisimizle bu hayata geçiyor. Bir terör oluşumu organize etmeye çalışanlar bu ülkenin istikbali için neler yapabileceğini görmek istiyorlarsa geçmişe baksınlar. Meramımızı er meydanından başka yerde aramaktan başka çaremiz kalmıyor demektir. Namert kaçar mert dövüşür. Bölgede kiminle yol yürüyecekleri konusunda kafası karışık olanlar şu gerçeği bilsinler. 1000 yıllık geçmişi ile Türkiye, diğer yanda terör örgütleri var. Tercih işte bunlar arasında yapılacaktır. Terör örgütlerinin hiçbiri ile meselem şahsi değildir. Buradaki mesele ülkemizin istiklali, istikbali meselesidir.
Benim kimseyi affetmem veya cezalandırmam söz konusu olamaz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. Unutulmamalı ki Türkiye, hukuk devletinin temininden taviz vermemiş bir ülkedir. O nedenle ne kadar alçalırlarsa alçalsınlar, tüm terör örgütleri ile mücadelemizi hukuk içinde yürütüyoruz. Dünyada Türkiye'nin yaşadıklarını yaşayıp da hukuka bu kadar bağlı kalabilecek bir ülke olacağını sanmıyorum.
'HUZURA KAVUŞANA KADAR OHAL KALKMAYACAK'
'OHAL ne zaman kalkacak' diyorlar. Fransa'da 15-20 tane terörist öldürüldü, neredeyse 1-1.5 yıl OHAL ilan etti. Benim ülkemde devlet yıkılmaya çalışılıyor. Ve biz 249 şehit veriyoruz. 2193 gazimiz var. Ya siz bize hangi yüzle OHAL'in kaldırılmasını soruyorsunuz? Kalkmayacak, durum huzura, refaha kavuştuğu ana kadar. Neyiniz eksik? Fabrikalarınız mı çalışmıyor, okullar mı kapalı? Niye OHAL kalksın. Daha dün bir, bugün iki. Bu böyle olmaz. Biz OHAL'i ülkemizin huzuru için uzatıyoruz.
'RABİA İŞARETİ İLE SEMBOLLEŞTİRDİĞİMİZ SÖZÜMÜZ TÜZÜĞÜMÜZE AYNEN GİRDİ'
Şimdi milletimize Rabia işareti ile sembolleştirdiğimiz bir sözümüz var. Tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak. Şimdi bu tüzüğümüze de aynen böyle girdi. Kardeşlerim, her kim bunlardan herhangi birine sataşırsa doğrudan milletimizin namusuna, şerefine el uzatmış demektir. Önemli olan kimsenin bu değerlerimize el uzatamamasını sağlamaktır. Bu densizliği yapan olursa o eli kırmak, boynumuzun borcudur. Köroğlu'nun dediği gibi, ne diyor? 'Ödleklerle hoş değildir aramız. Teke tek düşmana varmak töremiz. Muhanete sardırmayız yaramız. Yarayı kendimiz saranlardanız'.
3 Kasım 2002'den bu yana yaptığımız hizmetler, bizim en büyük gurur kaynağımızdır. Bu hizmetleri yeni nesilin çok iyi bilmesi gerekiyor.
'8 YILLIK EĞİTİM SİSTEMİ KALDIRDIK! KATSAYIYI KALDIRDIK'
İktidara gelirken 'Türkiye'yi dört temel üzerinde yükselteceğiz' dedik. Eğitim, Sağlık, Adalet ve Emniyet dedik. Eğitimde atılan adımlar Cumhuriyet tarihinde görülmemiş adımlardır. Milli bütçenin ilk sırasına eğitimi yerleştirdik. 2002 yılında eğitime harcanan 7,5 milyar liraydı. 11 kat artışla bu yıl harcanan 85 milyar liraya ulaşmıştır. Nereden nereye? Ders kitaplarını yavrularımıza ücretsiz veriyoruz. Okullar açılırken sıraların üzerinde ders kitaplarını artık yavrularımız görüyor. Göreve geldik, Türkiye'de 76 üniversite vardı şimdi 184 üniversite var. Okullarda tablet bilgisayarlar dağıtılıyor. Etkileşimli tahtalarla donatılmaya başlandı okullar. 270 bin derslik inşa ettik. 561 yeni öğretmenle kalabalık sınıfları ortadan kaldırdık. 28 Şubat ürünü 8 yıllık kesintisiz öğretim yerine şartlarımıza uygun 4+4+4 sistemini getirdik. Katsayı eşitsizliğini kaldırdık.
'EĞER BUYSA ÖZGÜRLÜĞÜN ÖNÜNE GEÇMEK GİT ANSİKLOPEDİYE BAK'
Başörtülü öğrencilerimiz giremiyordu. Biz bunu kaldırdık. İsteyen istediği şekilde girebiliyor. İşte özgürlük budur. İkna odalarında kızlarımızı inim inim inletenler, hüngür hüngür ağlatanlar sizleri unutmadık. Siz değil miyd iniz imam hatiplerin orta kısımlarını kapatanlar? Biz sizi iyi tanıyoruz. Biz sizin cemayüzülevvelinizi biliyoruz. Eğitime adaletsizliği getirdiniz. Şimdi sahip çıkınca sizler bağırıp çağırmaya başladınız. Neymiş, özgürlük yokmuş. Eğer buysa özgürlüğün önüne geçmek, kusura bakma sen git de ansiklopedileri karıştır özgürlüklere bak. Artık bunlar geride kaldı. Ne katsayı endişesi ne okullarımızda ayrım var. Bir de tüm okullara Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersi seçmeli olarak kondu.
'AH AH BU HASTANELERDE ANNELERİMİZ NELER ÇEKTİLER'
Öğrencilerimizin ailelerine yük olmadan yüksek öğrenimlerini sürdürmek için harç, harç. İnşaatta kullanılan harç değil. Harçları kaldırdık. Kredi ve bursları bire 10 kat çıkardık. Sağlıkta reformu gerçekleştirdik. Ülke genelinde geçenlerde bir televizyon programında rahmetli Savaş Ay'ın programını izlediniz mi? Ana muhalefetin başındaki zatı SSK Genel Müdürü olduğu yılları izlediniz mi? Bu hastanelerde neler çektik, analarımız neler çekti? Ülke genelinde tüm vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine kolayca erişebilmesini temin ettik. Hastanelerimizdeki nitelikli yatak sayısını 19 binden 153 bine çıkartarak vatandaşlarımızın buralarda birinci sınıf sağlık hizmeti alabilmelerini sağladık.
'KENDİ TANKIMIZI, GEMİMİZİ ÜRETİR HALE GELDİK'
Milli tarım projesi ile bu alanda yeni bir çalışma yapıyoruz. Enerji kalkınmanın olmazsa olmazı. Kırsal kalkınmada destekleri ülke geneline yaygınlaştırdık. Kendi savaş uçağımızı, helikopterimizi, tankımızı, topumuzu gemilerimizi üretebilir hale geldik. İşsizliği tek haneli rakamlara düşüreceğimize inanıyorum. Ülkemizi 3 kat büyüttüğümüzü ekonomik göstergelerden görüyoruz. IMF'ye olan borcu 2013 itibariyle sıfırladık. Bir kısımını sayabildiğimiz hizmetlerin tamamını anlatmaya günler yetmez. Hayat dinamik, her şey hızla gelişiyor, değişiyor.
'TEŞKİLATLARIMIZI SÜRATLE YENİLEYECEĞİZ'
Hedefimiz inşallah, bu yıl sonuna kadar teşkilatlarımızda ciddi bir yenişlemeye gitmek. İnşallah, bu olağanüstü kongre ile beraber il, ilçe, belde teşkilatlarımızda süratle bir yenilenmeye gideceğiz. Ardından 6 aylık bir yol haritasını da inşallah halkımızla paylaşacağız. Gençler sağ olasınız... Ve 18-25 aralığındaki genç kadroların bugün nasıl ki bu listede yer alıyoruz, inşallah il, ilçe, belde teşkilatlarında da yer alacaklar.
'AB'YE ÜYELİK SÜRECİ, BİRLİĞİN RİYAKAR TUTUMU YÜZÜNDEN ÇIKMAZA GİRDİ'
Hedefimiz demokraside ve ekonomide Türkiye'yi koalisyonlar ve krizler döneminden çıkaracak reformları hayata geçirmekti. 2023 hedeflerimizi, kalkınma alanındaki çabalarımızın rehberi olarak ortaya koyduk. Temel hak ve özgürlükler konusunda kat ettiğimiz başarılar da çok açık. Ama terör örgütlerinin ülkemiz üzerine saldırıya geçmeleri yüzünden bu başarılarımız maalesef hak ettiği değeri görmüyor. AB'ye üyelik süreci, birliğin riyakar tutumu yüzünden çıkmaza girmiştir.
Hiçbir aday ülkeye konmayan şartların bize dayatılması asıl niyeti açıkça göstermektedir. Biz bu sıkıntının ilk ortaya çıktığı andan itibaren hep hak ve özgürlüklerle ilgili reformları, AB istediği için değil, kendi vatandaşlarımız için yapmaya devam edeceğiz. Özellikle gençlerimizin özgürlükleri konusunda en küçük tereddütleri olmasın. Demokrasiye sahip çıkmamız gerekiyor. Kendi ideolojik saplantılarını topluma demokrasi diye dayatanların, gücü ellerine geçirdiklerinde başka kimseye hayat hakkı tanımadıklarını milletimiz çok iyi biliyor.
Biz ne diyoruz; yaratılanı severiz, yaratandan ötürü. Bununla birlikte AB'nin artık ülkemizin ve milletimizin onurunu hiçe sayma noktasına gelen iki yüzlü tavrına daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. AB ya bize verdiği sözleri tutar, serbest dolaşımı getirir, fasılların açılıp kapanmasının önündeki engelleri kaldırır, ya da herkes kendi yoluna gider.
AK Parti olarak işimiz artık çok daha zor. Artık öyle yüzde 34'le, yüzde 40'la iktidara gelmek yok. Çıta yüzde 50+1'dir. Yüzde 50'nin üzerinde oy almanın ne kadar zor olduğunu 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve 16 Nisan halk oylamasında gördük. 2019 seçimlerinde kazanmak istiyorsak, şimdiden kolları sıvamalıyız. AK Parti'nin boşa geçirecek bir tek anı yoktur. Çok basit hataların nelere mal olabileceğini 16 Nisan'da gördük. AK Parti, varlığı inkar edilen kesimlerin ortaya çıkmıştır, onların sayesinde geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu ülkede yıllarda dindarlar ötekileştirilmiştir, bu ülkede kökeninden dolayı insanlar dışlanmıştır.
AK Parti, cumhuriyet ile cumhuru buluşturan parti olduğu için milletimiz tarafından bu kadar güçlü şekilde sahiplenilmiştir. Üye sayısı 10 milyonun üzerinde olan bir parti, seksen milyona ulaşma konusunda sıkıntı çekemez, çekmemeli. Hiçbir şey yüz yüze görüşmenin yerini tutamaz.
AK Parti'yi belediyelerde elde ettiğimiz başarıların üzerinde kurduk. Bunu böyle söylersem yeridir. Belediyelerimiz hem mahalinde hizmetleri yürüttüğümüz organlardır hem de sinir uçlarımızdır. En büyük reformları gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de belediyelerdir. Büyükşehir belediyeleri, il özel idareler kanunlarını yenileyerek mahalli yönetimlerin hukuki altyapısını güçlendirdik. Bizim artık milletimize ve partimize yük olan değil, milletimizin ve partimizin yükünü alan belediye başkanlarına ihtiyacımız var.