Genelkurmay Başkanı'nı nasıl dinlediklerini anlattı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan, suç tarihinde Genelkurmay Başkanlığında Emniyet Subayı olarak görev yapan Yarbay Gökhan Eski, örgüt mensubu olduğunu itiraf etti ve Genelkurmay Başkanını nasıl dinlediklerini anlattı.
Eski, 'Levent Türkkan, radyo tabir ettiğimiz araç kumandası büyüklüğünde dinleme cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanının odasında sesini kaydediyordu. Ben dolan cihazı Recai kod adlı abiye götürüyordum. İlk zamanlar bu faaliyet hakkında bilgim yoktu. Türkkan, cihazları kapalı zarf içinde bana vererek gönderiyordu. Recai abi İstanbul'a tayin olunca Türkkan ile beni Murat abiye devretti. Bu dönemde de Türkkan, Genelkurmay Başkanının sesini kaydetme faaliyetine devam etti.' dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen darbe girişiminin çatı iddianamesinde, 15 Temmuz akşamında Genelkurmay Karargahını ele geçirmek isteyen darbecilerin ifadelerine de yer verildi.
Şüphelilerden Gökhan Eski, suç tarihinde Yarbay rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığı Emniyet Subayı olarak görev yaptığını, Genelkurmay Karargahı içerisindeki güvenlik kameralarının kontrol ve yönetiminden sorumlu olduğunu belirtti.
FETÖ mensubu olduğunu itiraf eden Eski, örgütle 1986 yılında ortaokul birinci sınıfta tanıştığını, Askeri Lise döneminde kendisine cemaatten herhangi bir örgütsel görev verilmediğini, herhangi bir örgütsel faaliyetinin olmadığını söyledi.
Harp Okulu boyunca Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi Ahmet kod adlı abiye bağlı kaldığını belirten Eski, Topçu Subayı olarak 1997 yılında mezun olduğunu anlattı.
Ankara'da ismini hatırlamadığı abiden istemedikleri bir evlilik yaptığı için koptuğunu, eşi örgüte mensup olmadığı için örgütün evliliğine karşı çıktığını ifade eden Eski, 'Görüştüğüm tüm abiler bir şekilde beni bularak cemaatçi olmayan biri ile evlenmemem konusunda telkinde bulundular. Bunları dinlemeyerek evlendim, ancak 2010 yılında eşimden boşandım.' dedi.
Daha sonra yine örgüt mensubu olmayan bir kadınla nişanlandığını aktaran Eski, abilerinin onu da istemeyerek kendisine 30'un üzerinde kişi önerdiklerini dile getirdi.
Eski, 'Cemaatten abilerle görüşürken evlerinde kadınlara ait vesikalık fotoğraflar bulunuyordu. Onları bana gösteriyorlardı. Fotoğrafı gösterirken kadının kod adını, memleketini, boyunu, kilosunu, sigara içip içmediğini, dini hassasiyetlerini, başının açık veya kapalı olup olmadığını ilave bilgi olarak veriyorlardı. Bu tekliflerden 10 civarında kişiyle görüşmüşlüğüm oldu. Randevuları abiler ayarlıyordu. Görüşmeler genellikle cemaat evinde oluyordu ve yaklaşık 15 dakika sürüyordu. Görüşmelere abilerle birlikte gidiyorduk. Herkes kod adını kullanıyor, kod adlarımızla görüşüyorduk. Ben 'Salih' kod adını kullanıyordum. Bu kod adını ortaokulda Bahadır abi vermişti.' diye konuştu.
- 'Genelkurmay Başkanını dinliyorduk'
Harp Okulundan mezun olduktan sonra örgüte himmet adı altında para vermeye başladığını anlatan Eski, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Maaşımın onda birini düzenli şekilde himmet olarak bağlı bulunduğum abiye elden verdim. Batman'da Fevzi abi benimle ilgilendi. Fevzi abi devlet okulunda öğretmendi, görsem tanıyabilirim. Batman'dan Ankara'ya gelince Fevzi abi beni Recai abi ile tanıştırdı. Görüşmeyi Murat abinin evinde yaptık. Bu ev, Konya Yolunda bir yerdeydi. Murat abi aynı zamanda Genelkurmay Başkanının Emir Subayı Yarbay Levent Türkkan'ında da abisiydi. Recai abi Çayyolu'nda oturuyordu. Türk Telekom'da çalışıyordu. Maddi durumu iyiydi. Yarbay Levent Türkkan'la Ankara'da Recai abinin evinde tanıştık. Birbirimizi tanıyorduk ancak cemaatle bağlantıyı Recai abinin evinde öğrendik.'
Levent Türkkan ile bir süre Recai denilen kişinin evine gittiklerini beyan eden Eski, burada iş yerinde olanlar hakkında konuştuklarını, örgüt mensuplarının Levent Türkkan'a iş yeriyle ilgili özel sorular sorduklarını bildirdi.
Örgüt mensuplarının Türkkan'a Genelkurmay Başkanının yanına kimin gelip gittiğine ilişkin bilgiler sorduğunu dile getiren Gökhan Eski, Levent Türkkan'ın radyo tabir ettikleri araç kumandası büyüklüğünde dinleme cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanının odasında sesini kaydederek dinlediğini, kendisinin dolan cihazı Recai kod adlı abiye götürdüğünü, ilk zamanlar bu faaliyet hakkında bilgisi olmadığını, Yarbay Türkkan'ın cihazları kapalı zarf içinde kendisine vererek gönderdiğini anlattı.
Recai abi İstanbul'a tayin olunca Türkkan ile kendisini Murat abiye devrettiğini bildiren Eski, bu dönemde de Türkkan'ın Genelkurmay Başkanının sesini kaydetme faaliyeti devam ettiğini, cihazları çoğu zaman kendisinin Türkkan'a götürüp getirdiğini, bir problem olduğu zaman kendisinden yardım istediğini, dinleme cihazına kayıt edilen seslerin çözümü, başka yere aktarılması ya da dinlenmesi için özel bir bilgisayar programı gerekli olduğunu, Recai abi ve Murat ağabeyleri Levent'in ve kendisinin bunlara getirdiği cihazları kayıtları bilgisayara aktardıklarını, bu programın lap topta olduğunu, bazen Levent ile Genelkurmay Başkanının neler konuştuğunu merak ettiklerini ve abilere 'bize de dinletin' diye teklif ettiklerini ama abilerin kabul etmeyerek 'biz çözümünü yapıp size bilgi verelim' dediklerini, bu konuları Levent Türkkan'la görüştüklerini, konuşmaları kısmen Türkkan'a verdiklerini tahmin ettiğini aktardı.
- 'Bu hafta kritik bir hafta'
Türkkan'dan sonra dinleme cihazı yerleştirme işini Başçavuşlar Şener ve Serhat isimli kişilerin yaptığını ifade eden Gökhan Eski, Murat abinin evinde görüşürken bazen Selahattin abi ve Adil abinin de geldiğini, Murat abinin bir üstünün Selahattin, onun bir üstünün ise Adil abi olduğunu, en üstteki ağabeyinin Adil abi olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğini, 45 yaşından büyük, üniversite mezunu olduğunu, Selahattin abinin eski evini, Adil abinin ise hali hazırdaki evini bildiğini, bu evlere cemaat görüşmeleri için gidip geldiğini, her iki evi de kolluk görevlilerine gösterebileceğini anlattı.
Bu kişilere Nedim isimli bir abi ile görüştüklerini belirten Eski, Devlet Demir Yollarında çalışan bu kişinin evini de gösterebileceğini, ona da zaman zaman dinleme cihazını kapalı olarak götürdüklerini, kendisinin ve Türkkan'ın götürdüğü ses kayıtları muhtemelen Adil abide toplandığını bildirdi.
13 Temmuz 2016 günü mesaideyken ilk defa Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün odasına geldiğini, ona 'Komutanım bir emriniz mi var?' diye sorduğunu, kendine 'Bu hafta kritik bir hafta, güvenlik konusunda daha hassas ol' dediğini, sonra ayrıntı vermediğini ve kendisinin aynı gün Murat abinin evine gittiğini, orada Selahattin abinin olduğunu, sonrasında Adil abinin geldiğini ve onlara Partigöç Paşa'nın kendisine söylediğini aktardığında, onların da 'doğru, bu hafta kritik bir hafta, amiral ve denizcilerin karargahta tutuklanması söz konusu olabilir, onun için Partigöç Paşa'nın emirlerini yerine getir' dediklerini, darbe girişimi olacağını anlamadığını, kritik günleri benzer bir gün olacağını düşündüğünü öne sürdü.
Eski, 14 Temmuz 2016 Perşembe günü General/Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan'ın kendisine uğradığını, Strateji Dönüşüm Daire Başkanlığında görevli Albay Doğan Öztürk'ün de odasına geldiğini, Doğan Albay'ın kendisine karargahın yeniden yapılanması çerçevesinde proje yaptıklarını, çevre emniyetinde bir sorun olup olmadığını sorduğunu, bu konuda bir rapor hazırladıklarını, onu güncelleyeceklerini söylediğini ve kendisinin de bilgiler verdiğini anlattı.
- 'Nöbetçi amiri değiştirin'
Gökhan Eski, 15 Temmuz günü öğleden sonra nöbetçi amirinin değiştirilmesinin talep edildiğini, 'nöbetçi amiri denizci olmasın' denildiğini, cuma günü denizci bir yarbay nöbetçiyken pazartesi gününün nöbetçisi Piyade Yarbay Murat Mala'yı cuma gününe nöbetçi olarak yazdığını söyledi.
15 Temmuz akşamı saat 17.00 civarında bir gün önceden gelen bombalı araç ikazıyla ilgili Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Tolga Kılıçarslan'ın yanına gittiğini belirten Eski, birlikte bahçede güvenliği kontrol için gezdiklerini, Stratejik Dönüşüm Dairede Partigöç Paşa'nın olduğu bir odada birçok subay olduğunu, Partigöç'ün kendisine 'emniyet kulübelerini artırın ben takviye yaptıracağım ayrıca silahları açın, ani müdahale mangası ve hazır kıta yerini alsın' dediğini, saat 20.00 sıralarında silahları alarak rütbelilere dağıttıklarını, Muhafız Tabur Komutanı alarm verdiğini, çevre emniyeti alınmaya başladığını, silahlıktan kısa namlulu yarı otomatik tabancalar dağıtıldığını kaydetti.
Albay Doğan Öztürk ile silahlıktan çıkarak görüntü izleme merkezine gittiğini dile getiren Eski, Kılıçarslan'ın kendisine 'Çekiç başladı' dediğini bunun bir kod olduğunu, dışarıdan saldırı olduğunu, çepeçevre emniyet alınması gerektiğini ifade ettiğini, o sırada Albay Öztürk'ün otobüsle gelen tam teçhizatlı özel kuvvetleri içeri aldığını, bir kısım subayların özel kuvvetler tarafından ana yol kenarında rehin alındığını gördüğünü, içlerinde Yarbay Mustafa Çakmaktaşı, sivil takım elbiseli korumalar olduğunu, Nizamiye bölgesine ambulanslar gelmeye başladığını, Özel Kuvvetler görevlilerine 'kimi rehin alıyorsunuz, yapmayın' dediğinde kendisini ittirdiklerini anlattı.
Daha sonra karargaha Muhafız Alayı ve Zırhlı Birlikler görevlilerinin gelmeye başladığını aktaran Eski, kameralara bakınca ambulansların giriş çıkışının engellendiği görüldüğünü, yaralıların bulunduğunu, Partigöç Paşa'yı arayıp durumu izah ettiğinde ise ambulansların giriş çıkışı için izin vermediğini 'yaralılar için helikopter çağıralım' dediğinde ise 'gelmiyor, ambulansla gönderin' şeklinde cevap verdiğini, bu arada helikopterle Harbiyeliler'in gelmeye başladığını, Harbiyelileri de Muhafız Taburu'nun silahlığına sevk ettiklerini, oradan silahlanan Harbiyelileri çevre emniyetine dağıttıklarını, Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Cengiz Aydın'ın silahlığın başında olduğunu, helikopterlerin Özel Kuvvetler'in önlem aldığı bölgeye inip kalktıklarını, kendisini dışarıdan arayan personeline karargaha gelmemelerini söylediğini bildirdi.
Karargahtaki güvenlik kameralarının görüntülerinin depolandığı hard diskleri emniyete almak için sökmek istediğini belirten Eski, Partigöç'ün bunu gördüğünü, cihazları söktüklerini ancak ne yaptıklarını bilmediğini öne sürdü.
Kaynak: AA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen darbe girişiminin çatı iddianamesinde, 15 Temmuz akşamında Genelkurmay Karargahını ele geçirmek isteyen darbecilerin ifadelerine de yer verildi.
Şüphelilerden Gökhan Eski, suç tarihinde Yarbay rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığı Emniyet Subayı olarak görev yaptığını, Genelkurmay Karargahı içerisindeki güvenlik kameralarının kontrol ve yönetiminden sorumlu olduğunu belirtti.
FETÖ mensubu olduğunu itiraf eden Eski, örgütle 1986 yılında ortaokul birinci sınıfta tanıştığını, Askeri Lise döneminde kendisine cemaatten herhangi bir örgütsel görev verilmediğini, herhangi bir örgütsel faaliyetinin olmadığını söyledi.
Harp Okulu boyunca Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi Ahmet kod adlı abiye bağlı kaldığını belirten Eski, Topçu Subayı olarak 1997 yılında mezun olduğunu anlattı.
Ankara'da ismini hatırlamadığı abiden istemedikleri bir evlilik yaptığı için koptuğunu, eşi örgüte mensup olmadığı için örgütün evliliğine karşı çıktığını ifade eden Eski, 'Görüştüğüm tüm abiler bir şekilde beni bularak cemaatçi olmayan biri ile evlenmemem konusunda telkinde bulundular. Bunları dinlemeyerek evlendim, ancak 2010 yılında eşimden boşandım.' dedi.
Daha sonra yine örgüt mensubu olmayan bir kadınla nişanlandığını aktaran Eski, abilerinin onu da istemeyerek kendisine 30'un üzerinde kişi önerdiklerini dile getirdi.
Eski, 'Cemaatten abilerle görüşürken evlerinde kadınlara ait vesikalık fotoğraflar bulunuyordu. Onları bana gösteriyorlardı. Fotoğrafı gösterirken kadının kod adını, memleketini, boyunu, kilosunu, sigara içip içmediğini, dini hassasiyetlerini, başının açık veya kapalı olup olmadığını ilave bilgi olarak veriyorlardı. Bu tekliflerden 10 civarında kişiyle görüşmüşlüğüm oldu. Randevuları abiler ayarlıyordu. Görüşmeler genellikle cemaat evinde oluyordu ve yaklaşık 15 dakika sürüyordu. Görüşmelere abilerle birlikte gidiyorduk. Herkes kod adını kullanıyor, kod adlarımızla görüşüyorduk. Ben 'Salih' kod adını kullanıyordum. Bu kod adını ortaokulda Bahadır abi vermişti.' diye konuştu.
- 'Genelkurmay Başkanını dinliyorduk'
Harp Okulundan mezun olduktan sonra örgüte himmet adı altında para vermeye başladığını anlatan Eski, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Maaşımın onda birini düzenli şekilde himmet olarak bağlı bulunduğum abiye elden verdim. Batman'da Fevzi abi benimle ilgilendi. Fevzi abi devlet okulunda öğretmendi, görsem tanıyabilirim. Batman'dan Ankara'ya gelince Fevzi abi beni Recai abi ile tanıştırdı. Görüşmeyi Murat abinin evinde yaptık. Bu ev, Konya Yolunda bir yerdeydi. Murat abi aynı zamanda Genelkurmay Başkanının Emir Subayı Yarbay Levent Türkkan'ında da abisiydi. Recai abi Çayyolu'nda oturuyordu. Türk Telekom'da çalışıyordu. Maddi durumu iyiydi. Yarbay Levent Türkkan'la Ankara'da Recai abinin evinde tanıştık. Birbirimizi tanıyorduk ancak cemaatle bağlantıyı Recai abinin evinde öğrendik.'
Levent Türkkan ile bir süre Recai denilen kişinin evine gittiklerini beyan eden Eski, burada iş yerinde olanlar hakkında konuştuklarını, örgüt mensuplarının Levent Türkkan'a iş yeriyle ilgili özel sorular sorduklarını bildirdi.
Örgüt mensuplarının Türkkan'a Genelkurmay Başkanının yanına kimin gelip gittiğine ilişkin bilgiler sorduğunu dile getiren Gökhan Eski, Levent Türkkan'ın radyo tabir ettikleri araç kumandası büyüklüğünde dinleme cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanının odasında sesini kaydederek dinlediğini, kendisinin dolan cihazı Recai kod adlı abiye götürdüğünü, ilk zamanlar bu faaliyet hakkında bilgisi olmadığını, Yarbay Türkkan'ın cihazları kapalı zarf içinde kendisine vererek gönderdiğini anlattı.
Recai abi İstanbul'a tayin olunca Türkkan ile kendisini Murat abiye devrettiğini bildiren Eski, bu dönemde de Türkkan'ın Genelkurmay Başkanının sesini kaydetme faaliyeti devam ettiğini, cihazları çoğu zaman kendisinin Türkkan'a götürüp getirdiğini, bir problem olduğu zaman kendisinden yardım istediğini, dinleme cihazına kayıt edilen seslerin çözümü, başka yere aktarılması ya da dinlenmesi için özel bir bilgisayar programı gerekli olduğunu, Recai abi ve Murat ağabeyleri Levent'in ve kendisinin bunlara getirdiği cihazları kayıtları bilgisayara aktardıklarını, bu programın lap topta olduğunu, bazen Levent ile Genelkurmay Başkanının neler konuştuğunu merak ettiklerini ve abilere 'bize de dinletin' diye teklif ettiklerini ama abilerin kabul etmeyerek 'biz çözümünü yapıp size bilgi verelim' dediklerini, bu konuları Levent Türkkan'la görüştüklerini, konuşmaları kısmen Türkkan'a verdiklerini tahmin ettiğini aktardı.
- 'Bu hafta kritik bir hafta'
Türkkan'dan sonra dinleme cihazı yerleştirme işini Başçavuşlar Şener ve Serhat isimli kişilerin yaptığını ifade eden Gökhan Eski, Murat abinin evinde görüşürken bazen Selahattin abi ve Adil abinin de geldiğini, Murat abinin bir üstünün Selahattin, onun bir üstünün ise Adil abi olduğunu, en üstteki ağabeyinin Adil abi olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğini, 45 yaşından büyük, üniversite mezunu olduğunu, Selahattin abinin eski evini, Adil abinin ise hali hazırdaki evini bildiğini, bu evlere cemaat görüşmeleri için gidip geldiğini, her iki evi de kolluk görevlilerine gösterebileceğini anlattı.
Bu kişilere Nedim isimli bir abi ile görüştüklerini belirten Eski, Devlet Demir Yollarında çalışan bu kişinin evini de gösterebileceğini, ona da zaman zaman dinleme cihazını kapalı olarak götürdüklerini, kendisinin ve Türkkan'ın götürdüğü ses kayıtları muhtemelen Adil abide toplandığını bildirdi.
13 Temmuz 2016 günü mesaideyken ilk defa Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün odasına geldiğini, ona 'Komutanım bir emriniz mi var?' diye sorduğunu, kendine 'Bu hafta kritik bir hafta, güvenlik konusunda daha hassas ol' dediğini, sonra ayrıntı vermediğini ve kendisinin aynı gün Murat abinin evine gittiğini, orada Selahattin abinin olduğunu, sonrasında Adil abinin geldiğini ve onlara Partigöç Paşa'nın kendisine söylediğini aktardığında, onların da 'doğru, bu hafta kritik bir hafta, amiral ve denizcilerin karargahta tutuklanması söz konusu olabilir, onun için Partigöç Paşa'nın emirlerini yerine getir' dediklerini, darbe girişimi olacağını anlamadığını, kritik günleri benzer bir gün olacağını düşündüğünü öne sürdü.
Eski, 14 Temmuz 2016 Perşembe günü General/Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan'ın kendisine uğradığını, Strateji Dönüşüm Daire Başkanlığında görevli Albay Doğan Öztürk'ün de odasına geldiğini, Doğan Albay'ın kendisine karargahın yeniden yapılanması çerçevesinde proje yaptıklarını, çevre emniyetinde bir sorun olup olmadığını sorduğunu, bu konuda bir rapor hazırladıklarını, onu güncelleyeceklerini söylediğini ve kendisinin de bilgiler verdiğini anlattı.
- 'Nöbetçi amiri değiştirin'
Gökhan Eski, 15 Temmuz günü öğleden sonra nöbetçi amirinin değiştirilmesinin talep edildiğini, 'nöbetçi amiri denizci olmasın' denildiğini, cuma günü denizci bir yarbay nöbetçiyken pazartesi gününün nöbetçisi Piyade Yarbay Murat Mala'yı cuma gününe nöbetçi olarak yazdığını söyledi.
15 Temmuz akşamı saat 17.00 civarında bir gün önceden gelen bombalı araç ikazıyla ilgili Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Tolga Kılıçarslan'ın yanına gittiğini belirten Eski, birlikte bahçede güvenliği kontrol için gezdiklerini, Stratejik Dönüşüm Dairede Partigöç Paşa'nın olduğu bir odada birçok subay olduğunu, Partigöç'ün kendisine 'emniyet kulübelerini artırın ben takviye yaptıracağım ayrıca silahları açın, ani müdahale mangası ve hazır kıta yerini alsın' dediğini, saat 20.00 sıralarında silahları alarak rütbelilere dağıttıklarını, Muhafız Tabur Komutanı alarm verdiğini, çevre emniyeti alınmaya başladığını, silahlıktan kısa namlulu yarı otomatik tabancalar dağıtıldığını kaydetti.
Albay Doğan Öztürk ile silahlıktan çıkarak görüntü izleme merkezine gittiğini dile getiren Eski, Kılıçarslan'ın kendisine 'Çekiç başladı' dediğini bunun bir kod olduğunu, dışarıdan saldırı olduğunu, çepeçevre emniyet alınması gerektiğini ifade ettiğini, o sırada Albay Öztürk'ün otobüsle gelen tam teçhizatlı özel kuvvetleri içeri aldığını, bir kısım subayların özel kuvvetler tarafından ana yol kenarında rehin alındığını gördüğünü, içlerinde Yarbay Mustafa Çakmaktaşı, sivil takım elbiseli korumalar olduğunu, Nizamiye bölgesine ambulanslar gelmeye başladığını, Özel Kuvvetler görevlilerine 'kimi rehin alıyorsunuz, yapmayın' dediğinde kendisini ittirdiklerini anlattı.
Daha sonra karargaha Muhafız Alayı ve Zırhlı Birlikler görevlilerinin gelmeye başladığını aktaran Eski, kameralara bakınca ambulansların giriş çıkışının engellendiği görüldüğünü, yaralıların bulunduğunu, Partigöç Paşa'yı arayıp durumu izah ettiğinde ise ambulansların giriş çıkışı için izin vermediğini 'yaralılar için helikopter çağıralım' dediğinde ise 'gelmiyor, ambulansla gönderin' şeklinde cevap verdiğini, bu arada helikopterle Harbiyeliler'in gelmeye başladığını, Harbiyelileri de Muhafız Taburu'nun silahlığına sevk ettiklerini, oradan silahlanan Harbiyelileri çevre emniyetine dağıttıklarını, Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Cengiz Aydın'ın silahlığın başında olduğunu, helikopterlerin Özel Kuvvetler'in önlem aldığı bölgeye inip kalktıklarını, kendisini dışarıdan arayan personeline karargaha gelmemelerini söylediğini bildirdi.
Karargahtaki güvenlik kameralarının görüntülerinin depolandığı hard diskleri emniyete almak için sökmek istediğini belirten Eski, Partigöç'ün bunu gördüğünü, cihazları söktüklerini ancak ne yaptıklarını bilmediğini öne sürdü.