Kanaat Önderleri Buluşması
Başbakan Yıldırım: (1) 'Devletimizi daha çok millete ait hale getireceğiz. Bu tarihi güne 26 gün gibi bir süremiz var. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geziyoruz. Gittiğimiz her yerde her şehirde kadın, erkek, yaşlı bütün vatandaşlarımızın gözlerinde gelecek umudunu ve heyecanını yakından görüyoruz' 'Darbelere, vesayet ve baskılara asla boyun eğmedik. Yenik düşmedik. Çünkü bizim başımızda kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız, millet sevdalısı bir kişi var. O da Recep Tayyip Erdoğan'
Başbakan Binali Yıldırım, 'Devletimizi daha çok millete ait hale getireceğiz. Bu tarihi güne 26 gün gibi bir süremiz var. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geziyoruz. Gittiğimiz her yerde her şehirde kadın, erkek, yaşlı bütün vatandaşlarımızın gözlerinde gelecek umudunu ve heyecanını yakından görüyoruz.' dedi.
Yıldırım, WOW Hotel'de düzenlenen Kanaat Önderleri Buluşması'ndaki konuşmasında, bugünün Nevruz Bayramı olduğunu hatırlatarak, yurdun çeşitli yerlerinde baharın gelişini müjdeleyen Türk ve Müslüman aleminde kutlanan önemli bir günü çeşitli etkinliklerle kutladıklarını söyledi.
Bu etkinliklerde herhangi bir tatsız hadise yaşanmadığını dile getiren Yıldırım, 'Bu programa gelmeden önce, Alevi kardeşlerimizle bir araya geldik. Dünyanın her tarafından gelen seçkin dedelerle ve topluluklarla Nevruz cemini ve bu vesileyle yapılan semah merasimine iştirak ettik. Şimdi sizlerle beraberiz. Özellikle, şunu ifade etmek isterim, İstanbul aslında Türkiye'nin özetidir. Diyarbakır, Rize, Konya, Erzincan, Kastamonu, Van, Sivas İstanbul'dadır. 81 vilayetimizin her rengi her düşüncesi her farklı anlayışta farklı ideolojide bütün vatandaşlarımızın bir araya geldiği ve birlikte istiklal ve istikbal mücadelesini verdiği şehirdir İstanbul.' diye konuştu.
- 'Cemre, gönüllere düştü'
Yıldırım, Türkiye adına milat olacak bir dönemde bir değişime öncülük edecek kanaat önderleriyle bu gece bir arada olduklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
'Baharın ilk ateşini ülkemizin bütün renkleriyle beraber gönül gönüle yakıyoruz. Toprağa, havaya ve suya düşen cemre bugün gönüllerde. Gönüllere düştü. İnşallah, yakın bir gelecekte çok daha güçlü bir Türkiye'nin kapılarını hep beraber aralayacağız. Vesayet odaklarının ve vesayet anlayışının son kalıntılarını da inşallah ülkemiz yönetiminden uzaklaştıracağız. Devletimizi daha çok millete ait hale getireceğiz. Bu tarihi güne 26 gün gibi bir süremiz var. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geziyoruz. Gittiğimiz her yerde her şehirde kadın, erkek, yaşlı bütün vatandaşlarımızın gözlerinde gelecek umudunu ve heyecanını yakından görüyoruz.'
AK Parti'nin iktidara geldiği günden bu yana 'Bu topraklar hepimize yeter.' anlayışıyla hareket ettiklerini belirten Yıldırım, ilk olarak işe değişim ve dönüşümle başladıklarını kaydetti.
- '80 milyonu kardeş bildik'
Yıldırım, insanı merkeze alan bir yönetim şekliyle Türkiye'nin ve milletin hizmetinde olduklarına vurgu yaparak, 'Risk aldık. Sıkıntılarla karşılaştık. Bütün zorluklara rağmen değişime direnen bütün engelleri, kaldıra kaldıra bugünlere geldik. Devleti millet adına, Türkiye'nin bütün vatandaşları adına bir dönüşüme tabi tuttuk. Kavmiyetçiliği, ayrımcılığı, bölgesel farklılıkları bizi ayrıştıran değil bizi kucaklayan ve bizi birleştiren zenginlik olduğunu hep aklımızda tuttuk. Darbelere, vesayet ve baskılara asla boyun eğmedik. Yenik düşmedik. Çünkü bizim başımızda kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız, millet sevdalısı bir kişi var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Onun riyasetinde çıktığımız bu yolculukta 780 bin kilometrekare vatan toprağını bir bildik. 80 milyonu kardeş bildik. Doğu ile batıyı, kuzeyle güneyi hep bizi birleştiren, birlikte Türkiye yapan anlayışla ele aldık.' değerlendirmelerinde bulundu.
Hiçbir zaman bir zümrenin partisi olmadıklarına vurgu yapan Yıldırım, hiç kimseyi de öteki olarak görmediklerini anlattı.
Yıldırım, bugün de bu anlayışlarının devam ettiğini dile getirerek, vatandaşların huzur ve mutluluğundan başka hiçbir dertleri ve davaları olmadığını belirtti.
İnsan odaklı siyasetlerinin aslı esası ve özetinin insanın onur ve haysiyetini korumak, vatandaşların hakkını hukukunu gözetmek olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
'Siyasetimizin esası demokrasimizi güçlendirmek, Türkiye'yi hukuk devleti olarak gerekli uluslararası standartlara getirmektir. Demokrasi yolunda birçok sessiz devrim yaptık. Devletle vatandaş arasındaki itilafların çözümü için çok ciddi inisiyatifler aldık. Bütün bunlara rağmen 15 Temmuz ihanetine maruz kaldık. Tam demokrasiye ulaşmak için yeni adımlar atma ihtiyacını gördük. 15 Temmuz Türkiye'de gelecek açısından bir dönüm noktasıdır. Türkiye 1950'de çok partili hayata geçti. 67 yılı geride bıraktı. 67 yıl içerisinde milli iradeye sürekli taciz, sürekli milli iradenin kesintiye uğraması için çeşitli müdahaleler oldu. 1960 darbesi bir başbakan, 2 bakanın asılması... 1971 cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek bir darbe... İstikrarın ortadan kaldırılması, milli iradenin tekrar yok edilmesi. 1980, yine aynı hikaye. 124 tur olmuş cumhurbaşkanı seçilememiş. Bu sefer bu bahane edilerek 12 Eylül darbesi yapılmış. Geliyoruz 1990'lı yıllara. Bu sefer insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, başörtüsü yasağı getiren 28 Şubatlı o günler. Bunları da Türkiye yaşadı. Nihayet o yasakların arkasında 2001 krizi... Bu kriz Türkiye'nin yerle bir olmasıdır. Bütün kazanımlarının elinden çıkıp gitmesidir. 67 yıllık geçmişe bakıldığında 1950-1960-1980-1990-2002-2017... Üç tane dönem var. Türkiye hep kazanmış, hep büyümüş. Fakat geri kalan 3 dönemde de kazandıklarını kaybetmiş. 1950-1960'ın kazanımları 1960-1980 arasında gitmiş, 1980-1990 arasındaki kazanımlar 1990-2000 arasında yok olmuş. Nihayet AK Parti yerle bir olmuş ekonomiyi, batmış bankaları, 50 milyar doları yok olmuş bir ülkeyi, faizleri yüzde binlere ulaşmış, dövizi kontrolden çıkmış bir ülkeyi teslim aldı.'
(Sürecek)
Kaynak: AA
Yıldırım, WOW Hotel'de düzenlenen Kanaat Önderleri Buluşması'ndaki konuşmasında, bugünün Nevruz Bayramı olduğunu hatırlatarak, yurdun çeşitli yerlerinde baharın gelişini müjdeleyen Türk ve Müslüman aleminde kutlanan önemli bir günü çeşitli etkinliklerle kutladıklarını söyledi.
Bu etkinliklerde herhangi bir tatsız hadise yaşanmadığını dile getiren Yıldırım, 'Bu programa gelmeden önce, Alevi kardeşlerimizle bir araya geldik. Dünyanın her tarafından gelen seçkin dedelerle ve topluluklarla Nevruz cemini ve bu vesileyle yapılan semah merasimine iştirak ettik. Şimdi sizlerle beraberiz. Özellikle, şunu ifade etmek isterim, İstanbul aslında Türkiye'nin özetidir. Diyarbakır, Rize, Konya, Erzincan, Kastamonu, Van, Sivas İstanbul'dadır. 81 vilayetimizin her rengi her düşüncesi her farklı anlayışta farklı ideolojide bütün vatandaşlarımızın bir araya geldiği ve birlikte istiklal ve istikbal mücadelesini verdiği şehirdir İstanbul.' diye konuştu.
- 'Cemre, gönüllere düştü'
Yıldırım, Türkiye adına milat olacak bir dönemde bir değişime öncülük edecek kanaat önderleriyle bu gece bir arada olduklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
'Baharın ilk ateşini ülkemizin bütün renkleriyle beraber gönül gönüle yakıyoruz. Toprağa, havaya ve suya düşen cemre bugün gönüllerde. Gönüllere düştü. İnşallah, yakın bir gelecekte çok daha güçlü bir Türkiye'nin kapılarını hep beraber aralayacağız. Vesayet odaklarının ve vesayet anlayışının son kalıntılarını da inşallah ülkemiz yönetiminden uzaklaştıracağız. Devletimizi daha çok millete ait hale getireceğiz. Bu tarihi güne 26 gün gibi bir süremiz var. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geziyoruz. Gittiğimiz her yerde her şehirde kadın, erkek, yaşlı bütün vatandaşlarımızın gözlerinde gelecek umudunu ve heyecanını yakından görüyoruz.'
AK Parti'nin iktidara geldiği günden bu yana 'Bu topraklar hepimize yeter.' anlayışıyla hareket ettiklerini belirten Yıldırım, ilk olarak işe değişim ve dönüşümle başladıklarını kaydetti.
- '80 milyonu kardeş bildik'
Yıldırım, insanı merkeze alan bir yönetim şekliyle Türkiye'nin ve milletin hizmetinde olduklarına vurgu yaparak, 'Risk aldık. Sıkıntılarla karşılaştık. Bütün zorluklara rağmen değişime direnen bütün engelleri, kaldıra kaldıra bugünlere geldik. Devleti millet adına, Türkiye'nin bütün vatandaşları adına bir dönüşüme tabi tuttuk. Kavmiyetçiliği, ayrımcılığı, bölgesel farklılıkları bizi ayrıştıran değil bizi kucaklayan ve bizi birleştiren zenginlik olduğunu hep aklımızda tuttuk. Darbelere, vesayet ve baskılara asla boyun eğmedik. Yenik düşmedik. Çünkü bizim başımızda kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız, millet sevdalısı bir kişi var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Onun riyasetinde çıktığımız bu yolculukta 780 bin kilometrekare vatan toprağını bir bildik. 80 milyonu kardeş bildik. Doğu ile batıyı, kuzeyle güneyi hep bizi birleştiren, birlikte Türkiye yapan anlayışla ele aldık.' değerlendirmelerinde bulundu.
Hiçbir zaman bir zümrenin partisi olmadıklarına vurgu yapan Yıldırım, hiç kimseyi de öteki olarak görmediklerini anlattı.
Yıldırım, bugün de bu anlayışlarının devam ettiğini dile getirerek, vatandaşların huzur ve mutluluğundan başka hiçbir dertleri ve davaları olmadığını belirtti.
İnsan odaklı siyasetlerinin aslı esası ve özetinin insanın onur ve haysiyetini korumak, vatandaşların hakkını hukukunu gözetmek olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
'Siyasetimizin esası demokrasimizi güçlendirmek, Türkiye'yi hukuk devleti olarak gerekli uluslararası standartlara getirmektir. Demokrasi yolunda birçok sessiz devrim yaptık. Devletle vatandaş arasındaki itilafların çözümü için çok ciddi inisiyatifler aldık. Bütün bunlara rağmen 15 Temmuz ihanetine maruz kaldık. Tam demokrasiye ulaşmak için yeni adımlar atma ihtiyacını gördük. 15 Temmuz Türkiye'de gelecek açısından bir dönüm noktasıdır. Türkiye 1950'de çok partili hayata geçti. 67 yılı geride bıraktı. 67 yıl içerisinde milli iradeye sürekli taciz, sürekli milli iradenin kesintiye uğraması için çeşitli müdahaleler oldu. 1960 darbesi bir başbakan, 2 bakanın asılması... 1971 cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek bir darbe... İstikrarın ortadan kaldırılması, milli iradenin tekrar yok edilmesi. 1980, yine aynı hikaye. 124 tur olmuş cumhurbaşkanı seçilememiş. Bu sefer bu bahane edilerek 12 Eylül darbesi yapılmış. Geliyoruz 1990'lı yıllara. Bu sefer insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, başörtüsü yasağı getiren 28 Şubatlı o günler. Bunları da Türkiye yaşadı. Nihayet o yasakların arkasında 2001 krizi... Bu kriz Türkiye'nin yerle bir olmasıdır. Bütün kazanımlarının elinden çıkıp gitmesidir. 67 yıllık geçmişe bakıldığında 1950-1960-1980-1990-2002-2017... Üç tane dönem var. Türkiye hep kazanmış, hep büyümüş. Fakat geri kalan 3 dönemde de kazandıklarını kaybetmiş. 1950-1960'ın kazanımları 1960-1980 arasında gitmiş, 1980-1990 arasındaki kazanımlar 1990-2000 arasında yok olmuş. Nihayet AK Parti yerle bir olmuş ekonomiyi, batmış bankaları, 50 milyar doları yok olmuş bir ülkeyi, faizleri yüzde binlere ulaşmış, dövizi kontrolden çıkmış bir ülkeyi teslim aldı.'
(Sürecek)