20. Yılında Postmodern Darbe 28 Şubat Paneli

Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Üyesi Bal: 'Üçlü bir koalisyon varsa bunun dördüncü ve en büyük ortağı basın olurdu. Her partinin arkasında bir basın grubu vardı. Bu güç sayesinde her basın grubu bir bankaya sahip olmuştu. Basın, 28 Şubat'ın da ana aktörlerinden biri olmuştur'

Gümüşhane’de, '20. Yılında Postmodern Darbe 28 Şubat' paneli düzenlendi.

Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çok Amaçlı Salonu'nda düzenlenen panele, Gümüşhane Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bahri Bayram, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Moderatörlüğünü, Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akyıldız’ın yaptığı panelde, 28 Şubat süreci anlatıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Yrd. Doç. Dr. Ali Çiftçi, her şeyin 1990’lı yıllarda Refah Partisi’nin yükselişe geçmesiyle başladığını söyledi.

Susurluk kazasının 28 Şubat’a giden yolda önemli bir durak olduğuna dikkati çeken Çiftçi, 'Balıkesir’in Susurluk ilçesinde meydana gelen trafik kazasında aracın içinden çıkanlar çok önemli. Bu olay Türkiye'de bomba gibi patlıyor. Bu kişilerin siyaset çevreleriyle ilişkileri olduğu resimler ise medyada yayınlanınca tepkiler gösterilmeye başlandı. 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık' eylemi başlatıldı' diye konuştu.

Necmettin Erbakan’ın, 11 Ocak 1997'de Başbakanlık Konutu'nda cemaat liderlerine iftar yemeği vermesinin basında çok büyük olay olarak yansıtıldığını anlatan Çiftçi, daha sonraki süreçte atılan manşetlerle 28 Şubat süreci zemininin tırmandırıldığını ifade etti.

- 'Basın, 28 Şubat'ın ana aktörlerinden biri olmuştur'

Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bülent Bal ise 28 Şubat'ı da içine alan 90'lı yılların Türkiye açısından kayıp yıllar olduğunu söyledi.

Siyasette istikrar olmayınca sistem dışı, siyaset dışı aktörlere geniş bir alan açıldığını aktaran Bal, bu istikrarsızlık ortamın en büyük güçlerden birinin hiç kuşkusuz basın olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

'İstedikleri gibi at oynatabiliyorlardı. Bir koalisyonu yıkıp diğerini kurmaya muktedirdiler. Örneğin üçlü bir koalisyon varsa bunun dördüncü ve en büyük ortağı basın olurdu. Her partinin arkasında bir basın grubu vardı. Bu güç sayesinde her basın grubu bir bankaya sahip olmuştu. Basın, 28 Şubat'ın da ana aktörlerinden biri olmuştur” ifadelerini kullandı.

28 Şubat sürecinin zaten kötü giden ekonomiyi daha da kronik hale getirdiğini kaydeden Bal, sürecin kayıt dışı siyasetin yanında kayıt dışı bir ekonomiyi de ortaya çıkardığını söyledi.

Doç. Dr. Kadir Sancak ise 28 Şubat postmodern darbesinin dış ayağı ve gerçeklerini anlattı.

Dış politika konusunun esas olarak hükümetlerin görev ve sorumluluk alanı olduğunu kaydeden Sancak, politikaların belirlenmesinde ve uygulanmasında söz sahibinin hükümet olduğunu belirterek, 90'lı yıllardan itibaren ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin dış politikanın belirlenmesinde ve hatta yürütülmesinde rolünün oldukça arttığının altını çizdi.

Kaynak: AA