Pakistan'daki Protestolar
Güvenlik güçleri iptal edilen seçim kanunu değişikliğini protesto eden gruba yapılan müdahaleyi durdurdu Genelkurmay Başkanı Bajva, Başbakan Abbasi'yi telefonla arayarak oturma eyleminin her 2 tarafın da şiddetten kaçınacağı şekilde çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu İçişleri Bakanlığı, anayasanın ilgili maddesi uyarınca ordunun, asayişin sağlanması için sivil hükümet güçlerine destek sağlamak üzere başkent İslamabad'da görevlendirilmesini talep etti.
Pakistan'da güvenlik güçleri, iptal edilen seçim kanunundaki değişikliğini protesto için başkent İslamabad ile Ravalpindi şehirleri arasındaki Feyzabad Köprüsü ve çevresindeki yollarda eylem yapan gruba yaptığı müdahaleyi sona erdirdi.
Adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin ikinci bir emre kadar müdahaleye ara verdiğini belirtti.
Yetkili, stratejideki değişikliğe, Genelkurmay Başkanı Kamar Cavit Bajva'nın Başbakan Şahid Hakan Abbasi'yi telefonla arayarak eylemin barışçı şekilde sonlandırılması için yaptığı tavsiyenin ardından karar verildiğini söyledi.
Pakistan Silahlı Kuvvetlerinin medya birimi Kuvvetler Arası Halka İlişkiler Dairesi (ISPR) Direktörü Tümgeneral Asıf Gaffur, resmi Twitter hesabından paylaştığı mesajda, söz konusu görüşmeyi doğruladı.
Gaffur, aksi halde bunun ulusal çıkarlar ve beraberliğe zarar vereceğini vurguladı.
Öte yandan, İçişleri Bakanlığı, Anayasa'nın 245. maddesi uyarınca ordu unsurlarının, asayişin sağlanması için sivil hükümet güçlerine destek sağlamak üzere başkent İslamabad'da görevlendirilmesini talep etti.
Feyzabad Köprüsü ve çevresinde kasım başından bu yana oturma eylemiyle yolu kapatan çoğunluğu "Lebbeyk Ya Rasulallah" (Emret Ya Rasulallah) Hareketi üyesi göstericilere bu sabah saatlerinde yaklaşık 8 bin güvenlik görevlisi müdahale etti.
Pakistan Tıp Bilimleri Enstitüsünden doktor Altaf Hüseyin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, operasyon sırasında yaralanan 45'i polis en az 160 yaralının tedavi altına aldığını söyledi.
Güvenlik güçlerinin protestocuları göz yaşartıcı gazla dağıtmaya çalıştığı operasyon sırasında, 150 göstericinin gözaltına alındığı kaydedildi.
Pakistan Yüksek Mahkemesinin eylemcilerin dağıtılmasına dair kararının ardından başlayan müdahalede, öfkeli kalabalığın 4 polis minibüsünü ateşe verdiği, güvenlik güçleri ve gazetecilere taş ve sopalarla saldırdığı bildirildi.
Günün ilerleyen saatlerinde Pakistan Elektronik Medya Otoritesi (PEMRA) olaylarla ilgili yayın yasağı getirdi.
İslamabad dışında Karaçi, Lahore, Faysalabad ile Pencap, Sibdh ve Hayber Paktunkva eyaletlerinde göstericiler polisin sert müdahalesini protesto için sokağa çıktı.
- Çatışmalarda 28 kişi yaralandı
Ülkenin en büyük şehri Karaçi'de polis ile protestocular arasındaki çatışmalarda 28 kişi yaralandı.
İçişleri Bakanı Ahsan İkbal, Daily Express gazetesine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonu savundu. Protestonun hiçbir meşru gerekçesi olmadığını öne süren İkbal, kanunda yapılan değişiklik sonrası protestoya konu olan, milletvekili aday beyanında yer alan Hatm-i Nübüvvete (Peygamberliğin Hazreti Muhammed ile birlikte sona ermesi) dair ifadelerin daha da güçlendirildiğini belirtti.
Bakan İkbal, devlet karşıtı bazı grupların protesto bahanesiyle kaos ve anarşi yaratarak ülkeyi istikrarasızlığa sürüklemek istediklerini öne sürdü.
Hükümetin protestoyu barışçı yollarla sonlandırmak için her türlü girişimde bulunduğunu ifade eden İkbal, ancak protestocuların "çağrılarına kulak tıkadığını" söyledi.
"Hükümetin Feyzabad Kavşağı'nı temizlemesi yönündeki mahkeme kararlarını uygulamaktan başka çaresi kalmadı." diyen İkbal, şu ifadeleri kullandı:
"İhtiyatlı davranmaya çalışıyoruz ama bu insanların içinde devlet karşıtı unsurlar olduğu anlaşılıyor. Genel kamuoyunun haberdar olmadığı gizli bilgilere sahipler. Bu da Pakistan'da kargaşa çıkarmak isteyen bazı gruplar tarafından beslendiklerinin kanıtı. Halkımızı yapılan propogandaya karşı dikkatli olmaya çağırıyorum."
Öte yandan, Cemaat-i İslami lideri Siraj-ul Hak, protestoculara şiddet uyguladığı için hükümeti eleştirdi.
"Hükümet güç kullanmak yerine protestocularla müzakere ederek sorunu barışçı şekilde çözmeliydi. Güç kullanılması meseleyi daha da zorlaştırdı." değerlendirmesinde bulunan Hak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatm-i Nübüvvete yönenlik bu kumpası ifşa etmek hükümetin sorumluluğundadır. Hatm-i Nübüvvet cümlesini değiştirmek isteyenlere bir şey yapılmadığı sürece halk tatmin olmayacaktır."
Pakistan Müslüman Birliği (PLM) lideri Çavdri Sucaat Hüseyin de eğer mevcut durum ciddiyetle ele alınmazsa "büyük felakete" yol açabileceği uyarısında bulundu.
Hüseyin, Başbakan Şadid Kağan Abbasi'nin olay bu noktaya gelmeden, bizzat gidip göstericilerle müzakere etmesi gerektiğini vurguladı.
Pakistan'da başkent İslamabad'da aralarında Tahrik-i Hatmi Nübüvvet (Son Peygamber Hareketi), Tahrik Lebbeyk Ya Rasulullah (Rasulullah'ın Emrindeyiz Ya Rasullullah Hareketi), Sünni Tahrik Pakistan'ın (Pakistan Sünni Hareketi) bulunduğu siyasi partiler, milletvekili adaylarının imzaladığı metinde "Yemin ederim ki Hazreti Muhammed son peygamberdir." ibaresinin "İnanıyorum ki Hazreti Muhammed son peygamberdir." olarak değiştirilmesine tepki göstermişti.
Değişiklik daha sonra iptal edilmesine rağmen partiler protestolarını sürdürmüştü.
Pakistan Yüksek Mahkemesi 8 Kasım'da başlayan protestonun sonlandırılması için 16 Kasım'da kara almıştı. Yüksek Mahkeme, protestonun sürmesi üzerine 24 Kasım'da hükümete, müdahaleden kaçınılmasının mahkemeye karşı gelmek anlamına geleceğini belirten bir uyarı yayımlamıştı.
Kaynak: AA
Adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin ikinci bir emre kadar müdahaleye ara verdiğini belirtti.
Yetkili, stratejideki değişikliğe, Genelkurmay Başkanı Kamar Cavit Bajva'nın Başbakan Şahid Hakan Abbasi'yi telefonla arayarak eylemin barışçı şekilde sonlandırılması için yaptığı tavsiyenin ardından karar verildiğini söyledi.
Pakistan Silahlı Kuvvetlerinin medya birimi Kuvvetler Arası Halka İlişkiler Dairesi (ISPR) Direktörü Tümgeneral Asıf Gaffur, resmi Twitter hesabından paylaştığı mesajda, söz konusu görüşmeyi doğruladı.
Gaffur, aksi halde bunun ulusal çıkarlar ve beraberliğe zarar vereceğini vurguladı.
Öte yandan, İçişleri Bakanlığı, Anayasa'nın 245. maddesi uyarınca ordu unsurlarının, asayişin sağlanması için sivil hükümet güçlerine destek sağlamak üzere başkent İslamabad'da görevlendirilmesini talep etti.
Feyzabad Köprüsü ve çevresinde kasım başından bu yana oturma eylemiyle yolu kapatan çoğunluğu "Lebbeyk Ya Rasulallah" (Emret Ya Rasulallah) Hareketi üyesi göstericilere bu sabah saatlerinde yaklaşık 8 bin güvenlik görevlisi müdahale etti.
Pakistan Tıp Bilimleri Enstitüsünden doktor Altaf Hüseyin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, operasyon sırasında yaralanan 45'i polis en az 160 yaralının tedavi altına aldığını söyledi.
Güvenlik güçlerinin protestocuları göz yaşartıcı gazla dağıtmaya çalıştığı operasyon sırasında, 150 göstericinin gözaltına alındığı kaydedildi.
Pakistan Yüksek Mahkemesinin eylemcilerin dağıtılmasına dair kararının ardından başlayan müdahalede, öfkeli kalabalığın 4 polis minibüsünü ateşe verdiği, güvenlik güçleri ve gazetecilere taş ve sopalarla saldırdığı bildirildi.
Günün ilerleyen saatlerinde Pakistan Elektronik Medya Otoritesi (PEMRA) olaylarla ilgili yayın yasağı getirdi.
İslamabad dışında Karaçi, Lahore, Faysalabad ile Pencap, Sibdh ve Hayber Paktunkva eyaletlerinde göstericiler polisin sert müdahalesini protesto için sokağa çıktı.
- Çatışmalarda 28 kişi yaralandı
Ülkenin en büyük şehri Karaçi'de polis ile protestocular arasındaki çatışmalarda 28 kişi yaralandı.
İçişleri Bakanı Ahsan İkbal, Daily Express gazetesine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonu savundu. Protestonun hiçbir meşru gerekçesi olmadığını öne süren İkbal, kanunda yapılan değişiklik sonrası protestoya konu olan, milletvekili aday beyanında yer alan Hatm-i Nübüvvete (Peygamberliğin Hazreti Muhammed ile birlikte sona ermesi) dair ifadelerin daha da güçlendirildiğini belirtti.
Bakan İkbal, devlet karşıtı bazı grupların protesto bahanesiyle kaos ve anarşi yaratarak ülkeyi istikrarasızlığa sürüklemek istediklerini öne sürdü.
Hükümetin protestoyu barışçı yollarla sonlandırmak için her türlü girişimde bulunduğunu ifade eden İkbal, ancak protestocuların "çağrılarına kulak tıkadığını" söyledi.
"Hükümetin Feyzabad Kavşağı'nı temizlemesi yönündeki mahkeme kararlarını uygulamaktan başka çaresi kalmadı." diyen İkbal, şu ifadeleri kullandı:
"İhtiyatlı davranmaya çalışıyoruz ama bu insanların içinde devlet karşıtı unsurlar olduğu anlaşılıyor. Genel kamuoyunun haberdar olmadığı gizli bilgilere sahipler. Bu da Pakistan'da kargaşa çıkarmak isteyen bazı gruplar tarafından beslendiklerinin kanıtı. Halkımızı yapılan propogandaya karşı dikkatli olmaya çağırıyorum."
Öte yandan, Cemaat-i İslami lideri Siraj-ul Hak, protestoculara şiddet uyguladığı için hükümeti eleştirdi.
"Hükümet güç kullanmak yerine protestocularla müzakere ederek sorunu barışçı şekilde çözmeliydi. Güç kullanılması meseleyi daha da zorlaştırdı." değerlendirmesinde bulunan Hak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatm-i Nübüvvete yönenlik bu kumpası ifşa etmek hükümetin sorumluluğundadır. Hatm-i Nübüvvet cümlesini değiştirmek isteyenlere bir şey yapılmadığı sürece halk tatmin olmayacaktır."
Pakistan Müslüman Birliği (PLM) lideri Çavdri Sucaat Hüseyin de eğer mevcut durum ciddiyetle ele alınmazsa "büyük felakete" yol açabileceği uyarısında bulundu.
Hüseyin, Başbakan Şadid Kağan Abbasi'nin olay bu noktaya gelmeden, bizzat gidip göstericilerle müzakere etmesi gerektiğini vurguladı.
Pakistan'da başkent İslamabad'da aralarında Tahrik-i Hatmi Nübüvvet (Son Peygamber Hareketi), Tahrik Lebbeyk Ya Rasulullah (Rasulullah'ın Emrindeyiz Ya Rasullullah Hareketi), Sünni Tahrik Pakistan'ın (Pakistan Sünni Hareketi) bulunduğu siyasi partiler, milletvekili adaylarının imzaladığı metinde "Yemin ederim ki Hazreti Muhammed son peygamberdir." ibaresinin "İnanıyorum ki Hazreti Muhammed son peygamberdir." olarak değiştirilmesine tepki göstermişti.
Değişiklik daha sonra iptal edilmesine rağmen partiler protestolarını sürdürmüştü.
Pakistan Yüksek Mahkemesi 8 Kasım'da başlayan protestonun sonlandırılması için 16 Kasım'da kara almıştı. Yüksek Mahkeme, protestonun sürmesi üzerine 24 Kasım'da hükümete, müdahaleden kaçınılmasının mahkemeye karşı gelmek anlamına geleceğini belirten bir uyarı yayımlamıştı.