Davul Ustası Göçer 'Yaşayan İnsan Hazinesi'ne Aday
'UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi' çerçevesinde 'Yaşayan İnsan Hazinesi' ilan edilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığına teklif edilen Kırşehirli davul sanatçısı Adem Göçer, yarım asırdır mesleğini yurt içinde ve dışında sürdürüyor Göçer: 'Allah Neşet Ertaş'tan ve devletimizden razı olsun. Devletimiz Neşet Ertaş'ın hatırını kırmadı ve bize ekmek kapısı açtı'
AYŞENUR EKİCİOĞLU - Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Abdal kültürünün önemli davul ustalarından 59 yaşındaki Adem Göçer'i, "UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi" çerçevesinde "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığına teklif etti.
Türk vurmalı çalgılarının sembolü olarak kabul edilen davulunu Abdal geleneği içinde harmanlayarak yarım asırdır sanatını icra eden Göçer, Kültür ve Turizm Bakanlığının oluşturduğu komisyonda diğer illerden gelen tekliflerle değerlendirildikten sonra uygun görülmesi durumunda "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edilmesi için UNESCO'ya sunulacak.
Kırşehir'in Kaman ilçesinde yaşayan Göçer, AA muhabirine, davul çalmaya 8 yaşındayken babasının teşvikiyle düğünlere giderek başladığını, içinde bulunduğu Abdal geleneği ve sanatını davulu ile icra etmeye çalıştığını söyledi.
Neşet Ertaş'ın isteği üzerine 2001 yılında kurulan Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu'nda davul ustası olarak görev aldığını ifade eden Göçer, 12 senedir bu görevi sürdürdüğünü, yurt içinde ve dışında birçok konsere gittiğini, Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğünce Bakanlığa "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak teklif edilmesinden onur duyduğunu belirtti.
"Allah Neşet Ertaş'tan ve devletimizden razı olsun. Devletimiz Neşet Ertaş'ın hatırını kırmadı ve bize ekmek kapısı açtı." diyen Göçer, topluluğa katılmadan önce de Kültür ve Turizm Bakanlığının düzenlediği çeşitli etkinliklere gittiğini vurguladı.
Göçer, şöyle devam etti:
"Meslek hayatım boyunca unutamadığım birçok hatıram birikti. 2004 yılında Uluslararası Davul Festivali'nde Türkiye'yi temsil etmek için Tayland'a gittim. Orada program yaparken kardeşimin eline Türk bayrağını, eniştem Zeynel'e ise Tayland bayrağını verdim. Türk insanı bayrağına düşkündür. Vatanımız ve bayrağımız olmadan bizim şahsiyetimiz olamaz. Program bitince Tayland bayrağını öptüm. Kendi bayrağımızı da öptüm alnıma koydum. Programdan sonra 'Sizin bayrak düşkünlüğünüzü biliyoruz ama sen bizim bayrağımızı neden öptün?' diye sordular. Ben de, 'bayraklar insanımızı ve vatanımızı temsil eder. Sizin vatanınızda ben görev yapıyorum. Hepsine saygı olması lazım.' dedim."
Kaman Abdallarını milleti, hısımı, akrabası olarak nitelendiren Göçer, bugüne kadar pek çok davul ustası yetiştirdiğini, her meslekte olduğu gibi kendi mesleğinde de bazı zorlukların olduğunu anlattı.
Davul ustası Adem Göçer, sözlerini şöyle tamamladı:
"Zorluk bizim arkadaşımız, zorluk insanın bedenidir. Zorluk olmadan kolaylık olur mu? Mesela benim sağlık sorunlarım var ama bunu hiçbir zaman sahneye yansıtmayı istemem. Çünkü öncelikle vazife kutsaldır. Onun için de zorluk bizim arkadaşımız, kolaylık ise bizim başımızın tacıdır. Her şeye rağmen sanatımdan memnunum. Mutluyum. Kendini bilen insanın yaptığı sanatın mutsuzluğu olmaz. Elbet birtakım engeller olacak ama o engeller rızkının engeli olamaz. Onun için de ben sanatımdan ve işimden memnunum."
Kaynak: AA
Türk vurmalı çalgılarının sembolü olarak kabul edilen davulunu Abdal geleneği içinde harmanlayarak yarım asırdır sanatını icra eden Göçer, Kültür ve Turizm Bakanlığının oluşturduğu komisyonda diğer illerden gelen tekliflerle değerlendirildikten sonra uygun görülmesi durumunda "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edilmesi için UNESCO'ya sunulacak.
Kırşehir'in Kaman ilçesinde yaşayan Göçer, AA muhabirine, davul çalmaya 8 yaşındayken babasının teşvikiyle düğünlere giderek başladığını, içinde bulunduğu Abdal geleneği ve sanatını davulu ile icra etmeye çalıştığını söyledi.
Neşet Ertaş'ın isteği üzerine 2001 yılında kurulan Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu'nda davul ustası olarak görev aldığını ifade eden Göçer, 12 senedir bu görevi sürdürdüğünü, yurt içinde ve dışında birçok konsere gittiğini, Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğünce Bakanlığa "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak teklif edilmesinden onur duyduğunu belirtti.
"Allah Neşet Ertaş'tan ve devletimizden razı olsun. Devletimiz Neşet Ertaş'ın hatırını kırmadı ve bize ekmek kapısı açtı." diyen Göçer, topluluğa katılmadan önce de Kültür ve Turizm Bakanlığının düzenlediği çeşitli etkinliklere gittiğini vurguladı.
Göçer, şöyle devam etti:
"Meslek hayatım boyunca unutamadığım birçok hatıram birikti. 2004 yılında Uluslararası Davul Festivali'nde Türkiye'yi temsil etmek için Tayland'a gittim. Orada program yaparken kardeşimin eline Türk bayrağını, eniştem Zeynel'e ise Tayland bayrağını verdim. Türk insanı bayrağına düşkündür. Vatanımız ve bayrağımız olmadan bizim şahsiyetimiz olamaz. Program bitince Tayland bayrağını öptüm. Kendi bayrağımızı da öptüm alnıma koydum. Programdan sonra 'Sizin bayrak düşkünlüğünüzü biliyoruz ama sen bizim bayrağımızı neden öptün?' diye sordular. Ben de, 'bayraklar insanımızı ve vatanımızı temsil eder. Sizin vatanınızda ben görev yapıyorum. Hepsine saygı olması lazım.' dedim."
Kaman Abdallarını milleti, hısımı, akrabası olarak nitelendiren Göçer, bugüne kadar pek çok davul ustası yetiştirdiğini, her meslekte olduğu gibi kendi mesleğinde de bazı zorlukların olduğunu anlattı.
Davul ustası Adem Göçer, sözlerini şöyle tamamladı:
"Zorluk bizim arkadaşımız, zorluk insanın bedenidir. Zorluk olmadan kolaylık olur mu? Mesela benim sağlık sorunlarım var ama bunu hiçbir zaman sahneye yansıtmayı istemem. Çünkü öncelikle vazife kutsaldır. Onun için de zorluk bizim arkadaşımız, kolaylık ise bizim başımızın tacıdır. Her şeye rağmen sanatımdan memnunum. Mutluyum. Kendini bilen insanın yaptığı sanatın mutsuzluğu olmaz. Elbet birtakım engeller olacak ama o engeller rızkının engeli olamaz. Onun için de ben sanatımdan ve işimden memnunum."