Tezcan Darbe Girişimi Gecesini Anlattı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan: 'Parlamentoya, parlamenter demokrasiye, milletin meclisine, iradesine tecavüz söz konusuydu. Gerçekten o gece biz, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan, birbirimizle dayanışma içerisinde buna karşı direnebilmenin hem güzelliğini yaşadık hem de bunun mümkün olabildiğini gördük. O çok duygulandırıcı bir tabloydu' 'İkiz kuleler geldi bir an aklımıza, uçağın o ikiz kulelere bir dalışı vardır terör saldırısında. Dalacaksa, kaderde bu var herhalde diye bekledik. Ama bunların hiçbirisi bizi 'Biran önce çıkalım' noktasına getirmedi' 'Bu Meclis, kuruluş döneminde de Polatlı'dan top seslerini işitmişti, ilk defa değil bomba seslerini duyması ama arasında iki fark vardı. Birincisi, o zaman bile Meclis'in tepesine bomba atılmamıştı. İkincisi Polatlı'dakiler işgal kuvvetleriydi, oysa Meclis'in tepesine o gece bomba atanlar, bu milletin üniforma giydirdiği ve sözde bu milletin evladı olacak ihanet şebekesiydi. En üzücü ve rahatsız edici olan da bu'

MEHMET TOSUN - CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki askeri darbe girişimi sırasında TBMM'yi bombalamasına ilişkin, 'Parlamento'ya, parlamenter demokrasiye, milletin meclisine, iradesine tecavüz söz konusuydu. Gerçekten o gece biz, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan, birbirimizle dayanışma içerisinde buna karşı direnebilmenin hem güzelliğini yaşadık hem de bunun mümkün olabildiğini gördük. O çok duygulandırıcı bir tabloydu.' dedi.

Tezcan, FETÖ'nün askeri darbe girişiminde yaşadıklarını, AA muhabirine anlattı.

Darbe girişiminin olduğu gece, bazı milletvekilleriyle, Atılım Üniversitesinin bir etkinliğinde olduklarını belirten Tezcan, sosyal medyadan gelişmeler hakkında haberdar olduklarını, ilk başta anlayamadıkları olayın, bir 'darbe girişimi' olduğunun ortaya çıktığını bildirdi.

Milli iradeye dönük bu saldırı karşısında etkinlikten ayrılarak TBMM'ye gitmeye karar verdiklerine değinen Tezcan, 'Genelkurmay'ın oradan geçerken, yolu çevirmiş polisler, 'Geçiremeyiz, güvenliğiniz yok.' dediler. 'Olsun, biz bir bakalım nedir diye.' dedik, birinci bariyeri geçtik. İkinci bariyere geldiğimizde, orada konuştuğumuz polisler, 'Sayın milletvekilim çatışma var, yapabilecek bir şey yok. Ayrıntı bilmiyoruz, bir girişim olduğu kesin, Genelkurmayda çatışma var.' dediler. Başka bir güzergah söylediler, biz o güzergahtan Çankaya kapısından Meclise girdik.' diye konuştu.

Tezcan, Meclis polisinin de olağanüstü güvenlik önlemi aldığını gördüklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

'Polisler, 'Emir aldık, kimseyi içeri alamayız.' dediler. 'Biz milletvekiliyiz, bizi alacaksınız, siz, bizi korumak için emir almışsınızdır.' dedik. Tabii polisler bilmiyorlar, amirleriyle görüştüler. Orada bir tartışma da yaşadık. Onlar da haklı tabi. Sonra girdik Meclise, Genel Başkan'ın odasını açtık, oraya geçtik. Ben ilk Genel Başkan'la temas etmek istedim. O arada telefonlar kilitlenmeye başladı. Fırsat bulup telefonlarımızdan dışarıyla görüşme yapabilmek çok zor hale geldi. Sonra Genel Başkan'ı hem kendi hem de korumasının cebinden aradım, ulaşılmıyor. İstanbul'a gidiyordu, uçakta olduğunu anladım. Sonra defalarca aramaya başladım. Bu arada neler olduğunu da anlamaya çalışıyoruz.'

Kılıçdaroğlu ile uçak indiğinde temas kurabildiklerini belirten Tezcan, 'Koruma müdürünün telefonundan ulaştım. Genel Başkan 'Daha uçaktayım.' dedi, anlattık durumu. O da yeni öğrenmiş, ne olduğunu bilmiyor. Genel Başkan'ın ilk tepkisi 'Hepimiz darbeye karşı çıkacağız, nereden geldiğinin, ne olduğunun hiç önemi yok. Bütünüyle darbeye karşıyız, buna göre pozisyon alıyoruz.' oldu. İlk söylediği söz odur. En kısa zamanda bununla ilgili bir açıklama göndereceğini söyledi.' ifadesini kullandı.

- 'Duygulandırıcı bir tablo'

Tezcan, bu sırada bir taraftan televizyon yayınlarını takip ettiklerini, bir taraftan da arkadaşlarıyla irtibat kurmaya çalıştıklarını vurgulayarak, olayın ardından parti genel merkezine geçen bir grup milletvekili de dahil tüm CHP'li milletvekillerini Meclise çağırdıklarını bildirdi.

TBMM'ye ilk gidenlerden olduklarına işaret eden Tezcan, şu ifadeleri kullandı:

'Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri gelmeye başladılar, onlarla görüştük orada. 'Buna karşı birlikte direnmek gerektiği' konusu görüşüldü ayaküstü. Meclisin bir, iki nolu kapısının önünün oralarda sürekli bir hareket var. Bu arada da uçaklar sürekli alçak uçuş yapıyorlar, taciz ediyorlar. Başka yerler bombalanıyor ama Meclise henüz bomba atılmamıştı. Arkasından milletvekilleri geldi, genel kurul salonuna geçtik. Genel kurul salonunda Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker oradaydı, Meclis Başkanı İsmail Kahraman genel kurulu açmıştı. Oradan, yayın kuruluşlarına bağlandık. Oktay Vural ve MHP'nin Grup Başkanvekili geldi. Biz, 20'ye yakın milletvekiliydik. Toplam 80-100 milletvekili vardı o saatte. İyi bir görüntüydü. Artık orada siyasi parti ayrımı yoktu, doğrudan Parlamentoya, parlamenter demokrasiye, milletin meclisine, iradesine tecavüz söz konusu. Gerçekten o gece biz, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan, birbirimizle dayanışma içerisinde buna karşı direnebilmenin hem güzelliğini yaşadık hem de bunun mümkün olabildiğini gördük. O çok duygulandırıcı bir tabloydu.'

- 'Hayatım boyunca unutmayacağım'

Bu sırada bir televizyon kanalının canlı yayınına bağlanarak, darbeye karşı çıktığını ve 'Şimdi milletin tankın üstüne çıkma zamanıdır.' dediğini aktaran Tezcan, bunun, TBMM'deki milletvekillerinden çok büyük alkış aldığını belirtti.

Tezcan, şöyle konuştu:

'Geçmişte o parlamentoda, salonda, kürsüde birbirine zaman zaman ağır sözler söyleyen, birbiriyle fiziki anlamda mücadeleye girişen milletvekillerinin o gün çok büyük bir beraberlik içerisinde el ele tutuşması, TBMM tarihinde unutulmaması gereken bir andır. Ben onu ertesi gün Mecliste yaptığım konuşmada duygulanarak anlattım. Hala aklıma gelince duygulanıyorum. Bu müthiş bir şey. Bu, bizim parlamenter demokrasimiz açısından umut veren bir nüve. Bunu unutmamamız lazım. Siyasetin sıcak atmosferi içerisinde ne kadar birbirimize öfkeli olursak olalım, ortak olarak devletin, milletin birliğini, beraberliğini, bekasını savunmak söz konusu olduğunda bunların tamamı bir anda kaybolup, aynı cephede beraber savaşabilmenin, mücadele edebilmenin güzelliğini yaşadık. Bunu hayatım boyunca hiç unutmayacağım, ben o arkadaşların da unutmayacağını biliyorum. Orada hepimiz o duygu içerisindeydik.'

Bu sırada insanların bayraklarını alarak sokaklara inmeye başladığını anımsatan Tezcan, kendisini arayanlara 'İnin, bütün imkanlarınızla karşı çıkın.' diye telkinde bulunduğuna işaret etti.

- 'Müthiş bir duman oldu içeride'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuşma yaptığı sırada TBMM'ye ilk bombanın düştüğünü hatırlatan Tezcan, bu bombanın, kulisin olduğu bölgeye düşen ve ağır tahribat yaratan bomba olduğuna dikkati çekti.

Tezcan, 'Çok büyük bir bomba atıldı. Genel kurul salonunda bir tahribat olmadı ama müthiş bir duman oldu içeride. Önce bir bulanıklık oldu, hiç yaşamadığımız bir şey. Genel kurul salonunun tavanı çökmedi, herhangi bir şey olmadı ama yavaş yavaş bulutlanmaya başladı içerisi. Anladık ki dışarıda bir yerler çökmüş, toz giriyor genel kurul salonuna. Ama biz devam ettik. Bir süre sonra devam edince Meclisin sığınak bölümüne geçtik. Orada da devam etti, 7 kez bomba atıldı.' diye konuştu.

Parlamento'ya böyle bir saldırıyı kimsenin beklemediğine değinen Tezcan, şöyle devam etti:

'Parlamentonun o gece toplanıp millete, 'Biz ayaktayız, darbeye direniyoruz, teslim olmuyoruz, siz de direnin' mesajının verilmesi darbecileri rahatsız etti. Onun, darbeye karşı direnişte büyük bir moral etkisi var. Milletvekilleri, Parlamentoda darbeye karşı ayaktalar. Bugüne kadarki darbelerde, gece yarısı milletvekillerini toplayıp götürmüşler. Parlamentolar toplanamamış, ses çıkmamış. İlk defa bir darbe girişiminde Parlamento gece toplantı halinde ve karşı çıkıyor, mücadeleyi organize etmeyi konuşuyor. Bu müthiş bir şey. Bu, darbecilerin üzerinde çok büyük bir psikolojik harekattır. Onları yıldıran, darbeye karşı direnişin önemini, gücünü artıran bir şey, bunu kırmak için yaptılar. Amaçlarından birincisi bizim oradaki toplantımızı bitirmek, ikincisi de millete 'bunları da öldürdük, burayı da yıktık, bize karşı direnecek bir Meclis de yok, kimse direnemez.' mesajı vermek. Hem bizi hem halkı korkutarak direnişi kırmak istiyorlardı, ayrılmadık.'

- 'Umutsuzluk olmadı'

Başka patlamaların da olmasıyla, sığınak diye gittikleri yerlerin dumana boğulduğunu vurgulayan Tezcan, bunun üzerine, sığınak bölümündeki başka odalara geçtiklerini bildirdi.

Tezcan, milletvekilleriyle, 'Biz buradan çıkmayacağız. Buraya, güvenli diye gelmedik. Biz, Meclise darbeye karşı direnmek için geldik. Buradan mesajlarımızı vermeye devam edeceğiz. Dışarıda darbeciler yenilinceye, darbeye karşı kesin hakimiyet sağlanıncaya kadar görevimizi yapmak zorundayız.' diye konuşma yaptıklarını aktararak, son genel kurul toplantısın yaptıktan sonra TBMM'den ayrıldıklarını belirtti.

Bombalamanın olduğu gün 'Hepimiz öleceğiz, Meclis yerle bir olacak.' kaygısını yaşadıklarını belirten Tezcan, 'Umutsuzluk olmadı, bu ilginç bir duygudur. Bu daha önce sorulsa, böyle olacağını bilemeyebiliriz, 'olmaz' diye düşünürüz. Yaşarken, ilginç bir güç geliyor insana, çok tuhaf bir şey. Hepimiz bunları düşündük ama bizi korkuya sevk etmedi. Normal şartlarda insanı korkuya sevk eder ve bir çıkış yolu arar insan ölümden kurtulmak için ama öyle değildi. Orada amacımız yaşamak değil, buna karşı direnmekti, oradaki arkadaşlarda bunu gördüm. Çok ilginç bir tablo.' dedi.

- Darbeci pilota ait olduğu iddia edilen konuşma

Sığınakta bulundukları sırada, 'bomba atan pilot ile darbeye karşı olan bir komutanın telsiz konuşması olduğu iddia edilen bir görüşmenin' kendilerine intikal ettiğini anlatan Tezcan, şunları ifade etti:

'Dinlemedim o konuşmayı tabii. Gerçekliği var mıdır yok mudur bilmiyorum ama bize bu bilgi geldi. Bilgi gerçek olmasa bile, bizim için o anda gerçek o. Komutan pilota 'Havada yakıtın bitecek, teslim ol.' demiş, o da diyormuş ki 'Biz iki uçağız, havada yakıtımız biterse birimiz Beştepe'ye, birimiz de Meclise intihar dalışı yapacağız.' Biz, üstümüzde uçan ve bomba atan uçağın benzini bittiğinde Meclise dalış yapacağını bilerek bekledik orada. Nereye dalarsa artık, bizim olduğumuz yere, başka yere denk gelir... İkiz kuleler geldi bir an aklımıza, uçağın o ikiz kulelere bir dalışı vardır terör saldırısında. O gece aklımıza uçağın ikiz kulelere daldığı zamanki pozisyonu geldi. Dalacaksa, kaderde bu var herhalde diye bekledik. Ama bunların hiçbirisi bizi 'biran önce çıkalım.' noktasına getirmedi, çıkmak mümkündü.'

Darbecilerin, sokaklara hakim olamadığını belirten Tezcan, 'Darbeyi kıran da budur. Meclisin, hükümetin, milletin, darbeye karşı çıkan devlet organlarının direnişi çok önemli. Bütün bunlar bir arada olduğu için darbe başarısız oldu.' dedi.

- 'Bu kadar güçlü yuvalanabileceklerini tahmin etmiyordum'

Tezcan, yaşanan tüm bu olayların Meclis kayıtlarına ve tutanaklarına girdiğini belirterek, gelecekte darbe yapmayı düşünenlerin de buna karşı çıkanların da bunu göreceğini belirtti.

Yaşanan olayın, aslında üzücü olmasına rağmen, bir taraftan da bir direnme kültürü oluşması, demokrasi açısından sevindirici olduğunu vurgulayan Tezcan, 'Bu Meclis, kuruluş döneminde de Polatlı'dan top seslerini işitmişti, ilk defa değil bomba seslerini duyması ama arasında iki fark vardı. Birincisi, Polatlı'dan top sesini duymuştu ama o zaman bile Meclisin tepesine bomba atılmamıştı. İkincisi Polatlı'dakiler işgal kuvvetleriydi. Oysa Meclisin tepesine o gece bomba atanlar, bu milletin üniforma giydirdiği ve sözde bu milletin evladı olacak ihanet şebekesiydi. En üzücü ve rahatsız edici olay da bu.' ifadesini kullandı.

Tezcan, FETÖ'nün Silahlı Kuvvetler içindeki organizasyonunu bildiğini ancak bu ölçüde olduğunu tahmin edemediğine işaret ederek, şunları kaydetti:

'Bu yapının ne kadar gözünü kararttığını ve hedefine ulaşabilmek için hiçbir ahlaki, hukuki, siyasi, vicdani sınırlarının olmadığını, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını takip ederken görmüştüm. Hukukta görmediğim, bilmediğim, kabul edemeyeceğim uygulamalardı o mahkemeler ve hakimlerdeki. Hakim değildi onlar, militandı. Silahlı Kuvvetlerde, eline silah almış olanlarda bu olunca, onun tahribatının ne kadar ağır olacağı görülüyor. Ben polisteki yapılanmayı biliyordum, emniyette çok ciddi bir organizasyonları vardı. Bu tip bir kalkışmada cemaatin, polisi kullanabileceğini düşünüyordum ama orduda her şeye rağmen bu kadar güçlü yuvalanabileceklerini tahmin etmiyordum.'
Kaynak: AA