LYS'de Son Düzlüğe Girildi

Lisans Yerleştirme Sınavı’na sayılı günler kala sınava girecek öğrencilere tavsiyelerde bulunan Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, "Sınavın anlam ifade etmediğini, sadece kendilerine eğitim ve beceri kazandırmaları gerektiğini düşünürüm. Bir üniversite diplomasına ihtiyacım varsa bunun neresi olduğundan daha çok kendilerine katacağı becerilere baksınlar. Kendimi çok fazla kasıp üzmem. İleri bakmakta fayda var" dedi.

LYS'de Son Düzlüğe Girildi
18 Haziran’da başlayacak Lisans Yerleştirme Sınavı’na sayılı günler kala Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat öğrenciler için altın değerinde tavsiyelerde bulundu. LYS’nin uzun soluklu ve yıllara dayanan bir süreç olduğunu belirten Turgay Polat, "Öğrenciler yıllarca çalışıyorlar. Sonuç olarak kalan bu 3-4 günde başarıları değişmez. Dolayısıyla bugünden itibaren ders çalışmayı bırakıp kafalarını dinlendirmelerini, rahat bir ortamda zaman geçirmelerini, kaygıyı azaltacak türden etkinliklere zaman ayırmaları gerekmektedir. Çünkü bundan sonra yapacakları çalışmaların kendilerine faydası olmaz. Öncelikle şunu bilmeli ki bu sınav çözdükleri deneme sınavlarından çok da farklı değil. Bu sınavın farklı olmadığını bilerek sınava başlamalarında fayda var. Çünkü psikolojik olarak beklentiler sınavın daha farklı ve daha zor olacağı yönünde. Ama yıllar bize gösteriyor ki sorular hemen hemen aynı. Dolayısıyla bu beklenti ile sınava girsinler" ifadelerini kullandı.

"SORULARI KOLAYDAN ZORA DOĞRU ÇÖZÜN"

"Sınav esnasında mutlak suretle daha kolay çözebildikleri sorulardan başlasınlar" diyerek tavsiyelerine devam eden Polat , "Kolaydan zora doğru giderek bu şekilde hem zaman kaybını önlemiş hem de moral olarak daha verimli olacaklardır. Bunun sonucunda da puanları yüksek olacaktır. Bu sınavlar oturumlar halinde olduğu için herhangi bir şekilde bir dersin zorluğu diğerini etkilemeyecektir. Dolayısıyla yapmaları gereken tek şey aynı ders içerisindeki turlamaları yaparak kolaydan zora doğru puanlarını yükseltmeye çalışsınlar. Unutmasınlar ki tamamını yapabilen şimdiye kadar çıkmadı. ’Soruların hepsini yapacağım’ psikolojisiyle değil de ’yapabildiğim kadar doğru yapmalıyım’ psikolojisiyle, bunun sadece bir sıralama sınavı olduğunu bilerek sorulara cevap vermekte fayda var" diye konuştu.

"BAŞARININ ANAHTARI LYS DEĞİL"

Ailelere düşen görevleri de anlatan Polat, "Şunu bilmek lazım ki bu sınav Türkiye’de ilk kez yapılmıyor. 42 yıldır yapılan bir sınav bu. Bu süreçte sadece ilk bine giren öğrencileri sayarsak 42 bin tane dahinin ortaya çıkması gerekiyor. Bu sınav dahi veya çok başarılı çocuk yetiştirmiyor. Bu sınavın yaptığı tek iş üniversiteye girişte dünyada en kötü sistem olan sınava dayalı seçme sistemimizin devamı. Sonuçta üniversiteye yerleşmek adına yapılan bir sınav bu. Sınavı kazanmak ya da yüksek başarı derecesi elde etmek hayat başarısını garanti etmiyor. Şimdiye kadar hiçbir zaman LYS’de birinci olan çocuklar işe girerken ilk sıradan tercih edilmedi. İnsanların üniversite yaşamında veya dışarıdan elde ettikleri becerilerle cv’leri değerlendiriliyor. Bu yüzden bu üniversiteyi kazanayım, bu işi yapayım diye bir odaklanma çocukları sadece başarısız kılar" şeklinde konuştu.

"LİSANS BÖLÜMLERİ EŞİTTİR MESLEK ANLAMINA GELMİYOR"

"Taban puanı yüksek veya adı olan üniversiteyi seçmek yerine çocuğun yapabileceği, yeteneklerini güçlendirebileceği, farklılıkları kazanabileceği bölümlere ve işlere yönelmesinde fayda var" ifadelerini kullanan Polat, "Dünyada belirlenmiş 62 bin 500 meslek var ama lisans programı çeşidi 3 bin 700 tane. Dolayısıyla hiçbir zaman lisans bölümleri eşittir meslek anlamına gelmiyor. Bu yüzden ’ben bilgisayar mühendisi olacağım’ diye üniversiteye başlamasınlar. Bunların hepsi üniversite eğitimi sırasında farklılaşacak. ABD Çalışma Bakanlığının yaptığı bir araştırmaya göre, şu an okuyan çocukların mezun olduktan sonra yüzde 65’i eğitim görmediği bir mesleği yapacaklar sonucu ortaya çıkmıştır. Çocuklara verdiğimiz eğitimin, onları bir meslek sahibi yapacağına dair olan yanlış inancı silip, onları geleceğe hazırlama konusunda daha doğru işler yapmamız lazım" dedi.

"KAYGI DOĞAL VE OLMASI GEREKEN BİR ŞEY"

Çocukların sınav stresi nedeniyle kaygılarının da çeşitlilik gösterdiğini belirten Polat, "Hiçbir çocuk umursamazlık yapmaz. Sınava giren her çocuğun kaygısı vardır ve bu da doğaldır. Çocukların hepsi kaygıyı farklı şekilde yansıttığı için bu kaygı içerisindeki ortaya çıkan vücut tepkimeleri ve oluşan duygusal durumlar da farklılık gösteriyor. Burada yapılması gereken şey herkesin mizacının farklı olduğunu bilerek bütün çocukların bu kaygıdan nasıl etkilendiklerini saptamak. Kaygı doğal bir şeydir; olması gerekir. O olmadan başarı olmaz. Ama kaygının vücuda zarar vermesi ve başarıyı etkilemesi durumunda müdahale etmek gerekiyor. Kaygı kısa vadede ortaya çıkan bir şey değildir. Ailelerin yüklediği uzun soluklu başarı beklentileri çocukların hedeflerinden daha yüksek beklentileri, onlara bu sınavın hayatlarındaki en önemli olay olduğu psikolojisini yüklemek başarısızlığa götürür. Veliler kalan kısa sürede sınav konuşarak çocukların kaygılarını arttırmamalılar" şeklinde tavsiyelerde bulundu.
Kaynak: İHA