'Iı. Abdülhamit'i Anlamak' Konulu Panel
Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği ‘II. Abdülhamit’i Anlamak’ konulu panelde konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, II. Abdülhamit’in son dönem Osmanlı padişahlarının en önemlisi ve en yeteneklisi olduğunu belirterek, “Tarih kitaplarında 1980’li yıllara kadar Abdülhamit Han’dan ’Kızıl Sultan’ olarak bahsedilmesi büyük bir hatadır. Kızıl Sultan yakıştırması Fransız bir akademisyenin kitabında Abdülhamit’ten ‘Soultani Rouje’ diye bahsetmesiyle ortaya çıktı. Abdülhamit’e düşman çevreler tarafından da bu kelime Kızıl Sultan olarak Türkçe’ye tercüme edildi ve uzun yıllar haksız bir şekilde kullanıldı” dedi.
Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği, sunuculuğunu televizyoncu Pelin Çift’in yaptığı, Abdülhamit Han’ın 4. kuşak torunları olan Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu ve Orhan Osmanoğlu ile Tarihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in konuşmacı olarak katıldığı ’Abdülhamit’i Anlamak’ konulu konferans Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Panele, AK Parti İl Başkanı Haydar Revi, Ortahisar İlçe Başkanı Temel Altunbaş, Kadın Kolları Başkanı Bahar Ayvazoğlu’nun yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
Salonun dolması sonucu bazı katılımcılar programı ayakta izlemek zorunda kaldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Ortahisar Belediye Başkanı Av. Ahmet Metin Genç, Trabzon’un üç cihan padişahına ev sahipliği yapan bir şehir olarak her zaman tarihine sahip çıktığını söyledi.
Bugünkü panelde amaçlarının, Sultan II. Abdülhamit Han’ı anmak, anlamak ve anlatmak olduğunu belirten Başkan Genç, “Çok kritik süreçten geçtiğimiz bugünleri anlamak için geçtiğimiz yüzyılı çok iyi bilmek lazım. ’Kanla aldığımız toprağı parayla satmayız’ diyen II. Abdülhamit Han’ı anlayacağız bugün. Filistin’i ziyaretimde orada karşılaştığım bir Filistinli bana ’Osmanlı’nın bütün borçlarını kapatmak pahasına Abdülhamit Han bu toprakları vermedi ama nihayetinde bu topraklar kaybedildi. Bu toprakları kaybeden bizler değil, Türklerdir. Ne olur bu topraklara sahip çıkın.’ Biz Trabzon’u fetheden Fatih’in torunlarını Trabzon’un fethinin 555. yıldönümünde de tekrar burada ağırlamak istiyoruz inşallah” diye konuştu.
"HAİN OLARAK ANLATILDI"
Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu ise, II. Abdülhamit’in torunu olmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, amaçlarının II. Abdülhamit Han’ı genç nesillere doğru bir şekilde anlatmak olduğunu ifade etti.
Osmanoğlu, “II. Abdülhamit Han’ın torunu olmanın ilk sıkıntısını ilkokulda görmüştüm. Öğretmenim bana ’bir vatan haininin torunusun’ demişti. Tabi bunlarla başlayarak o dönemde sıkıntılı günler geçirmiştik. Evde dedemizi bize anlatırlardı. Okulda ise farklı anlatırlardı. O nedenle benim tarih derslerim hep sıfırdı” sözlerine yer verdi.
Sunucu Pelin Çift’in II. Abdülhamit ile ilgili sorularına cevap veren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ise, Osmanlı padişahlarının ve II. Abdülhamit’in niçin hacca gitmediği ile ilgili sorusuna şu şekilde cevap verdi:
"Padişahlar devamlı cihat meydanındadır. Padişahların sarayı cihat meydanı olarak kabul edilir. Devamlı cihatla meşgul olan birinin hacca gitmesi zordur. İslam’da bir saat adaletle hükmetmek 60 yıllık ibadete bedeldir diye kabul edilir. Ama hac kendi şahsi görevidir. Milletin işleriyle uğraşmak, adaletle hükmetmek hac kadar önemlidir. O günkü şartlarda 6-7 aylık bir sürenin geçeceği düşünüldüğünde padişahın hac ibadetini yapması zordur. Alimlerin bu konularda fetvaları vardır. O nedenle padişahlara hac gerekmez. Bu konuda padişahların dini noktalarını kısıtlayıcı ulemadır. Devleti yönetmek hacca gitmekten daha önemlidir. Nitekim II. Osman hacca gideceği zaman fitne çıkıyor. Şeyhülislam ve devrin en büyük alimi Aziz Mahmud Hüdai ’yapma sultanım’ diyor. Nitekim fitne çıkıyor. Ve bu fitnenin neticesinde II. Osman hayatını kaybediyor. Sürekli cihat işleri ile meşgul oldukları için savaş sırasında hac zamanı geldi, ben hacca gideyim deme lüksleri yok."
Osmanlı’da modern manada bütün müesseselerin (okullar, hastaneler, fabrikalar) kurucusunun II. Abdülhamit Han olduğunu kaydeden Şimşirgil, hafiyelik teşkilatını kurduğu için çok eleştirilen II. Abdülhamit Han’ın 7 milyon kilometrelik Osmanlı İmparatorluğu’nda başta İngilizler olmak üzere diğer düşman devletlere karşı bu teşkilatı kurmasının zorunluluk olduğuna vurgu yaptı.
Şimşirgil, “Hafiyelik teşkilatı da böyledir. Aslında hafiyelik teşkilatı dediğimiz şey bugünkü istihbarat teşkilatıdır. O dönemde İngilizlerin, Amerikalıların da istihbaratı var. Osmanlı 7 milyon kilometrelik bir alandan oluşuyordu. Bu toprakları kontrol etmek gerçekten zordu ve böyle bir teşkilata ihtiyacı vardı” ifadelerine yer verdi.
"MODERN MANADA BÜTÜN MEKTEPLERİMİZİ ABDÜLHAMİT HAN’A BORÇLUYUZ"
“Modern manada bütün mekteplerimizi Abdülhamit Han’a borçluyuz” diyen Şimşirgil, “Biz Kızıl Sultan lafını 1980’lere kadar kitaplarda okuduk. Bir Fransız akademi üyesi kitabında ‘Soultani Rouje’ diye bir ifade yazdı. Bizimkiler de onu ’Kızıl Sultan’ diye çevirdi. Bunun 1980’lere kadar okullarda böyle okutulması çok büyük bir hatadır. Aslında modern manada bütün mekteplerimizi Abdülhamit Han’a borçluyuz. Abdülhamit düştüğü zaman Yıldız Sarayı’nı yağmaladılar. Bir tek mobilya aletlerine dokunmadılar. Hareket Ordusu İstanbul’a girdiği zaman Bulgar çetecileri Yıldız Sarayı’nı yağmaladı. Osmanlı’nın deprem haritası ve petrol yataklarının haritasını ilk kez II. Abdülhamit çıkartıyor. Dünyanın ilk metrolarından birini yaptırıyor, ilk modern tersaneyi yaptırıyor. İlk otomobili getirtiyor, İstanbul’un ve dünyanın birçok fotoğrafını çektiriyor. Bağdat Demir Yolu hattını kuruyor. Elektrik ve telgraf hatlarını kurduruyor” ifadelerini kullandı.
Abdülhamit Han’ın tahtan indirilmesinde Filistin meselesinin de etkili olduğunu belirten Şimşirgil, “Bunu şuradan anlayabiliriz. Abdülhamit’e tahttan indirildiğini haber vermek için Yıldız Sarayı’na Yahudi Emanuel Karasu ile Ermeni Aram Efendi gidiyor. Bunlar Filistin için korkunç paralar teklif ettiler. Ve daha sonra diyecekler ki biz milyonlarca altına alamadığımızı 240 bin altına aldık. Zira bu adamlar Abdülhamit’e Filistin topraklarını Yahudilere satması için 5 milyon altın teklif etmişlerdi. II. Abdülhamit’in tahtan indirildikten sonra söylediği ‘Benden sonra bu devleti 10 yıl idare etsinler, 100 yıl idare ettik desinler!’ sözü ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Zira Sultan II. Abdülhamit tahtan indirildiği 27 Nisan 1909 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu da 1918 yılında işgale uğrayıp devlet yıkılmıştır” diye konuştu.
Panelin bitiminin ardından Ortahisar Belediye Başkanı Av. Ahmet Metin Genç, panelistlere ve hanedan mensuplarına birer plaket takdim etti.
Kaynak: İHA
Panele, AK Parti İl Başkanı Haydar Revi, Ortahisar İlçe Başkanı Temel Altunbaş, Kadın Kolları Başkanı Bahar Ayvazoğlu’nun yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
Salonun dolması sonucu bazı katılımcılar programı ayakta izlemek zorunda kaldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Ortahisar Belediye Başkanı Av. Ahmet Metin Genç, Trabzon’un üç cihan padişahına ev sahipliği yapan bir şehir olarak her zaman tarihine sahip çıktığını söyledi.
Bugünkü panelde amaçlarının, Sultan II. Abdülhamit Han’ı anmak, anlamak ve anlatmak olduğunu belirten Başkan Genç, “Çok kritik süreçten geçtiğimiz bugünleri anlamak için geçtiğimiz yüzyılı çok iyi bilmek lazım. ’Kanla aldığımız toprağı parayla satmayız’ diyen II. Abdülhamit Han’ı anlayacağız bugün. Filistin’i ziyaretimde orada karşılaştığım bir Filistinli bana ’Osmanlı’nın bütün borçlarını kapatmak pahasına Abdülhamit Han bu toprakları vermedi ama nihayetinde bu topraklar kaybedildi. Bu toprakları kaybeden bizler değil, Türklerdir. Ne olur bu topraklara sahip çıkın.’ Biz Trabzon’u fetheden Fatih’in torunlarını Trabzon’un fethinin 555. yıldönümünde de tekrar burada ağırlamak istiyoruz inşallah” diye konuştu.
"HAİN OLARAK ANLATILDI"
Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu ise, II. Abdülhamit’in torunu olmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, amaçlarının II. Abdülhamit Han’ı genç nesillere doğru bir şekilde anlatmak olduğunu ifade etti.
Osmanoğlu, “II. Abdülhamit Han’ın torunu olmanın ilk sıkıntısını ilkokulda görmüştüm. Öğretmenim bana ’bir vatan haininin torunusun’ demişti. Tabi bunlarla başlayarak o dönemde sıkıntılı günler geçirmiştik. Evde dedemizi bize anlatırlardı. Okulda ise farklı anlatırlardı. O nedenle benim tarih derslerim hep sıfırdı” sözlerine yer verdi.
Sunucu Pelin Çift’in II. Abdülhamit ile ilgili sorularına cevap veren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ise, Osmanlı padişahlarının ve II. Abdülhamit’in niçin hacca gitmediği ile ilgili sorusuna şu şekilde cevap verdi:
"Padişahlar devamlı cihat meydanındadır. Padişahların sarayı cihat meydanı olarak kabul edilir. Devamlı cihatla meşgul olan birinin hacca gitmesi zordur. İslam’da bir saat adaletle hükmetmek 60 yıllık ibadete bedeldir diye kabul edilir. Ama hac kendi şahsi görevidir. Milletin işleriyle uğraşmak, adaletle hükmetmek hac kadar önemlidir. O günkü şartlarda 6-7 aylık bir sürenin geçeceği düşünüldüğünde padişahın hac ibadetini yapması zordur. Alimlerin bu konularda fetvaları vardır. O nedenle padişahlara hac gerekmez. Bu konuda padişahların dini noktalarını kısıtlayıcı ulemadır. Devleti yönetmek hacca gitmekten daha önemlidir. Nitekim II. Osman hacca gideceği zaman fitne çıkıyor. Şeyhülislam ve devrin en büyük alimi Aziz Mahmud Hüdai ’yapma sultanım’ diyor. Nitekim fitne çıkıyor. Ve bu fitnenin neticesinde II. Osman hayatını kaybediyor. Sürekli cihat işleri ile meşgul oldukları için savaş sırasında hac zamanı geldi, ben hacca gideyim deme lüksleri yok."
Osmanlı’da modern manada bütün müesseselerin (okullar, hastaneler, fabrikalar) kurucusunun II. Abdülhamit Han olduğunu kaydeden Şimşirgil, hafiyelik teşkilatını kurduğu için çok eleştirilen II. Abdülhamit Han’ın 7 milyon kilometrelik Osmanlı İmparatorluğu’nda başta İngilizler olmak üzere diğer düşman devletlere karşı bu teşkilatı kurmasının zorunluluk olduğuna vurgu yaptı.
Şimşirgil, “Hafiyelik teşkilatı da böyledir. Aslında hafiyelik teşkilatı dediğimiz şey bugünkü istihbarat teşkilatıdır. O dönemde İngilizlerin, Amerikalıların da istihbaratı var. Osmanlı 7 milyon kilometrelik bir alandan oluşuyordu. Bu toprakları kontrol etmek gerçekten zordu ve böyle bir teşkilata ihtiyacı vardı” ifadelerine yer verdi.
"MODERN MANADA BÜTÜN MEKTEPLERİMİZİ ABDÜLHAMİT HAN’A BORÇLUYUZ"
“Modern manada bütün mekteplerimizi Abdülhamit Han’a borçluyuz” diyen Şimşirgil, “Biz Kızıl Sultan lafını 1980’lere kadar kitaplarda okuduk. Bir Fransız akademi üyesi kitabında ‘Soultani Rouje’ diye bir ifade yazdı. Bizimkiler de onu ’Kızıl Sultan’ diye çevirdi. Bunun 1980’lere kadar okullarda böyle okutulması çok büyük bir hatadır. Aslında modern manada bütün mekteplerimizi Abdülhamit Han’a borçluyuz. Abdülhamit düştüğü zaman Yıldız Sarayı’nı yağmaladılar. Bir tek mobilya aletlerine dokunmadılar. Hareket Ordusu İstanbul’a girdiği zaman Bulgar çetecileri Yıldız Sarayı’nı yağmaladı. Osmanlı’nın deprem haritası ve petrol yataklarının haritasını ilk kez II. Abdülhamit çıkartıyor. Dünyanın ilk metrolarından birini yaptırıyor, ilk modern tersaneyi yaptırıyor. İlk otomobili getirtiyor, İstanbul’un ve dünyanın birçok fotoğrafını çektiriyor. Bağdat Demir Yolu hattını kuruyor. Elektrik ve telgraf hatlarını kurduruyor” ifadelerini kullandı.
Abdülhamit Han’ın tahtan indirilmesinde Filistin meselesinin de etkili olduğunu belirten Şimşirgil, “Bunu şuradan anlayabiliriz. Abdülhamit’e tahttan indirildiğini haber vermek için Yıldız Sarayı’na Yahudi Emanuel Karasu ile Ermeni Aram Efendi gidiyor. Bunlar Filistin için korkunç paralar teklif ettiler. Ve daha sonra diyecekler ki biz milyonlarca altına alamadığımızı 240 bin altına aldık. Zira bu adamlar Abdülhamit’e Filistin topraklarını Yahudilere satması için 5 milyon altın teklif etmişlerdi. II. Abdülhamit’in tahtan indirildikten sonra söylediği ‘Benden sonra bu devleti 10 yıl idare etsinler, 100 yıl idare ettik desinler!’ sözü ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Zira Sultan II. Abdülhamit tahtan indirildiği 27 Nisan 1909 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu da 1918 yılında işgale uğrayıp devlet yıkılmıştır” diye konuştu.
Panelin bitiminin ardından Ortahisar Belediye Başkanı Av. Ahmet Metin Genç, panelistlere ve hanedan mensuplarına birer plaket takdim etti.