Açık Tenliler, Yaşlılar Ve Açık Havada Çalışanlara Kanser Uyarısı
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, cilt tümörlerinin en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek, halk arasında en çok akciğer, meme, prostat ve kalın bağırsak kanserini bilindiğini, ancak cilt kanserlerinin en sık görülen kanserler olduğunu söyledi.
Antalya’nın Serik İlçesi Belek Turizm Merkezinde devam eden Dermotoloji Kongresinde Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, cilt tümörlerinin en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi.
Yalçın, halk arasında en çok akciğer, meme, prostat ve kalın bağırsak kanserinin bilindiğini, ancak cilt kanserlerinin en sık görülen kanser olduğunu kaydetti.
Cilt kanserlerinin nispeten iyi huylu kanserler olduğunu belirten Yalçın, “Çünkü cilt kanserleri yüzümüzde, vücudumuzda ortaya çıktıkları zaman çok rahatlıkla tanınabilen kanserlerdir. Şişlik şeklinde, yara şeklinde çıkabilirler” dedi.
Cilt kanserinde erken tanının önemi
Öncelikle böyle yeni tedavilerin ortaya çıkması ve birçok hastalıkta bunun işe yarıyor olmasının cilt kanseri hastaları için çok büyük bir müjde olduğunu açıklayan Yalçın, “Özellikle güneşin en sık temas ettiği alnımızda, burnumuzda, göz kenarında, ağız kenarlarında, kulak kenarında sık olarak gözükür. Bu rahatsızlığı erken cerrahi müdahale ile doku ve fonksiyon kaybına yol açmadan tedavi edebilmek mümkün. Ama çoğu kez bu hastalarda maalesef ya geç kalmaktan ötürü ya da dirençli vakalarda bunlar oldukça büyümekte doku ve organ kayıplarına yol açmakta özellikte yüzümüzde istenmeyen görüntülere yol açmaktadır.”
Doku ve organ kaybı olmadan bu tümörlerin küçülmesinin mümkün hale geldiğini belirten Yalçın, “Eskiden bu hastalığın tek tedavisi cerrahi veya radyoterapi idi. Şimdi bu konuda bizim ilaçlarımız özellikle kullandığımız kemoterapi ilaçlarına dirençli tümörlerdir bu tümörler. Ancak son yıllarda ortaya çıkan yeni ilaçlarla biyolojik hedefe yönelik ilaçlarla bu hastalığı kontrol edebilmek mümkün hale geldi. Özellikle doku ve organ kaybı olmadan bu tümörlerin küçülmesi mümkün hale geldi. Böylelikle hastanın daha uzun süre yaşar hale gelmesi olası oldu. Ama bunun daha önemlisi bu tümörün daha küçülmesi ile birlikte daha başarılı cerrahiler ve daha güzel radyo terapiler yapılabilir hale geldi. Böylelikle bu hastalıkla ilgili ilk defa ağızdan alınabilen, rahat uygulanabilen ve her iki bakımdan da kabul edilebilir bir ilaç ortaya çıktı. Bu ilacın kullanımı ile birlikte bir çok zor durumda olan hastanın da bu ilaçtan fayda görebileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Cilt kanseri türleri
3 türlü cilt kanseri olduğunu, bunların bazal hücreli kanserler olduğunu söyleyen Yalçın, “Bunlar asıl doğrudan uzun süreli yaşlanma ile birlikte ortaya çıkabilen kanserlerdir. Bunlar normalde yavaş seyreden ve iyi huylu kanserlerdir. Fakat çok ağır seyrettiği durumlarda bu ilaç tedavisinin çok faydalı olduğunu görüyoruz. Bunun dışında yassı hücreli kanserler var ki, o kanserlerde yine doğrudan cilt güneş ışınlarına maruziyetten ortaya çıkabiliyor. Bunlar daha saldırgan seyrediyor. Ama en saldırganı malimenom dediğimiz kanserdir. Özellikle aşırı güneş yanıklarında ortaya çıkan bu kanserlerde çok saldırgan seyretmekte ama tüm kanserlerde yüzde azını oluşturmaktadır bu kanserler. Bu kanserlerde var olan tedavilerle kontrolü mümkün hale geldi. Özellikle iminoterapi dediğimiz bağışıklık sisteminde bu tümöre karşı harekete geçiren yeni işlevin ortaya çıkması ile birlikte hem malimenom’da hemde bazal hücreli kanserlerde devrim niteliğinde gelişmeler ortaya çıktı. Bu iki tedavide iki hastalık da bizim klasik kemoterapi ajanlarına duyarsızdı. Ama yeni biyolojik ajanlar bu iki hastalığında nispeten kontrol hale gelmesi ve bazı hastalarda özellikle çok yüksek oranda başarı sağlamayı mümkün kıldı.”
Kaynak: İHA
Yalçın, halk arasında en çok akciğer, meme, prostat ve kalın bağırsak kanserinin bilindiğini, ancak cilt kanserlerinin en sık görülen kanser olduğunu kaydetti.
Cilt kanserlerinin nispeten iyi huylu kanserler olduğunu belirten Yalçın, “Çünkü cilt kanserleri yüzümüzde, vücudumuzda ortaya çıktıkları zaman çok rahatlıkla tanınabilen kanserlerdir. Şişlik şeklinde, yara şeklinde çıkabilirler” dedi.
Cilt kanserinde erken tanının önemi
Öncelikle böyle yeni tedavilerin ortaya çıkması ve birçok hastalıkta bunun işe yarıyor olmasının cilt kanseri hastaları için çok büyük bir müjde olduğunu açıklayan Yalçın, “Özellikle güneşin en sık temas ettiği alnımızda, burnumuzda, göz kenarında, ağız kenarlarında, kulak kenarında sık olarak gözükür. Bu rahatsızlığı erken cerrahi müdahale ile doku ve fonksiyon kaybına yol açmadan tedavi edebilmek mümkün. Ama çoğu kez bu hastalarda maalesef ya geç kalmaktan ötürü ya da dirençli vakalarda bunlar oldukça büyümekte doku ve organ kayıplarına yol açmakta özellikte yüzümüzde istenmeyen görüntülere yol açmaktadır.”
Doku ve organ kaybı olmadan bu tümörlerin küçülmesinin mümkün hale geldiğini belirten Yalçın, “Eskiden bu hastalığın tek tedavisi cerrahi veya radyoterapi idi. Şimdi bu konuda bizim ilaçlarımız özellikle kullandığımız kemoterapi ilaçlarına dirençli tümörlerdir bu tümörler. Ancak son yıllarda ortaya çıkan yeni ilaçlarla biyolojik hedefe yönelik ilaçlarla bu hastalığı kontrol edebilmek mümkün hale geldi. Özellikle doku ve organ kaybı olmadan bu tümörlerin küçülmesi mümkün hale geldi. Böylelikle hastanın daha uzun süre yaşar hale gelmesi olası oldu. Ama bunun daha önemlisi bu tümörün daha küçülmesi ile birlikte daha başarılı cerrahiler ve daha güzel radyo terapiler yapılabilir hale geldi. Böylelikle bu hastalıkla ilgili ilk defa ağızdan alınabilen, rahat uygulanabilen ve her iki bakımdan da kabul edilebilir bir ilaç ortaya çıktı. Bu ilacın kullanımı ile birlikte bir çok zor durumda olan hastanın da bu ilaçtan fayda görebileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Cilt kanseri türleri
3 türlü cilt kanseri olduğunu, bunların bazal hücreli kanserler olduğunu söyleyen Yalçın, “Bunlar asıl doğrudan uzun süreli yaşlanma ile birlikte ortaya çıkabilen kanserlerdir. Bunlar normalde yavaş seyreden ve iyi huylu kanserlerdir. Fakat çok ağır seyrettiği durumlarda bu ilaç tedavisinin çok faydalı olduğunu görüyoruz. Bunun dışında yassı hücreli kanserler var ki, o kanserlerde yine doğrudan cilt güneş ışınlarına maruziyetten ortaya çıkabiliyor. Bunlar daha saldırgan seyrediyor. Ama en saldırganı malimenom dediğimiz kanserdir. Özellikle aşırı güneş yanıklarında ortaya çıkan bu kanserlerde çok saldırgan seyretmekte ama tüm kanserlerde yüzde azını oluşturmaktadır bu kanserler. Bu kanserlerde var olan tedavilerle kontrolü mümkün hale geldi. Özellikle iminoterapi dediğimiz bağışıklık sisteminde bu tümöre karşı harekete geçiren yeni işlevin ortaya çıkması ile birlikte hem malimenom’da hemde bazal hücreli kanserlerde devrim niteliğinde gelişmeler ortaya çıktı. Bu iki tedavide iki hastalık da bizim klasik kemoterapi ajanlarına duyarsızdı. Ama yeni biyolojik ajanlar bu iki hastalığında nispeten kontrol hale gelmesi ve bazı hastalarda özellikle çok yüksek oranda başarı sağlamayı mümkün kıldı.”