KADEM'in Geleneksel İftar Programı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "KADEM'in geçtiğimiz haftalarda Tarsus'ta Özgecan'ın davasını takip ederken uğradığı saldırıyı tekrar şiddetle kınıyorum. Şiddete karşı mücadele verirken şiddete uğramak, şeddeli bir şiddete maruz kalmaktır" dedi.
Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen geleneksel iftar programına katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, KADEM tarafından düzenlenen bu iftar buluşmasının güzelliklere ve hayırlara vesile olmasını dileyerek, "Ramanzan-ı Şerif'in ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini, yakın coğrafyamızda ve tüm dünyada barışa vesile olmasını diliyorum" dedi.
KADEM'e emek veren herkesi yürekten kutladığını dile getiren Erdoğan, "Kurulduğundan bu yana her ramazan bizleri buluşturuyor, ibadet sevincimizi, bir araya gelmenin mutluluğu ile taçlandırıyor. Henüz çok genç bir dernek olmasına rağmen yaptıklarıyla, açtığı ufukla, geleceğe dair umudumuzu artırmakta" diye konuştu.
Erdoğan, KADEM'in çok yönlü çalışmaları içinde, bir yandan kadim ve güncel sorunlarla ilgilenirken, bir yandan da kadınların bilinçlenmesine, genç kızların yetişip meslek sahibi olmasına uzun soluklu katkılar sağladığını anlattı.
"İşte devletimizin yurtlarında kalan evlatlarımız, deniz yıldızı kızlarımız burada" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnşallah KADEM dayanışması içinde hayata tutunup meslek sahibi olacaklar. Kızlarımızı en içten muhabbetle selamlıyor, aramızda olmalarından duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Aynı şekilde bu gönül sofrasının çok özel başka konukları da var. Yavrumuz, Özgecanımızın çok kıymetli anne ve babası, ailesi burada. Özgecan'a yavrumuz diyorum çünkü o artık o hepimizin ebedi evladı. Biz onu çok talihsiz bir olayla tanıdık. Güzel yüzünü belki bu dünyada göremedik ama inanıyorum ki Rabbimizin nice güzelliklerle ziynetlendireceği parlak yüzünü ahiret yurdunda görecek, kucaklaşmamızı orada yapacağız inşallah. O vakte kadar onu rabbimizin engin rahmetine havale ediyoruz."
Özgecan Aslan'ın anne ve babasını da metanet içinde görmenin içlerine biraz olsun su serptiğini anlatan Erdoğan, "Kızlarıyla buluşacakları güne kadar bu dünya imtihanını en güzel şekilde geçireceklerine inanıyorum. Onlar en acılı zamanlarında zarafetleriyle, bilgece duruşlarıyla Türkiye için adeta bir okul oldular. Acı karşısında sabrı ve metaneti biz onlardan öğrendik" diye konuştu.
Erdoğan, KADEM'in "adım", "ayak" demek olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
"Görüyorsunuz bu dünya bir imtihan yeri, burada yol ehli olmak ve yolda yürürken halimize odaklanmak, geçtiğimiz yerlerde güzel izler bırakmak dünya imtihanımızın özünü oluşturuyor. Tasavvuf ehlinin dediği gibi 'salim kadem' olmak hayatımıza mana katıyor. Biliyorsunuz kadem adım demek ayak demek 'salim kadem' ise, sözüne sadık, işinde sağlam, yürüdüğü yoldan emin olmak demek. KADEM de ismiyle müsemma bir dernek olarak hak bildiğimiz bu yolun en sağlam adımlarından birisi olarak kuruldu."
KADEM'in kurulduğu günden bu yana da cesurca adımlar attığını kaydeden Erdoğan, "Her şeyden önce KADEM, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın, kadını önce insan olarak görüp ona göre duruş belirliyor. Kadını ve erkeği birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları olarak görüyor. Bu nedenle her zaman adalet ilkesini hatırlatıyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Toplumsal cinsiyet adaleti" söyleminin, KADEM'in gündeme taşıdığı bir söylem olduğunu kaydederek, "Bu konuda yaptığı çalışmalar sayesinde toplumumuz kadın ve erkek ilişkilerinde adalet ölçüsünü hatırlama imkanı buldu" ifadelerini kullandı.
KADEM'in bu yönüyle gündem yaratan bir dernek olduğunu kaydeden Erdoğan, tek tük kadın modeli öne sürmek yerine, farklılıkları içine alıp buradan bir dayanışma kültürü inşa ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"KADEM'i oluşturan kadın gücünün niteliği Türkiye için bir şanstır. İşte bu nedenle de hep hedefte oldu. Bu vesileyle KADEM'in geçtiğimiz haftalarda Tarsus'ta Özgecan'ın davasını takip ederken uğradığı saldırıyı tekrar şiddetle kınıyorum. Şiddete karşı mücadele verirken şiddete uğramak, şeddeli bir şiddete maruz kalmaktır. Üstelik kadın hakları savunucusu olduğunu iddia edenlerin saldırılarına muhatap olmak, ortada açık bir samimiyetsizliğin, suistimalin olduğunu gösteriyor. Özgecan'ın masumiyeti üzerinden kendi nefret dillerini hakim kılmak isteyen kişiler ve onların zihniyeti karanlıkta kaybolmaya mahkumdurlar. Böyle bir ortamda KADEM'in kadın sorunlarıyla ilgili her alanda varlık göstermesi bu topluma bir borçtur. Zira sadece karanlıkla mücadele etmek yetmez. Aydınlığın yayılmasına da çaba sarfetmek gerekmektedir."
Ahlaklı, namuslu insanların cesaretine ihtiyaçları olduğunu dile getiren Erdoğan, "Cesurun bakışı korkağın kılıcından keskindir. Mağduriyetleri araçsallaştırmadan, cesaret, adalet ve hakkaniyet içinde genelde insana, özelde kadına dair meselelerin takipçisi olmak sizin varlık nedeniniz" dedi.
- "Her devrin bir mücadele alanı var"
Erdoğan, bu anlamda Özgecan davasına sahip çıktıkları için KADEM'i tebrik ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Masum bir genç kızın bir ailenin haklı mücadelesinde yer alacaksınız. Aynı zamanda kadın konusundaki tekelci yapıya engel olarak bu dava süresince yeni bir mücadele dili üreteceksiniz. Özgecan yasası olarak sizin ortaya koyduğunuz irade hayata geçtiğinde, kadına yönelik şiddet konusunda da inşallah büyük bir yol almış olacağız. İlk gençlik yıllarımdan sivil toplum faaliyetlerinin içinde olan biri olarak söylüyorum. Hiçbir çaba boşa gitmiyor.
Her devrin bir mücadele alanı var. Bizler gençlik yıllarımızda tek tip bir kadın dayatması karşısında mücadelemizi sadece kendi dar çevremizde verebiliyorduk. Toplantı düzenleyebilecek salon dahi bulamadığımız günler olmuştu. Fakat yıllar içinde kabukları kırdık ve bugün bambaşka bir noktadayız. Meclis'te artık bizim davamızı temsil eden, bizim içimizden kadınlarımız var. Bu nimetin hakkını vermeli ve bugün çok daha fazla çaba sarfetmeliyiz."
- "Bizim çabamız sadece siyasi bir çaba değildir"
Şule Yüksel Şenler başta olmak üzere, kendi hayatının öznesi nice kadının bu yolda çok büyük emekler sarfettiğini kaydeden Erdoğan, "Bugün bizler bu çabaya yeni nesli de ortak etmeliyiz. Çocuklarımızı, gençlerimizi bu yolun şuurlu neferleri olarak görmek istiyoruz. Bizim çabamız sadece siyasi bir çaba değildir. Aynı zamanda bir medeniyet çabasıdır. Dünyadaki adaletsizliklere karşı ahlaki bir direniştir. Mısır'daki idam kararları neden bizi bu kadar ilgilendiriyor? Gazze neden derdimiz? Suriye'de, Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dramları neden iftar sofralarında boğazımızdaki düğüm oluyor? Bosna ile Mynmar ile neden bu kadar hemhaliz? Elbette vicdani, ahlaki, insani duruşumuz bunu gerektiriyor. Elbette medeniyet iddiamız bunu gerekli kılıyor."
Erdoğan, İslam aleminin Türkiye'den beklentileri olduğuna dikkati çekerek, her seçim sonrasında Bosna'dan, Ortadoğu'dan telefonlar aldıklarını, Türkiye'deki her gelişmenin bu coğrafyalardaki halkların geleceğini de ilgilendirdiğini aktardı.
Pakistanlı şair Muhammed İkbal'in bir Türkiye seyahatinde yaşadıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir gün Türkiye'ye gelirken, pilotun 'Türk hava sahasına girmiş bulunuyoruz' anonsuyla kemerini çözüp ayağa kalkıyor. Neden böyle yaptığını soranlara, 'Bu topraklar Mevlana'nın kalbinin bulunduğu mübarek topraklar. Bu mukaddes coğrafyada yaşayan millet de öyle bir millet ki asırlarca İslam'ın muhafızlığını yaptı. Bu necip millete karşı içimde sonsuz bir istirham var. Hürmeten ayağa kalktım' diyor. Hava sahasında dahi bu ümmetin hürmetine layık olan bir millet olmuşuz. Bugün hemen karşı kıyımızda kabri bulunan Ebu Eyyüb el-Ensari'yi Arabistan topraklarından buraya getiren ruh ne ise bugün bizim mücadelemizi şekillendiren ruh da odur. İkbal'i havada ayağa kaldıran neyse, bizi İslam coğrafyasıyla dünyanın tüm mazlumlarıyla alakadar kılan misyon da odur."
- "Uluslararası alanda ufuk açıyorsunuz"
KADEM'in kuruluş felsefesinin de bundan bağımsız olmadığını kaydeden Erdoğan, derneğin halihazırda Türkiye'ye yayılmış 11 temsilciliği ile bu ruhu yaşatma çabasını takdir ettiğini söyledi.
Emine Erdoğan, "Kadınlarımıza bu ruh çerçevesinde gerek Türkiye'de, gerekse uluslararası alanda ufuk açıyorsunuz. TÜBİTAK'la başlattığının Kadın İletişimcilik Kampı Projesi tohumlarını 1970'li yıllarda attığınız kadın hareketinin, ekonomik ve teknolojik alanda güzel bir meyvesidir. Tek bir alana sıkışmadan kadınları tüm iş alanlarına dahil edecek bu projenin sonuçlarını görmeyi merakla bekliyoruz" dedi.
KADEM'in kadın araştırmaları dergisinin de bu yılın ilk müjdesi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu dergi bize şunu gösteriyor. KADEM yalnızca gündelik sorunlarla ilgilenmiyor. Kadın sorunlarının daha derin, akademik boyutlarını da ihmal etmiyor ve asıl kalıcı sözünü burada söylüyor. Tarihe yazılı bir kayıt bırakıyor" ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, "Doğrusu geçmiş yıllardan beri Türkiye'deki kadın hareketinin içinde biri olarak gelinen bu nokta bana mutluluk ve umut vermekte. Bizlere bu güzel duyguları yaşattığınız için hepinize teşekkür ediyorum" dedi.
İftar programına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, KADEM Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı ve KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan ile İçel'de öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın annesi Songül ve babası Mehmet Aslan da katıldı.
Daha sonra katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kaynak: AA
Burada konuşan Erdoğan, KADEM tarafından düzenlenen bu iftar buluşmasının güzelliklere ve hayırlara vesile olmasını dileyerek, "Ramanzan-ı Şerif'in ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini, yakın coğrafyamızda ve tüm dünyada barışa vesile olmasını diliyorum" dedi.
KADEM'e emek veren herkesi yürekten kutladığını dile getiren Erdoğan, "Kurulduğundan bu yana her ramazan bizleri buluşturuyor, ibadet sevincimizi, bir araya gelmenin mutluluğu ile taçlandırıyor. Henüz çok genç bir dernek olmasına rağmen yaptıklarıyla, açtığı ufukla, geleceğe dair umudumuzu artırmakta" diye konuştu.
Erdoğan, KADEM'in çok yönlü çalışmaları içinde, bir yandan kadim ve güncel sorunlarla ilgilenirken, bir yandan da kadınların bilinçlenmesine, genç kızların yetişip meslek sahibi olmasına uzun soluklu katkılar sağladığını anlattı.
"İşte devletimizin yurtlarında kalan evlatlarımız, deniz yıldızı kızlarımız burada" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnşallah KADEM dayanışması içinde hayata tutunup meslek sahibi olacaklar. Kızlarımızı en içten muhabbetle selamlıyor, aramızda olmalarından duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Aynı şekilde bu gönül sofrasının çok özel başka konukları da var. Yavrumuz, Özgecanımızın çok kıymetli anne ve babası, ailesi burada. Özgecan'a yavrumuz diyorum çünkü o artık o hepimizin ebedi evladı. Biz onu çok talihsiz bir olayla tanıdık. Güzel yüzünü belki bu dünyada göremedik ama inanıyorum ki Rabbimizin nice güzelliklerle ziynetlendireceği parlak yüzünü ahiret yurdunda görecek, kucaklaşmamızı orada yapacağız inşallah. O vakte kadar onu rabbimizin engin rahmetine havale ediyoruz."
Özgecan Aslan'ın anne ve babasını da metanet içinde görmenin içlerine biraz olsun su serptiğini anlatan Erdoğan, "Kızlarıyla buluşacakları güne kadar bu dünya imtihanını en güzel şekilde geçireceklerine inanıyorum. Onlar en acılı zamanlarında zarafetleriyle, bilgece duruşlarıyla Türkiye için adeta bir okul oldular. Acı karşısında sabrı ve metaneti biz onlardan öğrendik" diye konuştu.
Erdoğan, KADEM'in "adım", "ayak" demek olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
"Görüyorsunuz bu dünya bir imtihan yeri, burada yol ehli olmak ve yolda yürürken halimize odaklanmak, geçtiğimiz yerlerde güzel izler bırakmak dünya imtihanımızın özünü oluşturuyor. Tasavvuf ehlinin dediği gibi 'salim kadem' olmak hayatımıza mana katıyor. Biliyorsunuz kadem adım demek ayak demek 'salim kadem' ise, sözüne sadık, işinde sağlam, yürüdüğü yoldan emin olmak demek. KADEM de ismiyle müsemma bir dernek olarak hak bildiğimiz bu yolun en sağlam adımlarından birisi olarak kuruldu."
KADEM'in kurulduğu günden bu yana da cesurca adımlar attığını kaydeden Erdoğan, "Her şeyden önce KADEM, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın, kadını önce insan olarak görüp ona göre duruş belirliyor. Kadını ve erkeği birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları olarak görüyor. Bu nedenle her zaman adalet ilkesini hatırlatıyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Toplumsal cinsiyet adaleti" söyleminin, KADEM'in gündeme taşıdığı bir söylem olduğunu kaydederek, "Bu konuda yaptığı çalışmalar sayesinde toplumumuz kadın ve erkek ilişkilerinde adalet ölçüsünü hatırlama imkanı buldu" ifadelerini kullandı.
KADEM'in bu yönüyle gündem yaratan bir dernek olduğunu kaydeden Erdoğan, tek tük kadın modeli öne sürmek yerine, farklılıkları içine alıp buradan bir dayanışma kültürü inşa ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"KADEM'i oluşturan kadın gücünün niteliği Türkiye için bir şanstır. İşte bu nedenle de hep hedefte oldu. Bu vesileyle KADEM'in geçtiğimiz haftalarda Tarsus'ta Özgecan'ın davasını takip ederken uğradığı saldırıyı tekrar şiddetle kınıyorum. Şiddete karşı mücadele verirken şiddete uğramak, şeddeli bir şiddete maruz kalmaktır. Üstelik kadın hakları savunucusu olduğunu iddia edenlerin saldırılarına muhatap olmak, ortada açık bir samimiyetsizliğin, suistimalin olduğunu gösteriyor. Özgecan'ın masumiyeti üzerinden kendi nefret dillerini hakim kılmak isteyen kişiler ve onların zihniyeti karanlıkta kaybolmaya mahkumdurlar. Böyle bir ortamda KADEM'in kadın sorunlarıyla ilgili her alanda varlık göstermesi bu topluma bir borçtur. Zira sadece karanlıkla mücadele etmek yetmez. Aydınlığın yayılmasına da çaba sarfetmek gerekmektedir."
Ahlaklı, namuslu insanların cesaretine ihtiyaçları olduğunu dile getiren Erdoğan, "Cesurun bakışı korkağın kılıcından keskindir. Mağduriyetleri araçsallaştırmadan, cesaret, adalet ve hakkaniyet içinde genelde insana, özelde kadına dair meselelerin takipçisi olmak sizin varlık nedeniniz" dedi.
- "Her devrin bir mücadele alanı var"
Erdoğan, bu anlamda Özgecan davasına sahip çıktıkları için KADEM'i tebrik ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Masum bir genç kızın bir ailenin haklı mücadelesinde yer alacaksınız. Aynı zamanda kadın konusundaki tekelci yapıya engel olarak bu dava süresince yeni bir mücadele dili üreteceksiniz. Özgecan yasası olarak sizin ortaya koyduğunuz irade hayata geçtiğinde, kadına yönelik şiddet konusunda da inşallah büyük bir yol almış olacağız. İlk gençlik yıllarımdan sivil toplum faaliyetlerinin içinde olan biri olarak söylüyorum. Hiçbir çaba boşa gitmiyor.
Her devrin bir mücadele alanı var. Bizler gençlik yıllarımızda tek tip bir kadın dayatması karşısında mücadelemizi sadece kendi dar çevremizde verebiliyorduk. Toplantı düzenleyebilecek salon dahi bulamadığımız günler olmuştu. Fakat yıllar içinde kabukları kırdık ve bugün bambaşka bir noktadayız. Meclis'te artık bizim davamızı temsil eden, bizim içimizden kadınlarımız var. Bu nimetin hakkını vermeli ve bugün çok daha fazla çaba sarfetmeliyiz."
- "Bizim çabamız sadece siyasi bir çaba değildir"
Şule Yüksel Şenler başta olmak üzere, kendi hayatının öznesi nice kadının bu yolda çok büyük emekler sarfettiğini kaydeden Erdoğan, "Bugün bizler bu çabaya yeni nesli de ortak etmeliyiz. Çocuklarımızı, gençlerimizi bu yolun şuurlu neferleri olarak görmek istiyoruz. Bizim çabamız sadece siyasi bir çaba değildir. Aynı zamanda bir medeniyet çabasıdır. Dünyadaki adaletsizliklere karşı ahlaki bir direniştir. Mısır'daki idam kararları neden bizi bu kadar ilgilendiriyor? Gazze neden derdimiz? Suriye'de, Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dramları neden iftar sofralarında boğazımızdaki düğüm oluyor? Bosna ile Mynmar ile neden bu kadar hemhaliz? Elbette vicdani, ahlaki, insani duruşumuz bunu gerektiriyor. Elbette medeniyet iddiamız bunu gerekli kılıyor."
Erdoğan, İslam aleminin Türkiye'den beklentileri olduğuna dikkati çekerek, her seçim sonrasında Bosna'dan, Ortadoğu'dan telefonlar aldıklarını, Türkiye'deki her gelişmenin bu coğrafyalardaki halkların geleceğini de ilgilendirdiğini aktardı.
Pakistanlı şair Muhammed İkbal'in bir Türkiye seyahatinde yaşadıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir gün Türkiye'ye gelirken, pilotun 'Türk hava sahasına girmiş bulunuyoruz' anonsuyla kemerini çözüp ayağa kalkıyor. Neden böyle yaptığını soranlara, 'Bu topraklar Mevlana'nın kalbinin bulunduğu mübarek topraklar. Bu mukaddes coğrafyada yaşayan millet de öyle bir millet ki asırlarca İslam'ın muhafızlığını yaptı. Bu necip millete karşı içimde sonsuz bir istirham var. Hürmeten ayağa kalktım' diyor. Hava sahasında dahi bu ümmetin hürmetine layık olan bir millet olmuşuz. Bugün hemen karşı kıyımızda kabri bulunan Ebu Eyyüb el-Ensari'yi Arabistan topraklarından buraya getiren ruh ne ise bugün bizim mücadelemizi şekillendiren ruh da odur. İkbal'i havada ayağa kaldıran neyse, bizi İslam coğrafyasıyla dünyanın tüm mazlumlarıyla alakadar kılan misyon da odur."
- "Uluslararası alanda ufuk açıyorsunuz"
KADEM'in kuruluş felsefesinin de bundan bağımsız olmadığını kaydeden Erdoğan, derneğin halihazırda Türkiye'ye yayılmış 11 temsilciliği ile bu ruhu yaşatma çabasını takdir ettiğini söyledi.
Emine Erdoğan, "Kadınlarımıza bu ruh çerçevesinde gerek Türkiye'de, gerekse uluslararası alanda ufuk açıyorsunuz. TÜBİTAK'la başlattığının Kadın İletişimcilik Kampı Projesi tohumlarını 1970'li yıllarda attığınız kadın hareketinin, ekonomik ve teknolojik alanda güzel bir meyvesidir. Tek bir alana sıkışmadan kadınları tüm iş alanlarına dahil edecek bu projenin sonuçlarını görmeyi merakla bekliyoruz" dedi.
KADEM'in kadın araştırmaları dergisinin de bu yılın ilk müjdesi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu dergi bize şunu gösteriyor. KADEM yalnızca gündelik sorunlarla ilgilenmiyor. Kadın sorunlarının daha derin, akademik boyutlarını da ihmal etmiyor ve asıl kalıcı sözünü burada söylüyor. Tarihe yazılı bir kayıt bırakıyor" ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, "Doğrusu geçmiş yıllardan beri Türkiye'deki kadın hareketinin içinde biri olarak gelinen bu nokta bana mutluluk ve umut vermekte. Bizlere bu güzel duyguları yaşattığınız için hepinize teşekkür ediyorum" dedi.
İftar programına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, KADEM Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı ve KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan ile İçel'de öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın annesi Songül ve babası Mehmet Aslan da katıldı.
Daha sonra katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.