MÜSİAD İftar Programı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, El-Cezire Televizyonu sunucusu Ahmed Mansur'un Almanya'nın başkenti Berlin'de gözaltına alınmasına ilişkin, "Mısır darbe yönetiminin talebi doğrultusunda Alman polisi tarafından Berlin Havalimanı'nda gözaltına alındı. Terörle mücadelemizde bizi yalnız bırakan, terör örgütü mensuplarının ellerini kollarını sallayarak gezmesine göz yuman Avrupa devletleri, ne yazık ki darbecilerin talepleri konusunda çok daha farklı davranıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada, iftar sofrasında kendilerini bir araya getiren MÜSİAD yöneticilerine teşekkür etti.

"Bizi bölüşmenin, paylaşmanın, kaynaşmanın, kardeşliğin ayı, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan mübarek ramazan ayına ulaştırdığı için Rabbime şükrediyorum" diyen Erdoğan, ramazanın ülkeye, millete, İslam ailemine huzur, saadet ve bereket getirmesini diledi.

Erdoğan, ülkenin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine verdikleri katkı için MÜSİAD üyelerinin her birine teşekkür ederek, "Sizler MÜSİAD ailesi olarak bu ülkede daima mücadelenin ve milletin değerlerine sahip çıkmanın adresi oldunuz. En zor zamanlarda dahi doğru bildiğiniz istikamette yürümeyi sürdürdünüz. Baskılar, engeller sizi asla yıldıramadı. Çünkü sizler inanan insan için meşakkatin, menzile giden yolun süsü olduğunu biliyordunuz" diye konuştu.

MÜSİAD'ın bugün geldiği yerin sabrın, azmin, başarının en müşahhas ifadesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sadece kazanmak değil, helalinden kazanmak, Allah rızasını gözeterek kazanmak konusundaki hassasiyetiniz için sizlere şükranlarımı sunuyorum. MÜSİAD'ı aynı alandaki diğer kuruluşlardan ayıran özellik, üyelerinin işte bu vasfıdır, tarzıdır. Yardımlaşma ve dayanışma, MÜSİAD'ı farklı kılan bir diğer özelliğidir. Sadece Türkiye içinde değil, sınırlarımız dışında da kardeşlik bayrağını yükselten MÜSİAD'ı ve üyelerini kutluyorum. Birlik ve beraberliğinizin önümüzdeki dönemde de artarak sürmesini diliyorum. Bugüne kadar yürüdüğüm yolda, verdiğim mücadelede daima MÜSİAD'ın yanında yer aldım. Bundan sonra da yanında yer almaya devam edeceğim."

- "Ümidimizi diri tutacağız, vazifemizi yapacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazanın Müslümanlar için çok önemli imkanlar sunduğunu, bu ayda tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin kıymetini bilenler için en güzel arınma olduğunu belirterek, orucun "sen-ben" kavgasından çıkıp, insanoğlunun asıl amacını hatırlaması için önemli bir fırsat sunduğunu söyledi.

Mevlana'nın, "Beri gel, daha beri, daha beri / Bu yol kesicilik nereye dek böyle? / Bu hır gür bu savaş nereye dek? / Sen bensin işte ben senim işte" ifadelerini hatırlatan Erdoğan, "Evet, sen bensin, ben senim anlayışına ulaşamadığımız sürece, birey olarak da toplum olarak da hiçbir meselemizi çözemeyiz. Bu ramazanı kardeşliğimizi hatırlamak, aramızdaki mesafeleri ortadan kaldırmak, kucaklaşmak için başlangıç haline dönüştürmeliyiz. Kendi aramızda kucaklaşmalıyız ama daha önemlisi çevremizdeki tüm mağdurlarla, gariplerle, ihtiyaç sahipleriyle kucaklaşmalıyız. Muhacirlerimize, ensar bilinciyle sahip çıkarak, kardeşliğimizi daha ileri boyuta taşımalıyız. Ümitsizlik, bizim inancımızda küfürle eş değerdir. Ümidimizi diri tutacağız, vazifemizi yapacağız, takdiri yüce Rabbimizden bekleyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

- "Batı dünyası, kötü bir imtihan veriyor"

Erdoğan, İslam dünyasının zor ve meşakkatli bir süreçten geçtiğini dile getirerek, hemen her gün Türkiye'nin komşularından, diğer dost ve kardeş coğrafyalardan yüreklerini dağlayan acı haberler aldıklarını aktardı.

Mısır'daki darbe mahkemesinin, ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı ve yol arkadaşları için verilen idam cezasını onadığını hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Maalesef batı dünyası, son yıllarda demokrasi, insan hak ve onurunun korunması, mağdur ve mazlumlarla dayanışma noktasında gerçekten kötü bir imtihan veriyor. Kendi vatandaşları için gerekli gördükleri birçok hakkı, Mısır, Suriye, Irak, Filistin vatandaşları için adeta lüks görüyorlar. Kullandıkları oyun peşine düşmüş binlerce kişiyi Tahrir Meydanı'nda katledenler, hiçbir şey olmamış gibi kırmızı halılarla karşılanıyor, dahası muteber bir ortak olarak değerlendiriliyor. Gezi olaylarında Taksim'e kamp kurup, basın özgürlüğü konusunda ülkemizi eleştirenler Mısır'ın darbeci generallerinin istekleri karşısında aynı tavrı göstermiyorlar. Biliyorsunuz bugün El-Cezire Arapça kanalının kıdemli gazetecilerinden Ahmed Mansur, Mısır darbe yönetiminin talebi doğrultusunda Alman polisi tarafından Berlin Havalimanı'nda gözaltına alındı. Terörle mücadelemizde bizi yalnız bırakan, terör örgütü mensuplarının ellerini kollarını sallayarak gezmesine göz yuman Avrupa devletleri, ne yazık ki darbecilerin talepleri konusunda çok daha farklı davranıyor. Şu anda Almanya'da binlerce bölücü terör örgütünün mensupları orada her türlü faaliyetleri rahatlıkla sürdürürken, kendilerine belgelere varıncaya kadar her şeyi vermemize rağmen ses çıkarmayanlar, bugün 'basın özgürlüğü' diye diye işte El-Cezire'den çok önemli birini gözaltına alabiliyorlar. Niye? Mısır'ın generalleri emretti. Niye? 8,5 milyar avroluk oradan bir sipariş verdi. Ah para, menfaat, sen nelere kadirsin?"

Erdoğan, her ne sebeple olursa olsun bu davranışın, asla kabul edilemeyeceğini, mazur görülemeyeceğini ve fikir, düşünce özgürlüğüne engel teşkil eden bu adımın bağışlanamayacağını vurgulayarak, artık bu ikircikli tavra bir son verilmesini beklediklerini dile getirdi.

Artık Avrupalılardan çıkarlarla ilkelerin çatışma noktalarında, ilkeleri baş üstünde tutacak bir duruş sergilemelerini temenni eden Erdoğan, "İşte en son Azerbaycan'da Avrupa oyunları oldu. Bu Avrupa oyunlarına, ne yazık ki Avrupa Birliği üyesi ülkelerin, Bulgaristan ve Romanya dışında hiçbirinin ne başbakanı ne de devlet başkanı gelmedi. Gelmeyişlerinin gerekçesi neydi? O da 'Azerbaycan'ın Cumhurbaşkanı diktatördür' dediler ve oraya gelmediler. Gelen iki başbakana da 'siz diktatörün davetine niye icabet ettiniz?' dediler. İşte bunların istediklerini diktatör, istediklerini ise özgürlükçü ilan etmelerinin gerekçeleri bunlar. Bunları çok iyi tanımamız lazım. Bunları çok iyi bilmemiz lazım. Onun için de attığımız atacağımız adımlarda, bunları değerlendirmemiz ve adımlarımızı ona göre atmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

MÜSİAD'ı bu çizginin kararlı bir temsilcisi olarak gördüğünü aktaran Erdoğan, iftar sofrasının kendisine bu anlamda çok şeyler ifade ettiğini söyledi.

- "Sandık 'koalisyon' dedi"

Erdoğan, Türkiye'nin önünde bir hükümet meselesi olduğuna işaret ederek, "Sandık 'tek başına iktidar' demedi. Sandık 'koalisyon' dedi. Tabii ki sandıktan milli iradenin bu tecellisine saygı duymak zorundayız. Kimse 'hayır ben buna saygı duymuyorum' diyemez. Yüksek katılımın olduğu, yüzde 84'ün üzerindeki böyle bir seçimde Türkiye, eksiklerine rağmen çok büyük bir demokrasi dersini batılılara vermiştir. Eksiklerine rağmen derken şunu söylüyorum; bazıları 'çok huzurlu bir seçim ortamı yaşadık' diyorlar, pek de öyle değil. Nerelerde ne olduğunu da gayet iyi biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Ancak buna rağmen Türkiye'nin, batıya, batılılara çok önemli bir ders verdiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi koalisyon... Ama birileri çıkıyor, Cumhurbaşkanı 'Anayasa'nın çerçevesi içerisinde davranmalıdır' diyor. Bu birilerine diyorum ki anayasanın çerçevesi içinde davranmadığımızı, hangi anayasa maddesine göre açıklayacaksınız, bunu çıkın açıklayın. Anayasa neyi emrediyorsa ben de cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar o çerçevede hareket ettim. Anayasa dışına asla çıkmadım. Fakat anayasa ve yasalardan bihaber olanlar kalkıp bize bu noktada yol çizmeye çalışıyorlar. İşte birileri de kalkıyor, efendim neymiş daha Meclis başkanı seçilmeden görevlendirmeyi yapacağımı söylüyor. Kusura bakma da bu işin yol haritasını biz kendimiz belirledik ve bu yolun haritası da bu şekilde devam ediyor. Siz o aklı kendinize saklayın. Zaten bu yolda attığınız adımlarla ülkeyi bugüne kadar siz karıştırdınız."

Erdoğan, bu sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirterek, bu kapsamda 23 Haziran Salı günü yapılacak yemin töreni ve Meclis Başkanlık Divanı'nın oluşturulması ardından hükümeti kurmak için görevlendirmeyi, gerek anayasa ve yasalar, hatta teamüllere varıncaya kadar değerlendirerek yapacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim derdimiz şudur; bir an önce ülkemizi siyasi istikrar ve güven içerisinde geleceğe taşımaktır. Fakat burada kalkıp da bizlere '1071 rakım, oraya çıkmalıdır', buna benzer ifadeleri kullananlar, önce oturdukları sandalyenin sorumluluğunu öğrensinler. Bize kimse nerede oturacağımızın tavsiyesini yapamazlar. O tavsiyeyi bize millet yapmıştır, milletin yaptığı istikamette de biz şu anda görevimizi ifa ediyoruz. Malum 14 parti birleştiniz, 14 parti birleşmek suretiyle karşımıza dikildiniz ama millet hepsini bir kenara koydu yüzde 52 ile bizi Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. Şimdi biz de milletimize layık olmaya çalışacağız. Bütün gayretimiz budur" şeklinde konuştu.

Kaynak: AA