Başbakan Davutoğlu, Canlı Yayında Açıklaması (4)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a seslenerek, "Önceki gün Siirt mitingimize katılan 3 kızımızı Elif, Yeter ve Merve HDP bürosu önünde saldırıya uğradı, yapsın gereğini. O HDP bürosundaki kişide belli, göz altına alındı. Abdurrahim Fırat, Erzurum'da, Van'da Burhan Kayatürk, Siirt'de Yasin Aktay HDP'liler tarafından saldırıya uğradı. Bakın HDP'liler tarafından diyorum. Ankara'da İstanbul'da afaki konuşmak kolay, bir kere kınadı mı bu yapılanları?" dedi.
Davutoğlu, Habertürk televizyonundaki "Türkiye'nin Seçimi 2015" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, HDP'lilerin seçim sürecindeki saldırılara yönelik "Hükümet AK Parti, devlet onların elinde, varsa tehdit edilen savcıya gitsinler, hükümet gereğini yapsın" ve HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın "Tehdit edilen varsa bana söylesinler, ben hemen o teşkilatı kaldırayım, gerekeni yapayım" sözlerine ilişkin soru üzerine şu yanıtı verdi:
"Çok açık Demirtaş'a söylüyorum, evvelsi gün Siirt mitingimize katılan 3 kızımız Elif, Yeter ve Merve, HDP bürosu önünde saldırıya uğradı, yapsın gereğini. O HDP bürosundaki kişi de belli, gözaltına alındı. Abdurrahim Fırat Erzurum'da, Van'da Burhan Kayatürk, Siirt'te Yasin Aktay HDP'liler tarafından saldırıya uğradı. Bakın 'HDP'liler tarafından' diyorum. Ankara'da, İstanbul'da afaki konuşmak kolay, bir kere kınadı mı bu yapılanları?"
Davutoğlu, İçel ve Adana'daki HDP bürolarına yapılan saldırıları hemen kınadıklarını belirterek, baskı ve saldırı yapanların tek tek tespit edildiğini ve gerekenlerin yapıldığını söyledi.
Seçim sonrası baskı yapanlara hesap sorulacağını dile getiren Davutoğlu, Türkiye'de 6-7 Ekim olaylarının bir daha yaşanmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.
"Ne kadar özgürlükleri savunsak da o kadar da kamu düzenini savunuruz" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Şırnak'ta 2 can gitti. Hangi partiden olduğu önemli değil. Ne yaptı açıklamasında, 'şüphe'. Ağrı Diyadin'deki gibi senaryo geliştirmeye çalışıyorlar kendilerince. Onu da 'AK Parti yaptı' diyecekler neredeyse. Tarayanlar belli, vefat edenler belli. Hala şunu oynamaya çalışıyorlar, 'Perde gerisinde gizemli bir devlet gücü var, o bunu yapıyor'. Hayır, devlet artık meşruiyet içinde, her şey hesaba çekiliyor ama meşruiyet içinde olmayan bir PKK ve paralel yapılar var. Burada hem son dönemdeki Paralel Yapı'yı kastediyorum hem de eş başkan şeklinde belediye başkanlarına talimat veren PKK'lıları kastediyorum. Selahattin Demirtaş'a da talimat veren yerler var. O yüzden konuşamıyor. O yüzden Türkiye'nin esnekliklerine sığınarak tabir-i caizse batıda başka doğuda başka türlü konuşuyor. Çıksın PKK'ya bir eleştiri yapsın. Cemil Bayık çıktı, açık tehdit ediyor. Bunun için ayrıca şikayete gerek yok. Okusunlar Bayık'ın dediğini, (Ya HDP'ye oy verirsiniz ya da sonuç iyi olmaz)."
- "Ben bu ülkenin Başbakanıyım, 81 vilayete giderim"
Hakkari'deki Selahaddin Eyyubi Havalimanının açılışına gidilmemesi için baskılar yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Van'da sokaktan otobüsle geçerken insanlar el sallıyor. Her el sallayan grubun yanına birkaç kişi gidiyor. Sırtını dönerek onların işaretini yapıyor. Oradakiler de tedirgin, bir şekilde ellerini indiriyor. Çünkü resim çekiyorlar. Niçin yapıyor bunu, 6-7 Ekim olayında Yasin Börü'yü nasıl katlettiler? Ne dedi Demirtaş o zaman? Yasin Börü ile ilgili bir tek taziye veya bir görüş beyan edebildi mi? Edemez. Çünkü kulağını çekerler adamın. Bize kimse böyle meydan okuyamaz. Ben 81 il kararını bu sebeple aldım. Ben bu ülkenin Başbakanıyım, 81 vilayete giderim. Gideceğim yerle ilgili başıma neler geleceğiyle ilgili onlarca rapor gösterseler, yine de oraya giderim. Bu benim devlet anlayışımın bir gereği."
- "Demirtaş çıksın, 'baskı yok' desin"
Demirtaş'ın doğudaki baskıyı görmezden geldiğine işaret eden Davutoğlu, "Demirtaş yapılanları görmüyor mu? Yapılan baskılar, imzalı giden kağıtlar... Demirtaş çıksın 'baskı yok' desin madem. Niye gecikti Yüksekova Havaalanı 2 yıl, kaç iş makinesi kırıldı" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, terör örgütlerinin doğunun geri kalmasını istediğini belirterek, "Onlar burası geri kalsın, yatırım yapılmasın istiyor. Şirvan Barajı 200 bin kişiye istihdam oluşturacak. Şurada gördüğümüz gençler, burada istihdam edilecek. Kaç kere saldırıya uğradı. Sebebi ise istihdam edilecek bir genç dağa çıkmayacak olması. Bunlar üniversiteye giden genç istemiyorlar, dağa çıkan genç istiyorlar. Ortalama 30-35 yaşında ömrü bitecek insanlar istiyorlar. Kendilerini bu şekilde besliyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm Süreci'ni destekleyen birinin önce silahla arasına mesafe koyması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hiçbir zaman mazur görülemez silah kullanması ama Türkiye'de hiçbir şeyin konuşulamadığı, kendisini ifade edemediğiniz yerlerde, halka dönüp, 'benim başka yolum yok' demiş olabilirdim. Ben yine mazur görmem. Biz de kendimizi ifade edemediğimiz zamanlar yaşadık, 12 Eylül, 28 Şubat silindir gibi geçti üzerimizden. Şu an o ortamın ötesinde her şey konuşuluyor. Niye silahı ihtiyaç hissediyorsunuz, sebebi ne ve bu silah sadece Türkiye'ye dönük değil, açık söylüyorum bu silah öncelikle Kürt halkına dönüktür. Yapmak istedikleri tek şey bu bölgenin sadece kendilerine tabi olan bir siyasi hareket haline gelmesi."
- "Kürtlerin temsili diye bir problem yok"
Davutoğlu, HDP ile MHP arasında gizli bir ittifak olduğuna dikkati çekerek, "MHP ister ki İç Anadolu'da Türk ulusalcılığı üzerine kendi kalesi olsun. Bunlar da nasıl olsa İç Anadolu'ya gidemiyorlar, Doğu, Güneydoğu'da kendi kalelerini yapsınlar. CHP'de İzmir'i kale ilan etsin. Bu oyunu bozan tek faktör AK Parti. Bu Irak siyasetidir. Kuzeyde Kürtler, ortada Sünniler, güneyde Şiiler. Böyle bir oyunu biz bozduğumuz için hepsi bize saldırıyor. Biz buraya gelip Kürt vatandaşlarımızla konuşuyoruz ve diyoruz ki 'Kürt temsili bizdedir, HDP'ye oy vermeyin'. Çünkü bizdeki Kürt temsili HDP'den daha az değil. Kürtlerin temsili diye bir problem yok" diye konuştu.
Kürtlerin değil, HDP'nin baraj problemi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomist dergisinde 'Kürtlere niye oy verilmeli' diye yazıyor. Sanki ortada Kürtlerin seçilme diye bir problemi var. Bizim Bakanlar Kurulu'nda Türk kökenli, Gürcü kökenli, Kürt kökenli bakanlar var. Mehmet Şimşek'in Kürt olmasıyla Faruk Çelik'in Gürcü olması ya da benim Türkmen olmam, ne farkı var? İşlerini yapmada bir farklılık görüyor musunuz bizim Bakanlar Kurulu'nda? AK Parti siyaseti kimlik siyaseti üzerinden yürütmüyor, birlik siyaseti yapıyor."
Başbakan Davutoğlu, seçim gününe kadar tüm illere gitmiş olma onurunu yaşayacağını aktararak, şunları kaydetti:
"Biz her yerde varız, var olacağız, vatandaşlarımızın hepsine dokunuruz. Hepsiyle birlikte bir Türkiye oluşturuyoruz, hiç kimse ikinci sınıf değil, hiç kimse dışlanmış değil, hiç kimse de 'şu mahalle bana aittir' diyemez. Biz her mahalleye gireriz, biz her kaleye gireriz. Biz herkesle konuşuruz ve ortak Türkiye mahallesini biz teminat altına alırız."
(Sürecek)
Kaynak: AA
Başbakan Davutoğlu, HDP'lilerin seçim sürecindeki saldırılara yönelik "Hükümet AK Parti, devlet onların elinde, varsa tehdit edilen savcıya gitsinler, hükümet gereğini yapsın" ve HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın "Tehdit edilen varsa bana söylesinler, ben hemen o teşkilatı kaldırayım, gerekeni yapayım" sözlerine ilişkin soru üzerine şu yanıtı verdi:
"Çok açık Demirtaş'a söylüyorum, evvelsi gün Siirt mitingimize katılan 3 kızımız Elif, Yeter ve Merve, HDP bürosu önünde saldırıya uğradı, yapsın gereğini. O HDP bürosundaki kişi de belli, gözaltına alındı. Abdurrahim Fırat Erzurum'da, Van'da Burhan Kayatürk, Siirt'te Yasin Aktay HDP'liler tarafından saldırıya uğradı. Bakın 'HDP'liler tarafından' diyorum. Ankara'da, İstanbul'da afaki konuşmak kolay, bir kere kınadı mı bu yapılanları?"
Davutoğlu, İçel ve Adana'daki HDP bürolarına yapılan saldırıları hemen kınadıklarını belirterek, baskı ve saldırı yapanların tek tek tespit edildiğini ve gerekenlerin yapıldığını söyledi.
Seçim sonrası baskı yapanlara hesap sorulacağını dile getiren Davutoğlu, Türkiye'de 6-7 Ekim olaylarının bir daha yaşanmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.
"Ne kadar özgürlükleri savunsak da o kadar da kamu düzenini savunuruz" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Şırnak'ta 2 can gitti. Hangi partiden olduğu önemli değil. Ne yaptı açıklamasında, 'şüphe'. Ağrı Diyadin'deki gibi senaryo geliştirmeye çalışıyorlar kendilerince. Onu da 'AK Parti yaptı' diyecekler neredeyse. Tarayanlar belli, vefat edenler belli. Hala şunu oynamaya çalışıyorlar, 'Perde gerisinde gizemli bir devlet gücü var, o bunu yapıyor'. Hayır, devlet artık meşruiyet içinde, her şey hesaba çekiliyor ama meşruiyet içinde olmayan bir PKK ve paralel yapılar var. Burada hem son dönemdeki Paralel Yapı'yı kastediyorum hem de eş başkan şeklinde belediye başkanlarına talimat veren PKK'lıları kastediyorum. Selahattin Demirtaş'a da talimat veren yerler var. O yüzden konuşamıyor. O yüzden Türkiye'nin esnekliklerine sığınarak tabir-i caizse batıda başka doğuda başka türlü konuşuyor. Çıksın PKK'ya bir eleştiri yapsın. Cemil Bayık çıktı, açık tehdit ediyor. Bunun için ayrıca şikayete gerek yok. Okusunlar Bayık'ın dediğini, (Ya HDP'ye oy verirsiniz ya da sonuç iyi olmaz)."
- "Ben bu ülkenin Başbakanıyım, 81 vilayete giderim"
Hakkari'deki Selahaddin Eyyubi Havalimanının açılışına gidilmemesi için baskılar yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Van'da sokaktan otobüsle geçerken insanlar el sallıyor. Her el sallayan grubun yanına birkaç kişi gidiyor. Sırtını dönerek onların işaretini yapıyor. Oradakiler de tedirgin, bir şekilde ellerini indiriyor. Çünkü resim çekiyorlar. Niçin yapıyor bunu, 6-7 Ekim olayında Yasin Börü'yü nasıl katlettiler? Ne dedi Demirtaş o zaman? Yasin Börü ile ilgili bir tek taziye veya bir görüş beyan edebildi mi? Edemez. Çünkü kulağını çekerler adamın. Bize kimse böyle meydan okuyamaz. Ben 81 il kararını bu sebeple aldım. Ben bu ülkenin Başbakanıyım, 81 vilayete giderim. Gideceğim yerle ilgili başıma neler geleceğiyle ilgili onlarca rapor gösterseler, yine de oraya giderim. Bu benim devlet anlayışımın bir gereği."
- "Demirtaş çıksın, 'baskı yok' desin"
Demirtaş'ın doğudaki baskıyı görmezden geldiğine işaret eden Davutoğlu, "Demirtaş yapılanları görmüyor mu? Yapılan baskılar, imzalı giden kağıtlar... Demirtaş çıksın 'baskı yok' desin madem. Niye gecikti Yüksekova Havaalanı 2 yıl, kaç iş makinesi kırıldı" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, terör örgütlerinin doğunun geri kalmasını istediğini belirterek, "Onlar burası geri kalsın, yatırım yapılmasın istiyor. Şirvan Barajı 200 bin kişiye istihdam oluşturacak. Şurada gördüğümüz gençler, burada istihdam edilecek. Kaç kere saldırıya uğradı. Sebebi ise istihdam edilecek bir genç dağa çıkmayacak olması. Bunlar üniversiteye giden genç istemiyorlar, dağa çıkan genç istiyorlar. Ortalama 30-35 yaşında ömrü bitecek insanlar istiyorlar. Kendilerini bu şekilde besliyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm Süreci'ni destekleyen birinin önce silahla arasına mesafe koyması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hiçbir zaman mazur görülemez silah kullanması ama Türkiye'de hiçbir şeyin konuşulamadığı, kendisini ifade edemediğiniz yerlerde, halka dönüp, 'benim başka yolum yok' demiş olabilirdim. Ben yine mazur görmem. Biz de kendimizi ifade edemediğimiz zamanlar yaşadık, 12 Eylül, 28 Şubat silindir gibi geçti üzerimizden. Şu an o ortamın ötesinde her şey konuşuluyor. Niye silahı ihtiyaç hissediyorsunuz, sebebi ne ve bu silah sadece Türkiye'ye dönük değil, açık söylüyorum bu silah öncelikle Kürt halkına dönüktür. Yapmak istedikleri tek şey bu bölgenin sadece kendilerine tabi olan bir siyasi hareket haline gelmesi."
- "Kürtlerin temsili diye bir problem yok"
Davutoğlu, HDP ile MHP arasında gizli bir ittifak olduğuna dikkati çekerek, "MHP ister ki İç Anadolu'da Türk ulusalcılığı üzerine kendi kalesi olsun. Bunlar da nasıl olsa İç Anadolu'ya gidemiyorlar, Doğu, Güneydoğu'da kendi kalelerini yapsınlar. CHP'de İzmir'i kale ilan etsin. Bu oyunu bozan tek faktör AK Parti. Bu Irak siyasetidir. Kuzeyde Kürtler, ortada Sünniler, güneyde Şiiler. Böyle bir oyunu biz bozduğumuz için hepsi bize saldırıyor. Biz buraya gelip Kürt vatandaşlarımızla konuşuyoruz ve diyoruz ki 'Kürt temsili bizdedir, HDP'ye oy vermeyin'. Çünkü bizdeki Kürt temsili HDP'den daha az değil. Kürtlerin temsili diye bir problem yok" diye konuştu.
Kürtlerin değil, HDP'nin baraj problemi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomist dergisinde 'Kürtlere niye oy verilmeli' diye yazıyor. Sanki ortada Kürtlerin seçilme diye bir problemi var. Bizim Bakanlar Kurulu'nda Türk kökenli, Gürcü kökenli, Kürt kökenli bakanlar var. Mehmet Şimşek'in Kürt olmasıyla Faruk Çelik'in Gürcü olması ya da benim Türkmen olmam, ne farkı var? İşlerini yapmada bir farklılık görüyor musunuz bizim Bakanlar Kurulu'nda? AK Parti siyaseti kimlik siyaseti üzerinden yürütmüyor, birlik siyaseti yapıyor."
Başbakan Davutoğlu, seçim gününe kadar tüm illere gitmiş olma onurunu yaşayacağını aktararak, şunları kaydetti:
"Biz her yerde varız, var olacağız, vatandaşlarımızın hepsine dokunuruz. Hepsiyle birlikte bir Türkiye oluşturuyoruz, hiç kimse ikinci sınıf değil, hiç kimse dışlanmış değil, hiç kimse de 'şu mahalle bana aittir' diyemez. Biz her mahalleye gireriz, biz her kaleye gireriz. Biz herkesle konuşuruz ve ortak Türkiye mahallesini biz teminat altına alırız."
(Sürecek)