Aynı Kaderi İki Defa Yaşıyor

Biri 17, diğeri 8 yaşındaki otistik 2 çocuğu bulunan 39 yaşındaki Fatma Kayran, 8 yıldır tek başına çocuklarını topluma kazandırma mücadelesi veriyor.

Bartın'da yaşayan Fatma Kayran, yaklaşık 17 yıl önce kızı Benginur Karagöl'ü bir yaşındayken yaşıtları gibi olmaması, konuşamaması, oyuncaklarla oynamaması nedeniyle doktora götürdü. Doğuştan gelen ya da yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir gelişimsel bozukluk olan "otizm" teşhisi konulan Benginur için tedavi merkezi arayan Kayran, iyi bir eğitimle çocuğunu kazanabileceğini öğrendi.
Hayatını Benginur'a adayan Fatma Kayran, kızına iyi bir arkadaş oldu, her dakikasını ona yeni bir şeyler öğretmek için harcadı. Kızı 9 yaşındayken ikinci kez hamile olduğunu öğrenen, onun da otizmli doğma riskine rağmen annelik duygusu ile çocuğundan vazgeçmeyen Kayran, "Egemen" adını verdiği oğlunu dünyaya getirdi.
Egemen Karagöl'ün gelişiminin 2 yaşına kadar normal seyretmesi anne Kayran'ı umutlandırdı ancak konuşan, yaşıtları gibi davranan oğlunun bir anda gelişiminin yavaşlaması ve konuşamaması üzerine doktora giden Kayran, ikinci çocuğunun da otizm ve epilepsi hastası olduğunu öğrendi.
Bu sırada eşinden ayrılan Fatma Kayran, kızının eğitimi için yıllardır sürdürdüğü mücadeleyi oğlu için de yapmaya başladı.

Her şeye sıfırdan başlayan Kayran'ın mücadelesi ikiye katlandı. Çocukları için ödenen maaşla 2 otizmli çocuğuna hem annelik hem babalık yapan Kayran, çocuklarının daha iyi eğitim alabilmesi amacıyla Antalya'ya taşındı.
Çocuklarını Antalya Ramazan Hatice Savaş Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi'ne gönderen Kayran, iyi eğitimle otistik olan bir çocuğun da kazanılabildiğini savunuyor.
- Çocuklarının 2-3 dakika sakin durması büyük mutluluk
AA muhabirine, tek başına göğüslediği hayat mücadelesinde iki çocuğunun eğitimle önemli mesafe kat ettiğini dile getiren Kayran, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Otistik bir çocuğu kontrol etmesi çok zordur. Konuşamaz, söylenenleri anlamaz ve korkusuzca hareket eder, tehlikenin nereden geleceğini bilemez. Benginur ve Egemen için verdiğim mücadelenin meyvelerini almaya başladım. 2-3 dakika da olsa sakin durmayı, yanımda oturmayı, benimle iletişim kurmayı öğrendiler, kendi işlerini, tuvaletlerini yapabiliyorlar. İşte mücadele, başarı, meyve bu."
Çocukları için bir an bile mücadele etmekten vazgeçmediğini vurgulayan Kayran'ın en büyük isteği ise çocuklarının başkalarına bağımlı olmadan hayatlarını sürdürebilmelerini sağlamak.
Çocuklarını topluma kazandırabilmek için çaba harcadığını ifade eden Kayran, "Tek isteğim onların bir meslek edinmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri ve bağımsız yaşayabilmeleri. Kızım takı yapmayı öğrendi, bunlarla kendine bir kazanç sağlayabileceğini düşünüyorum, oğlumun da ileride bir yerde çalışabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.

- "(Ya benden sonra) kaygısına girmek istemiyorum"
Mesleğinin sadece "annelik" olduğunu söyleyen Kayran, "Benden sonra çocuklarıma ne olur" kaygısına girmek istemediğini belirtti.

Her otistik çocuğun küçükten itibaren eğitim almaya başladığında ciddi değişimler yaşadığını anlatan Kayran, otistik çocuk sahibi olan ailelerin hiçbir zaman mücadeleden kaçmamalarını önerdi.
Otizm gerçeğini kabullenince hayatın daha kolay olduğunu ifade eden Kayran, "Bir tohumu ekersiniz, onun büyümesini beklersiniz, filizlenir, onun güzelleşmesini beklersiniz, işte biz de böyleyiz" dedi.

Anne Kayran, kendisinin çok zor bir aşamadan geçtiğini, 2 otistik çocukla tek başına mücadele ettiğini ama çocuklarının geldiği seviyeyi görünce kazançlı çıktığını ifade etti.

- "Bizi ve çocuklarımızı dışlamayın"
Toplumun otistik çocuklara karşı ön yargı ile yaklaşmaması ve anlayış bekleyen Kayran, "Çocuklarımızı ve annelerini dışlamasınlar. Bizi hor görmesinler, çocuklarımızın hareketlerini sorgulamasınlar, kabullensinler ancak bu şekilde çocuklarımızı topluma kazandırabiliriz. Çocuğumuz krizler yaşayabilir, etrafı dağıtabilir, bağırabilirler ama onlar bizim çocuklarımız" diye konuştu.

Kaynak: AA