Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran'da seçim var.
Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde, yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen "Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni"ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yer alan 42 Türk firmasını başarılarından dolayı özellikle tebrik ederek, "Yine dünyanın en büyük 225 teknik müşavirlik firması içinde yer alan 5 firmamızı da aynı şekilde kutluyorum. Ödül alan tüm firmalarımıza patronlarından mühendislerine, şantiyedeki işçilerine kadar bu başarıda emeği olan herkese özellikle ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak dünyanın her yerinde ülkemize bu gururu, bu mutluluğu yaşatan sizlerin başarısı, büyümesi için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Hamdolsun bu emekler, gayretler, çabalar boşa gitmiyor. Bu ödül törenine en son 2010 yılında katılmıştım. O zaman ödül alan firma sayımız 33'tü, şimdi bu sayı 42'ye çıktı. 2010 yılında üstlenilen projelerin ortalama bedeli 40 milyon doların altındaydı, bu rakam geçtiğimiz yıl 82 milyon doları aştı. Bizim 42 firmamızla ikinci sırada yer aldığımız bu listede ilk sırada 62 firmayla malum Çin bulunuyor, diğer tüm ülkeler bizim gerimizde. Firmalarımızın 2014 yılında yürüttüğü projelerin coğrafi dağılımına baktığımızda Bağımsız Devlet Topluluğu, Ortadoğu ve Afrika'nın yüzde 98'lik bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Yani yapılan işler daha çok kardeş dediğimiz ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip olduğumuz yakın çevremizde gerçekleştiriliyor."
“Sizler de duyuyorsunuzdur, görüyorsunuzdur, bazen bize soruyorlar daha doğrusu sataşıyorlar, sizin Ortadoğu'da, Afrika'da, Güney Amerika'da, Güney Asya'da ne işiniz var diyorlar. 'Niçin oralara gidiyorsunuz, niçin oralarla ilgileniyorsunuz' diyorlar. İşte son olarak geçtiğimiz hafta Pazar akşamı yola çıktık ve Cuma gezisine kadar Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan bir Güney Amerika ziyareti yaptık. Yine aynı serzenişler, yine aynı sataşmalar ve Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Bey, şu anda içimizde bulunan birçok arkadaşımız da bizimle beraberdi. Biz sürekli oralarda olmasak, oralara gitmesek hem resmi ilişkilerimizi hem kişisel dostluklarımızı geliştirmezsek, iş adamlarımızın, müteahhitlerimizin oradaki varlığını nasıl sağlarız, nasıl güçlendiririz. Bunu yapacağız ki bu ilişkiler neticesinde kapılar bize açılsın. Bakıyorsunuz bazı yerlerde bire 10, bazı yerlerde bire 100 şu 12-13 yıl içerisinde artışımız var. Dikkat ederseniz gittiğimiz her yere iş adamlarımızla birlikte gidiyoruz. Bazen iki uçakla gidiyoruz, bazen üç, bazen de tek uçakla gidiyoruz. Mümkün olan her yerde mutlaka bir iş konseyi toplantısı da yapabilmek. Bu ziyaretler sırasında iş adamlarımız sektörel bazda gittiğimiz ülkenin iş adamlarıyla görüşmeler, toplantılar yapıyorlar, bağlantılar kuruyorlar, anlaşmalar yapıyorlar, mekanizmalar oluşturuyoruz."
"OTURARAK BAŞARI SAĞLANABİLİR Mİ?"
Kolombiya, Küba ve Meksika'da müteahhitlik sektöründe müthiş bir potansiyel olduğunu belirten Erdoğan, "Bunu bizzat o ülkelerin cumhurbaşkanları söylediler ve 'biz sizlerle beraber çalışmak isteriz' dediler. Oradaki muhataplarımıza müteahhitlerimizin dünyadaki başarılarından söz ettim, kendilerinden yararlanmalarını özellikle onlara tavsiye ettik. Bize eşlik eden iş adamlarımız da oralarda inanıyorum ki çok faydalı, çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler neticesinde oluşan temaslar, bundan sonra onların bize yapacakları iade-i ziyaret de çok daha ileri seviyelere gelecektir. Bazıları bizim oralara turistik seyahat yaptığımızı iddia ediyorlar. Kendileri sadece o amaçla yurt dışına çıkıyor olabilirler ama biz gittiğimiz her yerde, görüştüğümüz herkesle ülkemize nasıl bir fayda sağlayabiliriz, oralarda insanımızın önünü nasıl açabiliriz, onu konuşuyor, ona bakıyoruz. Bundan sonra da Mevlana'nın pergel benzetmesinden ilham alarak bir ayağımızı Türkiye'ye sabitleyip, diğer ile tüm dünyayı dolaşmaya devam edeceğiz. 'Durmak yok, yola devam' diyeceğiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerimiz var. Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden biri haline getirmek için daha çok çalışmalı, daha çok gayret göstermeliyiz. Ben Ankara'da sadece evrak imzalayan değil çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım' dediğim zaman birileri buna karşı çıkıyor. Yahu oturarak başarı sağlanabilir mi? Burada ülkemizin en saygın iş adamları var, kendilerine soruyorum, siz bu başarıyı oturarak mı elde ettiniz. Oturarak başarı elde etmek mümkün mü? Dünya ikincisi nasıl oldunuz, oturarak mı oldunuz, çalışarak, koşturarak mı oldunuz. Elbette çalışacağız, koşturacağız, terleyeceğiz" dedi
"Oturdukları yerden siyaset yapmaya, oturdukları yerden muhalefet yapmaya alışmış olanlar bizim tavrımızı yargılıyorlar" diyen Erdoğan, "Halbuki asıl eleştirilmesi gereken, asıl garip karşılanması gereken onların durumu. Proje desen proje yok, vizyon desen vizyon yok, hayal desen o bile yok, çalışma, gayret zaten hiç yok. O zaman bu millet sana niye ülkeyi temsil etsin, niye geleceğini emanet etsin. Sizlerin şantiyelerinizde güvenip, inanıp bekçi bile yapmayacağınız, bekçi olarak dahi işe almayacağınız kişilere bu millet niye itibar etsin ki, etmiyor zaten" şeklinde konuştu.
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
7 Haziran milletvekili genel seçimine işaret eden Erdoğan, "Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı. Gittiğimiz üç ülke de başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Seçimden sonra oluşacak Meclis evvela bu mesele üzerinde çalışmalı ve süratle netice almalı. Çünkü sistem dinamik olmazsa, sistem ön azmazsa, sistem sürekli tıkarsa bir yere varamazsınız. Onun için ön açıcı biz sistem. Bu adımları bunun için atmaya mecburuz. Bu benim kişisel görüşüm, kişisel tavsiyem ama 40 yıllık siyasi hayatımdaki siyasi deneyimlerin neticesi bu. Ben kitabın sahifeleri arasından sadece konuşmuyorum. Teori başarıyı getirmez. Eğer teori pratikle bütünleşirse başarıyı elde edebilirsiniz. Ben bu sisteme karşı çıkanlara bakıyorsunuz, ne istiyorsunuz diyorsunuz, onlar seçim sonrası nasıl bir Türkiye hayal ediyorlar diye merak ediyorsunuz, anlamaya çalışıyorsunuz, maalesef hiçbir şey yok. Ne bu ülkenin geleceği için ne milletin daha mutlu, müreffeh bir düzeye ulaşması için hiçbir projeleri, hiçbir öngörüleri yok. Onun için biz sizlerle beraber çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü siz inşa için varsınız, siz ihya için varsınız ama bunlarda ne ihya var ne inşa var" dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerin şöyle sürdürdü:
"Orta Asya'ya, Orta Doğu'ya, Afrika'ya, Güney Asya'ya, Güney Amerika'ya velhasıl dünyanın her yerinde gidilmemiş ülke, ele atılmamış iş bırakmayacağız. Hamdolsun gidiyoruz, görüyoruz ve ülkemizin nasıl gayet iyi bir yerde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Oraları görmesek bunu anlayamayız ama bu 'noktayı koyduk' anlamında değil demek ki iyi yoldayız. Bu anlamda bunu söylüyorum çünkü yapacağımız daha iyi şeyler var. Bizden geri olanlara bakmayacağız, bizden ileri olanlara bakacağız ve ona ulaşmaya çalışacağız. Devlet düzeyinde resmi kurumlarımızla gideceğiz, iş adamlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla gideceğiz, TİKA, AFAD ve Kızılay gibi yardım kuruluşlarımızla gideceğiz, Yunus Emre Enstitümüzle, üniversitelerimizle gideceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yere sadece iş yapmak için sadece para kazanmak için sadece diplomatik temaslar için gitmiyoruz. Bizim oralara giden diğer tüm ülkelerden, diğer herkesten bir farkımız var. Biz oralardaki insanları dostlarımız olarak görüyoruz. Bir kardeş, bir kardeşe nasıl giderse, bir dost bir dosta nasıl gider, niçin giderse biz de onun için gidiyoruz. Çünkü bizim oralardaki insanlara hem ortak bir tarihi ve kültürel geçmişimiz hem de ortak bir gelecek tasavvurumuz var. Mesela son ziyareti yaptığımız Güney Amerika bize ne kadar uzak, bizimle ne kadar ilgisiz gözüküyor değil mi. Yani non-stop 14 saat uçuşla ulaştık Kolombiya'ya. Halbuki tam tersi Amerika kıtasının tamamı gibi Güney Amerika ülkelerinde de 1800'lü yıllardan itibaren bu coğrafyadan göç edip oralara yerleşmiş, yüz binlerce kardeşimiz var, belki milyonlarca. Bunların içinde gittikleri ülkelerde siyasette, ticarette, kültürde, sanatta çok önemli konumlara gelen kişiler bulunuyor. Bu insanlar üzerinden oluşturacağımız ülsiyet bile tek başına bizim Güney Amerika'da çok güçlü bir şekilde var olmamıza yetiyor. Aynı şekilde Güney Asya'ya bakıyorsunuz, bize çok uzak gözüküyor. Oysa Osmanlı döneminde oralarda çok ciddi, çok önemli ilişkiler tesis etmişiz, Afrika keza öyle. Kısa bir süre önce Etiyopya, Cibuti ve Somali'ye gittik. Düşünebiliyor musunuz, buralara dünyanın en güçlü ülkeleri girmiyor, biz giriyoruz. Diyoruz ki biz gittiğimiz yer bizimle farklı bir ilişki içerisine girecektir ama gitmediğimiz yer de olmayacaktır. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu zaten ayrılmaz bir parçamız. Gönül sınırlarımızın kapsama alanı çok geniş, yeter ki oralara ulaşalım, gerisi gerçekten çok kolay. Bununla birlikte gittiğimiz yerlerde farkımızı ortaya koymamız lazım. Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler aynı zamanda merhametin temsilcisi, vicdanların sesi olmak durumundayız. Bizim farkımız bu olmalı."
Kaynak: İHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen "Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni"ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yer alan 42 Türk firmasını başarılarından dolayı özellikle tebrik ederek, "Yine dünyanın en büyük 225 teknik müşavirlik firması içinde yer alan 5 firmamızı da aynı şekilde kutluyorum. Ödül alan tüm firmalarımıza patronlarından mühendislerine, şantiyedeki işçilerine kadar bu başarıda emeği olan herkese özellikle ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak dünyanın her yerinde ülkemize bu gururu, bu mutluluğu yaşatan sizlerin başarısı, büyümesi için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Hamdolsun bu emekler, gayretler, çabalar boşa gitmiyor. Bu ödül törenine en son 2010 yılında katılmıştım. O zaman ödül alan firma sayımız 33'tü, şimdi bu sayı 42'ye çıktı. 2010 yılında üstlenilen projelerin ortalama bedeli 40 milyon doların altındaydı, bu rakam geçtiğimiz yıl 82 milyon doları aştı. Bizim 42 firmamızla ikinci sırada yer aldığımız bu listede ilk sırada 62 firmayla malum Çin bulunuyor, diğer tüm ülkeler bizim gerimizde. Firmalarımızın 2014 yılında yürüttüğü projelerin coğrafi dağılımına baktığımızda Bağımsız Devlet Topluluğu, Ortadoğu ve Afrika'nın yüzde 98'lik bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Yani yapılan işler daha çok kardeş dediğimiz ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip olduğumuz yakın çevremizde gerçekleştiriliyor."
“Sizler de duyuyorsunuzdur, görüyorsunuzdur, bazen bize soruyorlar daha doğrusu sataşıyorlar, sizin Ortadoğu'da, Afrika'da, Güney Amerika'da, Güney Asya'da ne işiniz var diyorlar. 'Niçin oralara gidiyorsunuz, niçin oralarla ilgileniyorsunuz' diyorlar. İşte son olarak geçtiğimiz hafta Pazar akşamı yola çıktık ve Cuma gezisine kadar Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan bir Güney Amerika ziyareti yaptık. Yine aynı serzenişler, yine aynı sataşmalar ve Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Bey, şu anda içimizde bulunan birçok arkadaşımız da bizimle beraberdi. Biz sürekli oralarda olmasak, oralara gitmesek hem resmi ilişkilerimizi hem kişisel dostluklarımızı geliştirmezsek, iş adamlarımızın, müteahhitlerimizin oradaki varlığını nasıl sağlarız, nasıl güçlendiririz. Bunu yapacağız ki bu ilişkiler neticesinde kapılar bize açılsın. Bakıyorsunuz bazı yerlerde bire 10, bazı yerlerde bire 100 şu 12-13 yıl içerisinde artışımız var. Dikkat ederseniz gittiğimiz her yere iş adamlarımızla birlikte gidiyoruz. Bazen iki uçakla gidiyoruz, bazen üç, bazen de tek uçakla gidiyoruz. Mümkün olan her yerde mutlaka bir iş konseyi toplantısı da yapabilmek. Bu ziyaretler sırasında iş adamlarımız sektörel bazda gittiğimiz ülkenin iş adamlarıyla görüşmeler, toplantılar yapıyorlar, bağlantılar kuruyorlar, anlaşmalar yapıyorlar, mekanizmalar oluşturuyoruz."
"OTURARAK BAŞARI SAĞLANABİLİR Mİ?"
Kolombiya, Küba ve Meksika'da müteahhitlik sektöründe müthiş bir potansiyel olduğunu belirten Erdoğan, "Bunu bizzat o ülkelerin cumhurbaşkanları söylediler ve 'biz sizlerle beraber çalışmak isteriz' dediler. Oradaki muhataplarımıza müteahhitlerimizin dünyadaki başarılarından söz ettim, kendilerinden yararlanmalarını özellikle onlara tavsiye ettik. Bize eşlik eden iş adamlarımız da oralarda inanıyorum ki çok faydalı, çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler neticesinde oluşan temaslar, bundan sonra onların bize yapacakları iade-i ziyaret de çok daha ileri seviyelere gelecektir. Bazıları bizim oralara turistik seyahat yaptığımızı iddia ediyorlar. Kendileri sadece o amaçla yurt dışına çıkıyor olabilirler ama biz gittiğimiz her yerde, görüştüğümüz herkesle ülkemize nasıl bir fayda sağlayabiliriz, oralarda insanımızın önünü nasıl açabiliriz, onu konuşuyor, ona bakıyoruz. Bundan sonra da Mevlana'nın pergel benzetmesinden ilham alarak bir ayağımızı Türkiye'ye sabitleyip, diğer ile tüm dünyayı dolaşmaya devam edeceğiz. 'Durmak yok, yola devam' diyeceğiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerimiz var. Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden biri haline getirmek için daha çok çalışmalı, daha çok gayret göstermeliyiz. Ben Ankara'da sadece evrak imzalayan değil çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım' dediğim zaman birileri buna karşı çıkıyor. Yahu oturarak başarı sağlanabilir mi? Burada ülkemizin en saygın iş adamları var, kendilerine soruyorum, siz bu başarıyı oturarak mı elde ettiniz. Oturarak başarı elde etmek mümkün mü? Dünya ikincisi nasıl oldunuz, oturarak mı oldunuz, çalışarak, koşturarak mı oldunuz. Elbette çalışacağız, koşturacağız, terleyeceğiz" dedi
"Oturdukları yerden siyaset yapmaya, oturdukları yerden muhalefet yapmaya alışmış olanlar bizim tavrımızı yargılıyorlar" diyen Erdoğan, "Halbuki asıl eleştirilmesi gereken, asıl garip karşılanması gereken onların durumu. Proje desen proje yok, vizyon desen vizyon yok, hayal desen o bile yok, çalışma, gayret zaten hiç yok. O zaman bu millet sana niye ülkeyi temsil etsin, niye geleceğini emanet etsin. Sizlerin şantiyelerinizde güvenip, inanıp bekçi bile yapmayacağınız, bekçi olarak dahi işe almayacağınız kişilere bu millet niye itibar etsin ki, etmiyor zaten" şeklinde konuştu.
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
7 Haziran milletvekili genel seçimine işaret eden Erdoğan, "Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı. Gittiğimiz üç ülke de başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Seçimden sonra oluşacak Meclis evvela bu mesele üzerinde çalışmalı ve süratle netice almalı. Çünkü sistem dinamik olmazsa, sistem ön azmazsa, sistem sürekli tıkarsa bir yere varamazsınız. Onun için ön açıcı biz sistem. Bu adımları bunun için atmaya mecburuz. Bu benim kişisel görüşüm, kişisel tavsiyem ama 40 yıllık siyasi hayatımdaki siyasi deneyimlerin neticesi bu. Ben kitabın sahifeleri arasından sadece konuşmuyorum. Teori başarıyı getirmez. Eğer teori pratikle bütünleşirse başarıyı elde edebilirsiniz. Ben bu sisteme karşı çıkanlara bakıyorsunuz, ne istiyorsunuz diyorsunuz, onlar seçim sonrası nasıl bir Türkiye hayal ediyorlar diye merak ediyorsunuz, anlamaya çalışıyorsunuz, maalesef hiçbir şey yok. Ne bu ülkenin geleceği için ne milletin daha mutlu, müreffeh bir düzeye ulaşması için hiçbir projeleri, hiçbir öngörüleri yok. Onun için biz sizlerle beraber çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü siz inşa için varsınız, siz ihya için varsınız ama bunlarda ne ihya var ne inşa var" dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerin şöyle sürdürdü:
"Orta Asya'ya, Orta Doğu'ya, Afrika'ya, Güney Asya'ya, Güney Amerika'ya velhasıl dünyanın her yerinde gidilmemiş ülke, ele atılmamış iş bırakmayacağız. Hamdolsun gidiyoruz, görüyoruz ve ülkemizin nasıl gayet iyi bir yerde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Oraları görmesek bunu anlayamayız ama bu 'noktayı koyduk' anlamında değil demek ki iyi yoldayız. Bu anlamda bunu söylüyorum çünkü yapacağımız daha iyi şeyler var. Bizden geri olanlara bakmayacağız, bizden ileri olanlara bakacağız ve ona ulaşmaya çalışacağız. Devlet düzeyinde resmi kurumlarımızla gideceğiz, iş adamlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla gideceğiz, TİKA, AFAD ve Kızılay gibi yardım kuruluşlarımızla gideceğiz, Yunus Emre Enstitümüzle, üniversitelerimizle gideceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yere sadece iş yapmak için sadece para kazanmak için sadece diplomatik temaslar için gitmiyoruz. Bizim oralara giden diğer tüm ülkelerden, diğer herkesten bir farkımız var. Biz oralardaki insanları dostlarımız olarak görüyoruz. Bir kardeş, bir kardeşe nasıl giderse, bir dost bir dosta nasıl gider, niçin giderse biz de onun için gidiyoruz. Çünkü bizim oralardaki insanlara hem ortak bir tarihi ve kültürel geçmişimiz hem de ortak bir gelecek tasavvurumuz var. Mesela son ziyareti yaptığımız Güney Amerika bize ne kadar uzak, bizimle ne kadar ilgisiz gözüküyor değil mi. Yani non-stop 14 saat uçuşla ulaştık Kolombiya'ya. Halbuki tam tersi Amerika kıtasının tamamı gibi Güney Amerika ülkelerinde de 1800'lü yıllardan itibaren bu coğrafyadan göç edip oralara yerleşmiş, yüz binlerce kardeşimiz var, belki milyonlarca. Bunların içinde gittikleri ülkelerde siyasette, ticarette, kültürde, sanatta çok önemli konumlara gelen kişiler bulunuyor. Bu insanlar üzerinden oluşturacağımız ülsiyet bile tek başına bizim Güney Amerika'da çok güçlü bir şekilde var olmamıza yetiyor. Aynı şekilde Güney Asya'ya bakıyorsunuz, bize çok uzak gözüküyor. Oysa Osmanlı döneminde oralarda çok ciddi, çok önemli ilişkiler tesis etmişiz, Afrika keza öyle. Kısa bir süre önce Etiyopya, Cibuti ve Somali'ye gittik. Düşünebiliyor musunuz, buralara dünyanın en güçlü ülkeleri girmiyor, biz giriyoruz. Diyoruz ki biz gittiğimiz yer bizimle farklı bir ilişki içerisine girecektir ama gitmediğimiz yer de olmayacaktır. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu zaten ayrılmaz bir parçamız. Gönül sınırlarımızın kapsama alanı çok geniş, yeter ki oralara ulaşalım, gerisi gerçekten çok kolay. Bununla birlikte gittiğimiz yerlerde farkımızı ortaya koymamız lazım. Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler aynı zamanda merhametin temsilcisi, vicdanların sesi olmak durumundayız. Bizim farkımız bu olmalı."