Aso 20. Gündem Toplantısı
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, ASO 20'inci Gündem Toplantısı’nda, “Türkiye’de 228’i yabancılar tarafından olmak üzere 4 bin 113 patent başvurusu yapıldı.
Türkiye 173 ülke arasında 27’inci sırada yer alıyor. Dünyadaki bu yerimizden memnun değiliz. Burada hepimize görevler düşüyor” dedi.
Ankara Sanayi Odası “ASO Gündem Toplantıları”nın 20’incisi,Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Özdebir, Ülke olarak, yüksek katma değer içeren mal ve hizmetlerin üretimine odaklanmamız gerektiğini belirterek, “Bilgi ve yüksek teknoloji içeren mal ve hizmetlere yönelip, inovatif bir ekonomi oluşturmalıyız. Ne yazık ki katma değeri yüksek, bilgi ve teknoloji yoğun mal ve hizmet üretiminde yine dünya ortalamasına yaklaşmış değiliz. Türkiye 2010 yılında bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerde yaratılan katma değer milli gelirin yüzde 22’sini oluşturuyordu. Bu oran Dünyada yüzde 29, ABD’de yüzde 41, Kore’de yüzde 29, Almanya’da yüzde 31, İsrail’de yüzde 42 idi. Dünyada 2010 yılında 2,8 trilyon dolarlık teknoloji yoğun mal ihracatı yapıldı. Bu ihracatta Türkiye’nin payı sadece binde 14. Kore’nin payı ise yüzde 5 civarında. Türkiye’de yüksek teknolojiye dayanan sanayi üretiminin milli gelire katkısı 2010 yılında binde 5 oldu. Dünya ortalaması yüzde 2,2. Bu oran Çin’de yüzde 11, Kore’de yüzde 13. Görüldüğü gibi burada da dünya ortalamasının oldukça altındayız. Türkiyenin imalat sanayii ihracatı içinde yüksek teknoloji ürün payı 2010 yılında yüzde 3,4 idi. Bu oran ABD’de yüzde 28,5, Kore’de yüzde 27, Çin’de ise yüzde 33” diye konuştu.
“İNOVASYONA YÖNELMEMİZ GEREKİR”
TÜİK verilerine göre Şubat ayında yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payının yüzde 3,1 olduğunu bildiren Özdebir, şunları kaydetti:
“Küresel ekonomiyle, değer zincirinin alt halkalarında düşük katma değer yaratarak entegre olmuş bir ülke durumdayız. Bu durumu değiştirmek ve değer zincirinin üst halkalarına tırmanmak zorundayız. Bunun için inovasyona yönelmemiz gerekir. Şimdi inovasyon konusunda içinde bulunduğumuz durumu ortaya koyan bazı istatistiki bilgiler sunmak istiyorum. Avrupa Komisyonunun yayınladığı “İnovasyon Birlik Karnesi 2013” adlı raporda AB üyesi 27 ülkenin yanı sıra aralarında Türkiye’nin de olduğu diğer bazı Avrupa ülkelerinin inovasyondaki durumları karşılaştırmalı bir biçimde ele alınmış. Karşılaştırma, “Özet İnovasyon Endeksi” oluşturularak yapılmıştır. Rapora göre Türkiye “düşük dereceli ya da az yenilikçi” notu almış. Genel değerlendirmede çalışma kapsamına alınan 35 ülke içinde 0,21 puanla 34’üncü sırada yer almaktayız. AB ortalaması ise 0,54. Alt bileşenlere baktığımızda Türkiye’nin nerelerde zayıf olduğu ve inovasyon çalışmalarında nerelere yoğunlaşılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin zayıf olduğu alanlardan başında, “İnsan Kaynakları” gelmekte. Türkiye bu alanda 35 ülke arasında 0,07 endeks değeriyle sonuncu sırada. AB ortalaması ise 0,56. Görüldüğü gibi inovasyon potansiyelimizi artırmak için lisans ve lisansüstü derecelere sahip insanlarımızın sayısını ve kalitesini yükseltmek durumundayız. Ülkenin bilimsel kapasitesini değerlendirmek için oluşturulan “Araştırma Sistemleri” endeksinde Uluslararası bilimsel yayınlar,
Dünya çapında en çok atıfta bulunulan ilk yüzde 10’daki yayınlar, Doktorasını AB dışında yapmış öğrenciler dikkate alınıyor. “Araştırma Sistemleri”nde Türkiye 0,15 puan ile 27’inci sırada yer alıyor. AB ortalaması ise 0,48. Kamu sektöründe yapılan Ar-Ge harcamaları ve girişim sermayesi yatırımlarının dikkate alındığı “Finansman ve Destekler’de ise durumumuz biraz daha iyi. Türkiye, 0,36 puan ile 23’üncü sırada yer alıyor. Bu alanda AB ortalaması 0,59. İşletmelerin yaptıkları Ar-Ge harcamaları ve inovasyona yönelik harcamalar “İşletme yatırımları” endeksinde dikkate alınmaktadır. AB ortalamasının 0,41 olduğu “İşletme Yatırımları”nda 0,09 ile son sıradayız.”
“AB ORTALAMASININ ÜZERİNDE OLDUĞUMUZ TEK ALAN “YENİLİKÇİLİK””
İşletmelerin Ar-Ge’ye ve inovasyona yatırım yapmadığını ifade eden Özbedir, “KOBİ’ler arasındaki işbirlikleri, inovasyon yapan KOBİ’ler ve özel sektör-kamu sektörü ortak yayınlarından oluşan “İşbirliği ve Girişimcilik” endeksinde 0,25 puan ile 27’inci sırada yer almaktadır. AB ortalaması 0,53. Patent başvuruları, ticari markalar, tasarımlar “Entellektüel Varlıklar”ı oluşturuyor. “Entellektüel Varlıklar”da 0,12 ile 31’inci sıradayız. AB ortalaması ise 0,56. Rapor, KOBİ’lerin ürün, süreç, organizasyon ve pazarlamada gerçekleştirdikleri inovasyonlar “Yenilikçiler” endeksiyle ölçüyor. AB ortalamasının üzerinde olduğumuz tek alan “Yenilikçilik”. AB ortalaması 0,57 iken bizim puanımız 0,58. Bilgi yoğun faaliyetlerdeki istihdam, bilgi yoğun hizmet ihracatı, yurtdışından sağlanan patent ve lisans gelirleri, pazara ve işletmelere yeni inovasyon satışları “Ekonomik Etkiler” başlığı altında değerlendiriliyor. “Ekonomik Etkiler”de 0,27 puan ile 32’nci sıradayız. AB ortalaması 0,60. Görüldüğü gibi birçok alanda kat edilmesi gereken mesafe var. Ancak, son yıllarda sergilenen performansı da küçümsemememiz gerekir. Rapora göre AB ülkelerinde 2008-2012 döneminde ortalama inovasyon performansı ortalama olarak yüzde 1,6 artmış. Bu dönemde Türkiye’nin inovasyon performansındaki artış oranı ise ortalama yüzde 3,6. Eğer; özellikle lise ve yüksek öğretimde eğitimin kalitesini yükseltir, işletmelerimiz Ar-Ge ve inovasyona daha fazla kaynak ayırır, KOBİ’ler arasındaki işbirliklerini güçlendirirsek inovasyon performansımızı daha da hızlı artırabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Patentlerle inovasyon arasındaki ilişkinin birebir olmadığını vurgulayan Özdebir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ama inovasyon konusunda, bize bilgi vermesi için patentlerdeki durumuzla ilgili birkaç rakam vermek istiyorum. 2011 yılında Çin’de 526 bin 412, ABD’de 503 bin 582, Japonya’da 342 bin 610, Kore’de 178 bin 924, AB’de 142 bin 793 patent başvurusu yapıldı. Aynı yıl Türkiye’de 228’i yabancılar tarafından olmak üzere 4 bin 113 patent başvurusu yapıldı. Türkiye 173 ülke arasında 27’inci sırada yer alıyor. Dünyadaki bu yerimizden memnun değiliz. Burada hepimize görevler düşüyor”.
İyi bir üniversite eğitiminin olması için iyi bir lise eğitiminin olması gerektiğinin altını çizen Özdebir, geçtiğimiz yıllarda ASO olarak kurdukları liseyi anlattı.
Özdebir, çocukların şuanda lise 2’inci sınıfta olduğunu bildirerek, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen robot yarışmasında, çocukların 2 dalda birinci olduklarını ifade etti.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında TPE ile ortak işbirliği protokolü imzaladıklarını belirten Özdebir, “Bu protokol kapsamında 12 tane uzmanımız TPE’de 5 günlük bir eğitim aldı. TPE’nin bir ofisini burada açtık. ASO TPE Bilgi ve Dokümasyon Birimimiz Avrupa Patent ofisi tarafından onaylı. Türkiye’de kayıtlı 47’nci patent bilgi merkezini oluşturmakta” dedi.
“SINAİ MÜLKİYET KANUN TASARISI ŞUANDA TBMM’NİN GÜNDEMİNDE”
TPE Başkanı Asan’da, ASO ile imzalanan işbirliğine değinerek, “Bu imza töreninde şöyle bir karar almıştık. Bunun gerçek bir işbirliği olması lazım. Beni en çok sevindiren işbirliği töreninde aldığımız karar gereği gerçek bir işbirliği olması ve bunun ben Türkiye’de model olabileceğini düşünüyorum. Ofisin vermiş olduğu hizmetlere baktığınız zaman Türkiye’de pek fazla bir örneği yoktur. Biz bu kapasitenin daha fazla artırılmasıyla ilgili olarak elimizde olan tüm imkanları seferber etmek isteriz. Bu kapasitenin diğer sanayi odalarına bunun aktarılması noktasında da aracı olmak isteriz” ifadelerini kullandı.
Toplantı da Asan, “2023 Hedeflerinin Bilgi Ekonomisi ve Sınai Mülkiyet Perspektifiyle İncelenmesi” başlıklı sunumunu yaptı.
2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan, Başkanlığını Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü TPE’nin üyesi olduğu Türk Tasarım Danışma Konseyi’ne değinen Asan, “Bununla ilgili önemli bir gelişme şuanda. Tasarım Stratejisi ve Eylem planı hazırlandı. EKK’da görüşülememişti. Önümüzdeki Pazartesi günü 21 Nisan 2014 tarihinde EKK’da sunumu yapılacak. İnşallah haftaya bu strateji belgesinin medya tanıtımı yapılacak. Önemli bir aşama almış oluyoruz. Bu katma değeri yüksek bir tasarım yapısına geçmek için bu strateji belgesinin hayata geçmesi noktasına gelmiş bulunuyoruz. Fikri ve Sınai Mülkiyet çalışmaları tamamlandı. 1 ay içerisinde EKK’da görüşülmesi bekleniyor. Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı şuanda TBMM’nin gündeminde. Meclis kapanmadan yasalaşması öngörülüyor. Bu yaklaşık 100 maddene oluşuyor. Daha nitelikli sınai mülkiyet yapısına geçmek birinci amaç bu” değerlendirmesini yaptı
Kaynak: İHA
Ankara Sanayi Odası “ASO Gündem Toplantıları”nın 20’incisi,Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Özdebir, Ülke olarak, yüksek katma değer içeren mal ve hizmetlerin üretimine odaklanmamız gerektiğini belirterek, “Bilgi ve yüksek teknoloji içeren mal ve hizmetlere yönelip, inovatif bir ekonomi oluşturmalıyız. Ne yazık ki katma değeri yüksek, bilgi ve teknoloji yoğun mal ve hizmet üretiminde yine dünya ortalamasına yaklaşmış değiliz. Türkiye 2010 yılında bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerde yaratılan katma değer milli gelirin yüzde 22’sini oluşturuyordu. Bu oran Dünyada yüzde 29, ABD’de yüzde 41, Kore’de yüzde 29, Almanya’da yüzde 31, İsrail’de yüzde 42 idi. Dünyada 2010 yılında 2,8 trilyon dolarlık teknoloji yoğun mal ihracatı yapıldı. Bu ihracatta Türkiye’nin payı sadece binde 14. Kore’nin payı ise yüzde 5 civarında. Türkiye’de yüksek teknolojiye dayanan sanayi üretiminin milli gelire katkısı 2010 yılında binde 5 oldu. Dünya ortalaması yüzde 2,2. Bu oran Çin’de yüzde 11, Kore’de yüzde 13. Görüldüğü gibi burada da dünya ortalamasının oldukça altındayız. Türkiyenin imalat sanayii ihracatı içinde yüksek teknoloji ürün payı 2010 yılında yüzde 3,4 idi. Bu oran ABD’de yüzde 28,5, Kore’de yüzde 27, Çin’de ise yüzde 33” diye konuştu.
“İNOVASYONA YÖNELMEMİZ GEREKİR”
TÜİK verilerine göre Şubat ayında yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payının yüzde 3,1 olduğunu bildiren Özdebir, şunları kaydetti:
“Küresel ekonomiyle, değer zincirinin alt halkalarında düşük katma değer yaratarak entegre olmuş bir ülke durumdayız. Bu durumu değiştirmek ve değer zincirinin üst halkalarına tırmanmak zorundayız. Bunun için inovasyona yönelmemiz gerekir. Şimdi inovasyon konusunda içinde bulunduğumuz durumu ortaya koyan bazı istatistiki bilgiler sunmak istiyorum. Avrupa Komisyonunun yayınladığı “İnovasyon Birlik Karnesi 2013” adlı raporda AB üyesi 27 ülkenin yanı sıra aralarında Türkiye’nin de olduğu diğer bazı Avrupa ülkelerinin inovasyondaki durumları karşılaştırmalı bir biçimde ele alınmış. Karşılaştırma, “Özet İnovasyon Endeksi” oluşturularak yapılmıştır. Rapora göre Türkiye “düşük dereceli ya da az yenilikçi” notu almış. Genel değerlendirmede çalışma kapsamına alınan 35 ülke içinde 0,21 puanla 34’üncü sırada yer almaktayız. AB ortalaması ise 0,54. Alt bileşenlere baktığımızda Türkiye’nin nerelerde zayıf olduğu ve inovasyon çalışmalarında nerelere yoğunlaşılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin zayıf olduğu alanlardan başında, “İnsan Kaynakları” gelmekte. Türkiye bu alanda 35 ülke arasında 0,07 endeks değeriyle sonuncu sırada. AB ortalaması ise 0,56. Görüldüğü gibi inovasyon potansiyelimizi artırmak için lisans ve lisansüstü derecelere sahip insanlarımızın sayısını ve kalitesini yükseltmek durumundayız. Ülkenin bilimsel kapasitesini değerlendirmek için oluşturulan “Araştırma Sistemleri” endeksinde Uluslararası bilimsel yayınlar,
Dünya çapında en çok atıfta bulunulan ilk yüzde 10’daki yayınlar, Doktorasını AB dışında yapmış öğrenciler dikkate alınıyor. “Araştırma Sistemleri”nde Türkiye 0,15 puan ile 27’inci sırada yer alıyor. AB ortalaması ise 0,48. Kamu sektöründe yapılan Ar-Ge harcamaları ve girişim sermayesi yatırımlarının dikkate alındığı “Finansman ve Destekler’de ise durumumuz biraz daha iyi. Türkiye, 0,36 puan ile 23’üncü sırada yer alıyor. Bu alanda AB ortalaması 0,59. İşletmelerin yaptıkları Ar-Ge harcamaları ve inovasyona yönelik harcamalar “İşletme yatırımları” endeksinde dikkate alınmaktadır. AB ortalamasının 0,41 olduğu “İşletme Yatırımları”nda 0,09 ile son sıradayız.”
“AB ORTALAMASININ ÜZERİNDE OLDUĞUMUZ TEK ALAN “YENİLİKÇİLİK””
İşletmelerin Ar-Ge’ye ve inovasyona yatırım yapmadığını ifade eden Özbedir, “KOBİ’ler arasındaki işbirlikleri, inovasyon yapan KOBİ’ler ve özel sektör-kamu sektörü ortak yayınlarından oluşan “İşbirliği ve Girişimcilik” endeksinde 0,25 puan ile 27’inci sırada yer almaktadır. AB ortalaması 0,53. Patent başvuruları, ticari markalar, tasarımlar “Entellektüel Varlıklar”ı oluşturuyor. “Entellektüel Varlıklar”da 0,12 ile 31’inci sıradayız. AB ortalaması ise 0,56. Rapor, KOBİ’lerin ürün, süreç, organizasyon ve pazarlamada gerçekleştirdikleri inovasyonlar “Yenilikçiler” endeksiyle ölçüyor. AB ortalamasının üzerinde olduğumuz tek alan “Yenilikçilik”. AB ortalaması 0,57 iken bizim puanımız 0,58. Bilgi yoğun faaliyetlerdeki istihdam, bilgi yoğun hizmet ihracatı, yurtdışından sağlanan patent ve lisans gelirleri, pazara ve işletmelere yeni inovasyon satışları “Ekonomik Etkiler” başlığı altında değerlendiriliyor. “Ekonomik Etkiler”de 0,27 puan ile 32’nci sıradayız. AB ortalaması 0,60. Görüldüğü gibi birçok alanda kat edilmesi gereken mesafe var. Ancak, son yıllarda sergilenen performansı da küçümsemememiz gerekir. Rapora göre AB ülkelerinde 2008-2012 döneminde ortalama inovasyon performansı ortalama olarak yüzde 1,6 artmış. Bu dönemde Türkiye’nin inovasyon performansındaki artış oranı ise ortalama yüzde 3,6. Eğer; özellikle lise ve yüksek öğretimde eğitimin kalitesini yükseltir, işletmelerimiz Ar-Ge ve inovasyona daha fazla kaynak ayırır, KOBİ’ler arasındaki işbirliklerini güçlendirirsek inovasyon performansımızı daha da hızlı artırabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Patentlerle inovasyon arasındaki ilişkinin birebir olmadığını vurgulayan Özdebir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ama inovasyon konusunda, bize bilgi vermesi için patentlerdeki durumuzla ilgili birkaç rakam vermek istiyorum. 2011 yılında Çin’de 526 bin 412, ABD’de 503 bin 582, Japonya’da 342 bin 610, Kore’de 178 bin 924, AB’de 142 bin 793 patent başvurusu yapıldı. Aynı yıl Türkiye’de 228’i yabancılar tarafından olmak üzere 4 bin 113 patent başvurusu yapıldı. Türkiye 173 ülke arasında 27’inci sırada yer alıyor. Dünyadaki bu yerimizden memnun değiliz. Burada hepimize görevler düşüyor”.
İyi bir üniversite eğitiminin olması için iyi bir lise eğitiminin olması gerektiğinin altını çizen Özdebir, geçtiğimiz yıllarda ASO olarak kurdukları liseyi anlattı.
Özdebir, çocukların şuanda lise 2’inci sınıfta olduğunu bildirerek, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen robot yarışmasında, çocukların 2 dalda birinci olduklarını ifade etti.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında TPE ile ortak işbirliği protokolü imzaladıklarını belirten Özdebir, “Bu protokol kapsamında 12 tane uzmanımız TPE’de 5 günlük bir eğitim aldı. TPE’nin bir ofisini burada açtık. ASO TPE Bilgi ve Dokümasyon Birimimiz Avrupa Patent ofisi tarafından onaylı. Türkiye’de kayıtlı 47’nci patent bilgi merkezini oluşturmakta” dedi.
“SINAİ MÜLKİYET KANUN TASARISI ŞUANDA TBMM’NİN GÜNDEMİNDE”
TPE Başkanı Asan’da, ASO ile imzalanan işbirliğine değinerek, “Bu imza töreninde şöyle bir karar almıştık. Bunun gerçek bir işbirliği olması lazım. Beni en çok sevindiren işbirliği töreninde aldığımız karar gereği gerçek bir işbirliği olması ve bunun ben Türkiye’de model olabileceğini düşünüyorum. Ofisin vermiş olduğu hizmetlere baktığınız zaman Türkiye’de pek fazla bir örneği yoktur. Biz bu kapasitenin daha fazla artırılmasıyla ilgili olarak elimizde olan tüm imkanları seferber etmek isteriz. Bu kapasitenin diğer sanayi odalarına bunun aktarılması noktasında da aracı olmak isteriz” ifadelerini kullandı.
Toplantı da Asan, “2023 Hedeflerinin Bilgi Ekonomisi ve Sınai Mülkiyet Perspektifiyle İncelenmesi” başlıklı sunumunu yaptı.
2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan, Başkanlığını Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü TPE’nin üyesi olduğu Türk Tasarım Danışma Konseyi’ne değinen Asan, “Bununla ilgili önemli bir gelişme şuanda. Tasarım Stratejisi ve Eylem planı hazırlandı. EKK’da görüşülememişti. Önümüzdeki Pazartesi günü 21 Nisan 2014 tarihinde EKK’da sunumu yapılacak. İnşallah haftaya bu strateji belgesinin medya tanıtımı yapılacak. Önemli bir aşama almış oluyoruz. Bu katma değeri yüksek bir tasarım yapısına geçmek için bu strateji belgesinin hayata geçmesi noktasına gelmiş bulunuyoruz. Fikri ve Sınai Mülkiyet çalışmaları tamamlandı. 1 ay içerisinde EKK’da görüşülmesi bekleniyor. Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı şuanda TBMM’nin gündeminde. Meclis kapanmadan yasalaşması öngörülüyor. Bu yaklaşık 100 maddene oluşuyor. Daha nitelikli sınai mülkiyet yapısına geçmek birinci amaç bu” değerlendirmesini yaptı