Türkiye’de Yaklaşık 650 Bin Otizm Hastası Var

İçel İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Mustafa Kemal Başaralı, dünyada her 100-150 çocuktan birinin otizmden etkilendiğini, Türkiye’de ise yaklaşık 650 bin otizm hastası olduğunun tahmin edildiğini bildirdi.

Türkiye’de Yaklaşık 650 Bin Otizm Hastası Var

Doç. Dr. Başaralı, “2 Nisan Dünya Otizm Günü” dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Birleşmiş Milletler’in kararıyla 2008 yılından itibaren dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve sorunlara çözüm bulmak amacıyla her yıl 2 Nisan tarihinin “Dünya Otizm Günü” olarak kabul edildiğini belirten Başaralı, her yıl Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesinin ve otizmin bilinirliği artırılarak erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini kaydetti.

Otizmin genellikle hayatın ilk 2-5 yılı içerisinde belirti verdiğini ifade eden Başaralı, “Otizm, doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen karmaşık, nörolojik tabanlı, çok farklı formları ile sosyal sorunlar oluşturabilen, bebeklik veya erken çocukluk dönemi sosyal yetilerdeki gelişim bozukluğu hastalığıdır. Otizm günümüzde en sık rastlanan gelişimsel bozukluklar arasında yer almaktadır” dedi.

Otizmin dış görünümleri ile diğer çocuklardan farklı olmayan, davranışsal gelişim düzeyinde anormallik ve içe kapanıklıkla kendini gösterdiğini dile getiren Başaralı, belirtilerini ise şöyle sıraladı:
“Sizinle ve başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, ismi söylendiğinde veya çağrıldığında dönüp bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, konuşmada yaşıtlarının gerisinde kalmışsa, gözleri sık sık bir şeye takılıp kalıyorsa, anlamsız gülme veya ağlama krizleri varsa, parmağıyla istediği şeyi işaret ederek göstermiyorsa, oyuncaklarla amacına uygun oynamayı beceremiyorsa, yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, ellerini kanat gibi çırpma, parmak uçlarında yürüme, kendi çevresinde veya eşyalar etrafında dönme, sallanma, çırpınma şeklinde garip ve yineleyici hareketleri varsa, bir şarkının bir bölümünü tekrar tekrar söylemek, dolapların kapaklarını sürekli olarak açıp kapatmak, ayak parmaklarının ucunda odanın bir ucundan öbür ucuna koşturmak, bazı eşyaları döndürmek veya sürekli sıraya dizmek gibi çeşitli ilgi ve davranış takıntıları varsa, günlük yaşamındaki değişimlere aşırı tepkiler veriyor ve uyum sağlayamıyorsa, kendilerine ve çevrelerine yönelik zarar verici davranışlara sahipse anne babaların çocuklarını zaman kaybetmeden doğru erken teşhis için çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları veya çocuk nörologu bulunan sağlık kurumlarına götürmelerini öneririz.”
Otizmli çocuklar için konuşma dilinin öğrenilmesinin en zor şey olduğunun da altını çizen Başaralı, bu çocukların somut düşündüklerini, dili sadece sözcüklerin anlamlarına göre yorumladıklarını anlattı. Türkiye’de otizmli bireylerin sayısı hakkında sağlıklı bilgi olmadığına işaret eden Başaralı, şöyle devam etti:
“Dünyada her 100-150 çocuktan biri otizmden etkilenmiş görülüyor. Bu ölçekle ülkemizde yaklaşık 650 bin kişinin otizm olduğu tahmin edilmektedir. Otizmli bireylerin topluma kazandırılmasında bugün için kabul edilmiş en önemli yöntem, erken yaşta verilmeye başlanan bireyselleştirilmiş özel eğitimdir. Özel eğitim alan otizmli çocukların sosyal yönlerinin geliştiği, iletişim becerilerinin arttığı ve takıntılı davranışlarının azaldığı bilinmektedir. Sevgi, sabır ve anlayışla sürdürülen eğitimlerle desteklenen otizmli çocuklar, akranlarının sahip oldukları becerileri edinerek toplumda yerlerini alabilmektedirler.”
Kaynak: İHA