Asker Ailelerinin 'şüpheli Ölümler'Eylemi
Çocukları askerlik görevini yaparken ölüm haberlerini alan ve çocuklarının intihar değil cinayet kurbanı olduklarını iddia eden aileler, Antalya’da bir araya geldi.
Açtıkları davalardan bir sonuç alamayan aileler gözyaşları içinde Başbakan Erdoğan’dan yardım istedi.
Antalya’da bir grup aile, çocuklarının askerde şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri, şehitlik haklarının verilmemesi ve olayın sorumlularının bulunmadığını ileri sürerek Kazım Özalp Caddesi (Kapalıyol) havuz başında basın açıklaması yaptı.
Tunceli'nin Hozat İlçesine bağlı Sarıtaş Jandarma Karakolu'nda askerlik görevini yaparken, 5 Ekim 2009'da nöbette intihar ettiği öne sürülen er Murat Oktay Can’ın ailesinin avukatı Ahmet Çevik, yaptıkları tüm yasal mücadeleye rağmen bir sonuca ulaşamadıklarını belirtti.
Askeriyede her şüpheli ölümün bir cinayet olduğunu iddia eden avukat Çevik, şöyle konuştu: ”Türkiye’de son 10 yılda 987 kişi eğitim zayiatı adı altında şüpheli şekilde hayatını kaybetmiştir. Son 20 yılda 2 tugay asker şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Şüpheli ölümler bir cinayettir. Benim müvekkilimde bir cinayete kurban gitmiştir. Çok basit şekilde önlem alınabilir. Bir sivilleşme süreci yaşıyoruz. Bir demokratikleşme süreci yaşanıyor. Bu süreçte askeriyedeki şüpheli ölümlerinde üzerine gidilmelidir”
Oğlunun ölümünün üzerine gidilmediğini kaydeden baba Oktay Can, şunları söyledi: “Türkiye’de 987 şüpheli şekilde hayatını kaybeden askerlerin ailelerini temsilen buradayız. Askeri mahkemelere ne kadar delil sunduysak sunalım bir sonuç alamadık. Dava açamayan aileleri katarsak bu sayı 5 bine yükseliyor. Biz aileler olarak 19.11.2013 tarihinde meclis önünde oturma kararı aldık. Bu kapsamda başta Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve siyasi parti başkanlıklarına mektuplarımızı gönderdik. Biz, anne babalar hiçbir haklardan yararlanamıyoruz”
22 delil sunmasına rağmen halen kendisinden yeni delil istendiğini ifade eden baba Oktay Can, “75 milyonun huzurunda oğlumun mezarının açılmasını istiyorum” dedi.
Gözleri dolan baba Can, konuşmasına devam edemedi.
Anne Sümbesel Can da çocuğunu gülerek oynayarak, davul zurnalı askere gönderdiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Oğlumun önce şehit olduğunu, daha sonra da intihar ettiğini söylediler. Buradan Cumhurbaşkanına, Başbakana tüm bakanlara sesleniyorum. ‘Bizim sesimizi duysunlar. Benim çocuğumu vuranlar dışarıda geziyor. Çocuklarımızın hakkını bize vermiyorsa, o zaman çocuklarımızı geri versin. Çocuklarımızı evlatlarımızı istiyoruz”
2012 yılında Muş’ta vatani görevini yaparken şüpheli şekilde hayatını kaybeden Uysal Doğan’ın babası Rıza Doğan ise sözlerine şöyle devam etti:“Silahta parmak izi olmamasına rağmen oğlum intihar etti diye bize haber geldi. Davada bize takipsizlik kararı verildi.
Dosya şuan Genel Kurmay Başkanlığı’nda. ‘Önlem aldık’ diyorlar. Böyle mi önlem alıyorlar. Adalet Bakanlığı’na mektup yazdık. Cevap verilmedi."
Anne Gülizar Doğan da oğlunu gülerek askere gönderdiğini ve her gün telefonla görüştüklerinde çok mutlu olduğunu söyledi.
Gözyaşları içinde oğlunun intihar etmediğini haykıran anne Gülizar Uysal, “Oğlum hayatta intihar etmez. Hayatı çok severdi. İntihar etmiş olamaz” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Antalya’da bir grup aile, çocuklarının askerde şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri, şehitlik haklarının verilmemesi ve olayın sorumlularının bulunmadığını ileri sürerek Kazım Özalp Caddesi (Kapalıyol) havuz başında basın açıklaması yaptı.
Tunceli'nin Hozat İlçesine bağlı Sarıtaş Jandarma Karakolu'nda askerlik görevini yaparken, 5 Ekim 2009'da nöbette intihar ettiği öne sürülen er Murat Oktay Can’ın ailesinin avukatı Ahmet Çevik, yaptıkları tüm yasal mücadeleye rağmen bir sonuca ulaşamadıklarını belirtti.
Askeriyede her şüpheli ölümün bir cinayet olduğunu iddia eden avukat Çevik, şöyle konuştu: ”Türkiye’de son 10 yılda 987 kişi eğitim zayiatı adı altında şüpheli şekilde hayatını kaybetmiştir. Son 20 yılda 2 tugay asker şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Şüpheli ölümler bir cinayettir. Benim müvekkilimde bir cinayete kurban gitmiştir. Çok basit şekilde önlem alınabilir. Bir sivilleşme süreci yaşıyoruz. Bir demokratikleşme süreci yaşanıyor. Bu süreçte askeriyedeki şüpheli ölümlerinde üzerine gidilmelidir”
Oğlunun ölümünün üzerine gidilmediğini kaydeden baba Oktay Can, şunları söyledi: “Türkiye’de 987 şüpheli şekilde hayatını kaybeden askerlerin ailelerini temsilen buradayız. Askeri mahkemelere ne kadar delil sunduysak sunalım bir sonuç alamadık. Dava açamayan aileleri katarsak bu sayı 5 bine yükseliyor. Biz aileler olarak 19.11.2013 tarihinde meclis önünde oturma kararı aldık. Bu kapsamda başta Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve siyasi parti başkanlıklarına mektuplarımızı gönderdik. Biz, anne babalar hiçbir haklardan yararlanamıyoruz”
22 delil sunmasına rağmen halen kendisinden yeni delil istendiğini ifade eden baba Oktay Can, “75 milyonun huzurunda oğlumun mezarının açılmasını istiyorum” dedi.
Gözleri dolan baba Can, konuşmasına devam edemedi.
Anne Sümbesel Can da çocuğunu gülerek oynayarak, davul zurnalı askere gönderdiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Oğlumun önce şehit olduğunu, daha sonra da intihar ettiğini söylediler. Buradan Cumhurbaşkanına, Başbakana tüm bakanlara sesleniyorum. ‘Bizim sesimizi duysunlar. Benim çocuğumu vuranlar dışarıda geziyor. Çocuklarımızın hakkını bize vermiyorsa, o zaman çocuklarımızı geri versin. Çocuklarımızı evlatlarımızı istiyoruz”
2012 yılında Muş’ta vatani görevini yaparken şüpheli şekilde hayatını kaybeden Uysal Doğan’ın babası Rıza Doğan ise sözlerine şöyle devam etti:“Silahta parmak izi olmamasına rağmen oğlum intihar etti diye bize haber geldi. Davada bize takipsizlik kararı verildi.
Dosya şuan Genel Kurmay Başkanlığı’nda. ‘Önlem aldık’ diyorlar. Böyle mi önlem alıyorlar. Adalet Bakanlığı’na mektup yazdık. Cevap verilmedi."
Anne Gülizar Doğan da oğlunu gülerek askere gönderdiğini ve her gün telefonla görüştüklerinde çok mutlu olduğunu söyledi.
Gözyaşları içinde oğlunun intihar etmediğini haykıran anne Gülizar Uysal, “Oğlum hayatta intihar etmez. Hayatı çok severdi. İntihar etmiş olamaz” diye konuştu.