Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı '10| Çalışma Meclisi'Toplantısı (2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Acaba biz işçi-memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız? Türkiye'nin bunu halletmesi gerektiğine inanıyorum.

Gelin oturalım hep birlikte 'çalışanlar' başlığı altında toparlayalım. Eğer bunu bu başlık altında toparlarsak, bu iki yanlış ve iki bakış ortadan kalkmış olacak. İşçi memur böyle bir ayrım olmamış olur" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı '10| Çalışma Meclisi' toplantısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar katılımıyla Bilkent Otel'de gerçekleştirildi

Erdoğan, yaptığı konuşmada, çalışma meclisinin tüm taraflarına tüm katılımcılara gerek mayıs ayındaki hazırlık toplantılarına gerekse meclis toplantılarına verecekleri katkılar için teşekkür ettiğini belirterek, programının yoğunluğu dolayısıyla konuşmasını yaptıktan sonra toplantıdan ayrılacağını bildirdi. Çalışma meclisinin gündemdeki bütün konuları etraflıca değerlendirdiğini anlatan Erdoğan, "Çalışma hayatındaki barışı, huzuru, istikrarı, Türkiye'nin hem bugünü hem geleceği için hayati bir unsur olarak gördük" dedi.

Dünyadaki tartışmaların çok yakından takip edilmesi ve bundan dersler çıkarılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Özellikle de bizim ahi teşkilatımızda olduğu gibi işçi-işveren, patron-emekçi ayrımını bir tarafa koyacağız. Ne işverensiz, ne de işçisiz böyle bir hayat mümkün değil. Yol arkadaşları, bir terazinin iki yarı tepesinde bulunan iki ayrı taraf değildir. İki insanın her anlamda birbirine benzemez, yetenekler, imkanlar, fırsatlar insanları birbirinden farklı kılabilir. Aynı köyden aynı aileden yola çıkıp bir işçi bir patron olabilir. Önemli olan emeğini ortaya koyanın alnının teri kuramadan emeğinin hakkını alabilmesidir. Önemli olan kişinin sermayesini ortaya koyabilmesi ve oradan hakkını alabilmesidir" diye konuştu.

"EMEK-SERMAYE GİBİ BAŞLIKLARIN YANLIŞ TANIMLANDIĞINA İNANIYORUM"
Emek ve sermaye gibi başlıkların yanlış tanımlandığına işaret eden Erdoğan, emek, sermaye, üretim ve tüketimin insanın birer türevi olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "İnsan varsa bunlar vardır. İnsan yoksa bunların hiçbiri yoktur. Öyleyse hedef, insanı insan olduğu için güçlü kılmamızdır. Adil bir devlete düşen o anlayışı o bakış açısını savunmak, toplumun bütün kesimleriyle birlikte, esnafa, tüccara, çiftçiye eşit mesafede durmaktır. Adil bir hükümet toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi çalışma hayatında da uzlaşmayı sağlayacak mekanizmayı oluşturmak durumundadır. Hükümet olarak 11 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz" ifadelerini kullandı.

"Acaba biz işçi-memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız" diyen Erdoğan, "Türkiye'nin de bunun halletmesi gerektiğine inanıyorum. Gelin oturalım hep birlikte 'çalışanlar' başlığı altında toparlayalım. Eğer bunu bu başlık altında toparlarsak; bu iki yanlış, iki bakış ortadan kalkmış olacak. İşçi-memur böyle bir ayrım olmamış olur. Sadece çalışanlar hepsini toplamış olur. Ben şahsen gençliğimden itibaren İstanbul Belediyesi'nde işçi olarak çalıştım. Daha sonra özel sektörde de çalıştım. Daha sonra işveren de oldum" dedi.

İşçisinin ve memurunun hakkını teslim edilmeyen bir ülkenin gelecek hedeflerine ulaşamayacağına dikkat çeken Erdoğan, "2023 hedeflerini hep beraber inşa edeceğiz. Toplumsal her meselemizde ortak aklı öne çıkaracak, ortak hedefler doğrultusunda ortak çözümler üreteceğiz. Bu ülkede çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Eğer yumruklar sıkılı olursa el sıkamayız, eğer ellerde taş olursa, molotof olursa, silah, sopa olursa diyalog kuramayız. Sorunları çözmek için birbirimizi anlayacağımız hoşgörü ortamını oluşturmak durumundayız" şeklinde konuştu.

İşçinin de, memurun da sorunlarını çözmek için diyalog ve uzlaşmaya gerek olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim sorunlarımızı dışarıdan gelen birileri değil, bizzat biz kendimiz hep birlikte çözebiliriz. Eğer dışarıdan birileri gelirse inanın sadece karıştırmak için gelir. Bunu zaten yaşadık, gördük ve görüyoruz. Kendi meselemizi kendimiz çözeceğiz. Oturarak konuşacağız, ortak akılla ve zeminle ortak bir noktada buluşacağız" diye konuştu.

"Onların bildiklerini benim işçi, memur kardeşlerim de biliyor" diyen Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Şiddet hiçbir soruda çözüm yöntemi olamaz. Silah, taş, molotof, roketatar hiçbir sorunda çözüm yolu olamaz. Şiddet bir sorun çözme yöntemi olmadığı için. Örgütlenme, grev hakkı var. Şiddeti öven, şiddetten medet uman siyasi parti en başta kendisini inkar eder. Şiddetin her türlüsünü dışlayacak her alanda sorunlarımızı şiddetsiz bir ortamda diyalogla çözmenin mücadelesi içinde olmalıyız."
Çalışma hayatının her meselesini ele aldıklarını bildiren Erdoğan, "Müzakere bir tarafın diğerine dayatma yapmasıyla olmaz, diyalogla olur. Bir adım atarsın, karşındaki de bir adım atar. Sonuçta ortak bir nokta bulunur. Müzakere ve diyalog noktasını bugüne kadar başarıyla çalıştık" şeklinde konuştu.

Kıdem tazminatına ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Bir kişi bir gün bile çalışsa, o onun hesabına girmeli. Bundan sonra 11 ay, mevsimlik yok. Kıdem sürekli çalışıyor. Alt işverenlikte bakanlığımız çalışmalarını yapıyor. Türkiye'nin huzuru iç barışı hiç kuşkusuz çalışma hayatının barış ve istikrarına bağlıdır. Diyalog kanallarını açık tutacak" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik ise, çalışma hayatına ilişkin iki gün boyunca çok önemli konuların tartışılacağı toplantımızın başarılı geçmesi temennisinde bulunduğunu belirterek, "Hükümet ve bakanlık olarak, sosyal diyaloğu esas olan ve emek ile sermayeyi bütün olarak gören anlayışımız sayesinde son derece önemli reformlara imza attık" dedi.

Çalışma hayatında yapılan faaliyetler hakkında bilgi veren Çelik, çözüme kavuşan sorunların çalışma hayatında olduğunu dile getirdi. Taşeron işçilerin karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunların olduğunu anlatan Çelik, bu konunun sürüncemede bırakılacak bir konu olmadığını ifade etti.

Kıdem tazminatı sorununa bir çözüm üretilmesi gerektiğine dikkat çeken Çelik, bu konunun mutlaka bir çözüme kavuşturulması gerektiğine işaret etti. İstihdam büroları ile ilgili istismarı önleyici bir açılım getirilmesi gerektiğini belirten Çelik, sosyal güvenceden yoksun olan kesimler hakkında bilgi verdi. Çelik, "İşçinin istismarını mutlaka engelleyeceğiz ama bu arada doğum yapan bir kardeşimizin 3-5 aylık istihdam esnekliğini sağlayacak bir düzenleme talebini de mutlaka masada konuşmamız gerekiyor" dedi.

Sendikal mevzuatın yürürlüğe girmesiyle çalışma hayatının kurtarıldığını bildiren Çelik, bu yasanın son derece önemli kazanımlar getirdiğini ama eksikliklerinin de olduğunu dile getirdi

Kaynak: İHA