AK Parti Myk Toplantısı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "PKK, ister silaha yeniden sarılsın. PKK teröre, insan öldürmeye isterse yeniden dönsün isterse katliam yapsın. Ne yaparsa yapsın. Biz vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir şekilde vatandaşlarımızın temsilcisi olarak PKK'yı, şunu, bunu görmedik. Vatandaşlarımızın makul, meşru taleplerini onlara verirken PKK'nın, şunun bunun merhametine bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur" dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Pazar günü yapılan Beşiktaş-Galatasaray maçının ardından yaşanan olaylar konusunda, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın stadyuma kaçak girişlere ilişkin açıklamalarının çeliştiğini ifade eden bir gazetecinin "Bu konuda bir sıkıntı mı söz konusu? Kaçak giriş var mı, yok mu?" sorusu üzerine Çelik, yanlış bir hesap varsa bunun kamera görüntülerinden ve yapılacak incelemelerden sonra ortaya çıkacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün görevlendirdiği müfettişlerin konuyu incelediğini belirten Çelik, Futbol Federasyonunun da değerlendirme ve inceleme yapacağını ifade etti.
Çelik, detaylar üzerinde polemiğe girmektense araştırmaların sonuçlarını bekleyip, ona göre hüküm vermenin doğru olacağına işaret ederek, gerek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gerekse bizzat bu işlerden sorumlu Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın ezbere açıklama yapmadıklarını, bilgi ve belgeye dayalı konuştuklarını düşündüğünü ifade etti.
"Demokratikleşme çok bilinmeyen bir denklem falan değildir"-
Muhalefet partilerinin, "demokratikleşme paketiyle ilgili çalışmaların perde arkasından yapıldığı" iddialarına ilişkin soru üzerine Çelik, demokratikleşme paketinin tamamen demokratik yöntemlerle hazırladıklarını belirtti.
Hüseyin Çelik, şöyle devam etti:
"Vatandaştan oy istemeye giderken 2011'de 'eğer siz bizim iktidarımızın devamından yana oy kullanırsanız biz şunları şunları yapacağız' demiştik. Orada aşağı yukarı, makro düzeyde, ana başlıkları zaten vatandaşla paylaşmışız. Diğer siyasi partilerin ne istediği ne istemediği yine bellidir. Türkiye'nin ihtiyacı nedir ne değildir bu bellidir. Demokratikleşme çok bilinmeyen bir denklem falan değildir. Dünyadaki ileri demokrasinin standartları bellidir. Diyelim ki her türlü ayrımcılığa karşı durmak, kültürel haklar konusunda cimri davranmamak ve dünyadaki ileri demoratik ülkelerin standartlarını yakalamak bilinmeyen bir şey mi var? Başbakan'ın pazartesi Başbakanlık Yeni Bina'da açıklayacağı demokratikleşme paketi, bu ilk defa konuşulan, kimsenin duymadığı bilmediği elbette şeyler değildir.
Bazı konularda kanuni değişiklikler yapacağız. Bunu nerede yapacağız? Müsaade edin, AK Parti kendi teklifini hazırlıyor. Bu, AK Parti hükümetinin teklifidir. Bu tasarıya dönüştürülerek de TBMM'ye gelebilir. Komisyonlarda görüşülerken orada üç muhalif partinin mensupları olmayacak mı? Komisyondan, alt komisyona indirilmesi söz konusu olursa orada onların verdiği üyeler olmayacak mı? Neticede, Sayın Başbakan tarafından bunlar açıklandıktan sonra elbette bunların müzakeresi olacaktır, ondan sonra kanunsa kanun, anayasa yapılabilirse oranın meselesidir. Hükümet, 'şunlar ikincil mevzuat, yönetmelik gerektiriyor, tüzük değişikliğii gerektiriyor, bir talimatname gerektiriyor' dediği zaman bunu gidip başkasıyla paylaşmasına gerek yok. Bunlar zaten uygulamadaki detaylarla ilgilidir."
Çelik, "PKK, ister silaha yeniden sarılsın. PKK teröre, insan öldürmeye isterse yeniden dönsün, isterse katliam yapsın. Ne yaparsa yapsın biz vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir şeklide vatandaşlarımızın temsilcisi olarak PKK'yı, şunu, bunu görmedik. Vatandaşlarımızın makul, meşru taleplerini onlara verirken PKK'nın, şunun bunun merhametine bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur. Dolayısıyla 'İmralı istedi yapıldı' şeklindeki ifadeler gerçekle bağdaşmadığı gibi büyük bir iftiradır" diye konuştu.
Demokratikleşme adına yapılan iyileştirmeleri hiçbir terör örgütünün temin etmediğini vurgulayan Çelik, yayınlayacak demokratikleşme paketinin halkta genel bir memnuniyet uyandırmasını, çözüm sürecine de katkı sağlamsını temenni ettiklerini kaydetti.
Demokratikleşme paketi yayınlanmadan BDP ve PKK'nın "bunun bir anlamı kalmadı, bu zaten işe yaramayacak" demeye başladığını ifade eden Çelik, "Hükümetin demokratikleşme anlamında, Kürt vatandaşlarımızın kültürel hakları anlamında bugüne kadar yaptıklaryıla ilgili olarak BDP'nin, PKK'nın bugüne kadar şu da iyi olduğu dediğine şahit oldunuz mu? Ne yaparsanız yapın, arkasından kendi tabanlarına gidip 'bunlar kendisi mi oluyor? Biz bastırıyoruz oluyor' diyecek. PKK bunu söyleyecek, MHP de mal görmüş mağribi gibi sarılacak, bunu propaganda malzemesi yapacak. Bu demokratikleşme paketi Türkiye'nin ihtiyacıdır, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ihtiyacıdır. İster Alevi, ister Sünni, ister Kürt, ister Türk, bizim ülkemizin meselesidir. Gerçek manada hukuk devleti olmamızın gereğidir, gerçek anlamda ileri demokratik standartlara ulaşmamız gerektiği için bunlar yapılıyor" dedi.
Çelik, toplumsal zihniyetin, toplumsal algının yönetilerek reform yapılabileceğini, halkın gönlünde karşılık bulmayan, kağıt üzerinde yapılan reformların başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını belirterek, "Onun için biz, bir taraftan toplumsal algıyı iyi yöneteceğiz, vatandaşlarımızın yüreğine dokunacağız ve insanımızın birbirini sevmesini sağlayarak reformlara devam edeceğiz. Türkiye böyle böyle demokratikleşecek. Bir anda boyacı küpü mantığıyla demokratikleşme olsa bunu başkası da yapardı, bu mümkün değil, sihirbaz yöntemiyle bir toplumu değiştirip, dönüştüremezseniz" değerlendirmesinde bulundu.
24 saat Kütçe yayın yapan devlet kanalının açılmasıyla Türkiye'nin bölünmediğini, dil konusundaki sınırlamalarla ilgili hükümetin birçok adım attığını ve kimsenin de bölünmediğini vurgulayan Hüseyin Çelik, buna rağmen MHP'lilerin bir taraftan "kimse bu ülkeyi bölemez, böldürmeyiz", diğer taraftan da "Türkiye bölünüyor" diye bağırdıklarını kendi içlerinde çeliştiklerini anlattı.
Çelik, Herkesin mutlu olduğu, aidiyet duygusuyla topluma, ülkeye bağlı olduğu yapıyı kurmanın hükümetlerin ve parlamentoların boynunun borcu olduğuna dikkati çekti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun demokratikleşme paketiyle ilgili olarak "samimi olsalar destekleriz bu paketi" sözlerini anımsatan Çelik, "Bizim samimiyetimizi neyle sınıyorsunuz? Biz, size ilk günden itibaren diyoruz: biz, AK Parti'nin tüzüğünü hazırlamıyoruz. Bu Türkiye'nin meselesidir. AK Parti kendi teklifini hazırlarken de kendi ilgili organlarında bunu konuşsun, tartışsın, sonra Sayın Başbakan kamuoyuna açıklayacak. Bunun neresi gizli saklı?"
Çelik, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığındaki ortam dinleme cihazlarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınanların serbest bırakılmasıyla ilgili bir soru üzerine de "Gözaltına alınan kişilerin ifadelerinin yetkili mercileri tatmin etmesi gerekiyor. 'Şunu tutuklayın, yargılayın, şunu tutuksuz yargılayın' deme hakkımız yok. Sayın Başbakan, eski Genelkurmay Başkanına ilişkin olarak 'bence tutuksuz yargılayın' demesine rağmen tutuklu yargılanıyor. Oradaki bütün detaylara, ifadelere bu işe karışanlarla ilgili bütün detay ve dokümanlara sahip değilim. Onlar beraat etmedi, serbest bırakıldılar" yanıtını verdi.
Kaynak: AA
Pazar günü yapılan Beşiktaş-Galatasaray maçının ardından yaşanan olaylar konusunda, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın stadyuma kaçak girişlere ilişkin açıklamalarının çeliştiğini ifade eden bir gazetecinin "Bu konuda bir sıkıntı mı söz konusu? Kaçak giriş var mı, yok mu?" sorusu üzerine Çelik, yanlış bir hesap varsa bunun kamera görüntülerinden ve yapılacak incelemelerden sonra ortaya çıkacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün görevlendirdiği müfettişlerin konuyu incelediğini belirten Çelik, Futbol Federasyonunun da değerlendirme ve inceleme yapacağını ifade etti.
Çelik, detaylar üzerinde polemiğe girmektense araştırmaların sonuçlarını bekleyip, ona göre hüküm vermenin doğru olacağına işaret ederek, gerek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gerekse bizzat bu işlerden sorumlu Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın ezbere açıklama yapmadıklarını, bilgi ve belgeye dayalı konuştuklarını düşündüğünü ifade etti.
"Demokratikleşme çok bilinmeyen bir denklem falan değildir"-
Muhalefet partilerinin, "demokratikleşme paketiyle ilgili çalışmaların perde arkasından yapıldığı" iddialarına ilişkin soru üzerine Çelik, demokratikleşme paketinin tamamen demokratik yöntemlerle hazırladıklarını belirtti.
Hüseyin Çelik, şöyle devam etti:
"Vatandaştan oy istemeye giderken 2011'de 'eğer siz bizim iktidarımızın devamından yana oy kullanırsanız biz şunları şunları yapacağız' demiştik. Orada aşağı yukarı, makro düzeyde, ana başlıkları zaten vatandaşla paylaşmışız. Diğer siyasi partilerin ne istediği ne istemediği yine bellidir. Türkiye'nin ihtiyacı nedir ne değildir bu bellidir. Demokratikleşme çok bilinmeyen bir denklem falan değildir. Dünyadaki ileri demokrasinin standartları bellidir. Diyelim ki her türlü ayrımcılığa karşı durmak, kültürel haklar konusunda cimri davranmamak ve dünyadaki ileri demoratik ülkelerin standartlarını yakalamak bilinmeyen bir şey mi var? Başbakan'ın pazartesi Başbakanlık Yeni Bina'da açıklayacağı demokratikleşme paketi, bu ilk defa konuşulan, kimsenin duymadığı bilmediği elbette şeyler değildir.
Bazı konularda kanuni değişiklikler yapacağız. Bunu nerede yapacağız? Müsaade edin, AK Parti kendi teklifini hazırlıyor. Bu, AK Parti hükümetinin teklifidir. Bu tasarıya dönüştürülerek de TBMM'ye gelebilir. Komisyonlarda görüşülerken orada üç muhalif partinin mensupları olmayacak mı? Komisyondan, alt komisyona indirilmesi söz konusu olursa orada onların verdiği üyeler olmayacak mı? Neticede, Sayın Başbakan tarafından bunlar açıklandıktan sonra elbette bunların müzakeresi olacaktır, ondan sonra kanunsa kanun, anayasa yapılabilirse oranın meselesidir. Hükümet, 'şunlar ikincil mevzuat, yönetmelik gerektiriyor, tüzük değişikliğii gerektiriyor, bir talimatname gerektiriyor' dediği zaman bunu gidip başkasıyla paylaşmasına gerek yok. Bunlar zaten uygulamadaki detaylarla ilgilidir."
Çelik, "PKK, ister silaha yeniden sarılsın. PKK teröre, insan öldürmeye isterse yeniden dönsün, isterse katliam yapsın. Ne yaparsa yapsın biz vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir şeklide vatandaşlarımızın temsilcisi olarak PKK'yı, şunu, bunu görmedik. Vatandaşlarımızın makul, meşru taleplerini onlara verirken PKK'nın, şunun bunun merhametine bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur. Dolayısıyla 'İmralı istedi yapıldı' şeklindeki ifadeler gerçekle bağdaşmadığı gibi büyük bir iftiradır" diye konuştu.
Demokratikleşme adına yapılan iyileştirmeleri hiçbir terör örgütünün temin etmediğini vurgulayan Çelik, yayınlayacak demokratikleşme paketinin halkta genel bir memnuniyet uyandırmasını, çözüm sürecine de katkı sağlamsını temenni ettiklerini kaydetti.
Demokratikleşme paketi yayınlanmadan BDP ve PKK'nın "bunun bir anlamı kalmadı, bu zaten işe yaramayacak" demeye başladığını ifade eden Çelik, "Hükümetin demokratikleşme anlamında, Kürt vatandaşlarımızın kültürel hakları anlamında bugüne kadar yaptıklaryıla ilgili olarak BDP'nin, PKK'nın bugüne kadar şu da iyi olduğu dediğine şahit oldunuz mu? Ne yaparsanız yapın, arkasından kendi tabanlarına gidip 'bunlar kendisi mi oluyor? Biz bastırıyoruz oluyor' diyecek. PKK bunu söyleyecek, MHP de mal görmüş mağribi gibi sarılacak, bunu propaganda malzemesi yapacak. Bu demokratikleşme paketi Türkiye'nin ihtiyacıdır, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ihtiyacıdır. İster Alevi, ister Sünni, ister Kürt, ister Türk, bizim ülkemizin meselesidir. Gerçek manada hukuk devleti olmamızın gereğidir, gerçek anlamda ileri demokratik standartlara ulaşmamız gerektiği için bunlar yapılıyor" dedi.
Çelik, toplumsal zihniyetin, toplumsal algının yönetilerek reform yapılabileceğini, halkın gönlünde karşılık bulmayan, kağıt üzerinde yapılan reformların başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını belirterek, "Onun için biz, bir taraftan toplumsal algıyı iyi yöneteceğiz, vatandaşlarımızın yüreğine dokunacağız ve insanımızın birbirini sevmesini sağlayarak reformlara devam edeceğiz. Türkiye böyle böyle demokratikleşecek. Bir anda boyacı küpü mantığıyla demokratikleşme olsa bunu başkası da yapardı, bu mümkün değil, sihirbaz yöntemiyle bir toplumu değiştirip, dönüştüremezseniz" değerlendirmesinde bulundu.
24 saat Kütçe yayın yapan devlet kanalının açılmasıyla Türkiye'nin bölünmediğini, dil konusundaki sınırlamalarla ilgili hükümetin birçok adım attığını ve kimsenin de bölünmediğini vurgulayan Hüseyin Çelik, buna rağmen MHP'lilerin bir taraftan "kimse bu ülkeyi bölemez, böldürmeyiz", diğer taraftan da "Türkiye bölünüyor" diye bağırdıklarını kendi içlerinde çeliştiklerini anlattı.
Çelik, Herkesin mutlu olduğu, aidiyet duygusuyla topluma, ülkeye bağlı olduğu yapıyı kurmanın hükümetlerin ve parlamentoların boynunun borcu olduğuna dikkati çekti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun demokratikleşme paketiyle ilgili olarak "samimi olsalar destekleriz bu paketi" sözlerini anımsatan Çelik, "Bizim samimiyetimizi neyle sınıyorsunuz? Biz, size ilk günden itibaren diyoruz: biz, AK Parti'nin tüzüğünü hazırlamıyoruz. Bu Türkiye'nin meselesidir. AK Parti kendi teklifini hazırlarken de kendi ilgili organlarında bunu konuşsun, tartışsın, sonra Sayın Başbakan kamuoyuna açıklayacak. Bunun neresi gizli saklı?"
Çelik, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığındaki ortam dinleme cihazlarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınanların serbest bırakılmasıyla ilgili bir soru üzerine de "Gözaltına alınan kişilerin ifadelerinin yetkili mercileri tatmin etmesi gerekiyor. 'Şunu tutuklayın, yargılayın, şunu tutuksuz yargılayın' deme hakkımız yok. Sayın Başbakan, eski Genelkurmay Başkanına ilişkin olarak 'bence tutuksuz yargılayın' demesine rağmen tutuklu yargılanıyor. Oradaki bütün detaylara, ifadelere bu işe karışanlarla ilgili bütün detay ve dokümanlara sahip değilim. Onlar beraat etmedi, serbest bırakıldılar" yanıtını verdi.